bugün

"samimiyetsiz anmalara mazhar" bir yurdum düşünürü... oturup da ne dediğini anlamaya çalışan, gerçekten de uğur mumcu'nun düşüncesini yaşatan insan sayısı pek az. o kadar az ki ülkenin geldiği nokta bile azlıklarını kanıtlar nitelikte.

gene de anlayan azınlığa selam duruyor, her lafına "yok, hayır ..." diyerek başlayan yurdum totoşlarını da gözlerinden öpüyorum bu vesileyle...
kaleminden damlayan mürekkeble büyümüşler çoktur.
ruhu şad olsun... satılmış kalemler in göz boyamaktan başka bi işe yaramayan basının, o keskin kalemden damlayan mürekkeple aklanmaya o kadar çok ihtiyacı var ki...
özlemle andığımız yazar.
türkiye'de her iyi adamın başına gelen sayın uğur mumcu'nun da başına gelmiştir. daha sırada kimler var çok merak ederek bakıyorum, sırası gelene bu şekilde ölümler layık görülüyor. zamansız gidişlerin ardından bize de ağlamak ve diş sıkmak reva görülüyor. fakat bedenen öldürülen bu muhteşem insanlar herkesin beyninde, kalbinde yaşıyor bu da göz ardı ediliyor. her yeni gelen nesil tanıyor ve öğreniyor bu insanların savunduklarını. rahat uyusunlar , güçlü ve yıpranmaz nesiller onların yolunda ilerliyor.
"...........
Vicdan sustu.
hukuk sustu.
insanlık sustu.
Göz göre göre öldürüldük ey halkım, Unutma bizi...
Kanserdik.
Ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi Dolaşıyordu derilerimizde.
Uydurma davalarla kapattılar hücrelere.
Hastaydık.
Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki.
Bir buçuk yaşımızdaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık.
Önce, kolumuzu, omuz başından keserek, Yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak Fırlattık attık önlerine.
Sonra da, Otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz.
Öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
Giresun'daki yoksul köylüler, sizin için öldük.
Ege'deki tütün işçileri, sizin için öldük.
Doğu'daki topraksız köylüler, sizin için öldük.
istanbul'daki, Ankara'daki işçiler, sizin için öldük.
Adana'da, paramparça elleriyle Ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük.
Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, Unutma bizi...
Bağımsızlık, Mustafa Kemal'den armağandı bize.
Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen Ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara.
Mezar taşlarımıza basa basa, Devleti yönetenler,
Gizli emirlerle başlarımızı ezmek, Kanlarımızı emmek istediler.
...................
Bizi öldürenler,
bizi asanlar,
Bizi sokak ortasında vuranlar,
Ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar.
Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı Ya da susmuşlardı bütün olup bitenlere.
Öfkelerini bir gün bile, karşısındakilere Bağırmamış insanların gözleri önünde,
Öldürüldük.
Hukuk adına,
özgürlük adına,
Demokrasi adına,
Batı uygarlığı adına,
bizleri,
Bir şafak vakti ipe çektiler.
Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi...
Bir gün mezarlarımızda güller açacak Ey halkım, unutma bizi...

uğur mumcu
--spoiler--
ben yobazların, vurguncuların, çıkarcıların, düşmanıyım.
öyleyse vurun, parçalayın!
--spoiler--

uğurlar olsun..
Uğurlar olsun .
(bkz: duayen)
vuruldun ama halk unutmadı seni,
saygıyla anıyoruz.

not: eksileyen o bir tane insan, unuttun mu sen? unutmadın, eksilediğine göre gayet iyi biliyorsun bir insanın yok yere öldürüldüğünü. evet evet, hoş.
18 yıl olmuş. hala dün gibi sanki...
büyük aydınımız...

muhtemelen yaşasaydı ergenekon'dan içerde olacaktı...

''kalemi düştü kana'' ama onun gibi onurlu insanların yüreğinde yaşamaya devam ediyor...
(bkz: uğur ampulcu)

(bkz: serbest çağrışım)
islam düşmanlığını kibar bir dille dile getiren yazar. sevmezdim fakat vurulmasını da istemezdim, türkiye'de sağcının ve solcunun özgür olmadığının kanıtıdır ölümü.
kendisini fazla tanımam. lakin öldü diye bu kadar yaygara koptuğuna göre solcu herhalde. laikçiler bas bas bağırıyor zabahtan belli.
buyrun
--spoiler--
http://www.facebook.com/n....php?note_id=491308234036
--spoiler--
ülkesini seven inançlı insan.
Kalemi güçlü ve cesur, faili meçhul...
Öldürülmesinin ardından bir takım odaklar ihaleyi her zamanki gibi kendi elleriyle imal ettikleri malum! kesime havale ettiler. Böylece bir taşla 3 kuş vurdular alışıldık üzere. Hali hazırdaki akl-ı evveller ise hala aynı inanç ve söylemlerle devam ediyorlar. Bu ismi ve ölümünü kutsallaştırıp ideolojik bir kalkan olarak kullanmaktan da büyük bir haz alıyor ve ötesine geçmiyorlar. 24 Ocak'larda arkasından güzellemeler yapıp kendisini en güzel şekilde yâd ediyorlar. Bıraktığı köşesinden tam da kendilerine yakışır "gözlem"lerde bulunuyorlar. Kendi deyişiyle Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyorlar...
Cinayetinde cımbızla toplanabilecek delillerin dahi yok edilmesi bir yana, bilmemesi gerekip de bildikleri ve söylememesi gerekip de söyledikleri aslında kimler tarafından öldürüldüğüne dair en bariz ipuçlarını vermişti. Ölümünden hemen önce içerisinde bulunduğu çalışma ise bu coğrafyanın en netameli konularından biriydi, hala da öyle.
Dönemin devlet adamları katillerinin bulunması ve cinayetin çözülmesi "Devletin namus borcudur" dediler. Tam 18 yıl önce... Nereden bilebilirdik ki bu kelimenin kendileri için bir şey ifade etmediğini...

(http://www.facebook.com/p...311818193.76995.573388193)
teröre lanet sebebim.

7 yaşındaydım terör denen şeyle ilk tanıştığımda...

pazar günlerini severdim 7 yaşındayken amcam bize gelir top oynardık

ona gazete yoğurt ekmek almayı da severdım 7 yaşındayken.

bakkala giderken saçlarımı sallamamı isteyen adamları da severdım.

rıdvanın saçlarına benzerdi saçlarım onları da severdim.

bende cumhuriyet okuyucam derdim 7 yaşındayken

neden olduğunu bilmeden onu da severdım

onun diğer gazetelere göre soluk renkleri, abartısız puntoları

verdiği "gazete" havası hoşuma giderdi.

amcam da "uğur mumcu" severdi

bu yüzden " cumhuriyet al" derdi.

24.01.1993 tarihi de sevdiğim bir pazardı

yine tek kale maç amcayla yine kahvaltı

ve yine "cumhuriyet"alma..

yine saçlarımı sallamıştım bakkala girerken

aldım cumhuriyeti 14:00 suları

bilmiyordum birşeylerin eksildiğini eve gelirken.



kapı geç açıldı,

içeri girdim herkes televizyon başında

amcamın elınde sarı plastık top

annem de örgü şişleri avucunda sıkışmış.

hepsinin gözleri donmuş gibi televizyonda.



önce top düştü amcamın elinden

sonra annem örgüsünü bıraktı sağına.

babama sordum "ne oldu"

"şşşt" dedi..



ne olduğunu anlamadım.

cumhuriyet dıyor televizyon

uğur mumcu diyor

c-4 bomba,iz,kar diyor

TERÖR diyor..



anlamıyorum...



annemin bedduasıyla bozuluyor sessizlik.

o cesaretle amcama soruyorum

"ne oldu"

"ver gazeteyi gel yanıma "diyor

"bu gözlüklü adam varya"

"artık yok " diyor amcam.

"arabasına bomba koymuşlar" diyor.

kim,neden,nasıl yapmış diyorum.

"onlar gibi düşünmüyor diye" diyor.

onlar kim? diyorum

"gerçeklerin açığa çıkmasını istemeyenler" diyor.

onlar kim niye istemiyolar diyorum

diyorum..duyan yok cevap veren yok.



herkes yine televizyonda

televizyon yine

cumhuriyet,bomba,iz,kar

canilik

TERÖR...diyor



anlamıyorum..





ve ben anlamadığım hiçbirşeyi sevmiyorum..
yaşasaydı 1 numaralı ergenekon ya da balyoz tutuklusu olurdu. ölüler üzerinden siyaset yapmayı şiar edinmiş bazı çevrelerce ölümünün ergenekon'a yıkılmaya çalışılması ise acı bir ironi.
söyledikleri yazdıkları birilerinin işine gelmiyordu.
apo mitin adamı mı?? ölmeden önce bunu arastırıyordu.
en son turkleri kurtlere,kurtleri turklere dusman ediyorlar birbirine düşürüyorlar dedi.açıklıcam dedi.bunu kanıtlıcam dedi.bu yazısından 16 gün sonra bir suikaste kurban gitti.kimin kimlerin (!) yaptığı hala belli olmamasına karşın niye yapıldığı aşikardır.
ama bugünleri görse zaten kahrından ölürdü.
affet bizi uğur abi.. sana uğurlar olsun..
uğurlar olsun, uğurlar olsun
hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
bir keskin kalem, bir kırık gözlük
yürekli yiğitlere hatıran olsun ...
rahmetli tanıdığım en çok söz edilen ölü gazeteci.
islamı eleştirileri cok yoğun bir şekilde yapar ve laikliği bence yanlış anlardı,fakat !! derin devlet- cia- pkk arasındaki ilişkiyi bulmuş ,ülkesini satmaya kalkanlara cok sert yazılar yazmış ve bunların arkasında dimdik durmuş ve o uğurda ölmüş bir yazardır.söylediklerinin doğruluğunu kanıtlayan sözler ise faili meçhul cinayetlerdir.Ne olursa olsun ki bazı soylemleri pek hoşuma gitmesede takdir edilesi bir şahsiyettir.Allah rahmet eylesin..
öldürülmeden bir hafta önce yazdığı yazı, özellikle içinde bulunduğumuz günlerde bir kere daha okunması ve kavranmaya çalışılması gereken yazardır.

'mossad ve barzani'

ortadoğu'nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor.
kanıtlanan son ilişki mossad-barzani ilişkisidir.
mossad, israil'in gizli istihbarat örgütüdür.
bu örgütün, kürt lideri molla mustafa barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı?

barzani'nin cıa ile ilişkisi artık belgelendi.
kimse bu ilişkiye, "hayır olmadı" diyemiyor.
cıa-barzani ilişkileri biliniyordu da mossad-barzani ilişkileri bilinmiyordu.
mossad'ın barzani ile ilişkileri londra ve sydney'de yayınlanan "ısrael's secret wars-a history of ısrael's ıntelligence services" adlı kitapta sergileniyor.
kitap, ingiliz the guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana tel-aviv muhabirliğini yapan ıan black ve washington'da ki brooking enstitüsü'nde çalışan öğretim üyesi benny morris tarafından yazılmış.
kitapta mossad-barzani ilişkileri, israil dışişleri bakanlığı ve mossad yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor.

önsözde, kitabın yayından önce israil ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor.

kitapta 1967 arap-israil savaşı'ndan sonra, mossad'ın kürtlerle ilişki kurduğu (sh.327), mısırlı ünlü gazeteci hasan el-heykel'in israilli subayların kürtler aracılığıyla ırak’tan radyo bağlantıları kurduğunu 1971 yılında açıkladığı anlatılıyor.

1969 yılı mart ayında kerkük petrollerine yapılan saldırının da israil tarafından yapıldığı açıklanıyor. 1972 yılında imzalanan sovyet-ırak dostluk antlaşması'ndan sonra iran şahı abd başkanı nixon ile gizli görüşme yapıyor; bu gizli görüşmeden sonra cıa tarafından "kürdistan demokratik partisi" ne üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor.

barzani'nin ırak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda, abd-israil-iran üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor. barzani-abd ilişkileri, abd dışişleri eski bakanı henry kissinger eliyle yürütülüyor.

mossad-barzani ilişkileri de israil'in tahran'da ki askeri ateşesi yaakov nimrodi (mossad ajanı ) aracılığı ile gerçekleşiyor.

nimrodi'nin üstlendiği görev ilginç:
nimrodi sovyet silahlarının barzani'nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sh. 328-329)
kitapta, mossad'dan kürtler'e 50 milyon dolar para verildiği, abd kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sh.328)

70'li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürüyor mu?
kitaba göre sürüyor.
"körfez savaşı" sırasında ırak'ın attığı scud füzelerinin tel-aviv'e düşmesi üzerine bu ilişkiler yeniden başladı. (sh.521)
baba molla mustafa barzani ile kurulan ilişkiler, şimdi de oğul mesud barzani ile sürüyor.
mossad, barzani'ye avrupa kahvelerinde çekler vererek bu desteği sürdürüyor.
kitapta, mesud barzani'nin israil'e gizlice giderek yardım istediği yazılıyor.
bu ilişkiler sürüyor ve anlaşılıyor ki daha da sürecek...
gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek...
ilgi belli...
ilişki de belli...
kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var cıa ve mossad'ın kürtler arasında?
yoksa cıa ve mossad, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?

cumhuriyet, 7 ocak 1993.