bugün

Hawking bile, "eğer uzaylılar varsa da kontak kurulmamalıdır." demiş.
Dünyadaki insanların gelecekteki görünmeyen düşmanları.
Yalan degildir. Baska big bangler olmus olamaz mi ?
onca bilim adamı, onca astronomi uzmanı var. Tutarlı bir açıklıkla, uzaylılar var, diyememişlerdir.
bu da amerikanın başka bir kazığıdır.
bu kazık ile insanları farklı düşüncelere soktular. böyle bir şey yoktur olmadı.
reaksiyon insan araştırması sonucunda farklı tipte insan üretildi ve hepsi kısa boylu 35-70 cm arasında farklı bir insan modeli oluştu. ancak en fazla 20 yıl yaşam sürebilen insanlardı.
bu deney hâlen devam etmektedir.
ve yakında insanları bunlarla buluşturdukların da insanlar şaşırmasın diye böyle bir yalan ortaya atıldığı düşüncesindeyim.

görsel
olayın amerika ile sınırlı olmadığından haberi olmayan yazar beyanı. kadim uygarlıkların kaynaklarına bakarsan eğer göreceksin uzaylıları. az araştırın be cahiller.
geçmişte efsane hikayeler olarak geçtiği ve şizofren insanların anlattığı bilgileri biliyorum.
ama uzaylı diye bir şey yok insanlar maymundan gelmedi yaratıldık.
istesenizde istemesenizde bu bir gerçek.
biz yaratıldık. yaratan bir tanrı vardır.
aksi iddia dahi edilemez. ve uzaylı yoktur sadece biz varız.
(bkz: ufo gören masum köylü)

görsel
görsel

tam "böyle uzaylı olmaz" diyecektim demesine de, "peki hayatın boyunca kaç uzaylı gördün de nasıl olacaklarını nereden biliyorsun" diye dalga geçeceksiniz muhtemelen.

Bunda da haklı olacaksınız. Ortalıkta bir uzaylı muhabbetidir gidiyor ama bugüne kadar başarıp da şöyle kanlı canlı bir uzaylı gören yok, uzaylılar tarafından kaçırıldığını ve ırzına geçildiğini ileri süren histerik Amerikan karılarını, ya da onları taş atıp kovalayan Türk köylülerini saymazsak...

işin matrağı, kabaca uzaylı denilip geçiliyor ama bunların hangi galaksinin hangi güneşinin hangi gezegeninden geldiklerini söyleyebilen de yok. Aralarında da epeyce fark olması gerekir. Öyle ya, niçin Andromedalılar, Siriuslulara benzesinler?

Fakat, hiçbir yerden hiçbir şekilde gelemeyeceklerini söyleyen var: Bilim!

Çünkü, rölativite, yani izafiyet, yani görecelik diye bir kuram var, üstelik daha 1919 yılında kanıtlandı.

Buna takılıp tökezlememek, Einstein'ın "etrafından dolanıp arkasına geçmek için" bilim-kurgu yazarları, uzaylılara "anti-gravite" gibi, yani çekim kanununa direnmek gibi numaralar atfediyorlar, onları "uzay-zaman sürecindeki solucan deliklerinden" ya da "kara delikten geçmek" gibi teorik fizik biliminin gerçekte uygulanamayacak bulgularından yararlandırıyorlar.

Bunların hepsi palavradır. Hiçbir uzaylı buralara gelemez, biz de oralara gidemeyiz.

Ancak bizim sistemimizde olmaları gerekir. Ya bilinen gezegenlerden birinde (ki bunların hiçbirinde hayat olamayacağı kanıtlandı), ya da sistemimizin henüz bilinmeyen, ya da eskiden bilinip de şimdi unutulmuş bir başka gezegeninde!

Ama bunu söyleyince de gülüyorsunuz canım kardeşim... Ya da aklınız basmıyor.

Evrende bizden başka canlılar, hem de akıllı canlılar, üstelik bizden daha ileri canlılar olması, istatistik bilimi açısından mümkün. Hatta, mümkün değil, muhakkak gibi. Olasılık oranı 1'e yakın.

Ancak bunlarla "bizim aklımızın erdiği şekilde ve düzeyde" iletişim kurulamaz.

Kaldı ki, bunların, Hollywood sinemasının gösterdiği şekilde birtakım canlılar olamayacakları da kanıtlandı. Kim mi kanıtladı? "Ergonomi" bilimi.

Yamru yumru, abullabut yürüyen sarsak canavarların, bırakın uzay aracı uçurmayı, herhangi bir teknoloji üretebilmeleri mümkün değil.

O canavarların öyle hareket etmeleri, sinemanın teknik sınırlamalarından kaynaklanıyor. Uzaylılar da, robotlar da, "doğal insan hareketi verilemediği için" paytak paytak yürüyor, sersem sepelek davranıyorlar.

Elbette "ciddi geçinen" filmlerden söz ediyorum; "Gora" gibi, uzay muzay filmi olmayan, uzay ve uzaylılar kavramından "gırgır şamata yapabilmek" amacıyla yararlanan ve "aslında Türk insanını eğlendirerek eleştirmek" amacını taşıyan güldürüleri geçiniz.

Amerikan uygarlığının bu uzaylı korkusu aslında "Sovyet korkusunun" izdüşümüydü. Çocukluğumda okuduğum ve neredeyse satır satır hafızama çakılmış o müthiş "Seyyareler Çarpışıyor" romanında (annem okumama izin vermemişti de çaktırmadan gece yorganın altında el feneri ile okumuştum), orta galaksiyi ele geçirmeye çalışan Şor Han, aslında Stalin'den başkası değildi!

Şimdi o korku dağıldı, bu sefer de meteor korkusu başladı. Bu da son derece gerçekçi ve haklı bir korkudur. gayrimüslimlerdeki "Müslüman korkusu" da ayrı tabii!

Peki asıl amaç ne? Yalnızca sivilceli yeniyetmelere bilet kesip babalarının verdiği harçlıktan ayırdıkları paralarını almak mı?

Amerika, edebiyatıyla, sinemasıyla, yıllardır insanlığı "bir şeye" hazırlıyor. Ki, gerçekleştiği zaman artık herkes kanıksamış olsun, doğal karşılasın, anarşi ve kaosun yıllarca hüküm sürmesi engellensin ve kurtarıcı olarak Amerika'yı görsün.

Neye olduğunu söylerdim ama yine goygoy konusu yapıp beni "zır deli" ilan edeceğiniz için hiç boşuna uğraşmayacağım!