uyuşturucu piyasasını elinde bulunduran, piyasada dönen paradan en büyük paya sahip olan, genelde yanında silah ve bol bol koruma taşıyan, ağzında puro bulundurmasıda muhtemel olan kişi.
benimde zamanında hayallerimi süsleyen meslekti. yaptığu suçtan bahsetmiyorum, o elbette kötü ama; güç, korku, nefretin merkezidir böyle adamlar.
Son zamanlarda yaptıkları başarılı operasyonlarda Tilki Selim'den (Selim Işık) Hurşit Yavaş'a hatta ingiliz polisinin 15 yıldır yakalayamadığı "Showers"a kadar birçok uyuşturucu baronunu yakalayan istanbul emniyet Müdürlüğü Narkotik Şubesi ilginç bir çalışma yaparak uyuşturucu baronlarının profilini çıkardı. Buna uyuşturucu baronları aleme genellikle sigara kaçakçılığı ile giriyorlar. Kendileri uyuşturucu kullanmıyor. Tanınmamak için sahte kimlikler kullanıyor, kılıktan kılığa girip kesinlikle cep telefonu kullanmıyorlar.

Günümüz uyuşturucu baronlarının çoğu bu işe 1970'li yıllarda sigara ve elektronik eşya kaçakçılığıyla başlamış. Meslekleri sorulduğunda "benim işim kaçakçılık, başka iş yapmam" diyorlar. Baronların sosyal yaşantıları, irtibatları, buluşmaları, planları, akrabalık ilişkileri, sevinçleri, üzüntüleri, ihanetleri, kavgaları bile uyuşturucu kaçakçılığı üzerine kurulu.

Baronlar yakalanmamak için sahte kimlik kullanıyor. Kendi adlarına banka hesabı, tapu gibi hiçbir resmi kayıt yok. Sürekli imaj değiştiriyorlar, bol aksesuvar kullanıyorlar. Bazı baronlarsa kendisine ulaşılmasın diye tüm yakınları ile irtibatı kesiyor, tanıdıkları ile uzun süre iletişim kurmuyor. Baronlar arasında çatışmaların nedenlerinin başında uyuşturucu ticaretinden kaynaklanan alacak verecek meseleleri geliyor. Polis yakalamalarından doğan maddi zarar, anlaşmayı bozma, aldatma, uyuşturucu çalma ve ihbar edilme iddiası çatışma nedenleri arasında. Söz verilen uyuşturucu parasının alınamaması durumunda Türkiye'de ve yurtdışında sadece tahsilat işleriyle uğraşan gruplara başvuruluyor. Bazı durumlarda örgütler arasında kanlı infazlar yaşanıyor. Uyuşturucudan elde edilen gelir ise genellikle inşaat ve turizm gibi sektörlerde ya da otel, gece kulübü, restoran ve benzin istasyonları ile aklanmaya çalışıyor, bu nedenle kendilerini yasal işlerle uğraşan bir işadamı gibi gösteriyorlar.

Baronların ticaretini yaptıkları uyuşturucuyu kullanmadıkları belirtilirken bağımlılığın zaafiyet doğuracağını bildiklerini, kendilerininse güçlü kuvvetli ve uzun ömürlü olmak istediklerini söylüyorlar. Buna karşın baronların kendi çocuklarını sokak satıcılarına karşı uyardıkları da biliniyor. Baronların lüksü sevdikleri ve lüks bir hayat sürdürdükleri bilinse de istisnalar da mevcut. Bazı baronlar dikkat çekmemek için ve nerede olduklarının bilinmesini engellenmek amacıyla sıradan apartmanlarda oturuyor, sıradan araba kullanıyor. Örneğin, 2005 yılında ele geçirilen rekor 1 ton 51 kilo eroin operasyonunda yakalanan Ali Rıza Şen, Toros marka araç kullanıyordu, Hurşit Yavaş sıradan bir dairede oturuyordu ve küçük bir arabası vardı.

Baronlar zaman zaman toplantılar yapıyor ve genellikle yurtdışında, özellikle de Dubai'yi tercih ediyor. Toplantının gündemini ise uyuşturucunun temini, yurtiçi ve yurtdışı nakliye, depolama, presleme ve satış fiyatları, saflık oranları, rota ve zulalama yöntemleri, ayrıca yakalanma durumundaki senaryolar oluşturuyor. Ayrıca yakalanma durumunda suçu üstlenecek kişiler ve maddi zararı kimin karşılayacağı, teslimatta kullanılacak kişilerin belirlenmesi ve iletişim yöntemleri de toplantının konuları arasında yer alıyor (ismail Sağıroğlu, Radikal, 04.03.2012)

(bkz: Hurşit Yavaş)
(bkz: Selim ışık)
(bkz: Abdullah Baybaşin)
(bkz: Halil Havar)
bu title'a sahip olmak için ne yapılması gerektiği merak konusudur.

Duyduğuma göre önce sir ya da kont olmak gerekiyormuş

sonra bi poşet eroin, 4 vesikalık resim ve ikametgah belgesiyle saraya gidiyorsun, kraliçe sağına soluna bakıp uygun görürse ünvanı veriyor diye duydum. öyle mi işliyor hadise?

güzel bir tınısı var lan.
Pablo escobar. Akla geliyor.
insanları kitleler halinde zehirlemekten sorumlu kişi..