bugün

yeşil isterim seni, yeşil...
yel, yeşil. yeşil dallar.
tekne, süzülür suda
at dağın doruğunda.
belinde, hayâlleri,
kız dalar balkonunda,
teni yeşil, yeşil saçı,
gözü soğuk, gümüşten.
yeşil istedim seni.
ışığında oynak ayın
bakar her şey bu kıza,
bakar onlar, bu bakamaz.

yeşil isterim seni, yeşil...
koca, parlak yıldızlar
dalgın balıklarla gelir
şafak yolunu açan.
incir, yelleri takılmış,
dallarının ucuna;
tepe dikilmiş durur.
hırçın kediler gibi.
kim gelecek ama, hem nereden?
balkonunda durur kız
teni yeşil, yeşil saçı
denizin acısında hayâllerine dalmış...

—arkadaş gel değişelim
atımla evini,
koşumumla aynanı,
bıçağımla örtünü.
arkadaş, kanlar içindeyim,
geldim ta cabra kapılarından.
—olaydı oğlum, olaydı,
yapar, bitirirdik işi.
ama ben, ben değilim artık,
evim de artık evim değil.
—arkadaş, yatağımda
ölmek isterdim namusumla.
karyola çelikten olsun
çarşaflar da ketenden...
görüyorsun yaramı
boydan boya açılmış.
—yüzlercesi esmer gülün;
süsler ak kefenini.
kanın kokulu, kaynar
urbanın içinde.
ama ben, ben değilim artık
evim de evim değil.
—bırakın da tırmanayım
hiç değilse, balkonlara:
bırakın tırmanacağım, bırakın
o yeşil balkonlara!
kat kat ay ışığında
sular dökülür durur.

çıkıyor iki ahbap
o balkonlara doğru.
peşlerinde bir yol kan;
peşlerinde gözyaşı.
damlarda titriyordu
ışıcığı kandillerin.
binlerce billûr, keskin,
şafağı, yaralıyordu.

yeşil isterim seni, yeşil...
yel, yeşil. yeşil dallar.
onlar hâlâ çıkıyordu...
koca rüzgâr bırakıyordu
ağızlarında tadını
öd'ün, nane ile fesleğen'in.
arkadaş! söyle bana,
nerede acı kızın?
nasıl beklerdi seni!
ne de bekledi seni!
yüzü taze, saçı kara,
bu yeşil balkonlarda.

sarnıcın kenarında;
durmuş çingene kadın.
teni yeşil, yeşil saçı,
gözü soğuk, gümüşten.
ay ışığı bir kıymık
tutunmuş ona suda.
gece, insanı sarar
küçük meydanlar gibi.
sarhoş bekçileri şehrin
sızmış kapı dibine.
yeşil istedim seni...
yel, yeşil; yeşil dallar.
tekne süzülür suda
at dağın doruğunda.

federico garcia lorca
(bilge karasu'nun çevirisiyle)