bugün

münferit gibi bir eylem görünse de aslında hiç te oyle olmayan bugün karşılaştığım enteresan olaydır. mekan istanbul üniversitesi avcılar yerleşkesinin karşısındaki avcılar merkez camiinin umumi tuvaleti ben yani zat-i alim metrobüsten inip iett otobüsüne aktarma yapacak iken bağırsakların sıkıştırması sonucu acele kısmından kendimi tuvalete atıverdim kabine girip kenefe naçizane sanat eserimi bırakırken dışardan acaip konuşmalar eşliğinde * piknik tüp sesi ve kavrulmuş soğan kokusu algıladım. "noluyo lan" diye kendi kendime soylenirken işimi bitirip kabinden dışarı çıktım.

ellerimi yıkamak için lavabolara taraf yöneldiğimde karşılaştığım manzara dumurluk bi hadise idi. üç amca kafa kafaya vermiş lavaboların yanındaki masada mantar sote hazırlıyordu. ben öylece baka kaldığım için farkedemedim o sırada tuvalette bulunan bütün insanlar konuya malzeme olan olayı incelerken gülmekten kendilerini alamıyorlardı. bir amca soğanı kavuruyor diger amca milletin boklu elini yıkamak ve burun temizliğini yapmak için kullandığı lavaboya sebzeleri doldurmuş onları yıkıyordu o sırada lavaboda sümküren bir elemana da fırça atmakla meşgüldü: "bilader buraya sümkürmesene görmüyor musun yemek pişiriyoruz. çık dışarda yap!" "yuh" dedim "yemeğe sos hazırlıyor eleman daha ne istiyorsun" dedim içimden tabi.

neyse ellerimi yıkayıp kasaya para vermeye giderken "kolay gelsin amca. afiyet olsun" dedim. yaşlı amcanın cevabı şoke ediciydi." sağol yegenim buyur gel tadına bak!" ne diyim artık " tehlike kokusunu aldım baktım biraz daha muhattap olsam adam bana zorla yedirecek. 50 kuruş tuvalet ücretini fırlatıp kaçtım oradan. dışarıda farkettim amca ile diyaloğumuz milletin hoşuna gitmiş gülüyorlar. bende gülüyorum "ne hale geldi insanlarımız" diye söylenerek uzaklaştım oradan. yolda tuvaletten biri yanımda yürürken bana "bu istanbul ne acaip yer her yanı denyo kaynıyor" dedi gülerek. bende "ne denyosu üstad bunlar yontulmamış kütük" dedim yoluma devam ettim.