bugün

mit ve harvard'ta profesör olan James Robinson ve Daron Acemoğlu'nun 2012 yılında yayınladıkları muhteşem eserdir.

https://en.wikipedia.org/wiki/Why_Nations_Fail

http://www.kitapyurdu.com...slarin-dususu/325768.html

kitap türkiye üzerine değildir. örnek verilen ülkeler içinde ne türkiye vardır, ne osmanlı...

fakat kitap kıyamet kadar çarpıcı örnekle şunu ispat eder ki ulusların düşüşünün, yoksullaşmasının, zenginleşememesinin en büyük sebebi etkin denge mekanizmalarıyla kontrol edilmeyen iktidarlardır.

yandaşlar okumayı sevmezler ama "evet" vermeden önce bir zahmet edinip, okusalar kendilerinin de ülkemizin de hayrına olur.

son olarak şunu da ekleyeyim: kitabın gösterdiği diğer bir gerçek de seçimlerin tek başına yeterli kontrol, denge mekanizması olmadığıdır.
yaratıcı beyinlerin zihinsel ürünlerinin karşılığını alamamaları sonunda, sistemik olarak yaratıcılığın sönümlenmesi ve neticesinde söz konusu devletin, ülkenin ekonomik olarak ve hukuken çökmesini temel tez olarak kabul eden deli kitaptır.
yani, sistem haklıya hakkına verirse ortam iyi olur;
yoksa sıradanlık pespayelik alır yürür;
devlet yapıları da verimsizleşir,
ortalık marifetsizlere kalır demektedir.
temel tez noktasında haklılık payı olmasına mukabil bazı parametrelerin gözden kaçırıldığını düşündüğüm ve bazı noktalarında batının barbar yüzü görmezden gelinerek batı güzellemesi yapılmasından dolayı tenkid ettiğim kitaptır. okunabilir.
neden bazı ülkelerin zengin bazılarının fakir olduğunu anlatıyor kitap. temelde adaletin, mülkiyet haklarının, kapsayıcı kurumların, ekonomik teşviklerin yüksek olduğu batı Avrupa ülkelerinin zengin olması doğaldır diyor. aynı zamanda merkezi devlet otoritesinin, güvenliğin, mülkiyet haklarının, olmadığı ve sömürücü devlet otoritesinin bulunduğu Güney Amerika ve Afrika ülkelerinin de fakir olması doğal. kitap baştan sona ornekler üzerinden ilerliyor. mesela Güney Kore ile Kuzey Kore'nin, Amerika ile meksika'nin neden tezat oluşturduğunu anlatıyor. maalesef fakir ülkelerdeki temel problemlerin aynı oranda olmasa bile çoğunu bizim de yaşadığımızı farkettim. çıkardığım sonuç: demokrasimizi, adaletimizi, eğitim seviyemizi, çoğulcu politikalarımızı iyilestirmezsek sonumuz iyi olmayacak.
“Ekonomik büyüme yalnızca daha fazla-iyi makinelere, daha iyi eğitime dayalı bir süreç değildir, aynı zamanda geniş çaplı bir yaratıcı yıkımın eşlik ettiği dönüştürücü ve istikrarsızlaştırıcı bir süreçtir de. Ekonomik büyüme, ancak ekonomik ayrıcalıklarını yitireceklerini sezen ekonomik kaybedenler ve siyasal güçlerinin azalacağından endişe eden siyasal kaybedenler tarafından engellenmezse yol alabilir.”
“Bu kısır döngünün doğal sebepleri var. Sömürücü siyasal kurumlar çoğunluğun sırtından birkaç kişiyi zengin eden sömürücü ekonomik kurumlara yol açar. Böylelikle, sömürücü kurumlardan çıkar sağlayanların kendi ordularını kurmak, paralı askerler tutmak, yargıçlar satın almak ve iktidarda kalabilmek amacıyla seçimlere hile karıştırmak için kaynakları olur. Ayrıca sistemi savunmak için her türlü sebepleri bulunur. Dolayısıyla, sömürücü ekonomik kurumlar sömürücü siyasal kurumların ayakta kalması için bir platform oluşturur. Sömürücü siyasal kurumların olduğu rejimlerde iktidar kıymetlidir; çünkü denetime tabi değildir ve ekonomik zenginlik getirir.”
“Tüm dünyada pek çok politikacı vergi gelirlerinden elde ettiklerinden daha fazla harcama yapıyor ve merkez bankalarını para basmaya zorlayarak aradaki farkı kapatmaya çalışıyordu. Ortaya çıkan enflasyon istikrarsızlığa ve belirsizliğe yol açıyordu.”
Ulusların Düşüşü - Daron Acemoğlu& j.A.Robinson
Yazarı diyeceğini demişti ama ebleh yandaşlar dinlemediler. Hoş %99.999'u okumadılar bile ya, neyse...

Hayır, yazarı kitapta Türkiye'yi özellikle hiç anmadı, başka ülkelerden örnekler verdi ki Böyük resim okuyucuları "algı yönetimi" diye dellenmesin. Fakat yine işe yaramadı.

Başlık sahibi benim. ilk entrym yukarıda duruyor. N'oldi? Doğru çıkmadı mı? Laf dinlemeyip, diktatörlük sistemine onay verdiniz de Türkiye şahlandı mı?

Rezil cahillersiniz...