bugün

fakat gozune carpan killar onu kor etmisti.
albırt mutfaktaki zencilerin her birinden 5 er tane saat alınca zenciler hep bir ağızdan albırt'ın gotünün kılıyız diye haykırdılar. sonra da albırt'a hunharca tecavüz ettiler.
oysa albert uzun zamandır hep kelepçe fantazisi kuruyordu.
(bkz: erotizme gelince iyi bilirsiniz) *
firuze evde yalnızdı, fosur'u bekliyor saatlerin hızlıca geçmesi için adeta allaha yalvarıyordu. fosur içeri girdi, firuze çıplaktı. fosur soyundu, firuze'nin göğüslerini sıkıp arkasına geçti alttan daldırdı üsten sallandırdı. tam o sırada telefon çaldı.
Albırt " oha lan bunu da mı görücektik " diye geçirdi içinden.
arayan firuze'nin annesi nebiha hanımdı. ne yapıyorsun diye sordu, firuze'de hiç diye cevap verdi. nebiha yememişti tabi kızı kontrol etmek için evden çıktı ilk gördüğü taksiye bindi. fosur bu arada firuzeye tekrar yüklendi, firuze inliyor fosur inliyor camlar kapılar tıngır tıngır sallanıyordu.
firuze annesinin geleceğini tahmin etmiş olacak ki fosur a kalk şu dolaba saklan dedi. fosur dolaba saklandı beklemekten canı sıkıldığından 31 çekmeye başladı gizlice. nebiha hanım içeri girdiğinde fosur gözlerini ondan alamadı. anası kızından güzeldi.
derken kapı açıldı, içeri giren albırt' ın annesiydi. albırt donakaldı .
çünkü annesine dal daşşak yakalanmıştı.
(bkz: vay amk neler dönmüş ya)
fosur ana kızın konuşmasını bahane ederek kendini unutturdu. dolabtaki iç çamaşırları dikkatini çekmişti, tanga diye elini attığı çamaşırın altından eline dildo geldi. bu ne amk deyip dildoyu salonun ortasına attı. mutfaktan kahve almaya giden nebiha hanım yerdeki dildoyu gördü.
hemen üstüne bir şal alan albırt meriyi camdan dışarı fırlattı.
yerdeki dildoyu eline alan nebiha hanım firuzeye dönerek kız bu ne 'bunu mu sokuyorsun amına' dedi. firuze de sanane dedi. fosur bir yandan 31 e devam ediyor bir yandan da az da olsa ses çıkarıyordu. nebiha hanım evde biri olabileceğinden şüphelenmişti.
nebiha hanım dolabın kapısını açtığında fosuru çırıl çıplak karşısında gördü. kulağından tutarak firuzeyi yanına getirdi. kim bu diye sordu. firuze de sevgilim dedi. nebiha hanım da seni babana söylicem dedi.
firuze bu reste karşılık söylersen söyle dedi. nebiha hanım fosur u dolaptan çıkardı. sorular sormaya başladı. ilk sorusu söyle bakayım kimlerdensin demek oldu. fosur da zamanda sallantılı yolculuk yapan arsız zaman gezginiyim nine ben dedi.
nebiha hanım bir bok anlamamıştı. ne zamanı diye sordu. fosur da kendimi birden bu dolabın içinde buldum, dolabın kapılarını açtığımda firuze yi karşımda domalıyor olarak gördüm. sessizce dışarı kaçıcaktım ki siz geldiniz. o yüzden saklanmak zorunda kaldım. dedi.
nebiha hanım ani bir hareketle televizyonun yanında duran beyzbol sopasını kaptı. fosurun önce kafasına sonra sikine vurdu. firuzeye döndü ve 'yılanın başını ezdim' dedi. fosur yerde kıvranırken firuze babasını aradı, olanları anlattı. babası elinde 38'lik magnumu ile yola çıktı.
fosur kaçmamaya karar verdi, babasını bekleyecek olanları kabullenip payında düşeni alıcaktı. firuze aklın varsa git diyor, nebiha hanım şerefin varsa kal diyor. fosur ne bok yiyeceğini şaşırsa da erkeklik edip kalmaya karar verdi. firuzenin babası içeri girdi, silahı fosur a doğrulttu.
(bkz: içeri girdiğimde memelerini sıvazlıyordu)
birisi yapacaktı.
fosur, abi bokun yiyem yapma dedi. firuzenin babası kararlıydı çekti silahının tetiğini fosur u bacağından vurdu. fosur tam yere düşecekken nebiha hanım, babanın üzerine yapma bey diye atladı. nebiha hanım kocasını tutuyor, firuze de fosuru evden çıkarmaya çalışıyordu. ortalık iyice karışınca en sonunda komşular polisi çağırdı.
polis fosurun sikine kelepçe vurup göz altına aldı. anne baba kız fosurdan şikayetçi oldu. fosur 20 yıl hapse mahkum edildi.. bu olanları ve çektiği acıları asla unutmayacaktı. içeride tanıştığı filozof tipli encıl huriye adlı gardiyan fosura yeni hayatı için inanılmaz öğütler veriyor, intikamın soğuk yenen bir yemek olduğundan bahsediyordu.
albırt yörü git lan ibişella dedi.
KapIyI açtIgInda damacananIn memelerini sIvazlIyordu...
memelerini açtığımda kapıyı sıvazlıyordu... * * * *