bugün

filmden alma karelerle bu işler olmuyor delikanlı.
şimdi sakinleş ve soluklan genç adam.
koleje giden bir öğrenci olarak beni çokda ilgilendirmeyen ama devlet okuldakilerni ilgilirendiren kazananı zaten belli olan versus.
dağlar kadar fark olan kıyaslamadır. aslında yabancı okul çok geniş bir içeriği kapsar. iran'daki bir okul da olabilir bu, danimarka'daki bir okulda. fakat avrupa ve amerika birleşik devletleri ile türkiye'yi kıyaslamak gerekirse, türkiye'nin oldukça zayıf kalacağı kıyaslamadır. avrupa ve abd'deki eğitim sistemi, öğrencinin ne istediğine yöneliktir. orada öğrenci, küçük yaştan itibaren gelecekte ne istediğini, öğretmenlerinin ve danışmanlarının da desteğiyle saptar. en az 2 yabancı dil bilirler, bunu da ezberlemeden, oldukça keyifli yollarla öğretirler. ödev sistemi yoktur, öğrencileri bu bayağı yöntemlerle sıkmazlar, okuldaki aldıkları kaliteli eğitim yeterlidir çünkü. öğrenci ise, ne istediğini bilerek -aşırı sorunlu değilse elbette- mezun olur, üniversitede de ona göre tercih yapar. üniversite demişken, saçma sapan sınav sistemleri yoktur üniversiteye giriş sistemlerinde. ortalamanı ve gerçekten ne istediğine, neyi başarabileceğini baz alarak öğrenci seçip yerleştirirler. bunun için tabii ki yeterli bir ortalama, bir motivasyon mektubu ve söz konusu olan bölüm ile ilgili bilgi birikimi, belki çalışma istenir. sanata da önem verilir bu eğitim-öğretim hayatlarında.

türkiye'de ise bunun tam tersidir. öğrencinin ne istediğine önem verilmez, öğretmenler sanki okula zorla eğitim vermeye gelmiştir! danışmanlar mı? türkiye'deki okullarda böyle bir olay yoktur. rehber öğretmenleri vardır, onlar da sadece soruna karşı kafalarını sallamakla yetinirler. kriz yönetimi açısından hiçbir bilgiye sahip değillerdir. 7-8 saatlik ders saati yetmiyormuş gibi, bir ton ödev dayarlar, öğrenci böylece sıkılır, fakat ne hikmetse öğrenci 12 senede 2 yabancı dili bırakın, ingilizce'yi bile öğrenemez. sınav sistemleri tamamen ezbere dayalıdır, ezberlemezsen kalırsın mantalitesi mevcuttur. başka bir öğretme sistemi mizaçlarında yoktur çünkü. öğrenci, ne istediğini bilemeden mezun olur, saçma sapan bir üniversite sınavına hazırlanır, bu da tamamiyle ezbere dayalıdır, "kader nereye götürürse"mantığını yürüterek herhangi bir eğitim programına yerleşir. eğer gerçekten bir hedefi varsa, hayvan gibi çalışması gerekmektedir ki, mühendis, tıp ya da hukuk okuyup zengin olabilesin. çünkü türkiyede sadece bu 3 bölümü okursan garanti iş bulabilirsin. sanata hiçbir şekilde önem verilmez. sanat ile ilgilenirsen işsiz kalırsın çünkü.
türkiye deki okullar maalesef beton yığınıdır. zamanla düzelecek ama daha çok yol kat etmemiz gerek.
yeni okullar yapılıyor ama küçücük arazilere, 4 katlı bina dikip öğrenci yerleştiriyoruz. sonra öğrenci okuldan kaçıyor, isteksiz. öğrenciyi okula çekecek kültürel, sportif, sosyal ortam nerede? hadi eski okulları anlarım ama yeni yapılan okulları bari sosyalleşme mekanları olarak da yapın.

okul yapılıyor, ne spor salonu var, ne yemekhanesi, ne kafeteryası, ne kütüphanesi...
geçen köy okuluna gelen yabancı bir kız öğrenci ilk olarak havuz nerede sorusu soruyor. havuz bulsak onu da sınıf yapacak durumda okullar o derece sıkışkan, o derece dar bir alanda.

eğer sosyalleşebileceği ortam oluşturulursa çok daha iyi verimler alınabilir. yoksa akıllı tahtaymış, tabletmiş bunlar 2.planda olan şeyler. çocuğa okulu sevdiren bir düşünce olmalı. sadece 12 derslik, 2 idareci odası olan, 1 öğretmenler odası ve 2 de wcsi olan okulla biz daha çok başımızı o okulun duvarlarına vururuz.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar