bugün

aslında okunmuyor değil, okunuyor ama ciddi yapıtlar okunmuyor. herif tanpınar, yaşar kemal, oğuz atay, hasan ali toptaşgibi yazarları okumuyor gidip her sayfasında iki üç satır aşk cümleleri yazan boş şeyleri okuyor. neden ciddi romanlar, öyküler okumayız? kapasite mi yok, yoksa salağa mı yatıyoruz? insan "gölgesizler"i okurken aldığı keyfin binde birini elif gibi sevmekte alıyorsa bir şey demiyorum.
Sigara: 10 tl.
Kitap: 9 tl.

Ancak yine de sigara alınıyor. Çünkü daha ucuz(!).
kitap okunuyor da okunanlara kitap diyebilirseniz. Diz üstü edebiyatı gibi edebiyatın e'sini bile temsil edemeyecek bir akım ülkemizde ilgi görüyor. okurların kalitesi de düştü maalesef.
belki de insanımızın kitaptan beklentisi fazla. hatta yanlış. çevremde gördüğüm insanlar kitabın kendini kişisel olarak geliştirmesini, kendisini hiç hiç sıkmamasını ve çok da zamanını almamasını (yani kalın olmamasını) istiyor.
bence kitabı;
-eğlenmek için okuyun
-hoş ve kaliteli zaman geçirmek için okuyun
-başka dünyalara gitmek için okuyun
-romanlardaki karakterlerle bütünleşerek empati yeteneğinizi geliştirmek için okuyun
-hayal gücünüzün derinliklerine dalmak için okuyun
-hayatın monotonluğundan sıyrılmak için okuyun
-yalnızken de güzel vakit geçirebilmek için okuyun
10 pahalı diye kitap almayıp 50 liraya fal baktıran bir ülkeyiz vesselam normal karşılaşmak lazım.
beyin bedava, ama söz kıymetlidir.

bizde halen göçebe kültür hakimdir.

yani sözlü kültür. söz, bilgi ve kültürün aktarılması ve yeniden yorumlanmasında en etkili araçtır.

birini tarif ederken kullanılan en önemli övgülerden biri "adam, iyi konuşuyor"dur.

birisi anlatsın biz dinleyelim kolaycılığı hakimdir. anlatılan masal olur, söylenilen türkü olur, yapılan dedikodu olur, verilen vaaz ve nasihat olur, yapılan hitabet, edilen sohbet hep sözlüdür.

"sözüm söz"dür, "sözümü yere düşürtmem" ve de "sözümü ikiletmem".

söz önemlidir yani:

"söz ola kese savaşı,
söz ola kestire başı,
söz ola ağulu aşı
yağ ile bal ede bir söz"

yazı da vardır kültürümüzde ama "alın yazısıdır" mürekkep ve kağıda ihtiyacı yoktur, "kuran yazısıdır" okumasını bilmeyiz okusak da anlamını bilmeyiz ama her arapça yazılı kağıdı "kuran"dan olabilir der öper ve ayak altından kaldırırız.

kitap? okumak?

ilk emri "oku!" olan, peygamberi "ticaret erbabı" olan bir dinin hakim olduğu bir kültür ortamındayız. ama sözün dinlenmesine nazaran çok daha aktif bir öğrenme şekli olan okumak ve yazmak bize zor gelir. ticareti beceremeyiz ve yüzyıllarca yahudi, ermeni ve rumların iştigal sahasına terkederiz. anadolu'da gayrımüslimlerin çoğu kalmadığında da "türk aklı" ve "pratik zeka"sı ile "türk usulü" yöntemlerle yaptığımız ticareti de aldatma ve tağşiş üzerine yaparız.

işte bunlar hep göçebe kültürün halen genetik kodlarımızda ve günlük hayatımızı içinde ve işleyişinde devam edegeliyor oluşundandır.
yüzde doksanı müslüman olduğu için kuran okuyor. yüzde onluk cahil bestseller okusun.
https://www.uludagsozluk....-hava-atmak-i%C3%A7indir/

bunun için olabilir mi?
çünkü türk halkı okumayı sevmediğinden, cahil olduğundan ve bu öğeyi kültürüne yerleştiremediğinden dolayı.
paragöz bir millet olduğumuz içindir. Bilgi biriktirmektense para biriktirmeyi seçiyoruz belkide bizi buna zorlayanlar vardır bilinmez.
kitap okumanın gereksiz olması nedeniyle.