bugün

Türk mitolojisinin ana hatlarını belirlemek amacıyla ufak tefek bilgiler içerecek entiriler bütünüdür. insanın aklına geldikçe parça pinçik entiri girilecektir.

Edit: aşağıdaki sivri zeka Türk mitolojisi başlığına işaret etmiş. Yahu kim okur öyle uzun entirileri? Parça pinçik entiriler girilecek dedik. Böylece daha okunası ve akılda kalması sağlanır.
(bkz: türk mitolojisi)
Türk inanışlarına göre insanoğlunun 3 ruhu vardır:

Amin Ruhu: Nefes almayı ve vücut ısısını sağlar. Amin ruhu tekrar canlandırır. (Bu ruhun günümüz Türkçesindeki adı "Özüt" olsa gerek. Kaşgarlı Mahmud, yazdığı Divân-ı Lügat-it Türk adlı eserinde "Özüt ruhu"nu nefes ruhu olarak tarif etmiştir).

Sünesün Ruhu: Vücudun dışında, suya gider, suyun içinde hareket eder. Aynı doğadaki su çemberi gibi bir varlık sürdürür. insan ölünce yeraltı dünyasına iner. Tekrar dünyaya gelmesi gerektiğinde, bir
kaynaktan çıkar ve bebeğin içine girer.

Sülde Ruhu: Bir insana kişiliğini veren ruh. Benlik ruhu. Diğer ruhlar insan vücudunu terk ederse sadece baygınlığa, benliğini yitirmeye ya da komaya yol açarlar, ama eğer bu ruh vücudu terk ederse insan ölür. insan ölünce doğada bir cisme girer ve Yer Su ruhu olur. Tekrar dünyaya gelmez.

Hayvanların ise 2 ruhu olduğuna inanılır. Hayvan öldüğünde bunlarda biri tekrar dünyaya gelir. Diğer ruhu doğaya yerleşir.

Bugün tengricilikte ve şamanizmde her nesnenin bir ruhu olduğu inancının kaynağı budur. Tengrici ve şamanist halklar bugün hala sürdürdüğü doğa ve hayvana olan saygısının nedeni tam olarak budur.
Tarihte atı ilk evcilleştiren milletin Türkler olduğu söylenir. Bu elbette doğrudur. Türkler ata bugüne kadar yüzlerce isim vermiştir. Sırf Manas Destan'ında bile ata 200 farklı isim verilmiştir. Aygır, Kısrak, argumak, yabu, tırpan, kulan gibi terimsel, cins ve çeşlt isimlerinin yanı sıra şubar, akkula, çalkuyruk, burul, akbut gibi destanlardaki kahramanların atına verdikleri isimler vardır.

-Türk inanışında atlar rüzgardan yaratılmıştır.

-türkler bir yurtluğu yaptığında ana direğe veya orta direğe, at kanı sürerler ve ya dibine kımız(at sütü) dökerler.

-Bazı Türk halkların mitolojisine göre dünyayı döndüren 2 at vardır. Kutup yıldızına bağlı olarak geceyi ve gündüzü çevirirler. Bu atların adı akboz ve gökboz'dur. Bu iki atın yarı sıra yılmaya, tulpar, ciren, burşun, kilin gibi mitolojik varlıklarda vardır.

-kamlar ateş, su ve dağ ruhlarına yakarış yaparken kırmızı at yelesi kullanır. Kam ateşin önünde ayin yaparken Ak At Derisi üzerinde dua eder ve yerin, dağın, ormanın ruhlarına yakarırken Kımız saçıp At Yelesi sallar.

-ölen kişinin yanında çeşitli eşyalarının yanı sıra atları da gömülür. Kişiyi öbür tarafa taşıyacağı inanılır. Atı olan bir eve alkarası gibi cinlileri ve şeytanları atın tepikleyeceği ve toynaklarının altında ezeceği için girmeyeceğine inanılır. Atı olmayan evlerde ise sehpaların ayakları at toynağı gibi yontulmuştur.

-ölen bir kişinin ardından kadın saçını, erkek bıyığını atlarının da kuyruğunu keserek yas tutarlar. Kesik kuyruklu ata sahibinden izin alınmaksızın dokulması bile dokunan kişiye kötü uğur getireceğine inanılır. Rüyada kesik kuyruklu at görmek o kişinin öleceğine yorumlanır.

Türklere göre atlar güneşten yeryüzüne inmiş varlıklardır. Ata öyle önem verirler ki hayatın olmazsa olmazı konumundadırlar. At üzerinde uyulur, yemek yenir hatta hacet bile görülür. Türkler atı en iyi şekilde yetiştirir ki uçan kuşa yetişir, hiç yorulmaz, düşmanı hisseder, sahibini önceden uyarır,kahramanın durumunu anlar, rengini değiştirir, ölen kahramanı bırakmaz vatanına geri götürür, yaralı sahibini iyi birisinin yanına yetiştirir. Velhasıl kelam at türk milletinin en önemli kutsal 3 hayvanından birisidir(diğer ikisi bozkurt ve geyiktir).
altay ve yakut türklerine göre dünyayı ortasından bölen, dünyayı ayakta tutan, öte-aleme ve Demir-Kazık Yıldızı’na bağlayan, dalları vasıtasıyla şamanlara yeryüzünden yüksek alemlere yolculuk yapma olanağı sağlayan bir yaşam ağacı vardır. Bu ağaca demir ağaçta denir.

Şamanist geleneğe göre, Dünya, “Göğün göbeği” ile bu ağaç sayesinde irtibat halinde olup, bu ağaç ile beslenir. Anne rahmindeki bir bebek için göbek kordonu nasıl yaşamsal bir öneme sahip bulunuyorsa yeryüzü için de bu irtibat kanalı aynı derecede öneme sahip bulunmaktadır. Dolayısıyla Türk Şamanizm’inde Dogon tradisyonunda da
görüldüğü gibi, bu irtibatı ifade etmede “göbek” sözcüğü tercih edilmiştir. eski
Türk geleneğine göre, göğün göbeği bir yıldızdır. (Gök sözcüğünün şamanizmde üç anlam içerecek şekilde kullanıldığı görülmektedir. Örneğin Altay şamanı Tanrı Ülgen’e seslenirken aynı cümlede bir
ayrım yaparak “ulaşılmaz mavi gök”, “erişilmez ak gök” ve “dönen yıldızlı gök” der ki, bu üç ayrı terimin gökyüzünü, spiritüel göğü ve uzayı ifade etmek üzere kullanıldığı ileri sürülür.)

Ural-Altay kültürlerinde gök katları, yaşam ağacı, kayın ağacından yapılma bir direk üzerine ya da bir kayın ağacının üzerine kertikler açılarak temsil edilir. Orta Asya’da kutsal kayın ağacına açılan bu kertiklerin sayısı 7,9 veya 12 olur. Sibirya’da yaşam
ağacını ve yerin eksenini aynı zamanda, şamanın transa geçtiği çadırının ortasındaki kayından yapılmış direk temsil eder. Kayın ağacına verilen önem, Türkler’in akrabalık bağlarını gösteren isimlerde de “kayın” sözcüğünü kullanılmasıyla görülür (kaynata vs.).

Altay şamanının uçuş denilen trans deneyiminde son gök katına varabilmesi yedi, dokuz veya oniki katla ilişkilendirilen bu yaşam ağacına tırmanmasıyla ifade edilir. Bu ağacın sekiz dallı olarak belirtildiği Yakut geleneğinde Yerin Göbeği’nden çıkan, çiçek açan bu ağacın tepe kısmının köpüklü, sarı, insanlara şifa verici bir sıvı içinde olduğu ifade edilir. Sibirya Şamanizm’inde yaşam ağacı 7’nin yanı sıra 8 ve 12 sayılarıyla da
ilişkilendirilir.

Abakan ve Moğol geleneğinde de görülebileceği gibi, Asya şamanist geleneklerinin birçoğunda yaşam ağacı “Dünya Dağı” kavramıyla ilişkilendirilir;
ağaç dağın ya ortasında ya da tepesinde bulunur. Yine, Asya şamanist geleneklerinin birçoğunda, özellikle Orta-Asya, Sibirya, Moğol ve Endonezya mitolojilerinde, bedensiz varlıklar, yani bedenlerini
ölüm olayı ile terk etmiş ruhlar ve tekrar doğmaya hazırlanan ruhlar, genellikle yaşam ağacının dallarına tünemiş, bekleşen küçük kuşlar olarak tasvir edilirler. Örneğin, Altaylılar “Yeryüzünde tekrar doğmayı bekleyen insan ruhları göklerdeki, göksel ağacın dallarındaki küçük kuşlar gibidir”
derler. Turukhansk Yakutlar’ı geleneğine göre, Yaratıcı ya da ışığın yaratıcısı olan Yüce Varlık, ilk şamanı yarattığı zaman gökteki makamından sekiz dallı bir ağaç dikmiştir ki, dallarındaki kuşlar O’nun çocukları olan ruhları temsil ederler.
Kalgancı Çak

şaman inancına göre kıyamet. günümüz türkçesine çevirirsek "kalıcı çağ" anlamına gelir. tevelüt ve telengit olmak üzere iki farklı anlatısı vardır.

tevelüt anlatısı:

kalgançı çak geldiğinde gök demir, yer sarı bakır olur. hanlar hanlara saldırır, uluslar birbirine kötülük düşünür. katı taşlar ufalanır, sert ağaçlar kırılır. kişi bir dirsek denli küçük olur (insalık azalır), baş parmak denli erkek olur (erkeklik, mertlik azalır). erlerin dizgini kısa olur (güçlülerin elinde oyuncak olurlar). ayak takımı beğ olur. baba çocuğunu, çocuk babasını saymaz. yaban soğanı pahalı olur. at başı denli altına bir kap yemek verilmez. ayak altında altın bulunur da onu alacak kimse bulunmaz.

telengit anlatısı:

kalgançı çak geldiğinde, kara yer odla kaplandığında büyük kağan ata tanrı (kayra kaan ada kuday) kulaklarını tıkar. o çağda acun bozulur, yer ve kişi soyu mahvolur. fitne ve fesat saçan acımasız yel insanları heyecanlandırır. töre bozulur. tepeler çalkanır, demir üzenginin dibi delinir, çuvaldızın deliği yırtılır. ulus bozulur. kişi kara böcek gibi kanatlanır, gözlerine kan dolar. kara su kanla karışık akar. yer uğuldar, dağlar sallanır, çukurlar dolar. gök gürler kenarı açılır, deniz çalkanır dibi görünür. yerin altı üstüne gelir. yosunlar öğütülüp toz olur. gök sallanıp eteği açılır, deniz dalgalanıp dibi görünür. deniz dibinden dokuz kara taş çıkar; dokuz taş dokuz yerinden yarılır, her taştan dokuz çemberli dokuz sandık çıkar, her sandıktan demir atlı dokuz kişi çıkar, bu kişilerden ikisi başkan olur. bunların bindikleri atlar vuruşkan ulu sarı olur; ön ayakları kılıçlı, kuyrukları bıçaklı olur; ağaca rastlarsa ağacı keser, diriye çarparsa diriyi yok eder. il güne rahat olmaz. ay ile gün aydınlık vermez, ışıksız olur. ağaçlar kökünden kopar, ata çocuğundan ayrılır, bitkiler mahvolur, soyu kurur. analar kocalarından ayrılır, dul kalır. yerde köngül denilen bir ağulu ot biter; kökünden sarı çekirge çıkar; hayvanlara çarparsa hayvanların, insanlara çarparsa insanların kanını sömürür.
işte o zaman şal-yime haykırır:"bu yana bak mangdaşire! yardım et! köngül otunu yok edemedim. köngül otunun kökünde konur yılan var." mangdaşire'den ses çıkmaz. ondan yardım gelmeyince şal-yime, may-tere'ye haykırır: "büyük kağan ulusunu bıraktı, cins aygır sürüsünü bıraktı. yer alt üst oldu, sular kurudu. yakalı giyimlerin yakası parçalandı. yönetilen yurt başsız kaldı. kuşlar yuvalarını, geyikler duraklarını, kadınlar yavrularını bıraktı." may-tere'den ses çıkmaz. bundan sonra erlik'in kahramanlarından karaş ile kerey yer yüzüne çıkar. onlar çıkınca ülgen'in kahramanları mangdaşire ile may-tere gökten yere iner. savaşırlar. may-tere'nin kanı od (ateş) olup yeryüzünü kaplar. işte o zaman kalgançı çak olur.
Güneş, ay, ateş ve su, Tengri'nin kudretinin sembolleridir. insanların Gök'e dua ederek elde ettiklerine inandıkları "Buyan" adlı enerji, güneşin göğün neresinde durduğuna bağlı olarak değişir. En fazla buyanın yeni ay ve dolunayda elde edilebildiğine inanılır. Senenin en uzun gününün yaşandığı ve gündüz ile gecenin eşit olduğu günler, en önemli bayramlardır.

Yılbaşı, 21 Aralık'tan sonra gelen ilk yeni ayda, "Kızıl Güneş Bayramı" 21 Haziran'dan sonra gelen ilk dolunayda kutlanır.

Venüs gezegeninin Türklerdeki adı "Erklik," Moğollar'daki adı "Tsolman"dır. "Ateşli ok" denilen yıldız kaymalarını ve yeryüzüne düşen meteorları Erklik Han'ın gönderdiğine inanılır (Erlik Han ile karıştırılmamalı). Büyük ayı yıldızlarına Moğollar'da Doolon Obdog ("Yedi Yaş Damlalı Adam") derler. Gök'ün Ülker yıldızlarına bağlı olduğuna, ve Ülker'in etrafında döndüğüne inanılır.

Beyaz Ay bayramında 14 adet tütsü yakılır. Bunların ilk yedisi "Yedi Yaş Damlalı Adam" ve diğer yedisi Ülker içindir.
Temir Han

Demircilik sanatını insanlara Öğreten Demircileri Koruyan Ve Erlik'in Oğullarındandır.

Yuvarlak saç örgüsü vardır. Kürek kemiği
demirdendir. "Akacak kanı yok, çıkacak
canı yok" diye anlatılır. Pek çok boyların halkı and içtiklerinde, demiri ululamak için kılıcı çıkararak yanlamasına öne korlar. "Bu demir, gök renkli girsin kızıl renkli çıksın" derler ki "sözünde durmasan kılı kanına bulansın, demir senden öcünü alsın" demektir.

Yakutların ilk demirci atalarının adı Ağlıs, Buryatların ilk demirci atalarının adı da Boyontoy’dur. Temir Han onları insanlara
hizmet etsin diye göndermiştir. Türk mitolojisinde altın kapılı, gümüş pencereli demir evlere sıklıkla rastlanır. Bazen de evin çatısı demir olarak betimlenir.

Demircilik aynı zamanda şamanlara, baksılara ve falcılara özgü bir sanat sayılmıştır. Kahraman bazen, "Temirdi (Demirci)" şeklinde yer alır. Bazen şeytanî
motiflere olan yakınlığıyla da görünür. Bu
bakımdan masallarda ve efsanelerde demirci topal ve aksak da olabilir. Yakutların inanışlarına göre, demircileri koruyan, "Kıday Bahsi" adında bir ruh vardır. Göktürklerin ataları da demircidir. Demir dağının eritilip, oradan yol açıldığı gün ulusal bayram sayılırdı. ilkbaharda Nevruz şenliklerinde
bu nedenle örs üzerinde demir dövülür. Oğuz Kağan destanında, "Tomürdü" (Demirci) adlı ustanın, demir kapıyı açması da "Ergenekon" destanını çağrıştırmaktadır. Özbeklerde yeni şamanlık yapmaya başlayan biri Temir Han'ın yardımını almak için eski bir kalede gecelerdi.
görsel
Türk mitolojisinde kuşlara hükmeden, tanrı ülgen'in oğullarından karakuş han diye varlık vardır. Karaguş, harakuş ya da karağuş diye de teleffuz edilir.

Karakuş Türklerde büyük ve yırtıcı kuşları tanımlamakta kullanılan ortak bir tabirdir. Ayrıca, kam'ın ayin sırasında yaptığı hareketlerin, bazı yörelerde rastlanan kartal oyunu ile temsil edildiği görülmektedir. Bugün bile Kartal oyunu Türkiye'nin doğu illerindeki Türkmen aşiretlerinde yaygındır. “Harahusta”, “Karakustana” şeklinde
söylenir. Hınıs'ta ise “Yarkusta” oyunu denir. Bu oyunun Karakuş Han’a bir saygı içermesi de muhtemeldir.

Türk şamanları karakuşları yardımcı ruh gözüyle bakarlar.Teleğüt şamanlarının
davullarında "demir tırnaklı karakuş" resmi yer alır.
Türk Mitolojisinde Kamları Koruyan Ruh "Keltegey"

Keltegey, Altay şamanizminde Kam’ın koruyucu ruhudur. Keleni olarak da söylenir.
Şaman kaçan ruhları geri getirmesi için Keleni’yi gönderir. Ama o her zaman şamanı dinlemez. Bir söylentiye göre göklerden yere inen bulutlar ile insanoğlunun birleşmesinden türemişlerdir. Sembolü hilaldir. Görünüşleri gülünç ve peltek dillidirler. Kekemelik yaparlar. Çok kıskançtırlar. Her iki ayağı da topaldır. Sözcük, dayanıklılık, büyüme gibi anlamlar ifade eder.
Olmayan mitolojidir. Olsa age of mythology de türkler de olurdu. Ama yoktuk. (üzgün surat)
Türkler tarihlerinin en eski zamanlarından başlayarak uzun zaman 5 ana renk olarak sarı, yeşil, kızıl, ak, kara renklerini esas görmüş ve bu renkleri dünyanın 4 yönü ile merkezini ifade etmek için kullanmışlardır. Merkezi sarı, doğuyu yeşil, batıyı ak, güneyi kızıl, kuzeyi kara renklerle ifade etmiştir.

Ak: türklerln eski inançlarından olan şamanist dönemlerde ululuk, adalet, güçlülük anlamlarını kazandığı görülmektedir.

kızıl: Türklerdeki ateş kültü inancı gereği kızıl rengini en eski çağlardan beri sancak ve bayraklarda kullanmışlardır. Bugün Osmanlı ve ardılı Türkiye' nin bayrakları yanı sıra Kazaklar ve kırgızlar bayrak kelimesi yerine yalav kelimesini kullanırlar. Kelime anlamı ise alevdir.

Yeşil: tanrı ülgen'nin 7 oğlundan olan yaşıl kağan türk mitolojisine göre iyilik ve aileyi korumakla sorumlu bir kutsal ruh idi. Umumiyetle bitkilerin yeşerip büyümesini düzenlediğini de lnanılırdı. Türkler yılbaşını iki tabıat olayının görülmesiyle başlatırdı. 1.si gök gürlemesi ve yıldırımların başlaması 2.si otların yeşermesidir. Yaş sözcüğü hem ıslaklık hemde suyun canlandırdığı yeşilliklerin adı oluyordu. Yaşarmak yeşermek'e dönüşüp rengi isimlendiriyordu(yeşil).

Sarı: tanrı ülgen'in dünyanın merkezinde altın kapılı sarayda altın tahta oturduğuna inanılırdı. Dolasıyla tanrı ülgen betimlenirken tahtı sarı renkte yapılırdı. Sarı dünyanın merkezini ifade etmede sembol olmuştur. Türkmenler yıllarca kızıl keçeden külah, sarı edikten çizme giymişlerdir. Timurlu devletinin ile babür şah devletinin sarı kırmızı bayrakları vardır. Onun yanında memlüklüler ile candaroğullarında da sarı kırmızı bayrkları vardır. Osmanlı'nın bazı sancakları sarı kırmızıdır.
önemli not: sarı, kırmızı ve yeşil renkler türklerde merkeziyetçi, bayraktarlığı, iyillk ve adalet timsalliğini temsil eder. Bugün bile yörük beyleri bu 3 renkten oluşan yazmaları kullanır. Göktürkler döneminde kurganlardaki naaşların 3 katlı(içlik olarak sarı elbise, ortada yeşil elbise, en üste kızıl elbise) elbise giydirildi. Bugün baktığımızda Kürt gibi iptadi toplulukların bayrak olarak kullanması hem drama hem de komik geliyor bana.

Kara: kuzey yönünü, çetin kış şartlarını, yeri ve toprağı, kötü ruhları temsil eder. Ayrıca ilave olarak güçlü ve büyük manasında kullanılmıştır. Orhun kitabelerlnde sık sık geçen karabudun'un cemiyet hayatımızda kullanılış itibarıyla bir diğer manası; kara-gün, yas, karalar bağlamak, kara bulutların çökmesi gibi kelime ve terimlerle ifade edilir. Orkun kitabelerinde olsun, Dede Korkut'ta olsun kara renk bir yas, bir ızdırap, bir acının karşılığıdır. Diğer yandan kişinin adının önünde namzedildiği zaman kahramanlık, yiğltlik ve alplik manası katar.
Mustafa Necati Sepetçioğlu - Karsılaştırmalı Türk Destanları

http://www.mediafire.com/...rmalı+Türk+Destanları.pdf

Celal Beydili -Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük

http://www.mediafire.com/...i+Ansiklopedik+Sözlük.pdf

Yaşar Çoruhlu - Türk Mitolojisinin Ana Hatları

http://www.mediafire.com/...ww.eskikitaplarim.com.pdf

Bahaeddin Ögel - Türk Mitolojisi 1-2

http://www.mediafire.com/...l+-+Türk+Mitolojisi+I.pdf

http://www.mediafire.com/...+-+Türk+Mitolojisi+II.pdf

Jean Paul Roux - Eski Türk Mitolojisi

http://www.mediafire.com/...+Eski+Türk+Mitolojisi.pdf

Emel Esin - Türk Kozmolojisine Giriş

http://www.mediafire.com/...k+Kozmolojisine+Giriş.pdf

Murat Uraz - Türk Mitolojisi

http://www.mediafire.com/...raz+-+Türk+Mitolojisi.pdf