bugün

kısaca tssb olarak bilinir. dogal afetler, yakınını kaybetme, taciz, tecavüz vs gibi olayların uzun süre belki yıllarca kafaya takılması, unutulamaması, psikolojik destek alınmaması sonucu depresyon belirtileri gösteren rahatsızlıktır.
Genetik olarak nesiller boyu aktarıldığını düşünüyorum. Özellikle yüce Türk milletinin savaş yüzünden göç etmek zorunda kalmış veya sürgün edilmiş bireyleri bunu çok iyi bilirler.

Genel olarak muhacir Türklerde ya benim gibi aile geçmişine sonsuz bağlılık, kalbinde adeta bu acıya anıt dikme olarak görülür ya da inkar mekanizması işler. Göç etmek zorunda kalmış soydaşlarımızın çoğu bu olayı bilinçaltına iter. Yaşadıkları şehre tamamen adapte olurlar. Yine de zor savaş şartlarından dolayı aç kalmaktan korkma, her ihtimale karşı evde silah bulunsun diye avcılığa meyilli olma, düşman milletlerin adını bile duymak istememe ve seferberliğe dair hikaye/türkü dinlemeye tahammül edememe şeklinde etkiler yaygın biçimde görülür.

Bu acıyla baş etmek için çok fazla radikalleşenler de vardır. Çeçenlerin içinden çıkan "kara dullar" adlı grup buna örnektir. Ruslar tarafından eşleri, erkek kardeşleri veya oğulları şehit edilen Çeçen kadınların kurduğu bir terör örgütüdür. Pek çok rus'u öldürmüşlerdir. Çocuk sivillere yönelik Çok çirkin eylemlerde bulunmuşlardır.

işte bu yüzden zulmeden kim olursa olsun kendi mezarını da kazmış olabileceğini bilmelidir. Herkes Türk milleti gibi metanetli ve Mert olmuyor.
Valla bilinçli bir göçmen olarak hiç takmadığım Bi durum dünyada binlerce yıldır göç var hiç acıtasyon yapacak değilim biz zamanında gittiğimiz yerlerde de insanlar bizim yüzümüzden göç etti.

Giderken kovalarken iyi de dönerken kaçarken mi kötü.
Kırım Tatar Türklerinin "ey güzel kırım" adlı türkülerinde işledikleri konu.

Bazı göçmenler işi arsızlığa vurmuş olabilirler ama vatansız kalmaktan hicap duyan muhacir Türkler neyse ki çok var. Türkiye Cumhuriyeti devletine de sonsuz minnet duyuyorlar.