bugün
- erkeğe ne hediye alınır29
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri14
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi10
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır9
- nickli başlık açanlar çaylak yapılacaktır9
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması12
- kanınıza rengini verir misiniz15
- uzağı göremeyen insan18
- anın görüntüsü19
- türkiyede çok abartılan arabalar22
- icardi190516
- icardi1905 silik olsun kampanyası35
- icardiyi tokat manyağı yapmak9
- futbolcu ismiyle nick almak12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak19
- evlilik12
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım29
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi20
- ideal duş alma sıklığı12
- integralin müfredettan kaldırılması15
- patiswiss9
- artificialintelligence11
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı20
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı51
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olsun19
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek11
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- aristoteles'in orta yolu10
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- arkadaşlar biri var18
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
türkçesi insan kırkayak olarak çevrilmiş film.
testere filmini çırak çıkartacak cinsten bir filmdir ayrıca. o ne vahşet ve iğrençliktir öyle!. +25 bir filmdir.
testere filmini çırak çıkartacak cinsten bir filmdir ayrıca. o ne vahşet ve iğrençliktir öyle!. +25 bir filmdir.
bir arkadaşın söylemesiyle izledim. tamamen vakit kaybıdır.
daha önce anatomy izlediğimden gördüğüm hep kafayı sıyırmış cerrahlar alman oluyor. ki buradaki cerrahın ismi josef. çok sırıtıyor yani josef mengele'ye gönderme yapıldığının.
bu cerrah uluslarası alanda tanınan siyam ikizilerini ayırmada ünlü birisi. bu sefer ayırmak yerine oluşturmak istiyor.
film baştan sona cerrahın aptallıkları ve mantık hatalarıyla dolu.
imdb puanı çok verilmiş.
daha önce anatomy izlediğimden gördüğüm hep kafayı sıyırmış cerrahlar alman oluyor. ki buradaki cerrahın ismi josef. çok sırıtıyor yani josef mengele'ye gönderme yapıldığının.
bu cerrah uluslarası alanda tanınan siyam ikizilerini ayırmada ünlü birisi. bu sefer ayırmak yerine oluşturmak istiyor.
film baştan sona cerrahın aptallıkları ve mantık hatalarıyla dolu.
imdb puanı çok verilmiş.
Saçma sapan anlamsız bir film serisidir.
(bkz: insan kırkayak)
ilk filmini izleyince bu mu yani dedirtmişti.
bütün seriyi ard arda izleyince de yapacağınız filmi s*keyim noktasına getirmişti.
bazı sahnelerde ben bile gözlerimi kaçırdım ama çok boş bir film serisiydi.
(bkz: vakit kaybı)
ilk filmini izleyince bu mu yani dedirtmişti.
bütün seriyi ard arda izleyince de yapacağınız filmi s*keyim noktasına getirmişti.
bazı sahnelerde ben bile gözlerimi kaçırdım ama çok boş bir film serisiydi.
(bkz: vakit kaybı)
Hastalıklı bit beyinle yapılmış gereksiz korku filmi serisi.
Beklentiyle izleyip hayal kırıklığına uğradığım kötü film. Yorumlara bakıyorum yok bir hafta etkisinden çıkamadım da izlediğim en dehşet film falan gülüyorum sadece. Bu film şöyle yazılmıştır: abi düşünsene birinin ağzı götüne yapışık sıçıyor falan hadi film yapalım bunu * .
Filmin sansasyonel tarafı hiç yok. Benim beklentim başta insan iskeletli kırkayağı gördüğümde ve filmde adamın cerrah olduğunu öğrendiğimde başladı. Yani gerçekten ilgi çekici bir şekilde cerrahi operasyonla kırkayak şekline döndürülen insanlar hayal etmiştim. Filmde ise şizofren ruh hastası bir cerrahın yaptığı çomarlıkları izliyorsunuz baştan sona. Neymiş ağzı göte takmış da kirkayak oldu ha bu insan * . Bi siktirin gidin neresi etkileyici bu filmin. Psikoloji çalışmışlar ağza sıçma falan ama olmamış. Filmin çocuksu basitliği her seyi alıp götürüyor. Tam bir ergen filmi.
Filmin sansasyonel tarafı hiç yok. Benim beklentim başta insan iskeletli kırkayağı gördüğümde ve filmde adamın cerrah olduğunu öğrendiğimde başladı. Yani gerçekten ilgi çekici bir şekilde cerrahi operasyonla kırkayak şekline döndürülen insanlar hayal etmiştim. Filmde ise şizofren ruh hastası bir cerrahın yaptığı çomarlıkları izliyorsunuz baştan sona. Neymiş ağzı göte takmış da kirkayak oldu ha bu insan * . Bi siktirin gidin neresi etkileyici bu filmin. Psikoloji çalışmışlar ağza sıçma falan ama olmamış. Filmin çocuksu basitliği her seyi alıp götürüyor. Tam bir ergen filmi.
ilk film neyse de ikinci film tam bir vahşet filmiydi.
görsel
türkçe isim: insan kırkayak
yapım yılı: 2009
tür: korku, gerilim, psikolojik
yönetmen: tom six
ülke: hollanda
yine bir avrupa sineması, yine bu sinemadan çıkan inanılmaz detaylara ve kurguya sahip olan senaryo, ve devamlılığıyla da türünün zirvesine oynayan bir yapım olmuş. artık ben bundan adım gibi eminim, ne varsa avrupa sinemasında var. zaten fransız korku filmlerine bulaştığımdan beri hollywood'u ciddiye alamaz oldum, bu filmle de son noktayı koymuş olduk.
öncelikle şunu belirtmeliyim ki, bu başlıkta ki 59 entrynin yarısından fazlası, ''ayy saçma film yeaa, ayyy iğrenç bir film yeaaa, ayy hastalıklı pislik bir film yeaaa'' tarzı entryler. bu tip zihniyette görüş bildiren salakların tek amacı, bu filmi sadece ''vahşet'' sahneleri için izlemeleri. sonuçta bu film bu şekilde lanse edilmişti çeşitli platformlarda. ama film öyle bir yaratıcı ve çarpıcı hikayeye sahip ki, bu arkadaşların ne yazık ki, bu filmden aldıkları tek şey ''y*rramın başı'' olmuş.
evet arkadaşlar filmin başından sonuna kadar heyecanı dibine kadar yaşayan ben, filmi %100 anlayarak izledim. size şunu söylemeliyim ki, bu filmde tek bir vahşet sahnesi bulamazsınız. bulsanız bile bazı sahnelerde biraz gereğinden fazla kan görmeniz olurdu, bu da vahşet bekleyen andavalların ilgisini ne yazık ki çekmezdi. film hastalıklı ve tek derdi vahşet izlemek isteyen seyirciye değil, aklı başında, ufku açık, bilime müsadeli ve inanılmaz zekaya sahip akıllı insanlara hitap ediyor.
görsel
öncelikle hikaye ve senaryo bize ne veriyor?
filmin başrolünde ruhsal anlamda problemleri olduğunu düşündüğüm, eski ve tecrübeli bir cerrah var. evi taşrada, ama saray niteliğinde. en azından izlerken ağzımın suyu aktı diyebilirim. bir de bodrum katında özel bir ameliyathanesi bulunuyor ki, o da tam tamına hastanelerde ki ameliyathaneleri andırıyor. bu doktor abizimin 3 tane köpeği var evinde beslediği. bu köpeklerin üzerinde bir deney uygulamaya karar verir. bu deneyin amacı, 3 tane köpeği arka arkaya konumlandırıp cerrahi operasyonla, en baştaki köpeğin anüsüne diğer bir köpeğin ağzını, ilk köpeğin anüsünü tamamen kavrayacak şekilde diker. aynı işlemi arkada ki 3. köpeğe de uygular. operasyon tamamlandıktan sonra ise, bu 3 köpek tamamen birbirlerine arka arkaya bağlanmış, tek bir gövdeye konumlandırılmıştır. ondan sonra, ilk köpek yemek yer, ve bir süre sonra vücudu onları sindirir. sindirdikten sonra da köpek dışkısını yapar, ancak şöyle bir şey vardır ki, köpeğin dışkısı direkt olarak 2. köpeğin ağzına gider, ve bu döngü sürekli devam eder. evet biraz iğrenç olduğunun farkındayım, ancak inanılmaz güzel işlenmiş bir senaryoyla karşı karşıyayız. bu köpekler çok geçmeden ölürler, ve bu köpeklere de mezar açıp onlar gömer cerrahımız. ondan sonra daha da çarpıcı olaylara girecektir.
görsel
bu doktor, bu deneyi neden insanların üzerinde denemesin ki? hahahahha! bu doktor o kadar ballıdır ki, ilk iki deneğini resmen armut piş, ağzıma düş edasıyla bulur. 2 tane genç kadın, amerika'dan almanya'ya gezmek için gelen sıradan turistler. bir partiye davet edilirler, ve yola çıkarlar. ancak bu yol taşradan geçer ve bilinmeyen bir sebeple lastikleri patlar. lastikleri patlayıp ormanda çaresiz kalınca, çareyi arabadan inip yardım aramakta bulurlar. peki sonrasında ne mi olur? bu iki genç kızımız muazzam cerrahımızın evini bulur, ve tarzan edasıyla büyük bir şehvetle ağaçtan ağaca atlar gibi atlarlar eve. zile basarlar, kimse var mı bla bla diye. doktor da hemen der ki, gelin, buyrun hanımefendiler, size hemen iki kişilik yatak açalım : ) der. şaka şaka. elbette hemen kapıyı açar. bir süre geçtikten sonra ne mi olur? hiç tanımadıkları evde, hiç tanımadıkları, suratı tekinsiz bir herifin elinden birer bardak su içerler. sonrası malum, bu iki kızımız beyaz ışığı gördükten sonra derin uykulara dalarlar.
--spoiler--
--spoiler--
görsel
armut piş ağzıma düş deneklerimiz, ameliyathanemize getirilmişlerdir. klasik rutin işlemlerden geçerler. serum bağlanır, eller kollar yatağa kelepçelenir falan.
ula şimdi anlatıpduruyon, 3. denek nerede davar? diyebilirsiniz. onu da halleti bizim cerrahımız. hatta dokusu diğer iki denekle uymadığı için, ona ötenazi uygulayıp yollar tahtalı köye. sonra da götürüp bahçesine gömer. sonra çıkar, bir denek daha getirir. bu da japon'un ta kendisidir. kendince japonca konuşur, diğer iki denek de sadece ingilizce bilir. birbirleriyle bir türlü anlaşamazlar. her neyse, ilk iki deneğe genel anestezi verilirken, 3. kadın deneğimiz klasik gerilim filmlerini aratmayacak teknikle elindeki kelepçeyi bir şekilde söker, ve kaçma işlemi başlamış olur. film bir anda has gerilim filmine evrilir, ve çok daha heyecanlı hale gelir. bir süre devam eden kaçış mücadelesinden sonra, maalesef kızımız çaresiz bir şekilde bayıltılıp taşınılır ameliyathaneye. doktorumuz büyük bir soğukkanlılıkla bu üstte bahsettiğim işlemlere bir bir başlar. sonrasında ise, oprasyon tamamen başarılı geçer. hatta kontrolleri bile yapılır. eklem yerlerinin herbiri muazzam bir şekilde oluşturulmuştur. ruh hastası doktorumuz havalara uçar falan... sonrasında ise bu misler gibi kırkayağımızı sanki bir köpeği saklarmış gibi kafeste saklar. sonrası zaten malum, köpek gibi çiğ et vs yedirilip sıçmasını bekler falan filan. bu böyle gider arkadaşlar. filmi anlatmak yerine artık kendi yorumlarıma geçsem iyi olacak.
senaryo ve hikaye
görsel
senaryo ve anlatılan hikaye, dünya sinema tarihinin en özgün hikayesidir kuşkusuz. normal kafalardan mı çıkmış bilinmez ama, kesinlikle eşi benzeri yok bu hikayenin. özellikle hikaye kurgusu, devamlılığı ve özenle yazılmış psikolojik diyaloglar beni benden aldı. hatta bazı sahnelerde ultra manipülatif olan cerrahımız, inanılmaz bir psikolojik tekniklerle tam bir provakotörcülük oynar. yani bu konu hakkında diyecek bir şey yok. hayvansı, vahşi güdülerinizi bir kenara bırakıp, aklınızla izlerseniz zaten anlayacaksınız ne kadar kaliteli bir hikaye anlatıldığını.
görsel
oyunculuklar
ama azarım ya. abartmıyorum, oyunculuklar muazzam ötesiydi. özellikle bu başrolde ki cerrahın performasına kendi insiyatifimle 10/10 vermek istiyorum. abi adam sanki gerçekten bu işin içindeymiş gibi oynamış ya. hal, hareket, duruş, mimik, bakış, diksiyon abi herif de ne ararsan var ya. bu role bu adamdan başkası konulamazdı, konmamış da zaten. cast seçimi kime aitse, olmuş kardeşim bu! cuk oturtmuşsun. diğer denekler de eeh işte doktorun performansının aşırı gölgelerinde kalsalar da, filmin akıcılığını bozmadan oynamayı başarmışlar. yine de onları da tebrik ederim. ancak doktorrrr! domalayım mı sana? tamam anasını satayım bu kadar sapkınlığa gerek yok. oyunculuk yönünden asla pişman olmayacaksınız.
devamlılık
buna da pek diyecek kelimem yok. olması gerektiğinden çok daha sürükleyici bir şekilde ilerliyor. işte kırkayağımız bahçeye çıkarılıyor, cerrahımız tarafından gerip garip ritüellere maruz bırakılıyor. ilerleyen zamanlarda tabiii olmazsa olmazımız polisler de giriyor işin içine. evi kontrol etmeye çalışırlar, ama zeki cerrahımız ''arama izniniz olmadan tek biryere bile bile bakamazsınız'' der ve polisler s*k gibi kalır. tabi cerrah boş durur mu? polislere de aynı şekilde ilaçlı su getirip uyutmaya çalışır, ancak ne hikmettir uyumazlar. yani en azından iki kadın denek kadar hızlı uyumazlar diyeyim. artık yönetmen sektirmiş onu filmin sonuna kadar. 20 dakika sonra polisler gider, ve arama emriyle tekrar gelirler. o sırada da kırkayağımız elbette boş durmazlar, cerraha az da olsa haddini bildirip kaçmaya çalışırlar. sonra polisler arama emriyle gelirler, kapı açılmayınca evi basarlar bla bla.. yani inanılmaz sürükleyici geçiyor ya. devamlılıktan da memnun kaldım, pür dikkat merak etmemi ve izlememi sağladı film.
görsel
atmosfer
bir gerilim filminden fazla olarak, tam bir cerrah filmi gibi! abartmıyorum. ışıklandırmalar, dekorasyonlar, ekipmanlar vesaire tam bir eğitim ve araştırma hastanesi gibi. eve zaten diyecek hiçbir şeyim yok. yani izlerken ''haa hacı ben doktor filmi izliyorum'' diyebiliyorsunuz yani. tabi dışarıyı da unutmamamız gerek. yağmurlu hava, gök gürültülü bir sokak... olmuş yani ya, adamlar bu film için ne gerekiyorsa hepsini koymuşlar filme. tek kelime ile muazzam!
çekimler
görsel
filmin başlarında kısır açılarla çekilen sahneleri amatör bulsam da, özellikle operasyonların başladığı anlara doğru iyice profesyonelleşti. herhalde görüntü yönetmeni bu tip sahneleri de karakterlerin o an ki ruh sağlıklarına göre yönlendirmiş ki, kamera açıları tamamen sahnelere göre profesyonel ve amatör olmuş. operasyonu yaptığı sahneye özellikle özen gösterilmiş. ışıklandırmalar, doktorun steril ortamda operasyonu gerçekleştirmesi, ve gerekli cerrahi kesimler ve diş çekme sahneleri de gayet güzel bir biçimde seyirciye aktarılmış. onun dışında silah patlama efekti, (muzzle flash) ya arkadaş bu kadar mı kıytırık olur? yönetmen hiç mi after effects kasmamış amk. tek kelime ile rezaletti abi. ne mermi çıkış hissiyatı var, ne silah patlama hissiyatı var, ne vurulma hissiyatı var. tek kelime ile rezalet ötesiydi! onun dışında kullanılan kan, makyajlar vesaire gayet hoştu. özellike deneklerin ağızlarında ki dikiş izinin gayet düzgün bir şekilde yapılmış makyajı. ha bu arada hatırlatayım, dışkı falan filan dedik de, filmde tek bir dışkı sahnesi yok. hatta dışkı anı bile yok. sadece öyle bir şey oluyormuş gibi hissettirilmiş. sahne olarak asla yok. iğrenç bu yhaaa'cılara gelsin.
görsel
sonlar
--spoiler--
--spoiler--
sonu inanılmaz güzel bitti. bir yandan hem olması gerektiği gibi, hem de olmaması gerektiği gibi bitti. eden ettiğini buluyor, ama kalan tam layığıyla kalamıyor ne yazık ki. eve gelen polis memurları son anlarda ilacın etkisine gelip bayılma eşiklerine gelirlerken, cerrah bir anda silahı ellerinden kapıp önce birini, ardından da diğerini bir bir vurur. ancak sonuncusunu vurduğunda hemen ardından kendisi de headshot yer. evet silah patlama efektlerini eleştirdim, ancak head shot sahnesi iyiydi ya. merminin giriş izi, sıçrayan kan vesaire. ya yönetmen biraz çelişkili yaklaşmış sanırım bu sahnelere. her neyse, tüm bunlar olduktan sonra kırkayağımızın başında olan japon deneğimiz, cam parçasıyla boğazını kesip intihar eder. diğer iki kadın deneğin birinin durumu ağır, ölmek üzere iken, diğeri de s*k gibi kalakalır. film de böyle bitmiş olur. yani zaten devamı gelecek gibi bitti, ancak başroldeki hakkı rahmetine kavuştuğu için ne kadar bağlı kalabilirler ilk filme inanmak zor. ama umarım o kırkayağa neler olduğunu, en azından 2.filmin ilk sahnesinde izleyebilirim. merak ediyorum zaten, 3 filmlik bir seriymiş.
genel görüş
filmi gerçekten beğendim. filmde iğrenç olan tek bir sahne yok. evet yapılan şey iğrenç olabilir, ama bu iğrençliklerin neredeyse hiçbirini sahnelerde görmüyorsunuz. ama psikolojik olarak bir etkisi olabiliyor elbette. yine empati yeteneğiniz devreye giriyor, ve siz de ekran başında kilitlenip kalakalıyorsunuz. kesinlike sıradan bir konu ve hikayesi yok. aksine ruhsal problemleri olan bir doktorun, nasıl bu kadar canileşebileceğini açık açık göstermiş adamlar. ki illaha ki böyleleri vardır. evet belki bu deneyi uygulayanlar yoktur, ancak hastaları üzerinde çeşit çeşit fanteziler uygulayan doktorlar %28 milyar vardır. hipokrat yemini mi? de get! avrupa sinemasını gerçekten tebrik ederim. ya adamlar gerçekten her filmlerinde inanılmaz yaratıcı konular işliyorlar. mesela (bkz: martyrs) bunun en katı örneklerindendir. güzel bir felsefik konu işleniyordu. bu filmin konusuna ne kadar felsefik denir bilinmez, ancak asla ve asla sıradan değil. aksine ufku açık olan bir senaristten çıkma bir hikaye olduğu net bir şekilde anlaşılıyor.
diyebileceğim başka bir şey kaldı mı? sanmıyorum. gerçekten farklı şeyler izlemek isteyenler, açıp bakabilirler. önyargılarınıza mukayet olamayıp da atıp tutanlar zaten yakınından bile geçmesin. onların amaçlarını entrynin başında anlatmıştım. sizin gibilerin izlemesine gerek yok. ancak objektif bakış açısına sahip, sağlıklı bir insan mutlaka izlemeli! izleyin efendim.
uzun bir aradan sonra günaydın.
türkçe isim: insan kırkayak
yapım yılı: 2009
tür: korku, gerilim, psikolojik
yönetmen: tom six
ülke: hollanda
yine bir avrupa sineması, yine bu sinemadan çıkan inanılmaz detaylara ve kurguya sahip olan senaryo, ve devamlılığıyla da türünün zirvesine oynayan bir yapım olmuş. artık ben bundan adım gibi eminim, ne varsa avrupa sinemasında var. zaten fransız korku filmlerine bulaştığımdan beri hollywood'u ciddiye alamaz oldum, bu filmle de son noktayı koymuş olduk.
öncelikle şunu belirtmeliyim ki, bu başlıkta ki 59 entrynin yarısından fazlası, ''ayy saçma film yeaa, ayyy iğrenç bir film yeaaa, ayy hastalıklı pislik bir film yeaaa'' tarzı entryler. bu tip zihniyette görüş bildiren salakların tek amacı, bu filmi sadece ''vahşet'' sahneleri için izlemeleri. sonuçta bu film bu şekilde lanse edilmişti çeşitli platformlarda. ama film öyle bir yaratıcı ve çarpıcı hikayeye sahip ki, bu arkadaşların ne yazık ki, bu filmden aldıkları tek şey ''y*rramın başı'' olmuş.
evet arkadaşlar filmin başından sonuna kadar heyecanı dibine kadar yaşayan ben, filmi %100 anlayarak izledim. size şunu söylemeliyim ki, bu filmde tek bir vahşet sahnesi bulamazsınız. bulsanız bile bazı sahnelerde biraz gereğinden fazla kan görmeniz olurdu, bu da vahşet bekleyen andavalların ilgisini ne yazık ki çekmezdi. film hastalıklı ve tek derdi vahşet izlemek isteyen seyirciye değil, aklı başında, ufku açık, bilime müsadeli ve inanılmaz zekaya sahip akıllı insanlara hitap ediyor.
görsel
öncelikle hikaye ve senaryo bize ne veriyor?
filmin başrolünde ruhsal anlamda problemleri olduğunu düşündüğüm, eski ve tecrübeli bir cerrah var. evi taşrada, ama saray niteliğinde. en azından izlerken ağzımın suyu aktı diyebilirim. bir de bodrum katında özel bir ameliyathanesi bulunuyor ki, o da tam tamına hastanelerde ki ameliyathaneleri andırıyor. bu doktor abizimin 3 tane köpeği var evinde beslediği. bu köpeklerin üzerinde bir deney uygulamaya karar verir. bu deneyin amacı, 3 tane köpeği arka arkaya konumlandırıp cerrahi operasyonla, en baştaki köpeğin anüsüne diğer bir köpeğin ağzını, ilk köpeğin anüsünü tamamen kavrayacak şekilde diker. aynı işlemi arkada ki 3. köpeğe de uygular. operasyon tamamlandıktan sonra ise, bu 3 köpek tamamen birbirlerine arka arkaya bağlanmış, tek bir gövdeye konumlandırılmıştır. ondan sonra, ilk köpek yemek yer, ve bir süre sonra vücudu onları sindirir. sindirdikten sonra da köpek dışkısını yapar, ancak şöyle bir şey vardır ki, köpeğin dışkısı direkt olarak 2. köpeğin ağzına gider, ve bu döngü sürekli devam eder. evet biraz iğrenç olduğunun farkındayım, ancak inanılmaz güzel işlenmiş bir senaryoyla karşı karşıyayız. bu köpekler çok geçmeden ölürler, ve bu köpeklere de mezar açıp onlar gömer cerrahımız. ondan sonra daha da çarpıcı olaylara girecektir.
görsel
bu doktor, bu deneyi neden insanların üzerinde denemesin ki? hahahahha! bu doktor o kadar ballıdır ki, ilk iki deneğini resmen armut piş, ağzıma düş edasıyla bulur. 2 tane genç kadın, amerika'dan almanya'ya gezmek için gelen sıradan turistler. bir partiye davet edilirler, ve yola çıkarlar. ancak bu yol taşradan geçer ve bilinmeyen bir sebeple lastikleri patlar. lastikleri patlayıp ormanda çaresiz kalınca, çareyi arabadan inip yardım aramakta bulurlar. peki sonrasında ne mi olur? bu iki genç kızımız muazzam cerrahımızın evini bulur, ve tarzan edasıyla büyük bir şehvetle ağaçtan ağaca atlar gibi atlarlar eve. zile basarlar, kimse var mı bla bla diye. doktor da hemen der ki, gelin, buyrun hanımefendiler, size hemen iki kişilik yatak açalım : ) der. şaka şaka. elbette hemen kapıyı açar. bir süre geçtikten sonra ne mi olur? hiç tanımadıkları evde, hiç tanımadıkları, suratı tekinsiz bir herifin elinden birer bardak su içerler. sonrası malum, bu iki kızımız beyaz ışığı gördükten sonra derin uykulara dalarlar.
--spoiler--
--spoiler--
görsel
armut piş ağzıma düş deneklerimiz, ameliyathanemize getirilmişlerdir. klasik rutin işlemlerden geçerler. serum bağlanır, eller kollar yatağa kelepçelenir falan.
ula şimdi anlatıpduruyon, 3. denek nerede davar? diyebilirsiniz. onu da halleti bizim cerrahımız. hatta dokusu diğer iki denekle uymadığı için, ona ötenazi uygulayıp yollar tahtalı köye. sonra da götürüp bahçesine gömer. sonra çıkar, bir denek daha getirir. bu da japon'un ta kendisidir. kendince japonca konuşur, diğer iki denek de sadece ingilizce bilir. birbirleriyle bir türlü anlaşamazlar. her neyse, ilk iki deneğe genel anestezi verilirken, 3. kadın deneğimiz klasik gerilim filmlerini aratmayacak teknikle elindeki kelepçeyi bir şekilde söker, ve kaçma işlemi başlamış olur. film bir anda has gerilim filmine evrilir, ve çok daha heyecanlı hale gelir. bir süre devam eden kaçış mücadelesinden sonra, maalesef kızımız çaresiz bir şekilde bayıltılıp taşınılır ameliyathaneye. doktorumuz büyük bir soğukkanlılıkla bu üstte bahsettiğim işlemlere bir bir başlar. sonrasında ise, oprasyon tamamen başarılı geçer. hatta kontrolleri bile yapılır. eklem yerlerinin herbiri muazzam bir şekilde oluşturulmuştur. ruh hastası doktorumuz havalara uçar falan... sonrasında ise bu misler gibi kırkayağımızı sanki bir köpeği saklarmış gibi kafeste saklar. sonrası zaten malum, köpek gibi çiğ et vs yedirilip sıçmasını bekler falan filan. bu böyle gider arkadaşlar. filmi anlatmak yerine artık kendi yorumlarıma geçsem iyi olacak.
senaryo ve hikaye
görsel
senaryo ve anlatılan hikaye, dünya sinema tarihinin en özgün hikayesidir kuşkusuz. normal kafalardan mı çıkmış bilinmez ama, kesinlikle eşi benzeri yok bu hikayenin. özellikle hikaye kurgusu, devamlılığı ve özenle yazılmış psikolojik diyaloglar beni benden aldı. hatta bazı sahnelerde ultra manipülatif olan cerrahımız, inanılmaz bir psikolojik tekniklerle tam bir provakotörcülük oynar. yani bu konu hakkında diyecek bir şey yok. hayvansı, vahşi güdülerinizi bir kenara bırakıp, aklınızla izlerseniz zaten anlayacaksınız ne kadar kaliteli bir hikaye anlatıldığını.
görsel
oyunculuklar
ama azarım ya. abartmıyorum, oyunculuklar muazzam ötesiydi. özellikle bu başrolde ki cerrahın performasına kendi insiyatifimle 10/10 vermek istiyorum. abi adam sanki gerçekten bu işin içindeymiş gibi oynamış ya. hal, hareket, duruş, mimik, bakış, diksiyon abi herif de ne ararsan var ya. bu role bu adamdan başkası konulamazdı, konmamış da zaten. cast seçimi kime aitse, olmuş kardeşim bu! cuk oturtmuşsun. diğer denekler de eeh işte doktorun performansının aşırı gölgelerinde kalsalar da, filmin akıcılığını bozmadan oynamayı başarmışlar. yine de onları da tebrik ederim. ancak doktorrrr! domalayım mı sana? tamam anasını satayım bu kadar sapkınlığa gerek yok. oyunculuk yönünden asla pişman olmayacaksınız.
devamlılık
buna da pek diyecek kelimem yok. olması gerektiğinden çok daha sürükleyici bir şekilde ilerliyor. işte kırkayağımız bahçeye çıkarılıyor, cerrahımız tarafından gerip garip ritüellere maruz bırakılıyor. ilerleyen zamanlarda tabiii olmazsa olmazımız polisler de giriyor işin içine. evi kontrol etmeye çalışırlar, ama zeki cerrahımız ''arama izniniz olmadan tek biryere bile bile bakamazsınız'' der ve polisler s*k gibi kalır. tabi cerrah boş durur mu? polislere de aynı şekilde ilaçlı su getirip uyutmaya çalışır, ancak ne hikmettir uyumazlar. yani en azından iki kadın denek kadar hızlı uyumazlar diyeyim. artık yönetmen sektirmiş onu filmin sonuna kadar. 20 dakika sonra polisler gider, ve arama emriyle tekrar gelirler. o sırada da kırkayağımız elbette boş durmazlar, cerraha az da olsa haddini bildirip kaçmaya çalışırlar. sonra polisler arama emriyle gelirler, kapı açılmayınca evi basarlar bla bla.. yani inanılmaz sürükleyici geçiyor ya. devamlılıktan da memnun kaldım, pür dikkat merak etmemi ve izlememi sağladı film.
görsel
atmosfer
bir gerilim filminden fazla olarak, tam bir cerrah filmi gibi! abartmıyorum. ışıklandırmalar, dekorasyonlar, ekipmanlar vesaire tam bir eğitim ve araştırma hastanesi gibi. eve zaten diyecek hiçbir şeyim yok. yani izlerken ''haa hacı ben doktor filmi izliyorum'' diyebiliyorsunuz yani. tabi dışarıyı da unutmamamız gerek. yağmurlu hava, gök gürültülü bir sokak... olmuş yani ya, adamlar bu film için ne gerekiyorsa hepsini koymuşlar filme. tek kelime ile muazzam!
çekimler
görsel
filmin başlarında kısır açılarla çekilen sahneleri amatör bulsam da, özellikle operasyonların başladığı anlara doğru iyice profesyonelleşti. herhalde görüntü yönetmeni bu tip sahneleri de karakterlerin o an ki ruh sağlıklarına göre yönlendirmiş ki, kamera açıları tamamen sahnelere göre profesyonel ve amatör olmuş. operasyonu yaptığı sahneye özellikle özen gösterilmiş. ışıklandırmalar, doktorun steril ortamda operasyonu gerçekleştirmesi, ve gerekli cerrahi kesimler ve diş çekme sahneleri de gayet güzel bir biçimde seyirciye aktarılmış. onun dışında silah patlama efekti, (muzzle flash) ya arkadaş bu kadar mı kıytırık olur? yönetmen hiç mi after effects kasmamış amk. tek kelime ile rezaletti abi. ne mermi çıkış hissiyatı var, ne silah patlama hissiyatı var, ne vurulma hissiyatı var. tek kelime ile rezalet ötesiydi! onun dışında kullanılan kan, makyajlar vesaire gayet hoştu. özellike deneklerin ağızlarında ki dikiş izinin gayet düzgün bir şekilde yapılmış makyajı. ha bu arada hatırlatayım, dışkı falan filan dedik de, filmde tek bir dışkı sahnesi yok. hatta dışkı anı bile yok. sadece öyle bir şey oluyormuş gibi hissettirilmiş. sahne olarak asla yok. iğrenç bu yhaaa'cılara gelsin.
görsel
sonlar
--spoiler--
--spoiler--
sonu inanılmaz güzel bitti. bir yandan hem olması gerektiği gibi, hem de olmaması gerektiği gibi bitti. eden ettiğini buluyor, ama kalan tam layığıyla kalamıyor ne yazık ki. eve gelen polis memurları son anlarda ilacın etkisine gelip bayılma eşiklerine gelirlerken, cerrah bir anda silahı ellerinden kapıp önce birini, ardından da diğerini bir bir vurur. ancak sonuncusunu vurduğunda hemen ardından kendisi de headshot yer. evet silah patlama efektlerini eleştirdim, ancak head shot sahnesi iyiydi ya. merminin giriş izi, sıçrayan kan vesaire. ya yönetmen biraz çelişkili yaklaşmış sanırım bu sahnelere. her neyse, tüm bunlar olduktan sonra kırkayağımızın başında olan japon deneğimiz, cam parçasıyla boğazını kesip intihar eder. diğer iki kadın deneğin birinin durumu ağır, ölmek üzere iken, diğeri de s*k gibi kalakalır. film de böyle bitmiş olur. yani zaten devamı gelecek gibi bitti, ancak başroldeki hakkı rahmetine kavuştuğu için ne kadar bağlı kalabilirler ilk filme inanmak zor. ama umarım o kırkayağa neler olduğunu, en azından 2.filmin ilk sahnesinde izleyebilirim. merak ediyorum zaten, 3 filmlik bir seriymiş.
genel görüş
filmi gerçekten beğendim. filmde iğrenç olan tek bir sahne yok. evet yapılan şey iğrenç olabilir, ama bu iğrençliklerin neredeyse hiçbirini sahnelerde görmüyorsunuz. ama psikolojik olarak bir etkisi olabiliyor elbette. yine empati yeteneğiniz devreye giriyor, ve siz de ekran başında kilitlenip kalakalıyorsunuz. kesinlike sıradan bir konu ve hikayesi yok. aksine ruhsal problemleri olan bir doktorun, nasıl bu kadar canileşebileceğini açık açık göstermiş adamlar. ki illaha ki böyleleri vardır. evet belki bu deneyi uygulayanlar yoktur, ancak hastaları üzerinde çeşit çeşit fanteziler uygulayan doktorlar %28 milyar vardır. hipokrat yemini mi? de get! avrupa sinemasını gerçekten tebrik ederim. ya adamlar gerçekten her filmlerinde inanılmaz yaratıcı konular işliyorlar. mesela (bkz: martyrs) bunun en katı örneklerindendir. güzel bir felsefik konu işleniyordu. bu filmin konusuna ne kadar felsefik denir bilinmez, ancak asla ve asla sıradan değil. aksine ufku açık olan bir senaristten çıkma bir hikaye olduğu net bir şekilde anlaşılıyor.
diyebileceğim başka bir şey kaldı mı? sanmıyorum. gerçekten farklı şeyler izlemek isteyenler, açıp bakabilirler. önyargılarınıza mukayet olamayıp da atıp tutanlar zaten yakınından bile geçmesin. onların amaçlarını entrynin başında anlatmıştım. sizin gibilerin izlemesine gerek yok. ancak objektif bakış açısına sahip, sağlıklı bir insan mutlaka izlemeli! izleyin efendim.
uzun bir aradan sonra günaydın.
gecenin üç buçuğunda izleyince bunyeye ağır geldi tabii. Korkayim diye izlemeye başladım kusacagim simdi. Sırf japon adamim için 40 dk bu işkenceye katlandim.
Bu filmi izleyende sağlam bir bünye olması lazım. Ben bile eskiden slasher tarzı filmler izlerdim her gün ama bunu kaldıramadım. Pislik bir film.
40 dakika iyi dayanmışsın. Peygamber sabrın var bi doktora baktır istersen.
kesinlikle 40 dk önceki kisiyle ayni kisi degilim su an.
Arkadaslarima onermem lazim acilen bu şaheseri.
Arkadaslarima onermem lazim acilen bu şaheseri.
fragmanda güzel karılar var, listeme aldım, teşekkürler.
sorumluluk kabul etmiyorum abi. keyifli seyirler.
Seks sanmıştım konusunu...
Neden seks yok.
Neden seks yok.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar