bugün
- suriyeliler suriye'ye dönsün10
- bir kadının yemek ısmarlaması17
- vatandaşlık farkı alan otel22
- arayayım mı diyen flört8
- erkeğe ne hediye alınır34
- icardi190526
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü16
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- şehirler arası aşk yaşamak9
- hamas bir terör örgütüdür14
- true'nin porno arşivi kaç gb8
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- futbolcu ismiyle nick almak12
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- artificialintelligence12
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım16
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
"türk kafası" anlamına gelen fransızca deyim.
görsel
aynı zamanda da bir makine.
hani hepiniz bilirsiniz bu makineyi.
lunaparklarda falan vardır, makinenin ucunda sallanan topa vurursunuz yumruğunuzun şiddetini ölçer hani.
hepiniz bilirsiniz işte.
görsel
işte bu makine fransızların dünyaya kazandırdığı bir oyun cihazıdır.
anlamı da şudur; "türk kafası..."
evet, adamların bize duyduğu kin ve nefret öyle büyük ki, imal ettikleri oyuncağa bile bu kin ve nefretlerini işlemişler. türk kafası adını vermişler ki, buna vuran sanki bir türk'ün kafasına vuruyormuş gibi hissetsin, bir türk'ü dövdüğünü hissetsin.
ama kazın ayağı öyle değil tabi.
efendim devir abdülaziz han devri ki, abdülaziz han bir yurtdışı seyahate çıkan ilk padişah ve halifemizdir.
Sultan Abdülaziz Han ve beraberindekiler, 1867’de Paris’te yeni imal edilmiş makinelerin görücüye çıktığı sergiyi gezmektedirler.
Padişah, çember şeklinde bir cetvel ve önünde asılı kadife kaplı bir toptan meydana gelen makinenin önünde durur.
Bu makine, günümüz lunaparklarında da görülen, topa atılan yumrukla kol kuvvetinin ölçüldüğü ilkel bir makinedir.
Osmanlı sultanı topun aldığı darbeye göre ibrenin cetvel üstünde hareket ettiği dinamometrenin adını sorar.
Kısa süren bir kararsızlığın ardından bir Fransız yetkili yutkunarak cevap verir: "tete turque..."
Fransız kaşif, “Türk Kafası” adını verdiği makinenin önünde Osmanlı Padişahının duracağını nereden bilebilirdi ki?
Demek Avrupa için Türklerin kafası yumruk atmaya yarıyordu.
Sessizliği yine Sultan Abdülaziz Hân bozar:
“Halil Paşa, göster bakalım şunlara Türk kolunun kuvvetini!”
Kayserili Halil Paşa, Abdülaziz Hân gibi heybetli birisidir.
“Emriniz başım üstüne hünkârım!”
dedikten sonra ceketini çıkarır ve gömleğinin kollarını sıvar.
Herkes nefesini tutmuş olacakları beklemektedir.
Halil Paşa yaradana sığınıp öyle bir yumruk savurur ki, dinamometrenin dağılan yuvarlak ibresi bir Fransız’ın, kopan topu başka bir Fransız’ın, yayları da etrafta toplanan öteki diğer Fransızların ayaklarının dibine savrulur.
Dağılan makinenin karşısındaki Halil Paşa alaycı bir dille şunları söyler:
“Bu Türk kafası değildir Sultanım! Bu olsa olsa, Avrupa kafası olmalı ki bir vuruşta dağıldı.”
görsel
aynı zamanda da bir makine.
hani hepiniz bilirsiniz bu makineyi.
lunaparklarda falan vardır, makinenin ucunda sallanan topa vurursunuz yumruğunuzun şiddetini ölçer hani.
hepiniz bilirsiniz işte.
görsel
işte bu makine fransızların dünyaya kazandırdığı bir oyun cihazıdır.
anlamı da şudur; "türk kafası..."
evet, adamların bize duyduğu kin ve nefret öyle büyük ki, imal ettikleri oyuncağa bile bu kin ve nefretlerini işlemişler. türk kafası adını vermişler ki, buna vuran sanki bir türk'ün kafasına vuruyormuş gibi hissetsin, bir türk'ü dövdüğünü hissetsin.
ama kazın ayağı öyle değil tabi.
efendim devir abdülaziz han devri ki, abdülaziz han bir yurtdışı seyahate çıkan ilk padişah ve halifemizdir.
Sultan Abdülaziz Han ve beraberindekiler, 1867’de Paris’te yeni imal edilmiş makinelerin görücüye çıktığı sergiyi gezmektedirler.
Padişah, çember şeklinde bir cetvel ve önünde asılı kadife kaplı bir toptan meydana gelen makinenin önünde durur.
Bu makine, günümüz lunaparklarında da görülen, topa atılan yumrukla kol kuvvetinin ölçüldüğü ilkel bir makinedir.
Osmanlı sultanı topun aldığı darbeye göre ibrenin cetvel üstünde hareket ettiği dinamometrenin adını sorar.
Kısa süren bir kararsızlığın ardından bir Fransız yetkili yutkunarak cevap verir: "tete turque..."
Fransız kaşif, “Türk Kafası” adını verdiği makinenin önünde Osmanlı Padişahının duracağını nereden bilebilirdi ki?
Demek Avrupa için Türklerin kafası yumruk atmaya yarıyordu.
Sessizliği yine Sultan Abdülaziz Hân bozar:
“Halil Paşa, göster bakalım şunlara Türk kolunun kuvvetini!”
Kayserili Halil Paşa, Abdülaziz Hân gibi heybetli birisidir.
“Emriniz başım üstüne hünkârım!”
dedikten sonra ceketini çıkarır ve gömleğinin kollarını sıvar.
Herkes nefesini tutmuş olacakları beklemektedir.
Halil Paşa yaradana sığınıp öyle bir yumruk savurur ki, dinamometrenin dağılan yuvarlak ibresi bir Fransız’ın, kopan topu başka bir Fransız’ın, yayları da etrafta toplanan öteki diğer Fransızların ayaklarının dibine savrulur.
Dağılan makinenin karşısındaki Halil Paşa alaycı bir dille şunları söyler:
“Bu Türk kafası değildir Sultanım! Bu olsa olsa, Avrupa kafası olmalı ki bir vuruşta dağıldı.”
güncel Önemli Başlıklar