genellikle çalıştığım kütüphanelerde çalışan arkadaşların davranışlarından son derece memnun kalmışımdır. bunlar arasında beyazıt devlet kütüphanesi'ndeki arkadaşları özellikle anmak isterim. ne istediysem en geç 15-20 dakika içinde getirirler ve son derece de kibar kimselerdir. bilhassa geçtiğimiz yaz hemen her gün ziyaret ettiğimden ismimi öğrenmişler ve masaya her uğrayışımda "mb bey" diyerek ismimle hitap etmişler ve bunlar da fevkalade hoşuma gitmişti. işlerini sevdikleri belli.

bazı kütüphanelerde durum bunun tersi. gazete koleksiyonundan bir şey, bir belge ya da bir kitap istiyorsun bir tuhaf tavırlar içine giriyorlar. istemiyorsan yapma bu işi dostum. öyle değil mi? beni de öyle kaba olarak görmeyin. son derece kibar yaklaşırım. buna karşılık yaptığı ise hiç hoş değil. böyleleri denk gelince ben de istediklerimi parça parça söylüyorum depoya fazladan üç beş kere daha gitmek zorunda kalıyorlar. az önce bazı belgeleri incelerken onları istediğim zamanlarıı hatırladım. böyle suratsız bir kadındı. len noluyor alt tarafı iki mikrofilm istedik, demediğim içimde kalmış demek. bak, sinirlendim gece gece.
Kütüphaneyi rahat yer olarak gören, sabah 10-11.30 ve 13.00-16.30 arası çalışmasına rağmen işiniz olduğunda gelip ‘yarın devam edin, mesai bitti.’ Diyen, alanının dışında ve bilgisi olmamasına rağmen bu işi yapan memurların tavırlarıdır.