bugün

sözlük kafasına alışmış insanların, facebook modasıyla kendini bozmasından ileri gelen durumdur. misal; sisteme yardırıyorsunuz. sözlüğe yazarsanız, muhattabları tarafından okunacak, konuyla ilgilenenler anlayabilecek. hedef kitle sayıca az. egoyu besleyemeyebilirsiniz. inanlar okur geçer. belki 3-4 şukela gelir, o kadar. ama bu konuyu facebooka taşırsanız, bilen bilmeyen, anlayan anlamayan 10-15 kişi beğenir. ve siz bunu arkadaş listenizdeki 5555 kişninde gördüğü hissine kapılırsınız. kıçı kırık bir sözlük yazarı değil de, tanrının sağ kolu olursunuz facebookda. ya da öyle düşünürsünüz. sözlükle rahatlama metodunu benimsemiş benim gibi tipler de, kafası güzel oldu mu sözlüğe dökülmek yerine, egolarına kapılıp facebooka düşerler. utanmalıyız. tamam eş dost görsün sıkıntı değil. amcam küfürlerimi yadırgıyorsa bakmaz en fazla, iş arkadaşıma düşüncelerim doğru gelmiyor olabilir. okumaz en fazla. yani mahallede manitasının elini tutamayan ergen gibi takılamayız sanal ortamlarda. yani gerçek hayatımızı alıp olduğu gibi internete taşımayacağız herhalde. ama işte, bazen de anlaşılmadığını hissetmek gibi saçma triplere sokabiliyor bu yalan sosyal ortamlar insanı. her zaman iyi değil yani. fındık da çok yiyince ishal yapıyor mesela. amerikadan bahsetmiyorum bile.