bugün

Seni ben yazar yapanin 7 sulalesini...
Korkardım ben bir zamanlar gece yarıları sabahlamaktan.
Yüzleri birbirinin aynı ayyaşların evsizlerin tinercilerin köşe köşe çöktüğü sokaklardan.
Korkardım çünkü bilemediğimden
Çoğunun içinde çocuk saklı olduğunu ve çoğunun takım elbiseli kravatlı adam sandıklarımdan daha insan olduğunu...
Çok büyük hayallerim var ama hayat her hamlesiyle bana farklı bir yerden darbe vurarak "hiçbirisini başaramayacaksın" demeye getiriyor durumu. Ne kadar ilerlersem ilerleyeyim sanki arkamdan bir lastikle duvara bağlıymışcasına daha sert bir şekilde geriliyorum. Şevkim kırılıyor ve elimden hiçbir şey gelmiyor.
Ya arkadaş bende yıllardır inanılmaz derecede üniforma fetişizmi var. Normal insan gibi değil ama hastalık derecesinde. Önlük de vardı ama meslekten dolayı alıştık artık sadece üniforma var. Sırf kelepçe taksın diye bir gün kadın polise sataşacağım. Clamp me damn it!
Altı çizilmiş kitaplar beni rahatsız ediyor.
merhaba.
Bir saat öncesine kadar seni seviyorum dediğiniz insanları tek kelimeyle bir dakika içerisinde hayatınızdan bir peçete gibi çıkarıp atmayın..
insanın gerçeklerle yüzleştiği anları seviyorum.

“Sahici bir sarsıntı sahte bir dengeden iyidir.” dediği gibi Behzat amirim’in...
biralari icip ustune raki icmemeliydim. sarhos olmadim ama verdigi o uyku hali ve surekli su icme istegi mahvetti beni yahu.

ve son olarak herkesten nefret ediyorum.
sokakta mikrofon tutulsa sizi bu ülkede hapishanelik edebilecek ve bu ülkede sivil devrim başlatabilecek öyle cümleler var ki..
içimdeki şarkı bitti.
selam.

yaşanmışlıklara, yaşanacaklara, zorluklara, kederlere, mutluluklara, güzel zamanlara. hepsine benden selam söyleyin.

diri diri gömdüğüm arkadaşlıklarıma, aşklarıma ayrı selam söyleyin. söyleyin olur mu?
kimi yazarlar, tüm entryleri ile birlikte gitmemeli. kimi değer taşıyan başlıklar, boş kalıyor.
şu memleket, şu tostoparlak dünya ne çektiyse ucuz insanlardan çekti..

parayla satılsa bi milyoncuda rafların arkalarında kendilerine anca yer bulabilecek tonla canlı var mesela sadece şu sözlükte..
Ay çok doldum ya! Tuhaf insanlarla çalışıyorum, mutsuzum, yalnızım.
işveren benimle dost olabilmek için bir sürü şey yapıyor, alenen de söylüyor "dost olmamız çok önemli" filan diye. Hiç işim olmaz seninle diyemiyorum. çekip gitsem para lazım, gidemem. Tamam arkadaşlık dostluk güzel şeyler de ben bu adamı hiç sevmiyorum, hani hissediyorum da hiç sevemicem. Densiz biri, fazla hem de. Hoşlanmıyorum. Uymuyor kafam, burada çalışmam bile fazla absürt zaten, hâl böyleyken dost olabileceğimizi sanması, sevimliyi oynaması inanılmaz itici.
Ay sanıyor ki ileriki zamanlarda ne isterse hemen yapıcam, nah yaparım* medeni karpuz kılıklı herif.

Çok doldum ya, inanılmaz mutsuzum ve her daim yanımda. Kafayı yicem, susmuyor bi de. Bak duyuyorum içerden konuşuyor hâlâ. Sus a.k sus!
bir bülent ortaçgil'in bu su hiç durmaz şarkısını gülben ergen'e verişini, bir de onur özdemir'in sakin'i dağıtışını kabullenemiyorum.
kadın kendisini yine kendisi için sevecek. bedenini, başka bir erkek yahut kendi erkeği beğensin diye güzelleştirmeyecek, kendine sırf bunun için bakmayacak. bir kadın kendini güzel hissetmiyorsa güzel değildir, önce biz hissedelim içimizdeki kadını sevgili kadınlar.
herkesin birbirine adı soyadı ile hitap ettiği, entrikanın asla eksik olmadığı, ne anlattığı belli olmayan, dünyanın hiçbir yerini kasıp kavurmayan bir dizide oynayamadım gitti.
acayip bir şekilde böyle bağıra bağıra küfür etmek istiyorum gerçi bildiğim küfür sayısı sınırlı o yüzden çok uzun sürmez ama saydırmak istiyorum küfürleri, bi küfür etsem rahatlayacağım da işte karakterime ters.
Beni duymayacağını biliyorum ama yine de söylemek istiyorum 4 gün sonra 2 yıl olacak beni karşına alıp ayrılmak zorundayız neden diye sorma açıklayamam sadece şunu bil tek kelime edersen beni seçim yapmak zorunda bırakırsın diyeli, söylesene neden hala arayıp sadece sesini duymak istedim diyorsun?
insanları küçümsemeyi kesin. Kimse bildiğiniz gibi değil.
Yazarların içlerinden öyle geldiği için, kime olduğunu kendileri de bilmeden, samimi bir biçimde ifade etmek istedikleri düşünceleri, duyguları veyahut davranışlardır.

Hayatım boyunca çokça haksızlığa uğramış biri olarak -bu kimi zaman ihanet, kimi zaman iftira, kimi zaman da yalan olarak zuhur etti- hiçbir zaman beddua etmedim. Herkese iyi niyetle yaklaştığım halde çoğunlukla tam tersi karşılık gördüm. Muhatabım olan kişi ne kadar kötü düşünceli, ne kadar fesat, ne kadar yalancı da olsa kin gütmedim. Tüm bunlara rağmen, bana kendimi kötü hissettiren, beni üzen kim varsa er ya da geç misliyle karşılığını aldı. Üstelik bu hakediş sahnesine her defasında bizzat şahit oldum.

Demem o ki, ilahi adalet var arkadaşlar. Sizin gücünüz yetmese de er ya da geç yerini/kişisini bulur.
Sevildiğin kadar sev ve üzüldüğün kadar uzaklaş.
Hiçbir şey neden çünkü ben basit bir çaylağım amk.
Beni sevdiğinizi anlatınız, çocuk gibi inanırım.