bugün

Bunu anne ve babama söylüyorum;
Doğum günlerimi kutlasanıza.
teyzecim, dayıcım, halacım artik kandillerde sizi aramayacagim gercegiyle yuzlesin lutfen rica ediyorum.
3 aydır maaş alıyorum ve şu an maaşıma daha 10 gün olmasına rağmen eksi 300'deyim. Paranın nereye gittiğini anlamıyorum ve iş hayatının her şeyinden nefret ediyorum.
Canım ölesiye sıkılıyor ki anlayamazsınız atomu parçalasam yine geçmez o denli bir can sıkıntısı.
Buna sebep olanlar utansın.
Boyakaşa.
çevremdeki birçok insanın sanki hiç kimsenin derdi, sıkıntısı, tasası yokmuş gibi. dünya üzerinde sadece kendilerinin sorunları varmış gibi sürekli dem vurmalarından çok sıkıldım. bir allahın kulu da gelip beni sormaz mı arkadaş? kimin yanına gitsem kendi sorunlarını anlatmaya başlıyor. bu konuya ilişik son günlerde okumuş olduğum barış ince'nin enfes yazısından alıntı yapmak istiyorum;

"ki ne yazarsan yaz, sayfada öne çıkarılmış bir yuvarlağın içi kadarsın. karşındakinin anladığı kadar değil, konuştuğunda karşındakinin esnediği ana kadarsın... komşularla güne gittiğinde hep anlatırsın ya, acıların padişahısın ya, aslında ocaktaki düdüklü tencerenin öttüğü ana kadarsın. bir senin mi acın var? hep senin mi hikâyen var? hep sen mi film gibi olansın? bir belgesel filminde azman hayvanların kaldığı toz kadarsın..."

"hep haklısın sen. başın hep dik. diğerleri seni anlayamadı hiç. zaten bu ülkenin pi sayısı çarpı 19,108'i aptal, ama hep sensin bilgiç. haklı olduğun kadar gururlusun da... ama kibir ile gurur arasında bir çizgi var unutma. şeker kaşığını garsona geri verirkenki mağrurluğun kadarsın."

bavul dergisi, 3.sayı.
Tek başıma bir adada yaşamak istiyorum, kimse olmasın 1 teknem olsun. Kürekli, tıngır mıngır gitsin hayat o kara parçasına ayak basınca o bastığım yerde, pis insanların olmadığını bileyim ohh içim rahat etsin kendi diktiğim ağacımın gölgesine uzanayım..

Ne güzel, ihanetten uzak bir gölgede uzanmak, tertemiz. Kendi yağımda kavrulayım..
inanmaktan yorulduğum onca şeyin arasına sığabileceğini düşünmezdim hiç. tükenişim olacağını düşünmezdim. ama öyle zamanlar geliyormuş ki, olmaz dediğin ne varsa baş rolünde oluyormuş insan. biliyordum. ama bilmek yetmiyor bazen. insan zaman geçtikçe daha çok biliyor. ve ne kadar bilirsek o kadar kaybediyoruz çocukluğumuzu. keşke hiç öğrenmeseydim iyiliğine inandığım herkesin canımı yakacağını. keşke azıcık vicdanı olsaydı insanların. keşke kendi ütopyam da sonsuza dek kalabilseydim.

https://www.youtube.com/watch?v=anv8Q8-Fd2w
Herseyi de soylememek lazım. Biraz da o anlamaya çalışsın aaa.
ilk geldiğim günden dertlerimi paylaşmak istemezdim fakat bir şeyler yazmam gerekiyor Baba Neden yoksun, neden hiç beni sevmedin, neden ben küçükken bana masal anlatmadın, neden beni hiç kızım diye sevmedin bilmiyorum fakat hayattımı mahvettiğini bilmeni istiyorum baba, ben senin yüzünden hiç bir erkeğe güvenmiyorum Bırakıp gider korkusu var hep içimde bi yerlerde küçük masum bir kız çocuğu vardı onuda öldürdüm baba bu saatten sonra gelme artık çünkü, ben artık senin o masum küçük kızın değilim...iyi geceler.
delirmek üzereyim, delirmis de olabilirim. hem kimseyi istemeyip hem de yalnız kalınca mutsuz olmak; her dakika yeni sey dusunmek bu nasıl kararsızlık yedim bitirdim kendimi. bi insan ne kadar konusmak isteyebilir ama o kadar susturulur, cevremdeki sevdigim ama bana huzursuzluktan baska bir sey vermeyen insanlar, ne yapacagım ben of.
iki gündür doğuş dinliyorum.
Sevgilimle sadece seks yapmak için birlikteyim. Insallah o da öyledir.
Vize biter Final başlar Final biter büt başlar büt biter başka bişi başlar lan yeter ya yeter bi insanın vizesi bir ay mi sürer hadi sürdü diyelim finalleri kisalttilar o bile 3 hafta sürüyor elinsaf be. Tembel tembel pineklemeyi çok özledim. Duy beni yetkili makamlar!!!
Uzun zamandir yazmiyordum. Tamam boş bi yer falan ama insan özlüyormuş cidden. En yakinima bile söyleyemediklerimi itiraf ediyorum bazen. Tekrar açip okuduğumda bazen ne kadar da salakmişim diyorum. Geriye dönüp baktiğimda hayatimda çoj sey degişmiş evet ama ruhsal açidan hiçbi degişiklik yok. Hala karanlik düşünceler, beni boğan günler. Ve hala ölmenin en mantikli seçenek olduğunu düşünüyo olmam. Böyle kabullenmeliyim sanirim kendimi. Kabullenememekten de çok hata yapiyorumdur belki de. Hatalarimi farkediyorum bu iyi bi sey belki ama ayni hatayi neden tekrarlar ki bir insan. Kendi kendine bi daha daha dikkatli olucam diye soz vermesine ragmen. Benim kendime saygim yok ki hayata karşi bi saygim olsun. Bazi şeyleri degiştirmeyi çok istiyorum hayatimda. Ama bi turlu gerçekleştiremiyorum. Ne talih benden yana ne de ben kendime soz geçirebiliyorum. Böyle boş yaşamak öyle ağrima gidiyor ki. istediğini koparan, hirsla azimle büyük şeyleri başaran insanlara öyle özeniyorum ki. Karşi taraftan daha az çaba harcayarak bilr ondan daha iyi yerlere gelme imkanim varken ben kendimi sürekli dibe batiriyorum. Boğuluyum bitsin bu işkence diyorum artik. Sonra bi bakmişim yine gün doğmuş, yinr sabah olmuş..
Kalbim kırılmış gibi. Kırılmış gibi kalbim.
Ne mutluyuz ne mutsuz. Bok gibi yaşıyoruz ortada.
Ne kahpe dünya bu be.
bugün tam 40 gün oldu.
o kara gün yaşanalı 40 gün.
40 gün sensiz, 40gün kimsesiz, 40 gün iç acısıyla kavrularak.
seni 3 gün görmesem deli gibi özlüyor, sana dokunmak için çıldırıyordum.konusurken keyif aldığım, hiç sıkılmadan muhabbetini dinleyebildiğim, konusmadan gözlerinden anladığım nadir insanlardandın. samimiydin evvela, o samimiyet parmak uçlarından bana aktarılıyordu her yanında olduğumda. sen uzaklastığında, gelceğin günü dört gözle bekliyor, sen yokken sürekli senle olan anılarımız kafamda dönüyor, kendi kendime gülüyordum anlamsızca. yanındayken bir gram uyku haram, ellerin ellerimde sabah olmadan, gecenin sessizliğinde sana bürünüyordum.
SENiN GiBi başarılı bir adamın, giriştiği her işi hakkıyla teslim eden ve hırsına yenik düşmeden bunu yapabilen birinin hükmedemediği tek hırsı vardı.
motor aşkı.
kendini iyi hissettiğin, bütün iş stresini, hayatın zorluklarını unutabildiğin her yer, motor sürdüğün anda. anlatırken, yaşarken o güzel yeşil gözlerin öyle parlıyordu ki, seni bu kadar geç bulmanın yanında seni kaybetme korkusu bütün bedenimi ele geçiriyordu. biliyordum asla baskasına gitmeyeceğini, ama motor aşkının bir gün seni benden alabileceğini düşünmek dahi istemiyor, unutmaya çalışıyor, tek istediğim dikkatli olman diyerek sana bunu defalarca belirtiyordum.
o gece de, o kara gecede, arkadaşların sende toplanmış,yarın neler yapacağınızı konusuyor, heyecanlı heyecanlı planlar yaparken ben yanan mumun ışığında, şarabın kırmızılaştırdığı dudaklarında seni izliyordum usulca. ellerini bir an olsun bırakmadan, yanımda olman beni fevkalede mutlu ediyordu.
fonda sezen aksu çalıyordu. sen bana tutsak, ben sana yasak.gel günahlarla, korkularla gel.annenin deyimiyle çipil çipil bakan yeşil gözlerin dolmuş, duygulanmıstın nedensizce.bu kadar hayat dolu olan birinin neden durgun oldugunu anlamaya çalışıyor, çözemiyordum. sende bir şey söylememekte ısrarcıydın. anlamadım, anlatmadın.
ilk kavgamızı ettik, ilk kez bana sesini yükselttin. haksızdım, panikleyip aşırıya kaçtım. sen bana sesini yükseltince sustum. keşke konussaydın.
ilk defa bana sarılmadan uyudun.ilk defa sana dokunmadan uyudum.bir sürü sigara içtim. ilk defa gözlerini görmeden, boş yatakta tek basıma uyandım.ilk defa konusmadan ayrıldık.sesini unutmaktan korkuyorum. gözlerin ise hep aklımda.mıh gibi.
buna takriben 2 gün yaşadıklarımı ölsem unutmam. o iç sıkıntısı, arkasından gelen kara haber, yıkılmam, yasın, depresyonun geri gelmesi.hayattan kopmam, insanlardan uzaklasmam,mütemadiyen aglamamam.
40 gün geçti.hala toparlanamıyorum. hala boş bakıyorum. hala her gün ağlıyorum.hiçbir şeye inanamıyorum.birisi yalan desin istiyorum, yalandı onlar yaşamadın.gerçek değildi. güzelliğine çok güzeldi, ama o kara haber gerçek değildi. hala sen varmışsın gibi elim telefona gidiyor.çalıyor, çalıyor ama açılmıyor. 2 gün önce tekrar aradım sanki açacakmışsın gibi, kapalı dedi. onun telefonu hiç kapanmaz ki dedim, sadece meşgul olur.
bu şehirden kaçıyorum, o günü hatırlamamak için, bursadaki anılarımız aklıma geliyor. gittiğimiz yere gidip, tekrar ağlıyorum.
sınavlara gidemedim, biliyorum çok kızacaksın ama çıkamadım yataktan, gün kavramını unuttum.
dün gece rüyamda denizi gördüm, senin çok sevdiğin. bir türlü karşıya geçemiyorum. karşıda sen varsın ama sana ulaşamıyorum.ama o deniz o kadar rahatlatıyor ki beni.
bir kaç kıyafetını aldım, kokun hala üstünde, onları kokluyorum daima.seni yanımda hissediyorum.kokusu çıkacak diye çok korkuyorum. ya giderse kokusu sen gibi.
40 gün olmuş,hala dün gibi. daha dün gibi o karanlık, gri sabah. daha dün gibi yarım kalan şarap. adını herhangi birinde duyunca ürperiyorum.anlamıyorlar acımı, içim kavruluyor, bi nebze olsun dinmiyor.
sesini unutmaktan çok korkuyorum.
gözlerin ise hala aklımda.
mıh gibi.
Çok şükür.
kış rüzgarının bir şeyler söylemek istercesine yüzüme vurduğu, benliğime dokunduğu o soğuk, puslu günlerden biriydi yine bugün... tıpkı seni ilk kez gördüğüm, kendine aşık ettiğin o gün gibi. ve ben yine seni andım. yokluğun artık o ilk yıllardaki gibi yakmıyor canımı. alışıyor galiba insan. alışmasına alışıyor ama bir başkasına da konmuyor gönül, istemiyor sanki. 'bizi' kirletmek istemiyor. ölüm değil, yaşadıklarımız, yaşattığın o güzellikler acı veriyor galiba. daha da olmayacağını bilmek, farkında olmak... seninle yeniden olmak, bir gün fazla seninle yaşamak için ömrümün kalanını feda ederdim... kışın katlanması daha zor oluyor yokluğuna... seni çok özlüyorum prensesim... seni seviyorum...
bu gidişat nereye böyle.
acıyorum lan size. tiskiniyorum lan sizden. iğrenç isteklerinizden. kayda değmez üzüntülerinizden. yüzeysel dostluklarınızdan. menfaat ilişkilerinizden. ve en önemlisi sadece "seviyorum" demekten ibaret sevgilerinizden.

hepiniz çok iyi insanlarsınız değil mi? hepiniz mağdursunuz? hepiniz kaybedensiniz?

o zaman herkes dökse ortaya internet geçmişini, mesajlarını, girdiği siteleri, kandırdığı veya dalga geçtiği insanları, insanların arkasından konuştuğu zamanları, söylediği yalanları, iftiralarını.

hepiniz iyi insanlarsınız değil mi? şeytan yaptırıyor size kötü şeyleri değil mi?

"Şeytan uyuya kaldı bir gün… Rüzgar çok sert esti. Üç tüy düştü şeytandan dünyaya; biri paraya yapıştı, diğeri mevkiye, ötekide ihtirasa. O günden sonra şeytan hiç bir şey yapmadı… "
canın cehenneme pislik.
sikecem dünyanı az kaldı. coming soon.