bugün

Son günlerde kendimi hayatın boş olduğuna, bir şekilde çözülmesi mümkün olan sağlık harici şeylerin dert edilmemesi gerektiği konusunda telkin etmeye ve uygulamaya çalışıyorum.

Maalesef Güzel ülkem buna izin vermemek için direniyor. Her gün işini iyi yapmayan, ahlaktan, etikten yoksun tipler canımızı sıkmak için bütün gayretleriyle üzerimize geliyor.

Ben hayatta iki elinin emeğiyle ayakta durmaya çalışan tek tabanca bir kadınım, bana karşılığını verip satın aldığım bir işte, sabrettiğim her olayda yapılan haksızlığın hesabını Allah'ın soracağına inanıyorum.

Bilmiyorum öyle içimden geldi.
9 yılı biraz geçti. bazen bir kadıköy sokağının kokusu -hiç sevmezdim kadıköy'ü, bensiz kadıköy'ü tattığını ve neler yaşadığını bilmediğim için kıskanırdım çok, ah çocuk ah.-, bazen bir şarkı. hemen bir kül kokusu burnuma dolabiliyor. onu evli gördüğümde yüzümde istemsiz bir gülümseme olmuştu. "onun için istemsiz mutlu oluyorsan, artık geçti."demiştim.

şimdi mutluyum, kendi hayatım, sevdiklerim var. yaşlandım. sadece gençlik anılarımı hatırladım. şarkı dinledim, yine kül koktu. ben senden razıyım, arkandan bir gün bile kötü laf etmedim. senden sonra senin öğrettiğin neyi yaşadıysam içimden de olsa sana teşekkür ettim. yolun son kez açık olsun.

bu closure'a ihtiyacım vardı. sana da son kez teşekkür ederim uludağ sözlük. hayatımın en boktan 2 senesinin gelgitlerini seninle yaşadım. artık gençliğim ile ilgili kapatacak bir şeyim kalmadı.
sanki Genco Erkal'ın adı Gencay filanmış da samimi olduğu kişiler adamın adını Genco diye kısaltıyorlarmış gibi hissettiğim için kendisinden bahsedilirken ismini kullanamıyorum saygıdan.
kendimi insanların hayat tarzını ve görüşünü önemsemeyen, insanlara huyları nasıl olursa olsun ters yaklaşmayan ve anlayış gösteren biri zannederdim fakat sadece saygı duyuyormuşum. kendi hayatımın ve düşüncelerimin doğrularına uymayan insanlardan hiç haz etmiyormuşum meğer hatta muhabbetlerine dahil olmaktan bile hiç hoşlanmıyormuşum.
bu durumu bir insan üzerinden giderek farkettim ama o insan da normal değil. bilmiyorum, ilk defa bir insanın gözüne baka baka tiksintimi belli ediyorum ben böyle biri değildim. ama hakikaten o kişi de normal değil hayır kendimi tatmin etmiyorum, değil.
yaşamaya tahammülüm kalmadı.
bugün avva dan aldığım montum yırtıldı amk karşıma duvar çıksa sinirden duvarı tokatlıyorum bu akşam.
Ktü'deyken foto atmamın sebebi eski bir arkadaşımla artık tek iletişim kanalımızın burası olmasıydı. Dedim hala burdaysa görür belki. Bi de başka biri varsa buluşuruz dedim tabi o da olur. Yeni kankilere açığım çünkü. Ama gece vaktiydi yani lütfen bıçaklamak isteyenler gelmesin yazamayacağıma göre... Neyse sonuç olarak burdaysan yaz bana bebe. Bi daha gitcem görüşelim. Eskisi gibi oluruz belki he.
yarın bir sunum yapacağım. bir milletvekili bir de ab temsilcisi de gelecekmiş. hadi hayırlısı. inşallah batırmam.
bugün olan şey nelere gebe merak ediyorum. ölüm sessizliğinde karşılıklı birbirinden bi hareket beklemek... garip bi psikoloji.
neye elimi atsam berbat ediyorum. artık birinin hayatına girmeye korkuyorum çünkü onun hayatını da berbat etmek istemiyorum.

koskoca istanbul'da yalnızım.
“Mutluluğunu yüksek sesle anlatma, hasedin uykusu oldukça hafiftir.” demiş eskiler. Güzel bir şeyi ne kadar az kişiye anlatırsan, güzel kalma süresi de o kadar uzun oluyor. Yazılı olmayan bir kuraldır bu.
ara sıra sözlükleri dolaşıp yazdıklarımı görünce "vay amk ne kadar gerizekalıymışım" diyorum.

neyse, dursunlar. üç beş sene sonra gelir bi daha gülerim.
bugün nazlı'yla aramıza yeni bir engel daha girdi. bir bira alıp içesim var.
eğer alakasız bir şekilde ortaya çıkan bu işin sonu dilediğim gibi biterse..

Allah'ın beni gözettiğine emin olabilirim.
her şeyin hayırlısı inşallah.
Kendimi şu siralar o kadar kotu hissediyorum ki. Oncelikle uni sinavina girecek olmam zaten basli basina beni strese sokuyor. Daha sonra ise hoslandigim insanin biriyle konustugunu ogrendim ve acikcasi salak yerine konmusum. Kendisi sadece mesafeleri bahane ediyor. Sozluk nickimi biliyor bir ihtimal aklina gelirsem bakar. Hafta sonum ask acisi cekmekle gecti. Aglayarak resim yaptim ya saka gibi. Dun gece ise bana konustugu kisinin uzun yillardir arkadasi oldugunu soyledi. Benim de bir suru konustugum karsi cins arkadaslarim Var. Bunlar da yetmiyormus gibi arkadas ortaminda da bir seyler oluyor. Artik diyecek bir sey bulamiyorum. icimi dokup rahatlarim diye dusundugum bir entry bu. Ama sacmaliklarimdan baska bir sey degil gibi.
burada da olduğu gibi gerçek hayatta da erkek olmama rağmen kadınsı biriyim. öyle ki kızlarla daha iyi anlaşırım, en samimi olduğum arkadaşlarımın birçoğu kızdır. erkeklerin pek sevmediği, kızların daha çok sevdiği şarkıları, dizileri, oyunları severim. erkek olmama rağmen yaşam tarzım kızlara daha çok benzer.
Bir işe başlayınca dalga geçilmekten çok tedirgin oluyorum. Bir kere dalga geçilirse benimle o meslekten soğuyorum. Aklımdan atamıyorum o anları. Bunu aşmak lazım ama nasıl.
Eğer ben buraya kendim hakkında itiraflarımı yazarsam bazı amboylar beni fena linçler, o yüzden asla buraya kendim hakkındaki bazı şeyleri itiraf etmeyi düşünmüyorum.
aslında çok fazla şey de söylenebilir buraya veya çok uzun da susulabilir. insan kendine yalan söyleyebilir ama kendine yalan yazamaz. o yüzden yazarken doğruları yazmaya mahkumuz. kaderimiz susmak da olsa bu böyledir. benim itirafımı benim kendimle ilgili olan hislerimi yıllar önce çok büyük bir şair yazmış. o yüzden lafı uzatmaya gerek görmüyorum;

--spoiler--
Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün
Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet...
--spoiler--
bugün başarılı bir gün oldu diyebilirim.
Yaşamak istemiyorum.
Kin tutan birisiyim. Bana yapılmış hicbir haksızlığı unutmuyorum. Fırsatını bekliyorum karşılığını aliyorum. Bu huyumu sevmiyorum. Yıllardır törpülemeye çalıştım fakat basarili olamadim.
Ben hayatımda biri olsun isterken bir kişi bile olmuyordu.

Şu an hayatımda birini istemiyorum ve teklifler yağıyor.

Karma…
merhaba Suzan,
dün gece tabutuna çiviyi çaktım sanırım.
Ayşegül, senden de özür dilerim.
Berna, sana da bir özür borcumvar.

özür diliyorim ama üzgün değilim. sırtımda bir urba gibi tasidigim yuklerimdiniz. hep sizlere kötülük yaptığımı düşündüm. bu vicdan azabı yüzünden ne yeni birisine şans verdim ne de şans dilendim. aylarca gelip buraya size dair sizi anlatan yazılar yazdım. bu yazıların çoğunu sildim. sozlukten bile birkaç hanım tanışmak istedi benimle, yazdıklarımın etkisiyle. kısa kestim, ilgilenmedim ama sonunda astım gitti sizi.

geçmişimin birer parcasi olarak güzelsiniz, geleceğim için iyi dileklerinizi isterdim.

yeni insanlara, yeni maceralara.

edit: sultan, seni unutmusum amk kezbani.
Bana hiç kalbim yokmuş gibi davrandılar.