bugün

Manen çökük haldeyim. Nasıl yorulduğumu anlatacak cümle yok. Mücadele etmekten de bu berbat çağda yaşamak zorunda kalmaktan da yoruldum, bıktım. insanın en güzel çağı gercekten de dünya derdinden bihaber olduğu çocukluk çağı. Tabi şanslı bir çocuksa. Önumuzdekı haftanın Yıldırım hızıyla defolup gitmesini istiyorum. Sonrasında zaten kafa patlatacağımız şeyler var. Cok yoruldum sözlük. Mücadele etmekten çok yoruldum.
Ciddi ciddi bazı şeyleri düşünüyorum. Olmuyor şarkıda dediği gibi ne yaparsan yap olmuyor.
şu an hayatımda hiç olmadığı kadar insan aynı anda bana yazıyor sözlük. kafam çok karışık.
Ruh hastasıyım, üç ayda bir ankaraya gitmek zorundayım, hep benden en az 5-6 yaş büyük olanlardan hoşlanmışımdır...
Çok safım. Iyi niyetimi hep suistimal ediyorlar.
Bazen evde aynı kupayla çay, kahve, yesil cay ve su iciyorum evet hiç yıkamadan. Akşam yatmadan yeterince igreclesmis mi diye bakıp makineye koyuyorum.
Üst kat komşu yatağından birkaç kez düşmediyse hararetli saatler var demek ki.
Son derece özgüvensiz bir çocukluk geçirmiş biri olarak söylüyorumki, zamanla özgüven duygusunu kazanacağınızı bilin dostlar.

Özgüven eksikliği denen şey aslında, sizde olmasını istediğiniz bazı özelliklerin başkalarında olmasını hazmedeme durumu biraz da. Bu hazımsızlık durumu bazen isteklerinizin yerine gelmesi, bazense hayattan beklentilerinizin farklı yönlere kaymasıyla bertaraf olacak.

Zamanla insanları dış görünüşüne göre yargılamayacak, kendi dış görünüşünüzü daha az önemseyecek, kendinizi daha çok seveceksiniz. ilgi odağı olmak eskisi kadar önemli olmayacak, başarı ölçütünüz artık çevrenizdeki insanların sayısı değil, nitelikli insanların size neler kattığı, sizin insanlara neler kattığınız olacak.

Hepsinden önemlisi, kendinizi keşfedecek, artık sizde var olduğunu düşündüğünüz özellikleri daha çok önemseyecek, kendi değerinizin farkına varacaksınız. Çoğunluğun belirlediği kriterlere göre değil, kendi belirlediğiniz değerlere göre “insan”ı tanımlayacaksınız. Günün sonunda en değerlisi siz ve aileniz olacak. Hiç olmadığı kadar özgüvenli olacaksınız. En önemli şeyi başarmış olacak, gelecekteki başarılar için güç bulacaksınız...
çok çalışmam gerek çok.
Hergün dışarıya takım elbiseyle çıkıyorum sen kimsin diye soranlara "kimisine can Polat kimisine can alan polat" diye geziyorum...
letgo, dolap gibi uygulamalara bakarak masturbasyon yapıyorum. mini etek, platform ayakkabı falan diye aratınca çok tatlı kızlar oluyor bazen. chat yapmaktan daha zevkli. hemen yapıştırıyorum spermi. iyi ki varsınız aşklarım benim.
Kusura bakmayın yine bir itirafta bulunmak istiyorum gece yarılarında millete "selamünaleyküm tosunum" yazan erkek yazar benim...
itiraf ediyorum mahallede hep geceleri son ses müzik açıp arabayla gezen benim.

(bkz: gecenin köründe uyandırdı gavat)
çocukken diğer çocuklar beni pek sevmezdi. genelde grubun en sevilmeyen 5. üyesi olurdum. olmasa eksikliği hissedilmeyen, bir etkinlik olduğunda çağırılmak akla gelmeyen arkadaş. çocukken kimse doğum günümü kutlamazdı. hiç doğum günü partisi tarzında bir şey yapılmadı bana. hep isterdim ama hiç olmazdı. bir gün doğum günümde evde tektim. annemler doğumgünü harçlığı ile doğum günümü geçiştirmiş beni evde yalnız bırakıp gece gelmemek üzere misafirliğe gitmişti. çocuk aklımda dedim ki herhalde bana doğum günü sürprizi yapacaklar o yüzden oyun yapıyorlar. akşam oldu bir telefon geldi. bir komşumuz aradı. dedi ki; filanca caddedeyim arabayla geçiyorum sizin evde falanca şeyim var getirir misin? tamam dedim, kaptım evden istediği şeyi gidiyorum dediği caddeye ama aklımdan da diyordum ki arabayla geçiyor, caddeye gelmiş kapıya kadar niye gelmiyor? beni yürütüyor. çok mantıksız kesin eve gittiğimde sürpriz doğum günü yapacaklar. yer miyim lan ben bunları diye yürüyorum. vardım caddeye, verdim istediği şeyi. adam eyvallah dedi bastı gaza gidiyor. arkasından da bakıyorum. diyordum ki kesin sola döner oradan benden önce eve gider. baktım sağa döndü. neyse dedim evin yoluna koyuldum. her adımda heyecanım daha da artıyordu. her adımda sürpriz partiyi gördüğümde vereceğim tepkiyi, diyeceğim sözü düşünüyordum. daha önce hiç öyle bir şey yaşamamıştım çünkü. bizim evde komşumuzun çocuğunun bile sürpriz doğumgünü etkinliği yapıldı benim yapılmadı. sonunda eve vardım, anahtarı taktım, kapıyı açtım, baktım; ev kapkaranlık. ışıklar açık olacak değil ya bu sürpriz doğumgünü dedim. oturma odasına gittim, kimse yok. mutfağa gittim, kimse yok. diğer odalara gittim, kimse yok. oturdum koltuğa ve gerçeklerle yüzleştim mecburen.

o günden sonra artık bir daha hayal kırıklığı yaşamamak için "ben doğum günü kutlaması sevmiyorum" demeye başladım. yıllardır bu yalanı söylüyorum. ailem, arkadaşlarım, hayatıma yeni giren, beni tanıyan herkes bu yalana inandı. ben bile inandım artık. bu çocukluğumdaki yalan benim gerçekliğim oldu.

evet bu gün benim doğum günüm. yine bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar insan doğumgünümü arayıp kutladı sağolsunlar. ben ise her doğum gümde yaptığım gibi aynı şarkıyı tekrar ve tekrar dinliyorum.

Müslüm Gürses - paramparça.
Nasıl başlayacağımı bilemiyorum, ama yazmaya ya da içimden dışarı çıkartmaya ihtiyacım olan cümleler var.
Annem bir süredir yürüyemiyor. Çok değil üç gün öncesinde öleceğini düşünüp her yanım buz keserken şu an bu yazacaklarımı düşünmek hoş değil. O yüzden bu bir itiraf. Kendi hoşuma da gitmeyen bir itiraf.
Beynindeki tümör üçüncü kere nüks etti. Bu sefer tümör beyinde çok fazla ödeme de yol açtığı için temel ihtiyaçlarını dahi kendi başına karşılayamıyor bir halde sinirlere yaptığj basınçtan dolayı. Biliyorum hepsi geride kalacak, bunu umuyorum. Hepimiz için.
Hakikaten ne yazacağımı, nereden başlayacağımı bilemez durumdayım. Yorgunum. Sinirlerim de allak bullak. Tüm bu süreçler çok fazla üst üste geldiği için, başlarda virüs vs, sonrasında evin temisliğine yetişememem, bulaşıkların sonsuz yığılması, çamaşırların tümünün makineye eşlik etmesi süreci, genel tuvalet ve banyo temizliği, bir de anneme ait temizlik işleri beni çok takıntılı yaptı. Dokunduğum her yüzey bana kirlenmiş hissettiriyor. Artık öğürmüyorum ama sinirlerim yıprandı. Kendimi sürekli pis hissediyorum, devamlı ellerimi yıkıyorum. Sürekli her şey idrar, kusmuk, bozuk yiyecek, hastalık vs kokuyormuş gibi geliyor. Üstümü değiştiriyorum, ellerimi yıkıyorum, her yeri çamaşır suyuyla siliyorum, durmadan makineye çamaşır atıyorum, sürekli bir yerleri siliyorum ama bu koku hissi geçmiyor. Belki bilmemkaç yaşına kadar altıma kaçırdığım yatağı temizleyen; bütün bebekliğim ve çocukluğumda, altımı değiştiren, hatta eski tip naylondan olan bezlerimi yıkayan, kusmuklarımı silen, bulaşıklarımızı yıkayan anneme ait bu işleri şu an yaparken kendimi böyle hissettiğim için suçlu hissediyorum. Ona belli etmemeye çalışıyorum elbette, ama sürekli eline ıslak mendil tutuşturmam ya da odadan çıkınca durmadan birkaç defa ellerimi yıkamam ya da kalan işleri yapmamdan utandığını ya da kötü hissettiğini hissedebiliyorum. Onun gücünün olmadığını biliyorum ama onu yatağa yatırıp kaldırırken içten içe hiç yardımcı olmamasına sinirlendiğim için kendime kızıyorum. Tüm bunların onun elinse olmadığını bilmeme rağmen sürekli bu sinirli halimden arınamıyor oluşuma kızıyorum. Yaptığım her şeyi artık vurur çarpar ya da kırar gibi yaptığım için kendime kızıyorum. Kendime ve etrafıma olan sinirimi asla dizginleyemiyorum. Beni uykumdan uyandırmamak için dayanabileceği son raddeye kadar bir şeyler istememek için uğraştığını bildiğim halde yatağımdan bir saniye içinde çıkıp agresif agresif her şeyi halledip kafayı vurup geri yatmama kızıyorum. Kendime her şey için çok kızsam da, şu an bu yaptıklarımı yapmak istemesem de bu sinir halime engel olamıyorum. Bazen çok bir şey değil sadece yanında öylece oturmamı istediğinde oluşan kanın beynime sıçrayışına kızıyorum. Kendimi dizginleyemez haldeyim. Sürekli kendimle savaş halindeyim ve bu beni çok yoruyor. Bir zamanlar kendi isteği dışında da olaa babam yanımızda olamayıp hayatımdaki bazı zorluklarda elimden tutamadığı için ona da kızıyordum. Bende bu önünü alamadığım sinir hep vardı, ama şu an beni durmak bilmeden ele geçirmiş olmasına dayanamıyorum. Git gide dozu artan sakinleştiricileri içmem öfkem haricindeki tüm duyguların içini boşaltmış gibi hissediyorum. Sadece bu siktiğimin siniri tam da yakama yapışmış ve tüm ruhumu çekiyormuş gibi hissediyorum. Kedimle bile kavga ediyor olmam normal mi bilmiyorum. Çok yorgun hissediyorum. Her şey yoluna girsin istiyorum bir an önce. Bu boğuştuğumuz her türlü fiziksel rahatsızlıkların bizden tüm mental sağlığımızı götürdüğünü hissediyorum. Saatte üç yüz km hızla bir duvara doğru sürüyormuşum gibi hissediyorum. Ve ne bu hız beni heyecanlandırıyor, ne de bu çarpışmadan kalıcı hasarsız kurtulabileceğimi düşünüyorum.
Ayaklarım üşüyor.
Sürekli negatif düşünüyorum,bardağın boş tarafına bakıyorum.Bu kafayla hayatta başarılı veya mutlu olmayı bırak,gelecek için bir umudunuz bile olmuyor.
Konuştuğum kişinin zeki olmaması beni çok dumura uğratıyor. Acayip geriliyorum. Kibarlık yapıp konuşmaya devam ediyorum ve espiri yapıyorum ama anlaşamıyoruz. Net boşanma sebebi olarak görüyorum bu durumu.
abla ayştayn çıktı, ablayı ekşi'ye alalım. evet.
Fazla muzdaribim bu konuda... Yetkililer alabiliyorsanız alın lütfen.
Aklımdan silemediğim anlar sonum olacak biliyorum.
ceku bugün beni iki kere tırmaladı çok üzüldüm içime oturdu. kediye kırgınım çok seviyorum çünkü onu.
sonumu göremiyorum, bir zifiri karanlığa zevkle koşar gibiyim. dahası dostlarım ve dahası, yanılgılarla doluyum.
2013 de bi sözlük kızıyla tanışmıştım, sohbet muhabbetten sonra bir akşam iş çıkışı aradı hadi bana yemek ısmarla dedi, bastım gittim kadıköy'e baktım bu geç geliyor o gelene kadar bi paçanga yedim ben, geldi yedik içtik biraz sıkıldı fark ettim.

ne yapmak istersin diyorum sen ne istersen onu yapalım diyor iyi madem deyip tatlıcıya gittik tatlı yedik,yine sıkıldığını anladım... ne yapalım diyorum sen ne istersen onu yapalım diyor, iyi madem dedim çay içmek için başka yere gittik yine sıkıldı tavır yapmıyor ama anlıyorum. neyse evine bıraktım... 8 sene sonra şu an kestane yerken aklıma geldi yahu biz niye sevişmedik kız onu istiyordu.
Siyah bişey giyince kendimi operasyonda gibi hissediyorum... her yere gizli gizli girmeye çalışıyorum...