bugün

dün gece yine uyuyamadım sözlük.
düşündüm tüm gece, yaşanmış ve yaşanamamışları.

sonra yaşamı sorguladım. hayatı ve kendimi.

her doğrumun içinde bir yanlış buldum.

bu kadar yanlıs normal değil, yanlıs gördüklerim mi asıl doğru olan acaba ?

kafamda deli sorular.
Sanırım artık deliriyorum. asıl sorun şu, delirdiğimin farkındayım ve adım adım ilerliyor. Engelleyemiyorum.
oloji gay olmuş benden duymuş olmayın.
Her gün aynı saatte Kpss çalışmaya o kadar alışmıştım ki halen arada bir çalışıyorum. Ders çalışmayınca kendimi boşlukta hissediyorum. KPSS'nin yokluğuna henüz alışamadım.
küçücük bir adam; elleri, ayakları gözleri, varlığıyla şükür sebebi.
kendimi tüm dünyanın sorumluluğunu almış gibi hissediyorum.
mutluyum...
çok mutluyum...
buraya içimi dökmeye gelmiştim ama vazgeçtim yine.
kadınlara güvenim hiç güvenim yok, bazen "ulan hep beni mi bulur böylesi?" diye düşünüyorum kendi kendime. bu durumu ne kadar oturup düşünsem de bulduğum sonuç hep aynı: hayatıma giren kadınlar sevgili olsun, arkadaş, dost olsun hep değerli insanlardı. geriye dönüp baktığım zaman onlara hak ettikleri değerden daha fazlasını verdiğim bir gerçek. hayatıma bu insanları bazen tesadüf eseri, bazen ise analiz ederek aldım. bana karşı hataları olanlar oldu, hayatımdan çıkardığım insanlar oldu. kimisine ikinci bir şans verdim. ama çoğu bunu değelendirmedi. onları hayatımdan çıkarmış olmam onların benim için değerli oldukları veya gerçekten kaliteli insan oldukları gerçeğini değiştirmedi. hiçbirini hayatımdan çıkarırken şerefsizleşmedim. bağırıp çağırıp kavga etmedim. kadınlarla ilişkilerime hep normalin üstünde bir saygı ile başladım ve bu ilişkileri normalin üstünde bir saygı ile bitirdim.

itiraf kısmına geliyorum hemen.. yeni tanıdığım kadınlara kesinlikle güvenmem; sadece adım adım güveniyormuş gibi bekler "acaba güvenimi boşa çıkaracak mı" diye izlerim. hayatımda bu basit kademeleri başarı ile atlatan kadınlar oldu. ama yine geriye dönüp baktığımda farkettim ki: tam anlamıyla "güvendiğim" diyebileceğim bir kadın hayatımda hiç olmamış. bu onları asla değersiz görmeme sebep olmadı. sadece güvenimi boşa çıkarmayan tek kadına bile rastlamadım. belki de şanssızım, bilmiyorum. ama yaptığım analiz ve uygulamalı bir çok denemem kadınlara güvenilmemesini gerektiğini gösteriyor, en azından benim yaşadığım deneyimler bu yönde..

her kadın hayatına girecek olan erkeğin dürüst olmasını istediğini söylüyor. ben bu şartlar altında şuana kadar "dürüst" bir kadın tanımadım. dürüst olmayan, sözlerini tutmayan bir kadına nasıl güvenebilirsin?

neyse ben kendi adıma konuşayım en iyisi, dürüst bi insan olduğumu düşünüyorum. hayatının her alanında bunu düstur edinmiş biri olarak en azından karşımda ki insanında benim kadar dürüst olmasını istiyorum. bilmiyorum belki bu yaptığım bencillik, ama yapacak bişey yok.. çok eskilerden telefonda eski sevgililerimden biriyle sohbet ederken şunu söyledi; "sen hayatıma giren en dürüst erkektin" dedi. hatuna nasıl level atlatıysam amına koyim.

yine de hayatım boyunca ön yargısız bir insan olmaya çalıştım ve tam da öyle olduğumu düşündüğüm zamanlarda ön yargılara sahip olduğumu farketmek çok boş hissettiriyor. sonuçta insanlara güvenememekte bir önyargı.. sonrası oturup paragraflarca boş boş saçmalıyorum güzelim itirafı bok ettim be.
Harika bir gecenin sabahında yüze vurulan hiçkimsenin bir şeyi olmadığın gerçeği. Halbuki alkol varken dünya çok daha güzeldi. Ben de sabahın 10 unda tekrar içmeye başladım. Ne içtim ne kadar içtim tam bilmiyorum. Şu an dünya bok gibi. Boşuna içmeyin. Mutluluk bir aldatmacadır. Anlık bir sabun köpüğüdür. Sadece aptal hayalperestler mutluluk peşinden koşar.
Bir gün bana hiç tanımadığım biri aşık oldun mu diye sordu, olmadım dedim. Oysa o yabancıyı bir daha görmeyecektim, ona rağmen yalan söyledim. Kendimden bile saklamaya çalışıyordum bunu, kabullenemiyorum..

Ben aşık oldum dersem daha çok acı çekerim diye düşündüm hep, onun aşkı zaten içimde yeterince büyük bir boşluk oluşturdu. Buna rağmen her gece düşünüyorum: yanında olsam yüzüne bakarken boynum tutulurdu yine, ona baktığımı fark edince gelip boynumu sağ eli ile yumuşatmaya çalışırdı. Dokunduğu yerin acısı bir anda geçerdi, fakat yine bakmaktan kendimi alamazdım. Ayakta durduğu zaman çenesine bile erişemezdim, boynumdaki ağrıları severdim bu yüzden. Şimdi acımıyor, ama gözümdeki yaşları dindiremiyorum. Acısın istiyorum, ona bakmaktan boynum kırılsa bile acısın..
Benim sıkılmamama bir çare yok galiba.
Kendi söylediğim yalana inanıyorum, ve bu yalanı yaşıyorum, çevremdekiler de buna inanıyor, bir insan nasıl söylediği yalana inanır?
bazen tuvalette deliği tutturamıyorum. ben böyle boş bir insanım işte en büyük itirafım bu olur.
Ne zaman allah'ı unutsam, uzaklaşsam unutulduğumu ve yalnızlaştığımı hissediyorum.
Allah kuluna yeter, o ne güzel vekildir.
Bir dönem kendime bir söz vermiştim. Kendim olamayacagim kimsenin yanında olmayacağım diye. Bugun çok çok uzun zamandır ilk defa bu kadar kendimi eskisi gibi hissettim. Sanki birşeyler değisiyor gibi. Bilemiyorum göreceğiz bakalım.
bugün metroda bindiğim vagonda aşağı yukarı 20 kişi içinde tek türk bendim. arabistan'da mı yaşıyoruz türkiye'de mi belli değil.

ülkemizde turist olduk aqqq.
Her boku kafaya takan takıntılı aptalın biriyim. O her boku da sonuna kadar abartan, olayları büyüterek çıkmaza sokan salağın biriyim.
Hiç bir bok olmaz benden yemin ediyorum.
Bu da benim kendime olan en büyük itirafımdır.
bu nasil can yanmasidir size tarif edemem. bosluk var icimde orada bir seyler oluyor.
kendimden 4 yaş büyük birini sevdim evet.
Bir yaraya merhem olmak içindi aslında bütün çırpınışlar.
Yaranın ben olduğumu çok geç anladım...fakat anladım.
reelde bomboş biriyim. ne kafam çalışır, ne işten güçten anlarım ne de öyle güzel keyifli şeylerle zaman geçiririm. ot gelip saman gitmek misali ..
Meğerse ben koca bir ömür hiçkimseyi bu derece sevmemişim.
Belki de bundandır gecemin gündüze karışması...ölene kadar çekilir mi bu acı?
Mezun olmaktan Ve kpss'ye hazirlanmaktan korkuyorum. kendime inancim var mi bilmiyorum. Hicbir seyden keyif almiyorum tamamen depresyonum.
Bazen en mutlu dıalogların gectıgı anlarda nedense arkadas ve aılem arasında, daha cok aıle ıcındekı guzel anlarda herkes tadını cıkarıyor iken gecmısten zıhnıme gelen karmasık anılar oluyor. O an aklıma gelen eksantırık konular bı sekılde suan mutlu mutlu bu satırları yazıp gülerken aslında bellı bı kalabalıkta veya toplulukta herkesın aynı anda mutlu oldugunu fark ettıgım bı anda nedense aklıma üzücü ve yıkıcı anılar gelıyor. Buna engel olamıyorum sozluk, zıhnım cok karısık.
Bana ait olmayan biri ile birlikte oldum. Tüm varlığımla istedim ve yaptım, hatamı bağışlanabilir kılar mı bu? Yoksa kötü, bencil biri mi yapar beni? Peki o? O da benim kadar hatalı mıdır?

Aşk bütün hataları affetmiyor, yaptığımı düzgün gösterecek değilim ama aşkla yapılan bir şey ne kadar kötü olabilir ki?

Böyle yazınca kendimi bihter ziyagil gibi hissettim amk.
itiraf sayılır mı bilmem ama 10 gündür deli gibi ağrıyan kulağımın ağrısı dinmeye başladı. Ohh be.
iş yerinde tertip ve düzen konusunda yaptırım uygulama kararı alıp çalışanlara acıyıp erteledim diye kendime kızıyorum. Oysa kullandıkları takımları işleri bitince yerine koysalar ne ben düşüneceğim ne onlar üzülecek.