bugün

Evet bunu okumayacaksin, ben de sen oku diye yazmiyorum zaten. Sadece günün sonunda seninle konuşmayı sana bir şeyler anlatmayı özledim. Sesini, seni özledim. Rüyamda görsem üç gün kendime gelemeyeceğim günleri yaşıyorum, haliyle sancılı geçiyor bu süreç bende.

Yere göğe sığdıramadığım insanda yer edinememiş olmam da benim talihsizliğim diyorum. Yine de sana kızmıyorum. Bütün kabahat bende.

Beni affet... mutlu olmadığını bile bile daha nice zaman tutardim seni yanımda kim bilir. Bencilleşmişim bu konuda, gözlerimi de kapatmışım görmek istediklerimden başkasına kör olmuşum. Benden her zaman daha cesaretliydin, iyi ki gittin. iyi ki bitti. Geri gelmeyeceğini biliyorum, gelsen bile artık kabul etmeyeceğimi.

Ve son kez susturuyorum orkestrayı.

O zaman? Dans!
Bazen öyle değişik hissediyorum ki Seda sayanın programının tekrarını izlerken buluyorum kendimi.
Ben niye bu kadar moralsizim ya niye.
insanların bilmedikleri konular, tanımadıkları insanlar, kendilerini ilgilendirmeyen olaylar hakkında tonlarca yorum yapmasından çok sıkıldım. insanların yüzsüzlüğünden, ona buna saldıracak yer aramasından, hatasını kabul etmek yerine su üstüne çıkmaya çalışmasından bunaldım. ne olur sanki insan sıfatına yakışanı yapsa herkes? kimsenin haysiyetini, namusunu, ahlakını yapmadığı şeyler üzerinden diline dolayarak egosunu tatmin etmeye çalışmasa insanlar? ne olurdu sanki dedikoducu kadınlar gibi duyduğu ilk olaya sazan gibi atlayıp sağa sola salıp salıp durmasa insanlar? karakterlerine eklenecek güzel şeyler nefslerinden eksilecek olanlardan daha mı önemsiz acaba?
Birini sevdiğimi, kendimi o kişinin ellerini seyrederken bulduğumda anlıyorum ahahah.
sözlükteki çevrimiçi yazarları keşfedip, iyi oylanmış entrylerine bakıp hoşuma gidenleri iyi oyluyorum; kötü oylanmış entrylerine bakıp cidden beğenmediklerimi de eksiliyorum. bu da benim vakit öldürme yöntemim.
bu aralar hayat çok mu sıkıcı yoksa hep mi sıkıcıydı bilmiyorum. ha bir de neden aşık olamıyorum ben acaba ya?
üniversitede yediğimin içtiğimin ayrı gitmediği, yargılamadan sevebildiğim beni de öyle sevdiğine inandığım bir kankim vardı. bi boklar oldu bozuldu aramız. kötü oldu ama hala güzel anarım lan. özledim de hatta. güzel özledim hemde. ama olmayınca olmuyor işte. ha gidip konuşabilir miyim ? evet ama konuşur muyum ? hayır. niye ? çünkü salakça gurur yapmayı seven bir milletiz. saygılar.
Hafızalardan silinmeye çeyrek kala. Tekrar Kaybolmanın hazzı doruklarda.
Beni şüpheye düşüren hiçbir şeye samimi gidemiyorum. O şey kafamda bir daha eskisi gibi yer edinemiyor. Kanıtım olmasına gerek yok, beni hiç yanıltmayan hislerime kurduğunuz arkası boş cümlelerden daha çok inanıyorum.
Sanıyorum hayatımın en kötü gününü geride bıraktım. Bütün gün uyanıp uyanıp uyudum, artık uyuyamadığımdaysa boş boş baktım duvarlara. Bir insanın bir insanı bir yılda dünyanın en mutlu insanı yapması, sonunda ateşe atması mümkünmüş. Ve bunun için hiçbir şey yapmasına gerek yokmuş. Tek gereken gelmesi ve gitmesiymiş. Yine de bin kere gitsem o zamana, hiçbirinde keşke tanımasaydım seni demem. insan tecrübelerle gelişir, bana kattığın her şey için teşekkürler. Ama seni hiçbir zaman affetmeyeceğim. Elimde değil, her zaman seveceğim.
bazen buraya gaza gelip (bu başlığa değil) kelimeler tükenircesine yazıyorum. sonra buradan birilerinin beni sokakta görüp tanıma ihtimali geliyor aklıma ve hepsini siliyorum.
reislerde sever...
her ne kadar yalnız adamı oynayıp karanlıkta mutlu olduğumuzu söylesekte hepimiz karanlığa ışık tutan birinin olmasını istiyor . Onu bekliyoruz . Kendimizi kandırmayalım.
içimde düğüm düğüm olmuş kocaman bir halat var sanki. çocukluğumdan beri başkalarının hakkımda ne düşündüğüne o kadar çok bel bağlayan biriyim ki. bu huyumdan nefret ediyorum ama kurtulamıyorum. insanların hiç kafasına takmadığı şeyler benim saçlarımın parça parça dökülmesine, ani kilo kayıpları yaşamama, benzimin solmasına, güçten düşmeme sebep oluyor. hayat bu şekilde çok zor. insan hiç yüzünü görmediği birinin söylediği şeylerden dolayı bir koca gününü ağlamaklı geçirir mi? ben geçiriyorum. tanımadığı insanlar tarafından incitilmekten korkar mı? ben korkuyorum. çünkü dilim sivri, eğer gerçekten incinirsem karşımdakini daha çok incitirim. sonra yine kendimi ben kötü hissederim. yine vicdan azabı bana vurur. o duygu da mideme vurur, gecem gündüzüm zehir olur. yüzünü görmesem, sesini duymasam bile bir kez muhabbet ettiğim insanla gönül bağı kuruyorum. burası bu sebeplerden bana hiç uygun olmayan bir platform biliyorum. ama içimi de tam on senedir burada döküyorum. her şeyimi konuşabilecek kadar güvendiğim kimse yok. burada herkes başkaları hakkında bir şeyler yazıyor; bazen atıyor, bazen tutuyor. kimse umursamıyor. umursamamayı çok istiyorum. bazen başkaları kadar vurdumduymaz olmayı çok istiyorum. ben yaşamıyorum, ben yaşarmış gibi yapıyorum.
Bugün eski sevgilimi aradım. Epey hasta olduğum için ses tonum dahi değişmiş ki telefonu açtığında beni tanıyamadı. Onunla başka biriymişim gibi konuştum. Ah sesini duymak ne güzeldi yabancı biride olsamda...
Bazen kafamı bir yerlere bırakıp kaçmak istiyorum.
ayın başında düğünüm var ve inanılmaz pişmanım. seviyorum ama hiç tanımasaydım diyorum.
10 gün önce ikamet ettiğim yeri değiştirdim. tam olarak 2000 m rakımda yaşarken, şu an tam olarak deniz seviyesinde yaşıyorum. bünyemde sabah, öğle, akşam uyku açlığı, uyuklama hali olarak etkisini gösterdi. yüksek oksijen basıncının hızlı artışı kesinlikle kafa yapıyor diyebilirim.
eksi oylarım çoğaldığında direkt entry siliyorum çünkü sevmediğim üyeler eksi veriyor* sevmediklerimi artısıyla eksisiyle sevmiyorum.
Çimen daha yeşildi, ışık daha parlaktı.
Dışarıdaki yağmur koyu renkte ve yavaştan ağlamaklıydı.
Zamanla düşünceler içinde kaybolduk.
Sessizlik arasında ufak bir gezintiye çıktık.
Yaşamın ve değişimin tohumlarını atarken,
Tıpkı bir kuş gibi hissediyordum.

görsel
görsel
Küçükken ağlayıp psikolojimin bozulmasını sağlayan tek film buydu. Her ne zaman görürsem bu filmi o zamanlarım aklıma geliyor. Bir nevi cekimserlik.
çok Alıngan, hassas, mutsuz, agresif, boktan bir şey oldum çıktım.
beynimi yıkıp onu daha güçlü toparlayacağım.
Ucuyorum.. Ucuyorrruuummm...