bugün

dün üç arkadaş Kadıköy'deydik. işten geç çıktığım için biraz yorgundum ama uzun zamandır görmediğim arkadaşlarımla bir şeyler içer eve dönerim, hem de sohbet etmiş oluruz diyordum. gittim, vakit geçirdik ama onları hiç özlemediğimi, hayatımda eksikliklerinin olmadığını farkettim. hepimiz telefona kitlendik. ne kadar sosyal medya varsa hepsine tekrar tekrar baktım, baktık. resmen konuşacak bir şeyimiz kalmamış. aslında eskiden ne güzeldik. hep birlikteydik. planlar, geziler, şuraya mı gitsek diyip, plansız bir anda yola çıkmalar.

neden böyle oluyor diye düşündüm eve gidene kadar, bulamadım.

bu aralar çok depresifim sözlük.
şu sözlükte trol olmak istiyorum hani böyle saçma sapan entryler girip milleti kızdırmak ama vicdanım el vermiyor size bunu yapmaya.
tam insanlardan nefret edecegim, ümidimi kaybetmek üzereyken öyle bir sey oluyor ki; "yok artik, daha neler? var mi lan böyle insanlar hala?" diyerek insanlara karsi tekrar bir sempatim artiyor.

daha bugün sabah is yerine gelir gelmez maillerimi kontrol ederken; bir mail ile karsilastim. bu mail bütün sirkete gönderilmis. neredeyse senede 3 veya 5 kez bu tür maillerle karsilasabiliyoruz.
Cok basit bir email direk cevirisini yapayim; altinda da monitör görüntüsünü paylasacagim.

"Hep birlikte günaydin,

bu sabah saat 7:30´da giris kapisinin orada 25,- € buldum. (giris kapisinin bulundugu cadde ismi belirtilmis)
Kim kaybettiyse bunu büromdan alabilir. (oda numarasi verilmis)

Bol selamlar"

görsel
not: emailli gönderen kisi ve mail sayfasinin tamamini bilgi sizdirmamak adina sansürledim.

Bu tür maillere hemen hemen her 3 ayda felan denk geliyorum. kimisi 5 € icin yazar, kimisi cüzdanini kaybetmistir, hatta bir keresinde de anahtarlik bulunmus onun icin email gönderilmisti. daha sonra ögrendim ki; o anahtarligin manevi degeri yüksekmis. bulan kisiye ödül olarak öglen yemegi ismarlamisti arkadas.

"Acaba bu 25,- €´yu yolda bulan kac kisi geri verirdi?" diye düsünüyorum. hatta su emailli alan kac kisi gidip basvuruda bulundu diye de düsünüyorum ve eminim, sadece gercekten o parayi kaybetmis olan kisi gidip basvuruda bulunacak.

"ülkemizde böyle bir sey olsaydi ne olurdu ki?" diye de sormadan edemiyorum ve hemen ardindan
bizde agzindan allah peygamber eksik olmayan adamlarin gözünün icine baka baka para caldiklarini görünce "hangimiz daha ahlakliyiz?" diye soruyorum.
bir şeyler itiraf edilerek rahatlanılması düşünülen konudur. lakin çorba'da benim de tuzum bulunsun diyerek şöyle bir sonda yaptığımda itiraf edecek çok da bir şey bulamadım. bu yaşıma kadar ne yaptıysam hep "kör gözüne gözlük" şeklinde aleni olarak yaşamışım. gönül isterdi ki burada pembe dizi kıvamında bir dizi itiraflarım olsun; erkek yazarlar okurken sertleşsinler, kadın yazarlar duygulanıp "işte tam verilecek erkek desinler." ama yok işte ne yapayım ki yok. bu da benim itirafım olsun. okuyun a dostlar itirafımdır; itiraf edebilecek hiç bir şeyim yok.
Özgürüm.
Evet itiraf edemediğim şeyler var itiraf ediyorum.
Çocukluğumu özledim...

Saygılar sunuyorum azizim...
tek başımayken hayattan daha çok zevk alıyorum. bu asosyallik falan değil sevgili sözlük. bilemiyorum , sanki insanların tüm hareketleri yapmacık geliyor ve beni rahatsız ediyor.
dünyaya uzun uzun bakıyorum. çok fazla aynı görüşte olduğum, çok fazla aynı fikri paylaştığım, çok fazla ortak noktam olan, çok fazla sevdiğim, çok fazla aynı şeylere güldüğüm çok sayıda insan var.

çalıştığım yerde çok fazla insan ile gülüp eğleniyorum, çok fazla insan ile aynı fikirlere sahibim.

gel gelelim sonuç olarak çok fazla yalnızım ve hiç arkadaşım yok.

eksik yaptığım nedir ? neyi beceremiyorum?
insanlar ile neden anlaşamıyorum ? neden insanlarla bir arada olamıyorum?

sevgililerim oluyor, yatıp kalktığım ertesi günü aramadığım, hatırlamadığım, aramayan, sormayanlar oluyor.

arkadaş ortamı kurmayı beceremiyorum. birileri beni bir yerlere çağırmıyor yada çağırdıklarında ben gitmiyorum.

herkesle anlaşıyor gibi görünüp yalnızlığın dibini yaşıyorum.

birileriyle uyanıyorum, birileriyle uyuyorum ve yine kalkıp gittiğim de hiç bir şey yok.

arayan yok, soran yok.

mantığını çözemediğim bir yalnızlık içerisindeyim.

salt yalnızlık olsa buraya gelip yazmazdım. yazacak bir şeyim olmazdı.

bir şeyler var ve ben bunu anlamıyorum.

beni hiç sevmiyorlar mı ? çok mu seviyorlar ?
nasıl seviyorlar ?
niye sevmiyorlar ?

insanlarla iletişim kurduğumu mu sanıyorum ?

hiç bilmiyorum ve kafam hiç olmadığı kadar dağınık ve hissizim.

ölüp gitsem kimse fark etmeyecek gibi.

korkunç.
şurada oturup bir kac itiraf'a cevap yazayim, insanlar bana içlerini döksünler istedim; sözlük bana engel oldu.

peki o zaman; bir itiraf da benden.

yalnizim. kafam karışık. dört gece uykusuz kaldim, gecirdigim panik ataklarin sayisini bilmiyorum.

daraliyorum, hem insanlardan, hem yalnizliktan.

5 gün sonra dogum günüm, 26 yasina girecegim. hala ne yaptigim ve ne yapmam gerektigi ile ilgili hic bir fikrim yok. git gide herkese benziyorum. git gide iyice icime cekiliyorum. canim bile yanmiyor artik. istemeye cekiniyorum, ama yardima ihtiyacim var.
çok yoruldum be sevgilim.

aslında yorgunluk değil de huzünlüyüm daha çok.

kralın soytarısı gibiyim.

şen şakrak dolaşıyorum ortalıkta ama içim yangın yeri.

gülerken gözümden düşen damlalar, içimdeki ağlama duvarından, kimse bilmez bunu.

bilen bilir belki de bilmeyen zaten bilmese de olur.

"sevgilim" dedim sana dikkat ettiysen yukarda.

hiçkimseye söylemeyip sadece sana söylediğim bir kelime olsun istedim.

"sevgilim"

herkesin kullandığı anlamda kullanamıyorum ki ben bu kelimeyi. yanlış anlama.

çok sevilen için kullanılır diye biliyorum ben.
gerçekten çok sevilen için ama...

her gün aşık olunan biri için ya da parayla yatağa atılmak istenen orospular için kullananlardan değilim.

bar tabureleri üstünde içilen içkilerden sonra yaşanacak olan 1 saat için de kullanmam bu kelimeyi.

niye?

sevgi değerlidir çünkü.

sevgim ise çok daha değerli.

kolay bulunmuyor ki sevecek biri.

har vurup harman savurmak istemem.

bulmuşken de canını çıkarmak isterim sevmekten.

gözüm bile değmez bazen sevdiğime, bırak ellerimi.

kırılsın, gücensin istemem; güvensin isterim.

görsün bendeki sevgiyi.

göremezse de hissetsin.

zaten görmek için bakmıyoruz ki biz.

bakmak yeter geliyor bize, görmeden.

ama ben göstermek isterim sevgimi.

bazen beceremesem de bunu, isterim.

ve bazen nasıl olup da çatlamıyor kalbim diye düşünürüm.

yoğun severim çünkü.

sevmenin kendisini severim ben.

çocuk gibi severim.

beklentim sevilmekten yanadır.

başka menfaat beklemem. olmasa da olur ama.

acı çekerken de dışlanırken de terk edilirken de incinirken de öğrenirken de büyürken de severim ben.

sevebilirim yani. potansiyel sahibiyim.

günlere ayırmam, aylara bölüştürmem, yıllara yaymam.

iyiye kötüye sığınmadan karşılıksız severim.

seni de böyle sevdim.

"sevgilim" demem de ondan.

kırmalarını hoş karşılama sebebim de bu.

bilirim "kırılanlar" daha çok kırarlar.

cam gibi, kristal gibidirler.

kırılınca daha kolay keserler, daha rahat kanatırlar.

Beni seveniniz oldu mu diye sorup, sevgiyi umut etmelerini de bilirim.

hiç tanınmadan sevilmek istemelerini de bilirim.

sorgusuz sualsiz bir sevgiyle, farkedilerek sevilmek istemelerini de bilirim.

ama kırılmışlardır ya bir kere; affedemezler hayatı.

hayatla kavgaları hep bu yüzdendir.
hayata kinleri, hayatı acıtma istekleri de bu yüzdendir.

kırgınlıklarını ya ilaçlardan ya da hayattan almak isterler.

bunların hepsini bilirim.

seni de bu yüzden sorgusuz, sualsiz, beklentisiz, karşılıksız ve büyük bir sevgiyle severim.

"sevgilim" demem ondan.
1.5 yıldır sevdiğim bir köpek var kampüste. adını fikret koydum. bugün yine denk geldik kendisiyle. yanımdan usul usul gidiyordu. sonra 2 kız geldi sevmeye. ama fikret köpek onlara kendini sevdirmedi. beni takip etti. sonra kız dedi adı ne köpeğin? dedim fikret. ne kadar saçma bir isim dedi. be dingil sen saçma dersin ama köpek beni tercih eder. sen de arkadan bakarsın öyle. itirafım şudur ki ben bunu niye anlattım amk. evet.
hayat beni sürekli ayağına çağırıyor. Konuğum olmadı daha hiç. Ve Üzerine giderken endişen hep yanında. Ona karşı gelemezsin.
Sanki çabalamayı sana kilitlemiş. Bir öğretmen bu kadar ödev veremez. Gaddar tutumuna küsemezsin hem. Sike sike onun dediğini yapacaksın. Kuralların tümünü o koyar ortaya. Patron!
Yukarıdakine mesaj attım. Gerçekten ne bok yemiş merak ettim aq.

Edit: ulan ciddi ciddi yemiş dkddksk.
bazen önemsiz, gereksiz, rutin şeylere kendimi kaptırıyorum.
fark edince, titreyip kendime gelmeye çalışıyorum.

ama bir gün fark edemeyip, kendime gelememekten korkuyorum.
Nefes alamıyorum, kalbim sıkışıyor, sırtım ağrıyor ve midem ekşiyor. Bu kadar şeyin verdiği sıkıntıyla uyuyamıyorum da tabi. Anne olmak çok zormuş anladım. Daha anne olmadan anladım hem de. Bunları yazarken oğlumun attığı tekmelere de mutluluktan ağlıyorum zaten. Duygusal olarak baya karışığım.
hiç öyle uzun uzun beylik laflar edemeyeceğim. ömrümde bir sefer dahi gerçekten sevildiğimi hissetmedim. galiba hiç hissedemeyeceğim bu gidişle. sevilme derken öyle normal değil. çok pek çok.
Çok yakında Doğu Ekspresini kullanarak Kars’a gideceğim. Plan yapmak istemedikçe müzik listemden hangi poz tekniğini hangi lensi kullanacağıma kadar hepsi belli. Çok heyecanlıyım.küçükken çok inanmıştım eğer çok istersen,her şey mümkün sözlük. inanmanız dileğimle.
Kaçıyosun kaçıyosun, dan diye önüne çıkıyor ya o bazı şarkılar nefret ettiriyor hayattan.
Bugün rum ve türk vatandaşlarının arasında dolaşırken parkta bir banka oturdum. Öteden gözüme uzun boylu, siyah dar pantolon ve kırmızı kazak giymiş genç bir kıza gözüm çarptı. Parka doğru geliyordu fakat az ilerideki bankamatikten para çekti ve geri döndü. Cesaretimi toplayıp peşine takıldım derken bir lokantaya girdi. Bende peşinden girdim, karşısındaki masaya oturdum. Adeta büyülemişti beni. Yanına varıp, tanışmak için ayağa kalktım hamle yapıyordum ki yanına bir kız daha geldi. Zannedersem arkadaşıydı. Bana bakarak gülümsedi bu sefer. Niyetimi anladığının farkına vardı. Tam o sırada telefonum çaldı 'araç kalkıyor acele edin' dediler. Bende pılımı pırtımı aldım ve çıktım lokantadan. Arkamı dönüp baktım bu sefer yüzünü buruşturmuş bana bakıyordu. Kısmet değilmiş napalım. Elveda kırmızı kazaklı kız. Haftaya gene oralarda olurum eğer bunu okuyorsan bana ulaş...
içimde haykırmak istediğim şeyler var ama nedense yutuyorum. karşı taraf incinmesin diye mi? belki de üşeniyorum. belki de karşı taraf bunu haketmiyor. belki de haykırsam bile anlamayacak diye mi? belki de...
bismillah

Tamam sözlük ortamında her ne kadar cinsiyetin bir önemi olmasa da, erkek zannedilmekten nefret ediyorum.
Öykünmek. Şurada bir sürü başka hayatlara, başka beyinlere, başka bedenlere Öykünmek var. Ah bir kendi güzelliğimizin farkına varsak.
Sanki içinde kocaman bir boşluk var. Ne yaparsam yaparsam yapayım o boşluğu kapatamıyorum. Şu aralar böyle hissediyorum. Ne yapacağımı şaşıyorum olur olmaz şeylere ağlıyorum.
Öylesine ruhum sıkılıyor ki parmaklarımı rendeye vurasım geliyor.