bugün

gece uyku tutmadı, döndüm durdum yatakta, sabah ezanı her zaman ki gibi 'korkma ben buradayım' hissiyatını yaydı odaya. tüm isteklerimi yalvarırcasına dilendim, tekrar girdim yatağa ama nafile, uyku girmedi gözüme.

şiş gözlerle işe geldim, çalışanlardan biri depo kapısının merdivenlerine çökmüş sigara içiyor. gülümseyerek erkencisiniz dedim, benim oğlanın tahlilleri iyi çıkmadı dedi. hayatımda hiç sigara içmedim ama birkaç kez ciğerlerimi o dumanla doldurasım gelmiştir, yine aynı şey oldu.

daha çok küçük o çocuk...
Bir garip hal içindeyim. Anlamsız bir yalnızlık sarmış vaziyette ruhumu, tat alamadığım keyfini süremediğim bir yalnızlık. Anlaşılmamak sanırım en çok koyan veya insanların kendilerine bile dürüst olmaması. Konuşan herkesin aslında gizli bir ajanda takip etmesi, seni kendi Arzu ve isteklerine göre yönlendirmeye çalışması. Onlar kendileri için en iyisi isterken senin harcanabilir olman. Hep sınırlarımızı daha fazla genişletme isteği, diğerlerininkini işgal etme pahasına. Her şeye karşı duyulan sonsuz yoksunluk, sabırsızlık ve sevgisizlik. Her ne kadar herkes burada atıp tutsa da gene herkesin merak ettiğin ilk şeyin kimliğine dair fiziksel olgular olması. Kimse ne bir dost ne bir arkadaş arıyor, herkes kendi tatminsizliğini dindirme peşinde. Herkes sarılacak birileri arıyor ama kimse sarılanacak birisi aramıyor. Rasyonel olmayan bir mantık düzleminde kendi düşüncelerimizi anlamlandırmaya çalışıyoruz durmaksızın, ürettiğimiz bahaneler ne kadar yalanda olsa zamanla somut gerçekler haline dönüşüyor. Çünkü bize öğretilen ve en çok bizden daha gençlere öğretilmeye çalışılan şey bir yalanın Peri masalı misali nasıl gerçeğe dönüştüğü. Kendi gerçeklerimizden uzak başkalarının sanal gerçekliğinde vücut bulmaya çabamız hep beni bizi yaralayan.
insanları hiç sevmiyorum.
tahammül eşiğim çok düştü artık. tahammül etmenin, sabretmenin, anlayışlı olmanın, alttan almanın vefasızlık ve nankörlükle cezalandırıldığını gördüğümden beri canımı çok az bile olsa sıkan herkesi çat diye siliyorum. kimse benim mutluluğumdan ve huzurumdan önemli değil.

insanlara laf anlatmak bile yoruyor artık. "öff kes sesini çekemem artık!" diye hönkürüp tartışmayı bitiriyorum veya ölü taklidi yapıyorum. sanırım kazandığım en önemli tecrübelerden biri bu. kimsenin vaktimi çalmasına ve enerjimi emmesine izin vermiyorum. cehenneme kadar yolun var deyip, işlerime geri dönüyorum. kaybedecek vaktim yok ve dertlerim kendime yetiyor.
özet geçeceğim direkt ve açıkçası, bu yazımda iki itirafım bulunacak. bir tanesi geleceğimle ilgili bir hayalim iken, bir diğer karakterim hakkında. öncelikle belirtmem gerek ki, ben tam bir vahşiyim içten içe. kendimi de bildim bileli böyleyim. peki nereden biliyorum? yoldan geçen rastgele insanlar ile ilgili, bana düşmanca bir düşünce ile uzattıkları elin bahanesi ile kanlarında banyo yapmakla sonlanan anlık hayallerden bahsediyorum. sadece bu da değil, kendimi bildim bileli, özellikle kavga ederken deliye dönüyorum. ilk başlarda öfkeli ve ürkütücü haykırışlardan ibaret iken, bir yerden sonra deliliğimi gülerek belli etmeye başladım. işe yaradı, büyük oranda.

her neyse, özet olarak o kısmın anlamı, daha fazla uzatmadan söylemek gerekirse, vahşiyim ulan işte. bundan sonra okuyacaklarınızı da bu durumu aklınızdan çıkarmadan okuyun. ben, evleneceğim zaman haka istiyorum düğünümde. taşak geçmiyorum la, ciddiyim. peki, haka nedir? en çok bilinen adı ile, haka maoridir. maori olmasının sebebi ise, yeni zelanda'daki maori kabilesinin, warcry adı verilen savaş naralarıdır. karşıdaki kişiyi bir düello gibi bir şeye davet etmek, türkçe nasıl desem bilemediğim bir şekilde herhangi birini, herhangi bir şey için "challenge" etmek için, bir savaş esnasında karşı rakibi korkutmak ve morallerini bozmak için, özel törenlerde saygı, gurur, onur, sevinç veya hüznü dile getirmek için yapılır. örneğin, bir cenaze töreninde, hüznü belirtirken, bir düğün esnasında, sevinci dile getirebilir. ayrıca bir o kadar da tüyleri diken diken eder, kalbin garip bir şekilde daha hızlı atmasına sebep olur, artık temasından mıdır, her nedense bir yüzden vahşileşmeye yol açar. ayrıca, değinmeden geçmeyeyim, bir danstır kendisi.

yukarıda belirttiğim sebeplerden ötürü, düğünümde en yakın dostlarımla haykıra haykıra kendimiz tarafından planlanmış hakayı gerçekleştirmek isterim. birçok kişi, saçma göründüğü için dalga geçebilir, önemsemeyebilir, fakat en az kendi kültürüm kadar başka kültürlere de saygım sonsuz, kürtler dışında. kürtlerin amına koyayım. kürt ne la? her neyse, aşağıya en çok gaza getirdiğini düşündüğüm birkaç örneği bırakıyorum ben. göz gezdirmek isteyen şey edebilir. öptüm.

http://www.youtube.com/watch?v=MFGort3K9W8

https://youtu.be/ypff0vx2FZo

http://www.youtube.com/watch?v=yiKFYTFJ_kw
itiraf ediyorum.
Kahretsin ki!!!
Îsviçre'de ki banka hesabımın şifresini unuttum.
Geçmişte bir kıza takılcaksan bana gel değilse hiç uğraştırma dediğimde yanıma sokulan kızın nişan haberini gördüm.
istisnasız iyi niyetimin sürekli suistimal edilmesinden bıkkınlık geçirecek noktaya geldim.
Huzur hiç bilmediğin bir şehir de,dili ve dilini bilmeyen çocuklarla birlikte yağmur yağarken,farid farjadın şarkısını dinleyip mandala boyamaktı bugün benim için hemde uzun zaman sonra...

kendimi 10 yıl öncesinde gibi hissettim lise öğrencisiyim  odamda yatağıma uzanmış hayaller kuruyorum hayatımı merak ediyorum bugünlerimi...

hayatlarımız bizi sevmeyen ama bu toprakları seven insanlarla mücadele etmekle geçiyor.
Ölü insanlar görüyorum.
Geçenlerde ayna da kendime bakıyorum, alnımın saçla birleştiği nokta da bir tane beyaz saç farkettim. Saçımı geriye yatırıyorum sağa, sola yatırıyorum ama inat ediyo o bi tane beyaz saç ben onlardan farklıyım dercesine diğerlerinin hep tersi yönünde duruyo. Sinir oldum, koparttım o tek dalı.
Ohh kurtuldum diyodum ki..
Bi kaç gün sonra bi baktım 3 tane olmuşlar.
'Artık kopartmıyorum seviyorum onları'
şimdi daha şekil duruyolar.
Fena haldeyim. imkansız bir aşkın içindeyim. Kafam patlamak üzere...
Bebekken annemin tülbentini yüzüme örterlermiş uyuyabilmem için. Annem birine bırakacagı zaman beni, o tülbenti de verirmiş , agladıgım zaman koklayarak içimi çeke çeke susarmısım. Şimdi yatagıma uzanmıs düşünüyorum , nasıl bıraktırdılar nasıl unuttum acaba o kokuyu? Tesirini? seni de unutabilir miyim yine böyle? Acı cekerken sarınıp tutunduğum o şey simdi yokluguyla acı veriyor. Ve ben buna engel olamıyorum.
özledim be çocuk.
kim bilir ne yapıyorsun kimlerlesin. öyle sanıyorum büyümüşsündür.
bir gün ihtiyaç duyarsan dön limanına.
sağlıcakla kal ve çok çalış.
Hiç yaşamadığınız bir şeyin getirdiği hassasiyetin ve yaraların mağduru oldunuz mu?
Bu mümkün mü yoksa beyin işine gelmeyeni saklayabiliyor mu?

O halde saklanan anıyı gün yüzüne çıkarmak mı lazım yoksa hiç olmamış gibi yaşamak mı?

Ciddiyetini ve derecesini bilmediğiniz bir suçun farkına varmaya çalışmak ne kadar doğru...

Cevap verin. Yardım edin.
tanımla başlayalım.
Sözlük sakinlerinin haykırışlarını yahut dile getiremediklerini-getirmediklerini ve daha fazlasını yazıya döktükleri yerdir.

■ insanın özünde iyi olduğunu düşünüyorum; her olumsuz etkiye rağmen insanları seviyorum.

■ ön yargılardan hazzetmiyorum, muhakeme için yeterli bilgiye sahip olmak lazım gelir, sonra karar verilir.
Sevgilimi aldattım hemde 2 defa pişman degilim. kızlar orospuydu bende çakdım
Ne vakittir farkındaydım aslında. Kendimi kandırıp durdum.
Seviyor diyordum.
Seviyor lan. Kuruntu yapma.
Öyle güzel sevmişti ki bir zamanlar, yörüngeden çıkmıştım.
Şimdi en boktan boşluklarda savruluyorum.
30 yaşındayım. Allah böyle bir iç acisi vermedi 30 yıldır.
Her şeyi yaptı çileden çıkarmak için.
Çok bastı damarıma.
Ulan ölmek istedim ilk kez.
Bu kadar mı dayanılmaz olur sevilmediğini anlamak.
Lanet olsun.
Psikolojim iyice bozuldu rüyam da robbenle pavyona gidiyoduk.
Sevdim mi çok seviyom ve yanlışlıkla seviyom bende böyle bi manyağım.
çalışmaktan zerre mutlu değilim.
moralim bir çok konuya ayrı ayrı bozuk.
kalbim kırık, dünyam dar. yolum uzun.
Uzun zaman sonra tekrar birisiyle konuşabiliyorum ve hissediyorum ki o kişi de önyargısız olacak bana karşı ne yazık ki yeterince zaman yok çaresizliğimizi örtecek.
hissettiklerimi anlatabilecek kimsem yok.
Ben fakir değilim ama öyle yaşamak hoşuma gidiyor. Hayat tecrübesi için.
Yine böyle bir gün yolda yürürken elimdeki peçeteyi çaktırmadan yere bırakıp düşmüş gibi yapıp fark etmemiş gibi tavırlar takınaraktan o bölgeden uzaklaşmıştım. Çevreye zarar verdiğim için herkesten çok özür dilerim.