Ya ben artık ömrümün facebookta şifalı bitkiler/mucizevi otlar falan gibi sayfaları takip edeceğim safhasına geçmek istiyorum.
eğlenmeyi seviyorum .
ders çalışmak istiyorum ama başına oturduğum an o his geçiyor. sınavlar güzel girecek kardeşlerim.
köpek gibi seviyorum. o da seviyor. ama... ama yaptıklarını unutamıyorum. kendime rağmen olmazlarım var.
kabullenememe sendromu yaşıyorum.
1- 1.sınıfta hocaya söylemeye çekindiğim için herkesin önünde altıma yapmıştım. ( sosyal anksiyetem vardı)
2- Ciddi anlamda duygusal videolar veya duygulu filmler izleyip gülerim ya da yüzümde bir kıpırdama olmaz. Kısacası odunum. Duygusuzun tekiyim.
3- Gelen misafire 'hoşbulduk' demiştim.
sözlük yapmak istediğim o kadar çok şey var ki. ve ben gerizekalı gibi etrafımdaki insanlara uyup kendime bi şeyler katmaktan vazgeçtim. hani öyle bir insan olmak istiyorum ki "yeter lan yeter! bi şeyden de anlama, bi şey hakkında da bi fikrin olmasın." diye isyanlara maruz kalayım. milletin ne dediği umrumda değil. benim mutlu olmam için gerekli bu. gösteriş yapmadan, sessiz sedasız ilerleyebildiğim kadar ilerleyeyim. insanlar benden bi şey ummasın ama ben yine de yapabileyim.

nereden başlayacağımı düşündükçe çok bunalıyorum ama başlamak şart.. oturduğunuz yerden hiçbir şey olmuyor. siz geri gitmediğinizi düşünseniz bile başkaları geriden gelip sizi geçtikçe geri adım atmasanız bile gerilemiş oluyorsunuz.

parazit gibi hissediyorum parazit.. ben yaptım kendimi böyle.
Şu amına koduğum birası sıcak gelmiyor mu önüme gebertesim geliyor o garsonu. Lan bugün cumartesi o bira soğuk içilir soğuk.
Ülkemiz yol geçen hanına dönmüş, girenin çıkanın haddi hesabı yokken, şahsım, vize almak için yirmi gün uğraştım.
Gelmişimi, geçmişimi, malımı mülkümü, paramı pulumu, konumumu, varımı yoğumu, bana ait ne varsa, beni ben yapan herşeyi sorguladılar, her konu için, tasdikli, imzalı belge toplamaktan anam ağladı...
Kendimi at hırsızı, potansiyel canlı bomba, kimyasal silah mucidi, uyuşturucu kaçakçısı ve ismini sayamadığım ne kadar vehamet varsa öyle hissettim ameke!!!
Bir özen, bir ihtimam, bir titizlikle topladım o lanet olası belgeleri, beni adam yerine koysunlar da, ülkelerine girmeme izin versinler diye...
Konsolosluğa giderken bile, üstüme, saçıma, başıma özenerek gittim, öyle gittim ki, beni sevsinler, benden korkmasinlar, sorun çıkarmasınlar diye...
iki senelik vize verdiler, herkese nasip olmayan cinsinden...
Mutlu muyum? Sadece hüzünlüyüm...
Topraklarını, ülkelerini, insanlarını bu kadar yüceltmeyi nasıl başarmışlar?!
Ülkelerini, halklarını, yarınlarını korumak adına, ciddi işleyen bu sistemi oturtmayı nasıl başarmışlar peki?!
Samimi veya değil, bu denli saygınlık uyandırabilmek adına neler yapmışlar acaba?
Biz böyleyken, onlar neden böyle?
Neden pasaport kontrollerinde, bi ateş basıyor, kekeleyiveriyoruz?
Neden bu kadar endişeliyiz?
Neden bu kadar mutsuzuz?
Aynı oksijeni soluyor olmamıza rağmen, birbirimizden ne kadar da farklıyız...
insan olup olmadığımızı sorguladıktan sonra, kapılarını açan ve ülkelerinde sahiden de insan olduğunuzu hissettiren bu adamlara kızamıyorum aslında...
Haklılar galiba...
insanların tipsiz, sünepe, ezik diye bakmadığı kimselerin kolunu omzunu,özgüvenleri yükselsin diye denk geldikçe kalabalıklarda fordluyorum. Havaya da giriyorlar hemen.
Kar mı yağmış?

Toprak ne ekilirse onu vermez, toprak sadece ekilen tohumu size geri verir.
Eğer toprağa fasulyenin dalını ekerseniz, fasulyenin dalı çürür.
Size geriye bir şey vermez.
Ürün istiyorsanız yapmanız gereken şey tohum ekmektir.
Tohum ekmeyip ürün beklemek salaklıktır maalesef.

Uranüs saat yönünde mi dönüyormuş?

Her zaman kurallara uyarak zevk alamazsın kardeşim, eğer kural hayatta kalmak ise, yoğurdu belli bir şekilde yiyeceksin diye kural yok. Maksat hayatta kalmaksa, kolunla da yersin ayağınla da.
Sana kimse bunu dayatmamalı, dayatıyorsa uzaklaş, uzaklaştır.

Güneş mi ay mı?

Tavizler verdikçe kaybedersiniz. Taviz vermek borç vermekten farksızdır, sizi eksiltir, onu arttırır zannedersiniz ama arttırmaz. Tavizler verirseniz siz beş parasız o da borçlu olur.
Ortada kar da yok kazançta.

Yeşil mi mavi mi? Bence beyaz.

"Kendim olmanın bu kadar başarı getireceğini bilseydim, bunu daha önce yapardım."
Demiş zat-ı muhterem.
Kendiniz gibi davranmadığınız her an erirsiniz, bu konuda sorunumuz yok zira birine başka biri gibi davranmakta bir kişiliktir, ya da çok kişiliklisinizdir, şizofren gibi, birden fazla karakterle oynarsınız hayatı.

Satrançta en önemli taş attır.

Hayatınızın kontrolü tamamen ellerinizde olmalı, siz mutlu olduğunuzu düşünürsünüz parazit yaşarken, kim olsa böyle düşünür, emeksiz kazanç tatlıdır.
Ama karın doyurmaz.

Kahve ve sabun gibi.

Eğer hayatın sadece günlerden ibaret olduğunu sananlara "yanlış biliyorsun" demiyorsanız bu hatadır. Zira her laf gereğince söylenmelidir. Hayata uyuduğumuz, yemek yediğimiz sürede dahildir gibi klişe bir şey demeyeceğim.

Başkasına harcağınız emekte hayatınıza dahil, başkasına verdiğiniz değerde,
Değmeyeceğini bildiğiniz halde konuştuğunuz her harfte hayata dahil.
Ağladığınız zamanlarda, dışlandığınız zamanlarda,
Dediklerinizin bir öneminin kalmadığını fark ettiğiniz zamanlarda.

E ne duruyoruz, halının altı fazla dolmadı mı?
Siktir edin gitsin, çünkü hayat, boşa harcanmayacak kadar önemli bir madendir.

Bu madene değeri de siz verirsiniz,
Ayarı da,
"Çöp" tanımını da.

Çöp mü her şey?
Olmamalı.
22 yaşındayım ama çocuksu hareketlerim var amk .
itiraf ediyorum sözlük. itiraf edecek birşeyim bile olmadığını farkettim.
Karanlıktan hala korkuyorum.
Kendimi Gordon Freeman zannediyorum.
Çok yoruldum sözlük. Yaşamak ağır gelmeye başladı sanki. Bilmiyorum bazen cidden tükendiğimi hissediyorum.
Yaşadığım bazı şeyler çok ağır gelmeye başladı taşıyamıyorum. Anlatsam kimse anlamaz, anlatmasam içime sığmaz. Çok fazla doldum, çok fazla yoruldum...
Çok ağır sapik, tehlikeli ve sapkın bir insanım sözlük.

Mesela pudingi bazen ters yönde karistiriyorum.
bazen ödevimi sırf bilerek yapmıyorum.
Elbiselerimi katlarken 4 yerine 2 kat yapıyorum.
Toz alırken bazı köşeleri es geçiyorum.
Yemekte etleri yerken brokoli parçalarını yemiyorum.

Aman Allahım çok tehlikeliyim(!)
Hayatımda en büyük macera bunlar lan.
(bkz: aglamiyorum gözüme toz kaçtı)
Öylesine büyük bir pişmanlık içerisindeyimki canım acıyor.
içim acıyor güzel kardeşim içim.
birbirinden habersiz,farklı zamanlarda bir kitabın aynı cümlesini sevmek dünyada kaç kişiyle yaşanabilecek bir durum söyler misiniz bana ?

fena aşık oldum sözlük içim titriyor ve ben aşık olunca saçmalarım.
Bazen kafamın içindeki düşüncelere, konuşmalara umut sarıkaya'nın müdahale ettiğini düşünüyorum. Öbür türlü ağır ruh hastası olurdum yoksa.

Lan yoksa...
kardeşimin ve bir kaç ortak arkadaşımızın olduğu whatsap grubuna baskaa bir arkadaşı almak isterken unideki avrupa tarihi hocasını ekledim. hocayı eklediğimi ben dahil kimse anlamadı ve kardeşim misedyavvv senin beynine siciyim bu avrupa tarihi makalen bok gibi olmuş be dedi. ardından hocam da misedyav tam şimdi okuyordum cidden olmamış istersen birdaha bak demez mi ... hocayı gruptan atmak istedim atamadım... bir süre durdu orda. ben de çıkamadım. dedim hocam izninizle baştan yazayım ben . sağolun.
Şu sıralar kendimden tiksiniyorum sözlük. Boyum kilom yüzüm saçım her şey gözüme batıyor. Yaratılırken araya kaynak yaptığımdan eminim. En yakın arkadaşımın ve erkek arkadaşımın bir anda hayatımdan çıkmasının başka bir açıklaması yokmuş gibi geliyor
Eksi oy almak istiyorum. Evet.
beynim uyuştu lan.
bekliyorum. gelmiyorsun.