bugün

Az önce ilk kez instagrama girdim.

Bu yakinimdakileri ara falan olayi Sanirim ortamlarda flörtlesleme için iyi bi sey. Ama daha tam Çözemedim .
Hangi gün ve ayın kaçı oldugunu bilmediğim günler en güzel günlerim. sağlıkla tabi.
Annem sizofrenmis.
En azindan psikiyatrist oyle dedi.
Evet. Ailemden gizli bi psikiyatriste gittim ve bu tespite vardik.
Napicam amk sozluk?
bayram da bile evde yalnız kalabiliyorum iyimi kötümü bilemedim.
seneye yine şehir değiştirecekmişim sözlük. ama tek başıma olacağım tekrardan. galiba böylesi daha rahat onu farkettim.

adana, niğde, nevşehir, aksaray, denizli, aydın.
bunlardan birisi olacak, çok büyük ihtimalle.

birbirleriyle nede alakalı şehirler değil mi. *
memurluğa başlamadan, memur hayatı yaşıyorum ne güzel. *
Hep bu sevgi açlığımın nerden geldiğini ,neden bu kadar fazla olduğunu anlamaya çalışırdım bugün itibariyle anladım ki tamamen temele dayalı birşeymiş.
Sinirden kendimi yok etmek üzereyim!!!!!!
kendimi biliyorum, çağırsa uçarım barikat olsa önümde...
Kalmamalı... Kalırsa durum çok ama çok fena olucak!
Insan yalnız kaldığında kendisi olabiliyor. Yani bildiğiniz yalnız kaldığınızda, bir evde bir başınıza kaldığınızda. Şu kalabalıklar içinde yalnızlık meselesi değil.

Küçükken annemi hiç beğenmezdim sözlük. Sevgi başka. Canımı veririm uğruna. Ama daha çocukken bile alacalı beleceli şeyler ilgisini çekiyor işte insanın. Annem neden makyaj yapmıyor? neden susuyor? mesela neden sık sık çıkmıyor dışarı? ne anlıyor muhtemelen dinlemediği radyoyu sürekli açık tutmaktan? ya da ne zevki var gece gece o balkonda oturmanın? Neden paspal giyiniyor evde?

Fark ediyorum ki her geçen gün ona benziyorum. Makyaj bok gibi bi şeymiş. Maske! Çıkınca altından gerçek yüzün kalakalıyorsun. Çok konuşmak da bi boka yaramıyormuş. Insanlar laftan anlamıyorlar çünkü. Çene yormaktan başka bi şey değil. Koşa koşa yanına gideceğiniz biri yoksa dışarı çıkmak daha çok moral bozuyor. Sevdiklerin de genelde yanıbaşında oluyor zaten.

Şimdi sabahtan beri çıkarmadığım bilmem kaç senelik pijamam, üzerimde lisedeki futbol takımının forması, kulağımda kulaklık, balkonda uzattım ayaklarımı. Ve bu durumdan inanılmaz zevk alıyorum.

Iyiki de olduğun gibisin be annem. Seni çok ama çok seviyorum.
Su an bi bicak alip herkesi bicaklayip oldurmek istiyorum.
hayvanlar gibi çok özledim.. çizik gözlerini, ağzıma sıçmasını.. özledim lan. ya gerçekten çok özledim. hani böyle karnın ağrır ya. öyle özledim..
Bu gun elim ayağım çok dengesiz. Her şeye dokunuyorum istemsizce. Sözlükte 2-3 kişiyi takipten çıkartıp tekrar takip ettim. Az öncede whatsappdan hiç konuşmadığım arkadaşımı aradım boşuna 10 dk konuştuk. Başka kaza yapmadan ben yatayım en iyisi.
babam annemi itfaiye hortumuyla dövüyor. kardeşim hasta ve babam kardeşimin hastane paralarıyla gidip kumar oynadı, tabi kaybetti geri zekalı.

ama iyiyim ya, iyiyim işte be.
het bayram olduğu gibi bu bayramda da büyük halaları, amcaları ziyaret ettik. Aradan geçen 1 yılda iyice çöktüklerini, yaşlandıklarını gördüm bu yıl iyiden iyiye. Ve Onların bu halini görmek üzdü sevgili sözlük. Her ne kadar meslek nedeniyle her geçen gün duyarsızlaştığımı hissetsem de söz konusu yaşlılar olunca hüzünlenmeme engel olamıyorum.
11. Sinifta arapca öğretmenine aşıktım.
Süper manyak bir mahallede yaşıyorum.
iki ev ötede kaşar bir hanım abla var.
Mahalle muhtarı ve azalar da buna hasta.
Bizim kaşar abla sağa sola namuslu ayakları yapıp, gizliden gizliye pornokrafik fotoğraflar yolluyor.
Böyle dildolu, selfi Çubuklu falan.*
Malzeme o biçim ortada.
Neyse efendim;
Mahalleye başka bir kaşar taşınıyor ki olaylar başlıyor.
Bu namuslu geçinen kaşar abla, namussuz görünen hanım Ablaya kafayı takıyor.
Tabi ki kaşar ablanın önünde muhtar, arkasında azalar, grup halinde takılıyorlar.*
Diğer hanım Ablaya bir komplo, bir iftira.
Mahalleden sürmeye çalışıyorlar.
Kısa vadeli sürülüyor ama yine geri dönüyor.
Bakalım mahalle nasıl karışacak?
Ama eminim karışacak.
Gelişmeleri aktarmaya çalışırım.
itiraf;
O kaşar ablanın götüne dildo sokmalarını istiyorum.
Zaman geçtikçe daha çok alışıyorum yalnızlığa. Daha çok umursamıyorum insanları ve daha çok anliyorum tek dostumun ben olduğunu.
Kalbim kırık mi artik ya da yaşananlara mi alıştım; bilmiyorum.
Hiçbir şey hissedemez oldum, ne birini (genel anlamda) taniyasim ne de biriyle konusasim var.
Gün geçtikçe kendime daha cok açılır oldum. Kendim sanki bi nevi ruh esim ve her yere götürüyorum onu. Tüm dertlerimi, mutluluklarımi ona söylüyorum ve o da burda soylesin ya da sunu şöyle yapmalisin gibi ogut verici cümleler söylüyor.
Sonra beynim hep düşüncelerle dolu. Bazen düşünüyorum; acaba birinin hayatında iz biraktim mi? Iki güne unutuldum mu yoksa? Söylenen sözlere bakıyorum; kimse verdiği sözleri tutmuyor be sözlük.
Su saatlerde disarida bi uçurumun en dibindeki banka oturup, saatlerce düşünmek isterdim. Ve hafiften de yağmur yagip usumesini.
Neden hayat cok sacma ve aklimiza dahi gelmeyen şeyler yasiyoruz?
Neden bu caresizligimiz?
Ben çok yoruldum sözlük.
hegel beyin, sınırlarını bilmek zaten onu bir kere aşmış olmaktır sözünden hareketle bir şeyi istemeden veya yapmaya kalkışmadan evvel, önce kendi sınırlarımı ve daha sonra dış dünyanın eylemlerime ilişkin sınırlamalarını tasavvur etmeye çabalarım. böylece devinenden daha çok boş duran bir insan gibi görünürüm. etrafımdaki insanlar -başta ailem- bunu düşünüp görecek bir yetkinliğe sahip olmadığından birtakım gereklilikleri, yapılacakları ve alınacak kararları terk ettiğimi düşünürler. dolayısıyla -bu düşüncelerinin gereğinden- eylemlerimde kendilerini söz sahibi sanırlar. işte tam da bu yüzden karşı tarafı yetersiz ve eleştirilebilir görürler.
pisliğin tekiyim.

her gün bu başlığı okurum,okuyup içimi rahatlatmaya çalışırım.insanların dertlerinden mutluluk arayan aptalın tekiyim.
Bugün hayatımdaki yükten kurtuldum. O kadar hafifledim ki keşke daha önce bu duyguyu yaşasaydım.
Çok yıllık ilişkimin ayrılık dönemlerinden birinde arkadaşlarım bana birini ayarlamak istediler, çocuk baya yakışıklıydı, çift buluşması gibi bir şey olacaktı. Kabul etmedim, sadakat bağlılık... Yerime götürdükleri kızla çocuk yıllarca çıktı, diğer çift ayrıldı onlar ayrılmadı. Bu kader midir?
Yazmadım bugün..
sanırım ben umutlandım yada fazla aldandım ..
Kendimce kandım, kanadım..
zevk alamıyorum.
Ne zaman mutlu olsam ardından huzursuz hissediyorum. Mutluluk bana ait bir duygu değilmiş gibi, layık değilmişim gibi. Kötü şeyler olacakmış gibi. Ne saçma bir his bu. Ne saçma bir insanım ben.