bugün

Zor bazı şeyleri itiraf etmek.
Dün gece bi Anadolu çomarıyla beraber kalmak zorunda kaldım işim gereği. Sahura kadar uyumadık televizyona falan bakıyoruz adam saatlerce Bayburt sığırlarını izledi lan. Hayır yani birde "off sığıra bak, ne but vardır şimdi bunda" falan diyor. Samimi olmadığım için sövemedim de. Canım sıkıldı kalktım balkona çıktım. "gel gel bulamazsın bu sığırları başka yerde" diyor.

Hint horozu ya! Ulan bi kerede heavy-metal takılan bi arkadaş denk gelsin be! Zall'ın bile sohbetine razıyım o derece.
3 gündür denizdeyim sözlük. sallana sallana dengem bozuldu. çok zor iş denizci olmak.
Sıkıldım ben yine sözlük.
Kendimi psy gibi hissediyorum. Parlamış ve sönmüş.
minyon, zayıf ve beyaz tenli kız hastasıyım!
bu gün youtube da bir şarkının yorumlarını okurken bir yorum gördüm;

"15 senelik evliyim 2 tane de çocuğum var ama yine de unutamadım seni be"
çok kötü hissettim kendimi.. unutamıyor demek ki insan.. şair demiş ya oğlun kızın olsun unutursun mihriban diye..ama o işler öyle olmuyor demek ki.. kendimi gördüm resmen o yorumda.. ama o evlendiği kadına da acıdım.. kesinlikle çok da iyi bir kadındır çok seviyordur 2 çocuğunun babasını.. zaten insanlar kendilerine zarar veren insanlara değer veriyorlar..
oysa ben o gece yüreğim elimde sana bir sırrımı söyleyecektim..
şu mermi içini delmeseydi eğer, seni alıp götürecektim..
beni vur.. beni onlara verme..
çok pis sıkılıyorum.
ilk defa bu başlık altına entry giriyorum, sipariş üzerine. Yazacak bir başlık bulamadım, en uygun başlık buydu.
itiraf edeceğim birşey yok.
Kendime verdiğim en büyük zararlardan biri bel fıtığı amk.
Ne illet bir şey bu ya. Küçükken habire odamın modelini değiştirirdim o mobilyalar ağır olunca iktirirken falan tabi zarar vermişim belime. Bir de annemin de bel fıtığı var diye alışveriş poşetlerini yüklenir alırdım hep elinden taşırdım. Baya zarar vermişim bele zamanında. Sözde pratiklik olsun diye eşyaları tek tek değil hepsini bir çırpıda çıkarayım diye s.kip atmışım belimi.
Önceden dert etmezdim de şimdi baya dert oldu içime. Yürüyüş yapmayı çok seviyorum. Topuklu ayakkabı gitmeyi de seviyorum baya.bunlar belfıtığının düşmanları. uzun süre ayakta kalınca direk çıkıyor fıtık. Ağır kaldırma olaylarına da dikkat edemiyorum işleri benden başka yapcak insan yok.
Bele yüklendiğim günün gecesi acayip ağrılı geçiyor. Yaşım genç lan daha yapcak yığınla şey varken hareket kısıtlayan bir durum olduğundan baya üzülüyorum. Keşke dikkat etseymisim zamanında amk.
kayıp hissediyorum. hiçbir şeyden emin değilim. korkuyorum. bir gemiye atlayıp uzaklara gitmek geliyor içimden.
Kaç gündür uyku dengem bozuldu. Günlük 3 saat ancak uyuyorum. Yine uyku yok. Normale dönmek istiyorum artık ya. Yorgunluktan bayılcam artık. Allah'ım sen yardım et.
çok yalnızım ve mutsuzum ne yapacağım hiç bilmiyorum.
Yine yalniz hissediyorum kendimi.Sevdigim adamin yaninda bile...Bazen soruyorum kendime onu seviyormuyum gercekten diye...Peki neden gitmiyorum??kaldim iste.Sanki sonsuza kadar gibi..Bu duygudan kurtuldugum gun mutlu olacakmisim gibi geliyor.
sahibinden.com a bisiklet ilanı vermiştim, uzun zamandır satılmadan duruyordu, bugün müşterisi çıktı. alıcı ürünü almak istiyor ancak bana güvenmiyordu, yani diyor ki ilk önce sen malı gönder sonra ben sana parayı yollarım. hiçbir alışverişte ürün önce yollanmaz, zaten daha önce alışveriş yapmamış belki de o yüzden böyle güven sorunu var. bir türlü anlaşamadık adamla, elime ürün geçmeden kesinlikle paramı yollamam diyor. ben de en sonunda pazarlamacıların kullandığı ikna edici yumuşak dilimi kullanarak kendimi onun yanında gibi gösterdim ve adamı yola getirmeyi başardım.
bende okumasam oylamasam kimse okumayacak oy vermeyecek mukemmel yazan var. bunlar ne anlar zaten yazardan entryden.
hih.
başım çatlayacak neredeyse. bu ağrı nereden çıktı şimdi !
sanırım benim derdim yokluğuna alışamamak.
keşke buna mecbur olmasaydım.
onu dışarda bir yerde görünce ne kadar nefret ediyorum desem de kalbim küt küt atıyor, elim ayağım birbirine dolaşıyor. bir de gördüğümüz zaman whatsapp'tan yazıyoruz birbirimize o da ayrı tuhaf. bu işin sonu nereye gider bilmiyorum. yaşananlara, konuşulanlara rağmen kopamadık kopamıyoruz sanki.
ben kendi kendime ingilizce konuşuyorum. yani iç sesim tamamen ingilizce. sokakta yürürken, bir şeyler araştırırken, hatta biri ile konuşurken bile bazen yanlışlıkla sesli söylüyorum belli belirsiz oluyor gerçi ama utanıyorum. ingilizcem çok iyi değildir aslında, hani gramer benim için her zaman çok zor gelir. Nedenini bilmiyorum, belki ingilizce konuşabilen diğer insanlarda böyledir demiştim ama hayır sanırım kimse benim kadar şapşal değil.
Bir zaman sonra anlıyorsun, senin için bir su birikimin üstünden bile atlamayan insanlar için okyanusları aşmaktan vazgeçmen gerektiğini...
ilkokulda öğretmenimin kafasına saksı fırlatmıştım. pişmanım
Siz siz olun sevgilinizi göndermeyin, ayırmayın yanınızdan bi yere. Hele yurt dışına asla. Hayat, geleceğimiz derken bir sene onsuz geçiyor. Özledim.. Çok özledim lan. Ben yokken onu başkaları görüyor, başkaları onunla konuşuyor.. Aynı sokaktan geçiyor, aynı mekanı paylaşıyor, aynı otobüsü kullanıyor.. Çok garip bi duygu çok buruk. Bulunduğu yerden nefret etmeye başlıyorsunuz her ne kadar muhteşem hatta belki dünyanın en görkemli yerlerinden biri olmasına rağmen. Belki yıllar önce hayallerinizde yer ayırdığınız o yerden soğuyorsunuz. Kapkalın bi duvar gibi oturuyor aranıza, buz gibi.. Sokaklarda caddelerde birbirine sarılan çiftler, elleri sımsıkı birleşenler.. Onlara bakıyorsunuz iç geçirerek, hayaller kalıyor geriye bir tek. Çok zor bu hayat, çok soğuk bazen. Elinizden hiçbir şey gelmez ya bazen öylece durursunuz olduğunuz yerde, boş boş aynı yere saatlerce bakarsınız.. Sarılacak kimseniz yok.. Karşısında bütün çaresizliğinizle ağlayacak yaslanacak kimseniz yok.. Mutluluğunuzu bile istediğiniz gibi paylaşacak kimse yok.. Kimseniz yok.. Sonra her şey birikir birikir birikir içinizde bütün saçma sapan duygular işte.. Avazınız çıktığı kadar bağırmak istersiniz, ses kalmasın bitsin yeter ki içimdeki bu karmaşık duygular çeksin gitsin. Başka bi yolu var mı bunun? O gelince düzelir mi her şey? Ya bu koskoca aylar içinde bir kez olsun göremezsem yüzünü? Kaybolamazsam kollarında.. istersem kokusunu? Bir sürü soru.. Tek istediğim iyisiyle kötüsüyle ama hala benim olarak dönmesi. Unutmadan, sevgiliye not: Bu son bensiz çıkışın sevgilim, geldiğinde bi daha bırakmam seni!
çok seviştim, çok...
hem de öyle böyle değil.
hem de öyle böyle kişilerle değil.
pişman mıyım; hayır.
yine olsa yine yapar mıyım; evet.
hala yapıyor muyum; tabi ya salak mısın?
içinde bulunduğum zaman dilimi cok bilinmeyenli denklem sanki, biri, bişey bu denklemi cözmeli ya da en azından yavaş yavaş da olsa parametreler açığa cıkmalı. bu bilinmezlik, nereye..