bugün

#26484800 hala...
suçlamalar meşe ağacının dalları gibi dağınık. tam bir yolculuğa çıkacak iken ofsayta düştük. dünya içine kustukça kaoslara koştuk. intihar eylemlerinde bulunduk sevdik ve yarım kaldı tüm ihtimaller, masum roller amansız, geceye anca iki rekat kitap sığdırabildik. günün geceye söylediği, ölümün hayata bahsettiği bizim bilmediğimiz bir duyguyu yaşadık, yaşıyoruz, yaşayacaklar.
Bi numara sallayip birine biseyler anlatmaliyim.icimdeki sıkinti anca oyle gecer diye dusunuyorum hani boyle icinizde bisey vardir anlam.veremediginiz napacaginizi da bilmezsiniz suan oyleyim o yuzden belki.buraya yazsam.sanki duzelirmisim.gibi geliyo ama suan umut yok sanki cidden numara sallayip anlatsammı bisiler hep bu akillari emrah serbesten ogreniyorum. Kisaca sozluk suan hic yasayasim yok. Cinayet aleminin allahini nefret soylemlerinin daniskasini isleyebilirim suan sadece gecmise bakip icine sicilmis cocuklugumu dusunerek.
#seha okuş- hasretinle yandı gönlüm

Sana "selametle" deme demiştim!
Yakışmıyor demiştim. ikimize de yakışmıyor demiştim.

Neden bu kadar inatsın sevdiğim? Üşüyorum yangınların arasında. Tek bir zerresini kıpırdatmıyor esen rüzgar koyu kırmızıya çalan alevin.
Koyu kırmızı alev olur mu deme, oluyor benim düşlerimde.

içim hüzün kokuyor. Kelimelerim ise sen.
Beni sendiz bırakma, dayanamamaktan korkuyorum.

Söylesene sevdiğim, kolay mıydı nefesine alıştığın bir düşünceden vazgeçmek?

----

Meryem.
#müzeyyen senar - benzemez kimse sana

Nasıl atıyor kalbim bilmiyorsun, diymuyorsun. Dilerdim ki elini kalbime götürüp hissedebilsen.
Ellerim titriyor. Nefesim hızlanıyor. Bayılacak gibi oluyorum.
Yoksun sen.
Ağlamak istiyorum, hakkın yok diyor fısıldayan rüzgar. Halbuki ne de güzel anlatıyordu seni bana birkaç uykusuzluk önce.

Rüzgar bile küstü şimdi bana. Kokun yok. Nefesin yok. Dokunuşların yok. Bomboş esiyor güzelim rüzgar.

Gözlerimi kapatıyorum. Yine karanlık. Bekliyorum, sen geleceksin ve gözlerimi kamaştıracak diye bekliyorum.
Gözlerim kamaştığında duyduğum acıyı özlüyorum.
Kamaşmıyor gözlerim. Yoksun sen. Niye kamaşsınlar?

Daha saatlerini ayırman gereken onlarca yer vardı halbuki vücudumda. Nerelerdesin sevdiğim?

--

Meryem.
- uyuyamadım uyuyamıyorum. Kavga etmekten nefret ediyorum ve seni çok seviyorum.
+ ben de seni çok seviyorum. Bir daha sakın yapma böyle.
-ben çok üzüldüm
+ ben de çok üzüldüm. Şuan sarılmam gerekiyor sana.
- gözlerinin içine bakıp seni seviyorum demem gerekiyor!
* çok seviyorum sözlük çok.
özgecan olayı birçok kadının hikayesini ortaya çıkardı. herkes uğradığı tacizleri, gördüğü şiddetleri anlatıyor sosyal medyada. okudukça utandım erkekliğimden, hemcinslerimden.lakin bunların olmasının önemli bir nedeni de kadınların yaşadıklarını anlatmamaları. elbette kadınları suçlamıyorum bu konuda. yaşadığınız korku size fazlasıyla yetiyor, artı bir de etrafınızdan damga yeme olasılığız var.sıkıntı zihniyette, toplumda. aman kimse duymasın, rezil oluruz, baban veya abin duyarsa katil olur, başımız derde girer vs. bunları aşmalıyız. toplum olarak sahip çıkmalıyız mağdur olana.
mesela eski romada ağır suçlar işleyenler "infamis" olarak fişlenirdi. (bilmeyenler için infamis=şerefsiz). ve toplum infamis olanları dışlardı. hiçbir şekilde ne selam ne sabah, ne alışveriş.hiçbir şey yok. böylece insanlar şerefsiz damgası yemekten korkar ve onurlu bir şekilde yaşamaya çalışırlardı.
bizim toplumumuza da böyle bir bilinç aşılanabilir. tabi birden olacak diye bir şey yok. bunun için on yıllarca sürecek bir eğitim gerekli. lakin bu işler idamla falan olmaz. eğiteceksin. kadına, kadın olduğu için saygı göstereceksin.

bu eğitim ailede başlıyor elbet. misal annem. annem şiddet görmüş bir kadın. hepimizin ailesinde olduğu gibi malesef. babam olacak adamdan şiddet gördü. ama annem bunları yaşadığı için bana kadınlara saygı duymayı öğretti. değil şiddet, kötü söz bile söylememem gerektiğini söyledi. çocukken yaptı bunu.bu yüzden anneme ne kadar teşekkür etsem az.

evet ağaç yaşken eğilir. şimdi olanlar için belki geç ama gelecek nesiller için bunu yapmalıyız. herkes çocuğunu düzgün yetiştirse böyle bir sıkıntı yaşanmaz diye düşünüyorum.

asıl itiraf kısmına gelirsek.yazarken farkettim aradan yıllar geçse bile babama olan öfkemi yenemiyorum. o anılar silinmiyor malesef zihinden. haberlerde kadına şiddet haberi çıktığında babam söyleniyor bazen. o zaman " ulan şerefsiz, sen ne boktun ki şimdi milleti kınıyorsun?" diyemiyorum. yutuyorum. belki cidden pişman olabilir ama bilmiyorum.onu bu konuda affedemeyeceğim sanırım.
Keşke kalbimi sökebilsem yerinden...
o değil de, ne güzel sıcacık yataktan enrty giriyoruz şu an hepimiz.. hangimizin aklında acaba sokakta değil yorganı, ayağında bir çift çorap bile bulunmayan suriyeli, türkmen çocuklar... kendimden utanıyorum bu yüzden, elimden hiçbirşey gelmiyor çünkü.
Benim hiç takım elbisem olmadı. Düşünüyorum da, eğer bir gün üstüme yakışabilecek bir takım elbiseye sahip olursam, bu anın tadını çıkarmaya çalışacam. Bol bol fotoğraf çekerim herhalde. Belki de daha da ileri gidip hayatım da sahip olduğum ilk takım elbisemle yatağa girip uyurum büyük ihtimal. Ne kadar ironik değil mi?
Belki birileriniz: 'bu çocuk kafayı yemiş galiba' diyebilir. (Gülüyorum)
Ne denilirse denilsin, umrumda değil. Önemli olan o takım elbisenin üzerimde durduğu her an için mutlu olmaya çalışmak değil mi?

Bir gün Hayalimdeki o takım elbiseye sahip olursam buraya yazacağım..
bencil insanlardan nefret ediyorum.. ve kendini bişey sananlardan..
Öncelikle tesekkur ediyorum. Gelmiş Geçmiş hayatima giren beni yeni halime kavusmama sebep olan insanliktan nasibini almamis yaratiklara.
aslinda anlatacagim cok şey var da neresinden başlayacağım bilemiyorum.
beklenemedik anda hayatıma giren ve yine ayni hizla çıkan cihan a (en arka cam kenari) a bu sözlerim ilk önce şaşırdım dogrusu tepkini koymustun giderken ani hızla geri döndün vicdanina sarilmis sevgilinide koynuna alarak. Beklenmedik bir durum degil aslında ilk defa yapmıyorsun böyle bir ibnelik. Herkes hayatta layık birini bulur kendine senin gibisine zeynep yaraşır.

yanlış yanlasilmasin kötülük olsun diye degil bogazima kadar dolmusken ben susamiyorum. Herkese her yerde mağdur rolünü oynamaktan vazgeç. Ama hakkını odeyemem. Gözümü actin. Bir daha karşıma cikma cihan bu bir tehdit degil. Yaparım bilirsin. O salak sevgilinde azcık gözünü açsın. hem kızıyor hem sinirleniyorum hem de uzuluyorum
O kiza.

anlatmazsam ölürüm beklediğim biri vardı beni görmesini istediğim evet geldi saatler öncesinde gördü beni istediğim beklediğim tepkiyi aldm senin gozlerindeki gördüğüm duyguyu gördüm onun gozlerinde de.

Cihan

Kendi kibirinde boğul lütfen.
#hüsnü arkan- hoşçakal

Meryem sana asla ihanet etmedi. Yalan da söylemedi. Meryem'in sadece sana ihtiyacı vardı.

Yazma bana dedin meryem'e!
Açma desen açmayacak mı sanıyorsun çiçekler? Doğma desen doğmayacak mı güneş?
Esme desen esmeyecek mi artık sen kokmayan rüzgar?
Boşver, esmesin zaten seni getirmeyecekse.

Senin hayallerinde yaşayan bir insanı öldürmek acı vermedi mi peki sana?
Üzülmedin mi meryem'in hıçkırıklarını dinlerken?
O aynada iki göğsünün üzerindeki iki beni hayranlıkla izlerken sen de oraya değil miydin?
Gözyaşlarının köprücük kemiklerinde birikmesini izlemedin mi gizlice?

Bunlar belki de senin okuyacağın son satırlar adam.
izin verme. Bunların meryem'in yazacağı son satırlar olmasına izin verme adam.

Sana gitme demeyeceğim, ama gitme lavinia.
Günün en güzel saatleri bunlar, yanımda kal.

--

Meryem.
Ben o kadar salağım ki... bana tecavüz etmeye kalkan adamı affettim ve onunla sevgili olmaya devam ettim. Bunu nasıl yaptım biliyorum. Belki beni sevdiğine inandım, belki de kirli olduğuma ve beni o şekilde kabul edecek tek erkeğin o olduğuna. Ne aileme anlatabildim ne de en yakın dostuma. Bu o kadar korkunç bir şeydi ki... anlayamazlardı. Bir ormanda sevdiğim dediğin adamın sana saldırmasını kim anlayabilir ki... Onun altında yapma diye yalvarırken yaşadığın korkuyu, endişeyi, üzüntüyü kim anlar ki... Hem sormazlar mı ne işin vardı onunla ormanda diye. Sorarlardı tabi... Kim inanırdı ki piknik yapmaya gitmiştik demene... Kim inanırdı onu çok sevdiğin için ona güvendiğine? Kimse inanmazdı tabi. Sadece orospu diye dedikodun yapılır rezil olursun dedim kendi kendime. Çok küçüktüm daha. Nedir ki 17 yaş? O yaşta ne aşkı? Ne sevgisi? Ne sevgilisi değil mi? Cahillik işte. Evleniriz bu ikimiz arasında sır olarak kalır dedim kendi kendime. Ne büyük aptalmışım ama anlatmaya kelimeler yetmez. Sonra ne mi oldu 4 yıl sürdü ilişki ve o terkedip gitti. Ben o gün bana tecavüz etmesine izin vermedim ya da en azından içime girmesine. Ama bu ne o anki korkuyu ne o acıyı ne de o öfkeyi yok yapmadı hiçbir zaman. Şimdi evlilik yok hayaller yok o masum kız yok. Ben Varım sadece... ruhum kanlar içinde acı içinde o ruhun üstündeki beyaz elbise çamur içinde sanki bir bataklıktan çıkmış gibiyim. Nasıl temizlenir bu ruh, bu beden?
#feridun düzağaç - düşler sokağı

Hala savaşıyorum. Gücünün son demleriyle yanındaki yarım asırlık zevcine bakan yaşlı bir kadın gibiyim.

Beni sevmiyor musun yoksa? Kalbin de mi titremiyor? Kelimelirin de mi bitti?
Bak, Meryem'in kelimeleri hala sıcacık.
Bir sigaralık vakti var belki de.
Ağlıyor bir başına meryem. Gözyaşlarını silecek kimsesi yok.
Ölücerse şuracıkta, kim fark edecek kimsesiz meryem'in yokluğunu?
Sen fark edecek misin adam?
Ondan kilometrelerce uzaktayken duyabilecek misin atmayan kalbini?
Şşş! Fark edeceksen bile sakın belli etme Meryem'e
Şu dakikada kıyar canına meryem.
Yeter ki farkında ol. Yeter ki duy sesini.

Allah'im, kalbim aciyor.
"Sevdadandır dedi annem aldırma, aldırma gel yanıma" diye cevap verdi feridun abi.
Sen gittin, ben de şarkılarla konuşmaya başladım adam.

--

Meryem
#müslüm gürses - sensiz olmaz

Bana birini anlatmıştın hatırlıyor musun?
Başka bir adamı. Kelimeleri vardı adamın. Bir de kelimelerini harcayacak kadını.

Sonra bir gün kadın adamı kelimeleriyle baş başa bırakıp gitti. Ama hala kadına harcayacak kelimeleri vardı adamın.
Adam durmadı da. Harcadı kelimelerini kadına. Kadın duymadı. Duysa bile umursamadı güzel adamın güzel kelimelerini.

Bunları hatırlıyor musun adam? Yüzüne vurmak gibi olmadı değil mi? Dur bak, bağlayacağım şimdi.

Peki meryem? Meryeme yazmamasını söyleyemezsin adam.
Hala harcayacak güzel kelimeleri var meryem'in adamin umurunda olmasa da.

--

Meryem.
Her sorana en büyük hayalimin bir kız çocuk olduğunu söylüyorum..

Ama bu kadar o.ç.nun arasında nasıl yetiştirip, koruyacağımı bilmiyorum.. Galiba çocuğum olsun istemiyorum..
inşallah seneye aynı şehirde olacağız onu gerçekten çok özledim seni seviyorum.
#leonard cohen- famous blue raincoat

Bana yalan söylüyorsun deme. Meryem sadece kendine yalan söyler. Başkalarına yalan söyleyecek kadar kirlenmedi henüz.

Yoksa unutuyor musun meryem'i?

Köprücük kemiklerine kadar inen kahverengi dalgalı saçları vardı meryem'in. Eğilince göğsünü kapatıyordu.
Sen söylemiştin kapattığını.
Asla yerinde sabit durmayan kırpmaları vardı. Kocaman açık kahverengi gözleri vardı. Sol göz çukurunun iç tarafında bir beni.
Belli belirsiz bir kemer vardı burnunda. Sol gözünün altında masmavi bir damarı vardı.
Onu diğerlerinden farklı kılanın bu damar olduğunu düşünürdü.
Kendinden asık, ince falat biçimli dudakları vardı.
Yüzü de sivriydi meryem'in.
Kaşlarını çok beğenirdin.
Kirpiklerini kısa bulurdu meryem.
Olsun, demiştin; uğruna şiirler yazmaya yetecek kadar uzun.

Çok geniş olmayan omuzları vardı. Çıkık köprücük kemikleri, incecik bir beli vardı. O kadar inceydi ki yok gibiydi.
Bir sıkımlık bilekleri vardı. Belki o kadar bile yoktu.

Soluk tenliydi meryem.
Sağ kolunda büyükçe bir beni vardı, sen çok severdin o beni.
Ben demişken, iki göğsünün üzerinde birbirine bakan iki beni vardı. Tam göğsünün kabardığı yerde, karşılıklılardı.
Ağlarken köprücük kemiklerinden taşan yaşlar ıslatırdı bu iki hüzünlü beni.
Sen de oradaydın adam. Hatırlıyorsun değil mi gözyaşlarının yaktığı buz gibi bedeni?

Şimdi birdaha bak adam.
Birdaha hayal etmek istemediğin meryem'e bak.

--

Meryem
#müzeyyen senar- agora meyhanesi

Daha 18inde, koca bir kadın meryem.

Vedaları seviyorum demiştim. Çünkü bazı vedalar yeni ve güzel başlangıçlara sebep olur demiştim.
Sen de dedin ki; vedaları sevme.

Düşündüğüm kadar koca değilmişim demek ki.
Henüz bir vedanın ne kadar iğrenç olabileceğini düşünemeyecek kadar küçükmüşüm.

Ben yine o iskeledeyim adam. Rüzgarın bana seni fısıldadığı iskelede.
Bir vapur yaklaştı iskeleye. Şansa bak, vapurun adını meryem koymuşlar.

Nereye gittiğine bile bakmadan bindim vapura.

Unutma, senin bana harcayacak vaktin yok ama benimse seni düşünecek vaktim çok.
Alt kattaki büfeden bir gevrek aldım. Üst kata çıkıp martıların gelmesini bekledim.
Vapurun düdüğü çaldı ve bir anda martılarla doldu vapurun etrafı. O kadar çok martı geldi ki bir an karşıyı göremedim.

Bir parça kopardım gevrekten. Yavaş yavaş atmaya başladım. Bir ara bir martıya takıldı gözüm, tek ayağı siyahtı martının.

Hiçbir şey sonsuz değil ya, çok geçmeden bitti gevrek. Henüz yolu yarılamamıştık.

Baktım martılar hala uçuşuyorlar. Gevrek parçası bekliyorlar en susamlısından. Tekrar aşağıya indim gevrek almaya. Büfedeki adam yok abla, kalmadı dedi. Sağlık olsun dedim çıktım tekrar yukarı.
Şimdi bir sigara ne güzel giderdi.
Yağmur yağsaydı, ben güzelleşseydim, sen sigarımı yakardın değil mi adam?
Öyle demiştin.
Neyse, yazık oldu vapurda sigarayi yasaklamaları.

Bir süre martıyı izledim.
Sonra fark ettim ki hiçbir farkım yok tek ayağı siyah martıdan.
Bilinçsizce uçuyorum vapurun etrafında. Tek tek yakalıyorum attığın sevgi parçalarını.
Duruyorsun ama. Neden duruyorsun?
Bense hala bekliyorum minik dahi olsa bir parça için.
Kalmadı mı yoksa hiç kalbinde?
Rica ediyorum adam, in bir bak alt kattaki büfeye. Belki kalmıştır birkaç parça sevgi kırıntısı.

--

Meryem
özgecan ın ölümü beni derinden yaraladı. beren saat kadar cesur değilim. ama bir yerde dökmem lazım içimdeki zehri.
29 yaşındayım ben. çok defa gördüm. çok defa yaşadım.
ilk başıma gelen olayda 4. sınıfa gidiyordum. okulun hademesi kızlar tuvaletindeymiş. görmedim. içeri girdiğimde adam çekiyordu. çıkmak istedim. bir anda elimi tuttu. diğer eliyle çekiyor yüzüme bakarak dudaklarını ısırıyordu. ağlamaya başladım. çok korkmuştum. bana bunları birine söylersem kötü şeyler olacağını söyledi. bir daha dersten çıkıp tuvalete gitmedim. ertesi yıl da orta sondan bir kızı kaçırdı bu şerefsiz.

ortaokul 2. sınıfa geldim. yaşadığım o olay yüzünden erkeklerden uzak durmaya çalışıyordum.
beden eğitimi dersinde sınıf nöbetçisiyidik. ben ve ozkan.
ozkanla hiç kavga etmezdik biz. hatta iyi anlaştığımız bile söylenebilir. benden hoşlandığını söyledi. sevdim aslında. iyi biri diye düşünüyordum. o an bana yaklaşınca tedirgin oldum. göğüslerime dokunmak istedi. elini uzatınca bağırdım ve sınıfı terk ettim. bundan tam bir hafta sonra. yine beden eğitimi dersi. soyunma odamıza girmiş çamaşırlarımı almış. der sonunda basketbol potasına attı ve bağırdı. hadi gel alsana diye. rezil oldum. son bir yıl kimseyle konuşmadım desem yeridir.

lise 1.
metin diye bir çocuk var. bizden 10 gün geç başladı okula. oldum olası yazım ve notlarım düzenlidir benim. bazı derslerin defterlerini istedi verdim. ertesi gün defterlerimi ciltleyip getirdi. teşekkür etti. çok kibar ve iyi görünüyor. aradan bir iki ay geçti. sürekli ilgili. ve sonunda bana sevgili olmak istediğini söyledi. kabul ettim. sömestr tatiline 2 haftavar. beni evlerine çağırdı. annesi ve ablasıyla tanıştırmak için. tamam dedim. gittik evde kimse yok. koskoca bir villa. evleri de şehrin bayağı dışında. tedirgin oldum ister istemez. gel bizimkiler gelir şimdi dedi. oturduk. televizyonu açtı. SANA bir şey izletmek istiyorum dedi. bir kaset koydu. bu bir pornoydu. kapatmasını istedim. ayağa kalktı. beni tuttu. videoda kadın erkeğin cinsel organını ağzına almıştı. bunu bana yapar mısın dedi. tabi ki hayır dedim. ağlıyordum. saçlarımdan tuttu kulağıma eğildi. seni seviyorum. ve bana bunu yapmanı istiyorum dedi. nasıl sevgiyse artık bu. bir anda indirdi pantolonunu ağlıyorum kaçamıyorum. bırakması için yalvarıyorum. bırakmadı. zorladı. kustum. sonra bıraktı. kaçar gibi eve gittim. ertesi gün okula gittiğimde duyduklarım beni delirtti. artiksusmaklazim in kanlı külotunu göstereyim inanın demiş herkese. o gün ben bir canavara dönüştüm. bunu yakaladım ve kafasını peteğe vura vura itiraf ettirdim. o okuldan atıldı. ben 10 gün uzaklaştırma aldım.

döndüğümde artık bambaşka biriydim. tıpkı erkekler gibi. sert kavgacı saçma sapan bir tip.
lise boyunca bir daha erkek arkadaşım olmadı. sevdiğim adamı uzaktan izlemekle yetindim. ders çalıştım ders çalıştım.

ÖSS sınavına 20 gün vardı. deliler gibi ders çalışıyorum. gece yarılarına kadar. misafir var evde. yatılı. köyden bir akraba. dedemden büyük. Gece saat 2. mutfakta ders çalışıyorum. evimdeyim yani. ötesi yok. birden mutfağa girdi. güzel kızım aferin çalış falan dedi. bir bardak su içti gitti. 10 dakka sonra geri geldi. elinde bir kalem. al bununla çalış dedi. oturdu yanımdaki sandalyeye. bir anda yaklaşıp dudağımı öptü. artık tecrübeliyim ama. masadaki meyve bıçağını aldığım gibi eline geçirdim. adamın oğlunun düğünü var ertesi gün. çık git bu evden hemen şimdi dedim. pılı pırtı topladı çıktı namussuz.

saat 4 civarıydı annem uyandı. ben mutfakta ağlıyorum. anlattım olanı biteni. aman kızım baban duymasın. katil olur naparız dedi. gene sustum. gene sustum.

psikoloji bok gibi tabi sınav falan berbat. çalışmaya başladım. bir teknik serviste kayıt sorumlusuyum. yaşlı bir patronum var. ve genç bir oğlu. oğlunun diğer kayıt personeli ile ilişkisi var. kadın evli. herkes biliyor. ama susuyor. işi bırakmak istedim. yaşlı patron bana karşı hisleri olduğunu söyledi. küfrederek çıktım.

açıköğretimden okuyorum o dönem. bir tekstil fabrikasında işe başladım. 9 ay boyunca gördüklerim duyduklarım insanlıktan tiksindirdi.

devamına girmeyeceğim. dahası, daha fazlası var. anlatamadığım kimselere. utandığım. korktuğum. şimdi özgecan a bakıyorum. kim bilir neler yaşadı. neler gördü. canı nasıl yandı. kendi teninden nasıl tiksindi. biliyorum bu duyguları. keşke ben de ölseydim dediğim anlar oldu. ölmedim. sevinmeli miyim?
peki nasıl güvenmeliyim? nasıl bir adamın elini tutayım?
erkek bir turdur. ama adam olmak herkezin yapabileceği bişey değildir.
kuşburnu çayına alerjim var.
bugün kendimi ilk kez taciz ediliyormuşum gibi hissettim. hem de bir erkek olarak!

rutin bir gün, işten yorgun argın çıktım ve işyeri servisine bindim her zamanki gibi. olağan dışı olan tek durum; işlerimin yoğunluğundan dolayı birkaç dakika geç kalmış, servise binen son kişi olmamdı. koltuklara baktığımda hemen hemen hepsi doluydu, önüme gelen ilk koltuğa attım kendimi yorgunluktan. yanımda da işyerinde birkaç kez gördüğüm ama adını dahi bilmediğim bir kadın oturuyordu. işte kasılmalar tam da o zaman başladı.

malum, gündem konusu belli ve gerçekten buna içten bir şekilde üzülüyorum. yanına oturduğum ablamız da olaydan fazla etkilenmiş olacak ki; kendini koltuğuna doğru çekmeler, büzüşmeler, sanki her an kadının üzerine çullanacakmışım gibi triplere girmeler...

ablacım, insanız biz! her insanda olacağı gibi biz erkeklerde de dalyaraklar çıkabiliyor. birkaç kişinin yaptığı yanlışları tüm erkek toplumuna atfetmek niye? beni neden durduk yere tacizci, tecavüzcü statüsüne sokuyorsun, buna ne hakkın var?

bugüne kadar oldukça fazla ilişkilerim oldu. incitmeyi bırak, sesimi bile yükseltmişliğim sayılıdır. çünkü eğitimimde, aile görgümde, inancımda, düşüncemde, dinimde "insana saygı" var. hepiniz yapıyorsunuz demiyorum, ama oldukça ciddi bir grup "erkek bu, tukaka" durumlarına girmiş. yapmayın etmeyin, biz de sizin kadar insanız ve emin olun çükümüz nedeni ile insanlığımızdan ödün vermiyoruz.

saygılar.
hava biraz karardımı otuduğum sokakta dahi yürüyemez oldum. yanımdan geçen kadınlı erkekli çoğu insanda tehlike sezip kendimi en yakın bakkala, markete atıyorum. yanımda arkadaşlarım dahi olsa aynı durumu birlikte yaşıyoruz. nasıl bu hale getirdiler psikolojimizi? bunu hakedicek ne yapmış olabiliriz? ha sadece kadınlarda değil benim annem erkek kardeşimi gündüz gözüyle bakkala dahi yollarken camda yolunu gözlüyor korkusundan. arkadaşım bugün minibüste yanına erkek oturdu diye kalkıp ayakta yolculuk etti. biz ne zaman sağımızı solumuzu kontrol etmeden, insanlara karşı kuşku duymadan özgürce yürüyebileceğiz sokaklarımızda. herşeyden önce bu hakkı istiyorum.