bugün

o kadar yalnızım ki artık içime işlemiş ve kafamda deli sorular oluşmaya başladı. dışarıda sık sık iphone ön kamerasından kendime bakıp kendime yakışıklıyım aslında neden bakmıyor karşı cins bana diye sorar oldum. sonra güzel kızların yanındaki ayılara bakıp küfür günah derken gün geçiyor gece olunca ise sağ elle baş başa kalıyoruz.
neydiği belirsiz bi yakınlaşma yaşadım sözlük. onunda benimle eğlendiğini biliyordum ve bu yüzden ona öyle bakıyordumki gözlerimizle anlaştığımızı düşünüyordum ama eminim yani. sonra bu mala hafiften mesajı vermeye başladım. üstünden iki ay geçmesine rağmen hala emin değilim ayaklarına yatıyordu bu esnada.Tanışmamız bir yılı bulmuştu o ayrı mesele..

buluşmalarımız yaptığımız grup gezileri, yalnız kalmalarımızda otobüs yolculuğunda yanyana oturup beraber uyumalarımızdı. ben hiçbirşey teklif etmedim dostlar. çünkü kendisi böyle işlerde teklife gerek olmadığını kendiliğinden gelişince daha tatlı olduğunu vs. anlatırdı hep. tam bnmde hayalimdeki olayda oydu zaten. Bir sabaha karşı benim göğsümde uyuduğu gün hayatımdaki en mutlu günümdü. Çünkü ondan daha masum bir anı yoktu ve bana güvendiğini hissettirmesi beni bnden almıştı..

günler geçti yurtdışı maceramız sonlanmak üzere falan ben buna dolaylı yoldan onu istediğimi söyledim, anlamamamzlıktan geldi ve baya bir tersledi. kendisi bnden bir sınıf büyüktü ama aramızda bunun sorun olmayacağını biliyordumki bu hislerimi ona açıklamaya çalıştım. tahminimce okulu bu sene bitirip bir koca bulup evlenir. zaten şaka yollu sürekli bunu vurguluyordu, allah sahibine bağışlasın ne diyeyim.

sana neler verebileceğimi bir türlü idrak edemedin. bu lafı klişe olsun diye yazmıyorum ama hakaten öyle idi zaten hiçbirşey vaad etmedim huzurdan,mutluluktan başka. emin ol bütün hayatımı değiştirebilirdim senin için.

yanında sana bu tür güzel hisler besleyen biri varken sırf kendinden soğutmak için yaptığın hareketleri, millete kuyruk sallamaları herkes gördü. bütün arkadaşların şahit oldu.onlara hiçbirşey demediğim halde beni anlayıp teselli ettiler allah razı olsun iyiki oradalardı.

zorla güzelik olmaz bilirim. en ufak birşey hissetmediğini söylerken de gözlerine baktımmm kaçırdın gözlerini. o an samimi değildin. belki birine bağlanmak istemiyordun tekrardan ama bir insan bu duruma düşecek kadarda üzülmezdi..

o gün sana veda etmeden, ki bunu sen istedin ben bir şekilde edicektim, gittim oradan. beni yine dostların uğurladılar sen yoktun orada. arabaya bindiğim an artık kendimi tutamadım.5 günlük italya işgencesinden sonraki 5 saatlik yol boyunca her halde vücudumdaki tüm su gözlerimden boşaldı gitti.

orada yaşananlar orada kaldı diyorum herkese. millet fotoğrafları görmüş başka işler yaptım sanıyorlar, susuyorum. kimselere aşık oldum ama aşk kadar değerli olduğu halde insanı bazen bu kadar yıpratan bir duygu varmış diyemiyorum. senin eserin bu..

rabbimden bu son olsun demiştim, olmayacağı varmış olmadı. Hiçbir şekilde beddua etmek istemem ama bana yaşattığın duygular nasılmış bir kere deneyimlemeni isterim. Allaha emanet ol...
çok değişik hisler içerisindeyim, nickimi değiştirecek kadar usandım geçmişimden.

'biri'nin de dediği gibi: keşke silebilsek tüm geçmişi ve cookie'leri..
hiç bir zaman gerçek aşkı bulamayacağım. yalnız yaşlanıcağım gibi bir şey
Zall' ın resmi çok sempatik.
şu an aşık olduğumu sandığım kişiye kesinlikle aşık olmadığımı anladım.
unutmak için şehir değiştirdiğim kişi hala aşık olduğum kişi imiş meğersem.
şimdi diyorsunuz ki '' ne dandik itiraf lan bu?'' diye, demeyin öyle. iki yıldan sonra anca kendime itiraf edebildim bunu. hem de burada. büyük bir şey bu.
ah ulan, sabah sabah efkarlanan bünyem, aşk olsun sana.
ya da aşk olmasın, aşk olan her yer boka sarıyor bir zaman sonra.
Hoşlandığım kişiye kahveye gidiyoruz şu an. Babam, amcam falan yok ya daha rahat iletişim kurabiliriz. Umarım olur bişeler. Ya da olmaz, aman ne olcak. Öyle zamanım geçer. Edit: kahvaltıya. Allah söyletti herhalde kahveyi.
klasik yemeklerden hoşlanmıyorum sözlük. karnıyarıkmış, kuru fasülye pilavmış vs.. tamam bunlar da yenmeli, tüketilmeli de ben böyle daha farklı yemekler pişirmek istiyorum. italyan mutfağından, meksika mutfağından, fransız mutfağından falan...
kocam ne pişirsem yiyor bu nedenle bu halini fırsata çevirip yemek kültürümü genişleticem ve ileride o hayalini kurduğum restoranı açıcam. yapıcam bunu evet !
sözlük pek sana dert değil ama, mercedes minibüsün jant kapağı düştü. dönüp baktım ama düştüğü mevkide yok çingenler almış mutlaka.
Telefonumu bok alırsınız elimden sevgili ebeveynlerim ve bu sene gerçekten çalışcam bak söz.
''seksin en güzeli orta güzellikte hatta çirkin sayılabilecek hatunlarla olur''
Gün geçtikçe iyilesiyorum sözlük .
Zamanında başımın üstüne koyduklarımın ayaklarimin altina bilr layik olamayacaklarimi ogrendim.
Degmeyecek insanlar icin döktüğüm gözyaşlarının benden ömür çaldığını ve bu insanların bu yaslarin bir damlasini bile umursamadigini gördüm.
O asla yalan söylemez dediklerimin oturup düşününce bir çok yalanini yakaladim.
Birini kendinden cok sevmenin sadece kendi degerimi azalttigini farkettim.
Kendimle bir gördüğüm kişinin aslinda siradan bir yabancı olduğunu anladım.
Ve birini onu degistirmeye çalışmadan ve ondan birsey beklemeden sevmenin , ona hayatini endekslemenin sadece ahmaklik olduğunu.
Yapilan iyiliğin bir yanlista çabuk unutuldugunu
Hayatıma o farklı diyerek aldigim insanlarin sıradan olduğunu
Azimsadim.
Ve zamanla vazgeçemem dedigim insanlardan vazgecebildigimi bir dönüp bakınca da insanlara guvenimin yittigini fark ettim..
Ismini , cismini beynime, kalbime kazidigim kisilerin .
Yüzünü , varligini unutunca ve uyandigimda artik aklima gelenin o olmadigini fark ettigimdeyse yüzümde koca bir gulumsemeyle ozgurlestigimi fark ettim.
Babamla aramdaa tam 34 yaş var. Bıktım usandım sözlük. Siz siz olun o kadar geç sürede çocuk yapmayin hele ki ilk çocuk ! Hiç bi zaman beni anlamadı ben de onu, böyle bi imkan yok çünkü. Oysa annem.. Aramızda 20 yaş bile yok. O kadar iyi ki. Keşke daha erken bi yaşta çocuğum olsaydi benim de. Ne yapıp ne edip çok ilerleyen yaşa bırakmicam bu çocuk işini. Ve eşim de öyle. Kendi yaşlardan seçicem. Ilerde benim gibi olsun istemiyorum çocuklarım.
evim bana küçük sürprizler yapmayı seviyor sanırım.
deterjan dolabında küçük rakı buldum. 1-2 içimlik var içinde. tee elin ingiliztere'sindeki ev arkadaşıma sordum, "nereden bu?" diye. o da bilmiyormuş. bunu merak ederken bir de camel kutusu buldum. boştur dedim, bir tane varmış içinde. ulan, ne oluyor, evim beni kötü yola mı sürüklüyor?
gece hırsız girip bunları bırakıp kaçıyor mu? nasıl kaybolduğunu anlamadığım bluz yerine bunları bırakan biri mi var?
n'oluyor ulaan!!?

neyse, sigarayla işim yok ama rakıya sevindim.
“hadi gel bugün dışarıda yiyelim” diyen arkadaşlarıma, içimden “sktirin gidin lan. tutturdunuz ev yemeği de ev yemeği” derken, yüzlerine “bugün dışarı çıkasım yok. siz gidin ben yemekhanede yicem” dedim. “hadi gel asansörle inelim” diyen diğer arkadaşlarıma, içimden “azıcık yürüyün de götünüz erisin muaagoyim” derken, yüzlerine “yaa çok sıra var. hem 4 kat, nolcak. yürürüm” dedim ve buz gibi merdivenlere “sen benim yarraamı ye” diyerek aşağı, ağır ağır indim. yemekte tek olmak istedim. kimseyle tek kelime konuşmadan, ağır ağır lezzetsiz yemekleri boğazıma dizmek istedim. hüzne, koşar adım gitmek istedim. yemek veren ustayı buna ortak etmek istercesine “bugün hüzün çorbası yok mu” dedim. “yok. yayla çorbası var” dedi, beni anlamadı. ses etmedim. her masasına çağıranı “konsomatris miyim lan ben” diyerek terslemek istedim ama, onun yerine ikiyüzlüce “mehmetlere sözüm var abi bea. arkadalar. ayıbolur şimdi” yalanını söyleyip, yavşakça sırıttım. en arka sıralara, tanıdık yüzlere rast gelmemeye büyük özen gösterdim. sırtımı büyük bir kolonun arkasına verip, tüm gözlerden saklandım. çorbaya acı ektim, daha tesirli olsun diye. acıydı, baya acıydı. her şey istediğim gibi gidiyordu ki, benden bir bok olmayacağını, adamakıllı “ne derdi olduğu belli olmayan ama üzgün yüzlü plaza çalışanı” haline bürünemeyeceğimi anladım. her bir kaşık çorbaya ağlamaklı bakarken, kendimi kaybettim. zihnimde, salak bir senaryo yazılıyordu… o kadar hüzünlü, ilgiye muhtaç bir hale bürünüyordum ki, karşımda oturan güzel memeli sarışın masama geliyor ve “ne kadar da üzgün görünüyorsun. ne oldu sana” deyip, bana oracıkta veriyordu. kendime geldiğimde, çorbam bitmiş ve güzel memeli sarışının yerine kirli sakallı biri oturmuştu.

hep böyle oluyor. ne vakit bu ruh haline bürünsem, bunun da içine ediyorum. o zaman da böyle olmuştu. iyi başlamıştık aslında güne. lakin öğleden sonra boka sardı. artık gün geçmiyordu. bok gibiydim. her söylenen, her söylediğimiz kafamda yankılanıyordu. o da yetmezmiş gibi mesai vardı. zaman sike sike geçti. mesai de bitti. servise binmiştim. ağlamaklıydım. hatta ağlıyordum. gözümü kapadım ve sonrasını hatırlamıyorum. kendime geldiğimde edirnekapı mezarlığındaki tramvay durağında tavuklu pilav yiyordum. plastik tabaktaki yemeğime bir kedi ortak olmuştu. mezarlığa baktım, aklım yerine geldi. içimden biraz daha ağladım. tabağa kaşığımı salladım. bir lokma ben yedim, bir lokma da kedi.
şimdi dünkü yaşadığım bir olaydan aklıma geldi de cidden o sarhoş olmak veya olmamak arasında kalınan bölümde kibarlık düzeyim en son seviyeye ulaşıyor ve inanılmaz düşünceli bir insan oluyorum. zamanla da eğrisel bir grafik şeklinde normal haline dönüyor.
işyerinde aynı servisi kullandığım iş arkadaşlarıma "ben bugün serviste yokum abi. akşama işim var. gelmicem, beklemeyin" dediğimde "hayırdır lan...şşşşşşşş. seni çapkın. aleme de mi. ehehe, yakışır aslanıma. helaldir kaplanıma!!" gibi yavşakça bi çığırtkanlık yapıyorlar. oracıkta "hepinizin sülalesini skim emi" demek istiyorum ama, beni pis döverler, diyemiyorum. ben de, "yok ya eşek sikmeye gidiyorum. siz de gelsenize" diyorum ve çok gülüyorlar. oysa ben hiç şakacı biri değilim. hayat gerçekten espriden hiç anlamıyor ve bu zürriyetini sktiminin akbili her aktarmada neğen 1,25 tl alıyor? yarısını alsana lan!
ulu orta her yere "vasıfsız eleman alınacaktır" yazıyorum. kocaman kocaman. ne adres ne de telefon bilgisi var. amacım, insanları kendim gibi manyak yapmak. özür diliyorum!
film festivallerini yakından takip ediyorum. izlediğim filmlerin nerdeyse hepsinde, kimsenin gülmediği yerlerde "ahahaha" diye yüksek sesle ve de yavşak bir edayla gülüp, "siz anlamadınız ama ben anladım. entelim ben çünkü. çok ince bir espri anlayışım var. haha evet" altmesajı da vererek; dalyaraklık görevimi layıkıyla yerine getirdiğimi düşünüyorum. hayat böyle daha güzel! bir de taksim metrosuna fazla anlam yüklüyorum.
kişisel meselelerin itirafıdır.
Kadınları anlayamıyorum şu dekolte olayını da saçma buluyorum.Fazla dekolteyi,cesurluk olarak değil de ilgi çekmek için yapılan kadınları erkeklerin gözünde seks objesi haline getiren boktan bişey olarak tanımlıyorum.Gerçekten güzel, kalçalarıyla değil bakışlarıyla ilgi çekmek isteyen kızlar varken markete giderken göğüs dekoltesi veren kadın nedir abi yaa.Sonrada erkekler bizi seks objesi olarak görüyooo diyorlar keyfimizden değil heralde.Piyasada çok bu kızlardan insanda sıkılıyor yani.En azından ben.Birde kızların erkekler tarafından verilen kafa dengi kız imajına sahip olma çabaları...Babasından abisinden duyduğu futbol yorumlarını gelip sınıftaki erkeklere kakalamaya çalışmak.Bi erkek sizi siz olduğunuz için sevmeli kızlar.Hiçbişeyi kendinizi erkeklere beğenmek için yapmayın,ne kadar sıradanlaştığınızın farkında değilsiniz maalesef.Kendiniz olun len birazcık ezdirmeyin kendinizi zor kız olun.
Bugün çok ukalayım tersimden kalktım herhalde.
Bugün benim doğum günüm sözlük. Twitter dışında tüm sosyal hesaplarımı kapatmamla, internette alalen görünen doğum günü tarihimi de gizlemiş oldum. Ee sonuç; doğum günümü telefonuna kaydeden 2-3 kişi dışında hatırlayanım da olmadı. Mutsuz muyum? Hiçbir şey hissetmiyorum.
Sadece 2 yıl önce biten ilişkimi ve onu düşüyorum. Aynı gün doğduğum, güzel kızı. Başıma ne gelirse gelsin, yanımda kim olursa olsun, kimi seversem seveyim unutmayacağım. Hayatına dokunduğum, her 14 Eylül'de kendimden fazla düşündüğüm kız.
Aşk tesadüfleri severdi de, biz birbirimizi sevemedik güzel kız. Ama ben şimdi seni, kimseyi sevmediğim kadar çok seviyorum. Nice mutlu 14 Eylüller yaşaman dileğiyle, papatyam.
Çok sıkıntılı günlerdeyim sözlük. Ayrılık yaklaşıyor.
Şu sıralar nedense zor günler geçiriyorum. Aslında geçirdiğim her zincirleme belâda bu ifadeyi kullanırım. Niyetim insanları kandırmak değil. Hiç bir niyetim kötü değil. Hep bir beklentim olur insanlıktan yana.. En büyük korkum yanlış anlaşılmak olduğu için, başıma ne gelirse çenemden gelir. Halbuki hep iyi olanı kastetmişimdir.
Ya insanlar çok kirli. Ya ben -milyon kez düşünmeme rağmen- doğru kelimeleri yan yana getiremiyorum. Ya da .. Tahammül denilen şey -belki de ben bile dahilim bu gruba- kararmış kalplerimizi terketti.
Yine de, onları seviyorum sözlük.
Ve emin ol, onlar gelip beynimin arka odalarındaki kilitli kapıları tıklatana dek, yerleri bııraktıkları gibi kalacak.
Endişen olmasın ..