bugün

bu gün kendimi çok yalnız ve çaresiz hissediyorum.
birilerine nazımı çektirmek, haksız yere özür diletmek ne hoş duyguymuş. bana değer verenleri beni gerçekten sevenleri gördükçe mutlu oluyorum.
Bu baslıgın sonsuza kadar devam edeceginden korkuyorum .
Açtığım başlığın popüler olmasını istiyorum.
Zavallıyım.
an kovalayıp tam 00.00 olduğunda buraya yazmaya çalışanlar kadar boş adamı arasanız bulamazsınız, valla.

ayrıca 175 boyundan kısa kadınlar hala dünyada çoğunluk..
Yarın izmire gidiyorum ya helal olsun.
izmir ya ver eksiyi helal olsun.
yeni günü seviyorum.
uzun zamandan beri gece 24 ü bekledim.
tam şu an şu saatlerde acayip acıktığım gerçeği.
yine reddedildim.
bu gece öyle yalnız hissediyorum ki anlatamam.
yalnızlıktan unutulmuş benim adım..
çok yalnız var ama hiç cesaret yok. korkak bir millet olduk ahali .
nerde ölmek için savaşanlar.
kaybettim yine.
benim yalnızlığım insanlarla dolu.
keşke hiç büyümeseydik be sözlük. küçüklük fotoğraflarıma baktımda, ne güzelmiş be... annemle babamla çekildiğim fotoğaflar falan. hep mutlu tablo. küçük masum bir çocuk var. etrafındakilerle mutlu ve hep o çocuğu düşünüyorlar. her şeyin güzel olduğu yıllar. toz pembe. hiç bir kötülük yok. her insan iyi niyetli, hayatta tek amaç mutlu olmak. böyle geliyordu o zamanlar. ama büyükçe masum tarafımız kararmaya başlıyor. büyüdükçe kirleniyoruz sanki. ve eski düşüncelerimiz kayboluyor. çok değişiyoruz. çevremizdekiler de değişiyor belki. o güzel şeyler eskimiş olarak kalıyor hafızada. sanki farklı bir hayat yaşamışız gibi. geride kalmış artık.

dikkat ettim bütün fotoğraflara, tüm insanlara baktım. şu an nasıllar ve onlar hakkında çocukluğumdaki gibi düşünebiliyor muyum, diye. hepsine baktığımda, bir hatasını görebiliyorum, yanlışını görebiliyorum. daha doğrusu, eleştirebileceğim yanlarını bulabiliyorum. yani çocukluğumdaki saf düşüncelerin bazıları değişmiş. ama tek bir kişide değişmemiş, hala aynı kalmış. o da annem. hissettiklerim, düşüncelerim hala aynı. o kadar saf ve temiz ki, hiç bir şey değişmemiş aklımda... şu hayatta değişmeyeceğine inandığım ve güvendiğim sadece anne ve anne sevgisi var.

annenizin değerini bilin...
su böbrek taşı denen illeti kimse yasamasin kimse.felc oluyorum sandim sonunda bacagimin uyusmasina.yok insan yasamadan basina gelmeden anlamiyor ama yasamin icinde en onemli sey saglik..kesinlikle saglik.
Bugun baslamadan bitirmek ne demekse onu yaptim sozluk.

Pismanim belki guzel olurdu, ama sonunda hem o mutsuz olurdu hemde ben mutsuz olurdum. Hatta mutsuzluktan daha fazlasida olabilirdi.

Simdi artik konusmayacagiz felan yan yana haftanin dort gunu ne yapacagiz hic bilmiyorum.

Bence buna uc dort gun canim sikilir sonra alisirim gibi geliyor. Bindim bir alamete gidiyorum kiyamete. Hadi hayirlisi.
sesinle huzur buldum. annemin sesinden başka beni hayata bağlayan başka bir sesi de az önce kokladım, öptüm.
sıkıldım.
bazen dönüp kendime diyorum ki: ne sorunlu adamsın lan.
allah kolaylık versin.
galiba ayaklanıyorum. ve koşa koşa yüzleşmeye gidiyorum.

ayrıca babam kardeşime corc diyor. adını niye öyle koymadın madem?

bir de bir de. ben araba sürmeyi, mezarının toprağına elimi sürmeyi, dünyanın en yakışıklı adamı baba beyi çok özledim.
Su sikik hayatimda ben aglarken beni isitan bi sicak torbam oldu onuda paramla aldim zaten.
odamı seviyorum sözlük.

öyle seviyorum ki, gündüz işten gelip orada dinlenmenin, bilgisayarımı karşıma alıp yatağıma uzanmanın hayalini kuruyorum.

asosyal biri değilim, içine kapanık falan hiç degil. ama bu günlerde, içini ; sıcacık kupadan çıkmış kahve kokusunun kapladığı bu mütevazı oda, içi tamamen "ben" kokan bu oda bana iyi geliyor.

kendinize vakit ayırın. ve de odanıza!