bugün

dün iş yerinden bir arkadaşım '' sen asla evlenemezsin senin bağlantı sorunların var. kimseye bağlanamıyorsun'' dedi. hakatten şöyle bir döndüm baktım, bağlantıda hata var. uygun bir aygıt aranıyor.
Sert biri gibiyim ama içimde çok duygusal ve merhametliyim.
2 haftadır alkol almıyorum. uzun zamandır ilk oldu bu kadar uzun süre.
Düşünüyorum düşünüyorum bir türlü içinden çıkamıyorum. Beni sevmeyen, değer vermeyen, canı isteyince arayan bir insanı nasıl hala sevebilirim. Neden vazgeçemiyorum. Buldum cevabımı ama tamamen egolarımla ilgili bir durum. Hırs yapıyorum. Takıntı haline getiriyorum. Biraz da salak olabilirim.
bi zamanlar bekar arkadaşım yoktu. hepsi evlendiler çünkü. şimdi sadece evli arkadaşım yok aynı zamanda evli ve çocuklu arkadaşlarım var. hatta bi kaç tanesi 2. ye hamile falan. ben hala bekarım. hayır benim için sorun değil de muhabbetlerine katılamıyorum canım sıkılıyor ortamda.

bi daha ki buluşmaya 45 günlük yeğenimi alıp gitmeyi düşünüyorum. postiş saç gibi düşün... günü kurtaralım yeter.
tam 5 gündür cenabet geziyom. Yurtta sabunumu ve lifimi kaybettim inşallah çarşıya çıkınca alacam.
fabrikada ustalar her çekiç-balyoz salladıklarında "dikkat et gıracan mehe mehe" diye espri yapasım geliyo. hayır kırılacak bişey yok ortada, ironi yapayım diyorum ama yavşakça bişey çıkıyo ortaya. kendimi kınıyorum.
mutlu olmak için iyi olmak yetmiyor. kapitülasyonlardan hiç bahsetmeyeceğim bile.
kafayı göğüslerle bozmuş durumdayım, bir bakışta ölçüsünü tahmin edebiliyorum...
yok artık bu kadarı da olmaz dediğin olaylar neden hiç bitmiyor? neden hayat artık beni şaşırtmaz dediğinde şaşırtmaktan öte süründürüyor? neden hatalarından ders alsan dahi belalar seni buluyor? hergün uyanıp gerçeklikle karşılaşmak bu kadar zor iken nasıl olacak da umutlu olacaksın,nasıl?
bir yazara tesadüf ettim iki ay kadar önce bir gece.
tek bir entry idi ve aldı götürdü beni bilmediğim ve belkide bir daha dönmek istemeyeceğim yerlere.
takip etmek ya da sonra okumak gibi bir harekette olmadı gece, statikti her şey lakin akıyordum ona doğru.
ertesi gün bilgisayarıma format attım ve evet kesinlikle hatırlamıyordum nick ini.
yoktu artık, kesinlikle hatırlayamıyordum.
aramadığım yer denemediğim yöntem kalmadı ama başlığına dahi dikkat etmediğim tek bir entryden hafızamda kalanlar mümkün kılmıyordu diğer entrylerini bulabilmemi.
derken birden hatırladım bugün, üç saattir işten yaratabildiğim fırsat kadarıyla entryleri vesilesi ile sunduğu hayatı, bakışı, dili, hayalimdeki silüeti ile hemhalim.
bir başkayım niyeyse, bir değişik geliyor sözlük gözüme an itibariyle.
az önce alex de souza başlığına denk geldim ve sondan başlayarak yaklaşık olarak 5 sayfa kadar herkese artı verdim.

yorum yapanların içinde sadece fenerlisi yoktu, cimbomlusu beşiktaşlısı vardı.

bu 5 sayfa içinde sadece bir kişi eksi oy aldı benden.

tahmin edin bakalım kim?

tabi ki paul sahilleri nickli vatandaş.

eleman 5 sayfa entry içinde laf sokma derdinde olan tek kişiydi.

umarım bir gün bu aşırı fanatikliğine son verir.
eski hesabım olan walterwhite, bülent arınç ile ilgili bir başlık yüzünden silik yedi.
ayrıca klavyem bozuk ve ben bu entryi ekran klavyesinden yazıyorum.
birazdan karadeniz bölgesi seramonisi var gençler, beni dikkatle takip edin.
şu dizimdeki ağrıda olmasa çok iyidi.*
yeni konu ve konuklarla karşınızda olacağım arkadaşlar, olayları bilimsel perspektifle ve kanıtlarla sizlere attıracağım. mesai bitti, evde hanım bekler, neyse kaçtım ben.
beni özleyin anacım, baayyy!
şaka maka bugün bankada iyi tırtıkladım zengin vatandaşları. ama nihayetinde tırtık yoksula gitti tabi, benlik bir durum yok.
tadella yerken cokanati aldatiyormus gibi oluyorum. Yemekten once cikolata yiyorum, evde meyve suyu kalmadiginda gidip almak yerine yemegin yaninda maden siyu iciyorum ve suan gossip girl izliyorum.
Son peygamber benim.
whatsapp ve facebook hesaplarımı geçici olarak kapatıp; kafamı dinlemeye karar verdim. ve farkettim ki başkalarının mutluluğuyla, dertleriyle, ne yaptıklarıyla öyle meşgulmüşüm ki... sanırım kendime kalıp kendim için bir şeyler düşünmeyi unutmuşum ve itiraf etmeliyim ki; kendime çok yakın hissettiğim biricik arkadaşlarım kendi sorunları ve mutluluklarıyla beni kendimden soyutlaştırmışlar. şimdi keyfi bir şekilde kafamı demliyorum. mis.
bugün izlediğim filmden sonra karamsarlığa düşmem bir daha öyle bir filmdi. mutluluk güzel, böyle devam etsin hayat.
tam boğazımda bir yumru var.
biraz büyük, biraz acı, biraz ölümcül.
bir japona aşık oldum.
çok saçma.
çok sıkıcı.
çok boktan.
daha açık ve net anlatılamaz.
bırakıyorum sözlüğü artık tad vermiyor esen kalın.