bugün

van depremine hiç üzülmedim. yaklaşık olarak bir hafta önce verdiğimiz şehitlere de hiç üzülmedim. dünyada ki bütün insanları * linç etseler, kesseler biçseler, ölülerinden sabun yapsalar bile bir gıdım üzülmem. hiçte umrumda olmaz. en fazla o sabunu alır elimi yüzümü yıkarım, niye mi ? çünkü ben bencil bir itim. en sevdiğim insanı dahi üzüntüden ağlatabilecek kadar iğrenç ötesi bir şeyim. mahluk, evet sanırım buyum.
bugün dövmecide olan randevuma gittim ve yeni bir dövmem daha oldu. ama galiba en fazla canım bu dövmede yandı. yaklaşık 5 buçuk saat süren çalışmadan sonra süper bir dövmem daha oldu.

elde var 7.
ben aslında öyle bir geçer zaman ki izlemiyorum sadece carolinin sen cemile dediği sahneyi izledim...
Birkez daha anladım ki yüzeysellik hep olacak ve bazıları asla ama asla bunu gelip geçici olduğunu ömrün bununla geçmeyeceğini anlayamayacak.
okuduğum bölüm zevk vermiyor sözlük.
korkuyorum sözlük. çok korkuyorum hem de. neyden korkuyorum biliyor musun? alışmaktan... gerçekten hiçbir şeye alışmak istemiyorum. bu sözcüğü duymak istemiyorum. herhangi bir şeye alışma fikri gerçekten de korkunç değil mi? ve aslında asıl korkutucu olan bunu fark edememek. bir bebek görüyorum bazen. en ufak şeye şaşırıyor. yolda bir araba, bir kedi görüyor mesela, çığlık atıyor. şimdi biz yapar mıyız bunu? yapmayız elbet. çünkü alıştık bir şeylere. o arabalara alıştık, sokaktan geçen kedilere, hayatımıza girip çıkan insanlara alıştık. yaşamaya alıştım ben mesela. ölüme de... hayır bu iyi bir şey değil. ya da ben iyi değilim... korkuyorum sözlük.
yakın arkadaşlarımın hepsine aşık oluyorum. Sonra birden soğuyorum. 2-3 hafta sonra tekrar aşık oluyorum. Bu yıllardır böyle. Alıştım. Fakat bu seferki bambaşka be sözlük. Tabii ki kız bana aşık değil ama olsun böyle uzaktan uzaktan iyi.
birgün çöpçüler kalkacak işlerini yapmıyacak.
bunu gören memur, amele, ümele bende yapmıyorum iş miş amk diyecek.
sonra polis, asker işi gücü bırakacak, esnaf mesnaf kalmayacak.
paranın bi kıymeti kalmayacak, işler tersine dönecek, avcı ve toplayıca toplumuna döneceğiz,
düzen kalmayacak, anarşi hakim olacak topluma,
insanlar birbirini öldürmeye başlayacak,
en nihayetinde başladığı yere dönecek dünya,

her hafta düzenli olarak bunları düşünüyorum, şükür bu haftayı da atlattım diyorum.
sözlük bende ki problem ney, ne s.kindirik şeyleri düşünüyorum, benim sorunum ney, hani onca şey olurken bunları düşünmek normal mi?
sözlük çok sinirliyim, itiraf ediyorum şuan o salak adamı bulsam, o kel kafasını yarıp pekmezini akıtıcam...
ne b.k zannediyorsa kendini silmiş facebook dan falan. anlamıyorum bu tarz insanları; çocukluktan başka bir şey değil. boşuna dememişler erkeklerin olgunlaşması zeka seviyesiyle doğru orantılı diye...25 yaşnda olsa ne olur olgunluk yaşı 20...
itiraf etmeyi bile beceremediğimi anladığımı itiraf ediyorum.
bir arkadaşın tavsiyesi üzerine mahsun kırmızıgül ün sevdiğim isimli parçasını dinliyorum. ama yani o yaparken ayıp olmuyor da ben dinleyince mi ayıp oluyor?*
ekleme: ayrıca şarkı güzel lan baya..*
kararsızım.
kalbim artık atmıyor, ciğerlerim kül oldu ama çok şükür beynimi aldırmadım henüz; evet beynimi dağa kaldırmalarına da izin vermedim.
avazım çıktığı kadar çığlık atmak istiyorum sözlük çok doluyum. 99 depreminde çok küçük olduğum için yaşananları çok hatırlamıyorum. ama bu van depremi hayatımdaki mihenk taşlarından biri oldu. kendimi günlerdir ağlamamak için tutuyorum ama artık saldım bıraktım ve böğüre böğüre ağladım. ilahi adalet diyenler açın ve sadece 10 dakika haberleri izleyin o çocukları görün yalınayak, beton üstünde eğer içinizde bir yer sızlamıyorsa sizin için de üzülebilirim ölmüşsünüz siz, haberiniz olmadan.
an itibariyle facebooku açmaya korkuyorum. herkes fotoğraf bombardımanına tutmuş da, insan bakıyor bakıyor biraz daha bakıyor üzülüyor da.
iki gündür aşırı derecede gülüyorum ve mutluyum, sebebi de yok ota bka gülüyorum.
aklın ve mantığın bile kaldıramayacağı kadar çok ödevim var. cumaya yetişmesi gerekiyor ama almışım peynirli soğanlı cipsimi yanında da şeftalili ıce tea güzelde bir film indirmişim.bırakamıyorum bu güzellikleri.tuzlu yarağı yedik. * * ** *
hani bu vestelin reklamları var ya bulaşık makinesi televizyon falan robot oluyo birden, çocuklarla arkadaş oluyolar falan, seviyorum o reklamları.
sevgilerin karşılıksız yardımların gizli olacak demişler. benim sevgilerim gizli yardımlarım karşılıksız olduğundan bu kadar boktan her şey.
ilkokul ikiye gidiyordum,komşunun ergen kızı beni kıstırıp taciz etti.
mühendis olarak başladığım iş hayatına hukukçu olarak devam ediyorum. sonunda hukukçu olacağımı bilsem en baştan hukuk okuyup avukat olurdum yahu, o kadar teknik bilgi, birikim ve tecrübeyi götüme mi sokayım şimdi? garip.
doğumgünü pastası mı yoksa çok tatlı bir kızla motosiklet gezisi mi? diye iki seçeneğin soru halinde zihnimde oluşmasıyla birlikte kararım tabi ki kızla gezmek oldu.

pastayı çok severim ama kız gerçekten güzeldi.

lakin kız tuhaf bir şekilde sanki pastayı tercih etmemi istiyordu.
tuhaf çünkü kendisi istemişti gezmeyi bir gün önce.

hemen değiştirdim kararımı tabi ki.
insan güzelliğinin verdiği cesaretle herşeyi elde edebileceğini sanmamalı.*
şimdi düşündüm de çok ağrıma gitti bu yaptığı yaw. keşke ısrar edip ikna etseydim gezmeye * gurur yapacağıma.
sol framede gördüğüm yazım yanlışları beni çok rahatsız ediyor. o başlığa direkt rötüş isteği gönderiyorum, o düzeltilene kadar bakmamaya çalışıyorum. baktım olmuyor, kaldırıyorum o başlığı sol taraftan. içim bi gıcık oluyor, bu duyguyu anlatamam. itiraf kısmına gelince.. "hastasın", "takıntılısın" gibi yorumlara açığım.
bazen sözlükte yazdıklarımdan ötürü pişman oluyorum.
sanırım ben duygusuzlaşıyorum sözlük. geçen gün dertleşirken ağlayıveren arkadaşıma sanki hiç ağlmıyormuş gibi davrandım. nasıl bu kadar duyarsızlaşabiliyorum bilmiyorum. oldum olası ağlayan kadından nefret etmişimdir. sebebini de hiç bilmiyorum. kolay kolay ağlayamam. yüklü gri bulatlar gibi gezerim, bir ağlayıp boşalabilsem, bir rahatlayabilsem diye kendimi ağlatmaya çalışırım tıpkı midesi bulanınca kusmayı bekleyen gibi. ama iyice dolmadan ğalayıp rahatlayamam. ağlamak sanırım zayıflık belirtisi galiba öyle veya başka sebepten bilmiyorum. ağlamakla ilgili nefretimsi bir anımsayamadığım anım var belki belleğimde. babam ve oğlum filminde de ağlamamıştım ben. herkes ağlak ağlak birbirine anlatırken filmi ne var ki bunda dedim. ağlanacak bir taraf bulamamıştım. belki hayat üzerime çok geldiği içindir. psikolog değilim bilemedim. ağlamasın hiç bir kadın benim yanımda. ama çok rahat hissediyorlar kendilerini benim yanımda. ve sonra duygusuzluğumu görünce hayal kırıklığı yaşıyorlardır eminim. taşımak istemiyorum kimsenin acısını derdini. ben kendiminkini taşırken bir el uzatan yokken neden bana dayanma gereği duyar bir insan. hayat bana acımasız davrandı. ben ona şıklık sunamıyorum. o yüzden kimse kusura bakmasın. kuru, kısır, yavan biriyim. hayat, hayat öpücüğünü gecikmeden yollamazsa eğer, artık ruhsuz biri de olabilirim.