sözlükte kimseciklerin olmadığı dönemlerde, sadece monitör üzerinden görüştüğüm, hiç yanyana gelemediğim ama tuhaf şekilde çok sevdiğim ve tam 4 yıl aradan sonra yazdığım bir entryle yaşadığına çok sevindim diye bir msj aldım başka bir yazardan. çok duygulandım lan sözlük unutlmamak güzel herşeye rağmen.
koca bir nesil sanal masturbasyon yapıyor. eppek arabası çarpsın ki.
ben butonuna basıp sevmediğim yazarların ismini oraya yazıyorum ve entrylerini beğensem bile eksiliyorum, mutluyum.
son zamanlarda çok tartışıyorduk. olmadık kavgalar olmadık tripler. ve dün gece dedi ki, bir süre konuşmayalım, birbirimizi özleyelim olur mu ? olur dedim. ama bilmiyor ki, o bunu ilk dediği anda, ben o mesajı okurken onu özlemeye başladım. ve en büyük korkum ne biliyon mu sözlük ? 1 hafta sonra gelip de 'ben seni hala özleyemedim eskisi kadar sevemiyorum' demesi. devamında başka birinden bahsedecek olması. heralde ilk defa o an ölmek isterim. o an bir gün gelirse karşıma, ilk defa bu kadar melankolik bir o kadar da umutsuz olacağım.

anlıyor musun sözlük ? anlamıyorsun. eksiliyorsun.
* tık tık tık

- kim o ?

+ richard gere.

esprisinde evet itiraf ediyorum richard gere yerine, jack nicholson demiştim.
*fenevbahçenin içinde bulunduğu durumdan ilginç bir zevk alıyorum sözlük. çünkü en yakın arkadaşlarımın çoğu fenerli ve sürekli galatasaray hakkında atıp tutmalarından gına gelmiş. şimdi büyük bir gülümseme ile söylediğim hiçbir şeye cevap verememeleri yok mu işte o an hayat bana güzel oluyor. efendim bir de sanki babalarının oğluymuş gibi sayın aziz başkan, başkanımız diye savunma mekanizmaları tavan yapıyor ya ne gereksiz insan olduklarını bir kez daha görüyorum. ortada bir yanlış varsa bunu görmezlikten gelmeye çalışmak ne demek oluyor anlayamıyorum.

*insanlar düğünlere gittiklerinde evliliğe olan bakış açılarında bir yumuşama, pembe gözlük durumları filan oluşuyor. Evlenme potansiyeli ruhlarının derinliklerinden gün yüzüne çıkıyor neden?

*bazen can sıkıntısına saçma tartışmalar yarattığımı farkettim. sonra unutuyorum ama karşı taraf hala bir sorun olduğunu düşünüp konuyu irdelemeye çalışıyor işte o zaman canımın daha da sıkıldığını farkediyorum.

*hayatta en korktuğum hayvan arıdır. sanırım nedeni çocukken yaşadığım ilginç arı sokması.

*evet o dengesiz benim.
itiraf ediyorum sabahtan beri yanıyorum evde. buna rağmen bir odaya girdim. camları kapattım. 1 saat kaldım. ve çıktığımda her tarafım leş gibi kokuyordu. terleyip kendime eziyet çektirmek hoşuma gidiyor. geçen sene o zalım beni terkettiğinde battaniye almıştım üstüme ağustosta. hem de oruçkene.
öğle yemeği için bir baktım tost 5 lira. ben de almadım. gittim simit yedim yanına da su. ohh mis.
sabah kalktığımda burnumu karıştırıp,ne kadar büyük sümük çıkarsa o kadar mutlu oluyorum ben.hatta küçükken bu sümükleri bi kavanozda biriktirip bir avuç sümükle oynama planlarım vardı ama iş güç derken gerçekleştiremediğim hayallerim arasına girmiş durumdadır şuanda.
bir de klozetten kalktıktan sonra sifonu çekmeden bakıp,off abi ne sıçmışım ya valla helal olsun lan bana hehe deyip de mutlu olmuşluğum çoktur.
(bkz: eksi alacağını bile bile entry girmek).
herhangi bir sebep yokken yani öylesine, durup dururken huysuzlaşıp sinirlenebiliyorum... bunun tıpta bir adı olmalı!...
son bir kaç gündür o kadar üzgünüm ki bir entry yazmaya başlayıp yarısında sıkılıp taslağa alıyorum. taslakta onlarca entry var galiba. bu entry'i de bir kaç ay önceki bir taslaktan devam ettirdim zaten.
aslında doğru dürüst eksi oy vermem sözlük. ama bazı nickleri görünce böyle bir şeyler oluyor, eksi veresim geliyor. ama tutuyorum kendimi.

bunu geç, bunlar önemsiz de arkadaşlarımı çok ihmal ediyorum sözlük. hiç arayıp sormuyorum. onlar aradığında da küçük işleri bahane ediyorum biraz. ama bunu yaparken vicdanım da rahat etmiyor.

mesajlara geç cevap atma huyumdan da nefret etmeye başladım. 4 mesaj cevap bekliyor şu an. birisi dünden kalma bi mesaj, biri öğlen 12 gibi, diğerleri de 3-4 gibi atılmıştı. telefon yanımda şu an, elimi uzatsam dokunabilirim ama yok yahu yapamıyorum, istemiyorum.
adım serdar bunu itiraf ederek başlıyorum. 3 gündür sevgilimden ayrıyım çok kötüyüm herkese gülüp iyi olduğumu gösteriyorum insan gülerkende ağlayabilir bunu biliyorum . ayrıldığmı kimse bilmiyor hatta evdekiler çakmasın diye bazen vodafona mesaj hakkımı soruyorum ( bakiye hymaksi )
o nun mesaj sesiyle ev halkını ayakta uyutuyorum. tatilden çok sıkıldım ne kadar iğrençte olsa kampüsüm oraya dönmek istiyorum arkadaşlarımı özledim . depresyondayım sanırım. o dereceki buraya itiraflarda bulunuyorum .
orta sona kadar sümük yermişim ne kadar iğrençmişim lan.
herşey neden bu kadar sıkıcı aslına ben hayata dört elle sarılan hiç negatif düşünmeyen bi insandım noldu bana .
itiraf ediyorum evet itiraf ediyorum sözlük.
14 15 yaşlarında köyümdeki kıza aşık oldum ayrıldık . 5 yıl geçti aradan . ben lise 1 de kaldım lise 2 de az kalsın okul hayatım bityodu.
okulu sondan birinci bitirdim . ilk senemde sosyalbilgiler öğrt. ktu . kazandım . benden bir sene önce o kampüste köydeki ilk aşkımın orda olduğunu farkettim . çok seviyorum sözlük ama şimdi ayrılık çok kötü koyuyor . napacam bilmiyorum . geri dönüş çok zor sözlük gurur önemli benim için .
itiraf ediyorum sözlük onu çok ama çok seviyorum.
depremden çok korkuyorum ama öyle böyle değil. her deprem ömrümden yıllar götürüyordur. deprem olurken o kadar korkuyorum ki, hiç sesimi çıkarmadan, olduğum yerde kalıyorum, haraket edemiyorum bu nedenle deprem sırasında yanımda olan insanlar beni çok soğukkanlı ve sakin sanıyor.
Yıllarca boşuna bağırmadık para şike işte fener işte diye...Gram üzülmedim ; herkes hakettiğini yaşar.
yanlız kaldığımda kendime kanka diye hitap ediyorum. buradan anlayacağınız üzere kendi kendime konuşuyorum. evet. *
yazar olduğum ilk zamanlar ki heyecanım kalmadı. her şey monotonlaştı. sol frame i okumaya bile üşeniyorum. entry yazmak için kendimi zorluyorum. velhasılıkelam sözlük hareketlerine dikkat et her an beni kaybedebilirsin.
mutlu olmak için çaba harcamak istemiyorum. nefes almak gibi bir şey olsa ya mutluluk. sabah mutlu kalktım diyenleride kıskanıyorum, enerji patlaması yaşayan garip tiplere hep gıcık olmuşumdur. iki gündür yatağa bağlı hasta gibiyim, sözlük... gece uykum gelmiyor, gece bitmiyor, saatlerin geçmesi için yarı uyanık hayaller rüyalarla uğraşıyorum. artık yatmaktan belime ağrılar giriyor.
sevdiğim ünlülere laf edilince deliriyorum. hayır, sen çocuk musun, beyinsiz misin? kim ne derse desin, sanane. herkesin zevki senle bir olmak zorunda mı? ama, yok, dayanamıyorum işte. nerdeyse bu yüzden abimle aram bozuldu ve demin çok sevdiğim bi ünlünün bi videodan görüntülerini arkadaşıma gönderdim. -çok tatlı dimi, yiring dedim. -normalde yakışıklı ama burda ''ıyy'' dedi. o ''ıyy'' lafı öyle bi dellendirdi ki beni, arkadaşımın tabiri caizse ağzına sıçtım.

aynı şey sözlüklerde yazanlarlada ilgili. sevdiğim ünlülere kötü yorumlar yapılınca içimden adeta bir ergen fırlıyor.
sanırım hiç büyümiycem. bi kere bile yakından görmediğim insanların avukatlığını yapıcam. napıyım, çok seviyorum. *

sevdiğim kişilerde hep nur suratlı, sevimli kişiler. öyle diğer kızlar gibi kaslı, dövmeli kişileri sevmiyorum. *
ilgili kişiler için;
(bkz: sarp bozkurt)
(bkz: faudel)
(bkz: tolga çevik)
(bkz: cem yılmaz)
diğerlerinden farklı olarak;
(bkz: khaled)
zerrin özer'i hiç sevmiyorum sözlük. sesini de beğenmiyorum. Ne zaman birisi zerrin özer dese aklıma, terden boynuna yapışmış uzun sarı saçları geliyor. ıyyy...
en pasaklı yazarlar istatistik listesine girmek için mesajlarımı silmiyorum. toplamda 223 adet mesaj var.
televizyonda hiçbir şey olmadığında düğün tv'yi açıp izliyorum.
uyuz oluyorum yanımda yöremde yakışıklı bi erkeğin övülmesine.
hayranlık beslenen, övülen, sevilen her kim ise saniyesinde çingene ilan edebilen bir mantaliteye sahibim, utanıyorum bu özelliğimden.
çok sıkıldım sözlük. okulum bitti biteli mezun oldum olalı depresyondayım. napıcagımı bilmiyorum.
onu twitter ya da facebook'ta görmekten, gerek fenerbahçeli, gerek fenerbahçe düşmanı beyinsiz holiganlar, siyasetten, futboldan, aynı şarkıları dinlemekten, aynı insanlarla aynı şeyleri konuşmaktan yani özetle hayattan bıktım. ulan, daha 19 yaşındayım. ergenlik desen zamanı geçti, depresiflik desen o da değil. ama sonuç olarak hayattan aşırı soğuğum. aslında ortada yeni bir şey yok da neyse... ama şimdi intihar ederim ulan triplerine girmeyeceğim çünkü intihar etmeyeceğimi biliyorum ama hayat, sıkıcısın ve hiç mi hiç giderin yok.