bugün

aşk acısı çekmeyi özledim sözlük, zaman zaman aşk uğruna acılar çekiyorum ama 'sebebi aşk olan acılar' ı unuttum...
ve şaka gibi çevremdeki herkesin gönül kırgınlığı var,bundan 10 gün önce bir flörtcanım vardı sözlük,baktıkki biz bu iş yürümeyecek arkadaş kalacağız(!),döküldü bana...
anlatttı,hala eski sevgilisini unutamadığını,onun sevdiği filmleri,kitapları,şarkıları, meyveleri yiyemediğini anlattı. onun geçtiği yolları terkettiğini.mecburen aynı ortama girdiklerini,ama içi acıyarak uzaklaştığını anlattı ...
'ben hiç kimseyi bu kadar sevmediğim ve biliyorum sevmeyeceğim de...' dedi.
o an ben bittim sözlük!
hayır bu kıskançlık gibi birşey değil, sakın yanlış anlama.
dedimki ben bu kadar zaman boşuna yaşamışım,birkaç kere aşk ve türevi yaşamama rağmen hakkında böyle iddalı konuşup-davranacağım kimse yok, daha da kötüsü beni bu kadar çok seven bir adam hiç olmadı!
o an ağlamak geldi içimden sözlük.
kollarımda başka bir kadın için kahrolan bir adam vardı.çıt çıkarmadım, dinledim,sonuna kadar...bir ara onun da iç çekişlerini izledim,gözleri benden epeyce uzaktı...
sustum sözlük,o an o yaşanmamışlığın acısını yaşamak yerine, aşkımdan geberiyor olmayı isterdim kimbilir.

hep de bu vakitlerde duygusallaşıyorum, sen kusuruma bakma sözlük olur mu...
ben onu artık sevmiyorum.
yürüyüşünde bir gariplik var olm senin...arkadaş deyip,bağrıma basdığım adam aynen böyle dedi o gece.onca yıl durdu durdu hiç beklemediğim bir anda söyleyiverdi ibnetor.e ben de haliyle sordum:-ne gariplik var yürüyüşümde şeker çocuk.*dedim.- ya neyse boşver gibi laflar etti.iyicene kıllandım.çektim bu arkadaşı kenara,dedim ki:-güzelim,adam gibi birşey sorduk doğru düzgün cevap ver.asabımı bozma benim.*kafasını kaldırdı.bana şöyle bir baktı ve ağzından o ölümcül iki kelime düşüverdi:

-herkes biliyor
-herkes biliyor
-herkes biliyor

''herkes biliyor'' ne demek ya?neyi biliyorlar?nasıl biliyorlar?kaç kişi bunlar? diye düşünürken kafayı yemek üzereydim.anladım ki bir daha beş n bir k izlememeliydim.olsun sorgulamak her zaman yararlıdır...lanet bir gece geçiriyordum sadece kafam da kıyaktı;sarmısaklı işkembe çorbası fena çarpmıştı beni.yürümeye devam ettik.karşıdan 5-10 kişilik bir grup bize doğru geliyordu.yanımızdan öylece geçip gittiler.sinirlendim;nasıl öylece geçip gidebilirlerdi ki?arkalarından bir güzel geğirdim.birkaçı dönüp baktı;halime acıyormuşcasına bakıyorlardı.onların gözünde hiçtim.aslına bakarsan ben gerçekten bir hiçim.ağlamaklı olduğum nadir anlardan birini yaşadım o an.genelde zırıl zırıl ağlardım...eve varmamızla kafayı yastığa koymam bir oldu.durumun ehemmiyetini düşünerekten;sabah ayık kafayla konuşmanın daha doğru olacağını fark ettim.o sabah bi bok hatırlamadım.

üç yıl sonra arkadaşımla yaptığım o konuşmayı hatırladım.tam da sınavın ortasında.*içimden -lanet olsun meeen.yanlış sınava çalışmışım.dedim.evet istatistik sınavı haftaya olduğunu zannediyordum.yine de bir şeyler yazmalıydım;adımı soyadımı yazıp önümde ki kıza uzattım.o da sınav yoklama kağıdı sanıp,adını soyadını yazdı ve imzaladı.ben orda kalır diye düşünürken kız önünde ki elemana uzattı o da imzaladı.bu rezilliğe daha fazla katlanamazdım.sınıfı terkettim.

beş yıl geçti aradan hala bir anlam veremedim yürüyüşüme.ama olsun!elbet cevabı öğreneceğim bir gün.*
bir iş yaptırmak için çağırdığım kardeşimi, tamam deyip 2 saat sonra geldiğinde imha etmek istiyorum.
zaman çok çabuk geçiyor. her an daha garip şeyler oluyor. her şeyi sorguluyorum ve bu canımın sıkılmasına sebep oluyor. sorgulamadan yaşamak istiyorum. bunu başardığım ender zamanlarda saçma bir huzur ve neşe içinde buluyorum kendimi. ama asıl sorun bu değil. aslında sorun falan yok. sorgulamak bazen iyidir.

şu son aylar çok garip geçti. aslında güzeldi de. bu sene yaptığım iki şeyden zaman zaman pişmanlık duyuyorum. ama biraz da bu yaptıklarım sayesinde, harikulade insanlarla tanıştım. bu yüzden iyi ki olmuş dediğim anlar da oluyor. kendimi böyle avutuyorum.

yaptığım bir şeyden pişmanlık duymamamın sebebi; ilerde bu sayede daha farklı, belki daha kötü ama belki de daha iyi şeyler olma ihtimali.

bazen yanlış anlaşıldığımı düşünüyorum, bazen de hiç anlaşılmadığımı. ama yine de anlaşmaya çalışıyorum arkadaşlarımla ve diğerleriyle.

''arkadaşlıkta zaman önemli midir?'' yoksa bu açığı, ''samimiyet kapatır mı?'' bilmiyorum ama kendimi -yoksa ''kendime'' mi denir?- çok yakın hissettiğim kişiler var. bu da mutlu olmamı sağlıyor. bazen onlara karşı garip davrandığımı düşünüyorum. ama istemsiz bir şekilde oluyor bu. karakterimle alakalı galiba. ama elimden geldiğince samimi olmaya çalışıyorum. en doğal halimle onların yanında olmak istememin sebebi bu. umarım biraz olsun bunu başarıyorumdur.

her insanda olması gereken iki temel özellik var bana göre. bunlar; hoşgörü ve samimiyet.
bu ikisine de sahip olmak güzel olurdu. öyleymiş gibi davranıyorum.

nööfff... birbiriyle alakasız şeyler yazdım sanırım. en baştan bi kez daha okumayacağım.

itirafa gelince; çoğu insana yapay denebilecek kadar makul olmayan ve bilerek makbul olmayan davranışlarda bulunuyorum.
herkes tarafından yapmacık olarak sevileceğime, az kişi tarafından doğal halimle sevilmek daha iyi. bu sebeple hiç sevilmeyebilirim de tabii. ama gerçekten samimi bulduğum kişilere de mümkün olduğunca samimi davranmaya çalışıyorum.
Sevgili sözlük yıllardır içimde tuttuğum bir türlü ititraf edemediğim, aklıma geldiğinde hep kendimden utandığım bir gerçekliği sana itiraf ediyorum.

Yıllar önce saf bir lise öğrencisiyken en yakın arkaşımı pes te hile yaparak yendim. Hem de tam bir yıl boyunca 6-7 gol farklı kazandım maçları. Evet sözlük arkadaşımın güvenini süistimal ettim kendimden utanıyorum.
sevigili sözlük dün arkadaslarda kaldım bu vakit oldu hala kahvaltı yok evde, dün de içtik üzerine afiyet açıktım yemekte yoktu evde aç aç yattım, galiba onlara biraz zarar vermek istiyorum.
kimse kız olduğuma inanmıyormuş. açıp göstereyim?
biz dünyanın içinde yaşıyoruz sanıyordum küçükken.
bu başlık altına çok salak saçma itiraflar yapılıyor. çoğu itiraf bile değil.
mutsuzum, melankoliğim, murphy yasalarının doğru olduğunu düşünüyorum, troll'üm.
küçükken halamı istemeye geldiler. çiçek pasta felan getirmişler onlar içerde otururken ben mutfakta pastanın yarısına kadar gelmişim hemen kutuyu kapattım salona geçtim. babam konu açılır açılmaz hayır dedi sonra amcam araya girince dahada sinirlendi çıktı dışarı verin getirdiklerini dedi milleti gönderdi. kimseyede söyleyemedim yıkıldım çok utanıyorum.
çok mutluyum çok sözlük. doğum günüme 1 hafta kaldı ve bunu birileriyle paylaşmak istedim sözlük. nasılsa çok kişi hatırlamayacaktır. ama olsun sözlük. sorun yok ya. * neyse sözlük diyeceğim o ki doğum günüme şöyle en güzelinden bir mektup gelse yeter bana.
on yüz bin entrymi daha sildim.
itiraf ediyorum;
bugün benim doğum günüm. yani kıyametin kopacak olmasının sebebi benim.
feysten izlediğim kadarıyla orta 3 e giden yeğenimin aşk hayatı benimkinden kat kat iyi.
bugünlerde çok mutluyum be sözlük* haydi bakalımm*
nefret ediyorum dediğim bütün sene lanet okuduğum ankara yı özledim evet özledim ben.
ctrl'ye basılı tutup dakikalarca seçtiğim dosyaların tek yanlış tıklamayla silinmesine gıcık olduğum kadar hiçbir şeye gıcık olmadım.
adını veremeyeceğim bir yazar tarafından sözlükle ilgili çok önemli bir şey öğrendim ama uçurulma korkusu ile yazamıyorum. *

edit: söylememmm çatlayın *
az önce eti browni intense yedim. nasıl güzel bi şey bu of ara ara canım çekiyor böyle yiyorum her neyse itiraf kısmına gelince; şu an yanımda paketi duruyor tabi içi boş ama püfür püfür kokusu geliyor hala. elime alıp kokluyorum ara ara. sapık mıyım ben. ne oluyor bana.
sırtımda unuttuğun bıçağı bileyip bileyip başkalarına saplıyorum . istemeden. hep istemeden olur zaten di mi?
erkek olduğum kimsenin umrunda değilmiş. ben niye gösteremiyorum?
bugün kafeteryada tek başına ders çalışırken kafeteryanın telefonunun çalması üzerine evdeki alışkanlıktan dolayı annneeeee diye bağırdım . sabahın erken saatleri olduğu için 3 5 kişi bu olaya şahit oldu ve bir tanesi karşımda yarıla yarıla güldü . evet üzgünüm ama bunu yaptım .
sabahlara kadar eti browni intense yemek istiyorum sözlük.