bugün

ben nerde bir çift göz gördümse, tuttum onu güzelce sana tamamladım, sen binlerce yaşayasın diye bunu yaptım..

cemal süreya
belirli bir noktadan sonra geriye dönüş yoktur. bu noktaya erişmek de gerekir.

franz kafka
Braking bad. ulan sanki milyon dolarlarlarım varmış gibi rahatım, sanki o paraları ben kazandım da köşede saklıyorum triplerindeyim.

edit: hassiktiree, dizelermiş ya la. pardon efenim

(bkz: yaran yanlış okumalar)
''Bir incelik gösterin
incinmesin yüreğim"

Cahit Zarifoğlu
'Aysel git başımdan
seni seviyorum'
attila ilhan
”ağır uykusu aldatılmış olanın
ve aldatanın delik deşik uykusu.”

-cemal süreya
insanları yalan söylerken dinlemeyi severim; çünkü olmak istedikleri ama olamadıkları insanları anlatırlar.

Leo Tolstoy
yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar.
ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar.
ve sırf dardı diye kafalar,
düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik,
sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep uzaktan sevdik.

charles bukowski
'seni seveni asla terketme' bugün bir yerde okudum, çok duygulandım kaç kere sevdiysek o kadar terkedildik ey şair. dünyadan haberin var mı senin?
derdimi anlattım efendim
derdimi anlattım, sözü yormadan.
oturup dua ettim, yalvardım;
akıl, git başımdan.

(bkz: ibrahim tenekeci)
Nurdan çehrendeki bu nikab da ne
güneşlere taç giydiren ışıkken
Hep hicranla bunca yıl bunca sene
Geçmiş gidiyor baharlar beklerken.
gün gelir her şeyini yitirir insan
en sonra da gölgesini
ama şu kara kalabalık
daha ölmeden yitirmiş gölgesini...
bundan bile kötüsü var,
işte yaşadığımız bu dönem,
yitirmiş insanlarını gölgeler
olmayan insanların gölgeleri var...
üstelik bilmiyorlar insan olduklarını,
insanlarını yitirmişler de haberleri yok,
dolaşıyor yerlerde gölgeler,
hem de insan sanıyorlar kendilerini...

aziz nesin
çok akıllı olamadım hiç
yanlış atlara çok oyunlar oynadım
sürüden ayrılan koyunları sevdim hep
bir de kendi bacağından asılmayanları
kendimle yaşadım en büyük kavgalarımı
içimdeki çocuk saklambaç oynadı hayatla
ben seyrettim
dışarıdan bakanlar kâh öyle bildiler kâh böyle
bense adalar hayal ettim kıyılarına
cam şişeler içinde sevda mektupları vuran...

atilla ilhan
...ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
kaybetmek için erken, sevmek için çok geç.

(bkz: ahmet hamdi tanpınar)
...ulan istanbul sen misin
senin ellerin mi bu eller
ulan bu gemiler senin gemilerin mi
minarelerini kurdan gibi dişlerinin arasında
liman liman götüren
ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi
akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar
neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor
antenlerinden
neden
peki istanbul ya ben
ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy
gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas
ya benim kahrım
ya senin ağrın
ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın
çaresiz zehirle kusan çılgın bir yılan gibi
burgu burgu içime boşalttığın
o senin ağrın
o senin

eğer sen yine istanbul'san
yanılmıyorsam
koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim
sicilyalı balıkçılara marsilyalı dok işçilerine
satır satır okumak istediğim
sen
eğer yine istanbul'san
eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim

ulan yine sen kazandın istanbul
sen kazandın ben yenildim
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
yine emrindeyim
ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa
parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam
hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa
yanılmıyorsam
sen eğer yine istanbul'san
senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar
gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan
bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir

attila ilhan
(bkz: ohne dich)
simitte susam olsam,
kaçsam dişinin kenarına.
her gülümsemende güneş dolsa yüzüme,
ordan hiç çıkmasam.
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbâdan eğer mümkün olaydı.
rüyalarımda olman ne fayda gerçek değilsin,
kaf dağlarında gezinen seyri sefersin.
gül gül dedi bülbüle, bülbül güle gülmedi gitti,
bülbül güle, gül bülbüle yar olmadı gitti.
laedri...
paramparça olmak bizim en büyük yeteneğimiz..
Tanımıyorum bir başına bütün bir hisse sahip çıkacak bedeni..
Ben bu şehirde bulunma sebebimi bilmiyorum...
'Bir insan yolda ne arar?'
Ben hiç bir şey bulmayı ümid etmiyorum..
peki ya umut?
umut, şimdi hiç görmeyen birine,
gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız.
iştvana onları sormuşlar, gülmüş, söylememiş
iştvanın gözlerini oymuşlar.
hayatta sürekli yeni sayfalar açmak istedim
bazı şeyleri monotonluktan kurtarmak isterdim

kendimce bazı şeylerin yanlış gittiğini düşündüm
ve yine kendimce artık bazı şeylerin değişmesi gerektiğini de

ama olmadı illa bir engel çıktı karşıma
vurdu bana, acıttı beni, dur dedi

ben hep durmak zorunda kaldım, istediklerimi yapamadım
o gücü kendimde bulamadım, saldıramadım

cesaretimi toplayamadım, deneyemedim tekrar
kaçmadım esaretin hapsinden, kurtulamadım

kaldım ortalıkta bir tek ve bir çare
yardım alamadım,isteyemedim derdime

galiba esaret hapishanesinin ilelebet mahkumu oldum
çıkamadım ve en derininde kaldım

şimdi seni bekliyorum teller ardında
son umut ve son çare adında....
Bir şey yap, güzel olsun.
Çok mu zor.? o vakit güzel bir şey söyle.
Dilin'mi dönmüyor.?
öyleyse güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz.
Beceremez misin.? o zaman güzel bir şeye başla.
Ama hep güzel şeyler olsun.
Çünkü; her insan ölecek yaşta.

Şems-i Tebrizi.