bugün

Ah'sen bir bilsen bendeki Sen.
Gönül sükut eder Ah eylesen.
Gidisen bilmiyem niye ellerdesen.
Dön direm Dönmirsen.
BAŞTAN SAVMA ÖLÜM

Uzun cümlelere susarak baktı odanın içinde Charlie Parker’s Favorite Painting
Bir bacağı kısa Aksak Kamil kapının dışında elindeki şapkasıyla boynu bükük
idamdan önce;daha mühür ıslak,imzası eksik
idamdan sonra adam,adamdan sonra son ve ra notasında nokta
Durdu o an idam sehpasındaki aksak adam.

Gam yüklü tramvay penceresinden yanıp tutuşuyor güzelim Sitanbul
idam sehpasından bir bacağı kırık baştan savma küçük tabure yere yıkılıp öldü.
Müdürün kamelyasındaki rakı masasında yas tutuyor yalnız tambur
Işıkların loşluğuna doğru uzandı gölgem ve ampül bir anda yandı ve söndü.

YAZAN:Viranşairi
bakma öyle !
biliyorsun karışığım bu günlerde.
gece gündüz, dün, bugün- rakı, şarap
herşey iç içe, herşey içimde
herşey bile iç içe.
ben o'nu seni sevdiğim gibi sevmedim.
sende beni o'nu sevdiğin gibi sevmedin.
o beni benim seni seni sevdiğim gibi sevdi sadece.
sormasana işte karışığım dedim ya. *
Ey körpe beden daha yolun başındasın,
Güneş bile doğmadı sen akşamın telaşındasın.
Sabah erken uyanmalarin hic anlamini yitirdi mi senin?
Peki hic yazdigin yazilar ucup gitti acimasiz bir kalpte?
Gozlerin sis uyandin mi hic umutsuz bir bahara,aksamdan kalma huznunle?
Simdi sen nasil imkansizsan oyle imkansiz sende olacak olan ask.
Var git yoluna haydi,sindiremedigin sevgimi baska yureklerde ara.
Belki ögretirler sana yıkılmanın anlamini.
UYANDIN YINE BELIRSIZ DUYGULARLA SIMDI/ BAKALIM YENI GUN SANA NELER GETIRECEK/ AZMINI VE IYIMSERLIGINI YITIRME ASLA CUNKU/ MUTFAKTAN GELEN KIZARTMA SESINDE GIZLI BIR MUTLULUK VAR..
denizler çekildi gözlerimden
ciğerim söndü derinden
ne bir edep ne de bir haya
öylece kayıp gidiyor elimden

ıslanmıyor kuru gözlerim
yanıyor biraz da
çıkmıyor o nefes boğazımdan
ne bir ses ne de bir seda
öylece dalıp gidiyorum.
Rüzgarla yönünü kaybedip gelmiş damlalar,
Yanlış kişinin yüzünü ıslatıyorlar.
Goremedim seni ne zamandir
Karsilastigimiz caddede
Seven her zaman kazanandir
Evet, sadece düşlerde.
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
önce hafiften bir salavat esiyor
yavaş yavaş artıyor
minada, arafatta
mescid-i haramda, nur dağında
hacıların hiç durmayan lebbeykleri
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı

mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
müminler geçiyor derken,
mescid-i haramdan çığlık çığlık
kabenin örtüsü seriliyor mescid-i haramda
bir müminin secdeye değiyor alnı
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı

mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
serin serin nur dağı
huzur dolu hira mağarası
güvercin dolu kayalar
tekbir sesleri geliyor kabeden
güzelim mekke rüzgarında misk kokuları
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı

mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
başımda asr-ı saadetin rahmeti
dik yokuşlarıyla nur dağı
görülmez meleklerin uğultusu içinde
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı

mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
bir mümin geçiyor kaldırımdan
ilahiler, salavatlar, tekbirler
bir şey düşürüyor elinden yere
bir tesbih olmalı
mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı

mekkeyi dinliyorum gözlerim kapalı
bir güvercin çırpınıyor nur dağının eteklerinde
arafat sıcak mı değil mi biliyorum
mina kalabalık mı değil mi biliyorum
beyaz bir ay doğuyor kabenin arkasından
müminlerin tekbirlerinden anlıyorum
mekkeyi dinliyorum
güzel ve anlamlı sözler birikiyor
bu bir nehir.
tarihleri ve söyleyenleri hepsi
silindi
her söz bir başlangıç
sonunu bulamadığım
başlangıçlarda var bu nehirde
sonu hep aynı olan başlangıçlarda
var
sonsuzlukta var

hayat hep seçmemi istedi
bir sözü seç
ben de inatlla karşıma çıkmasını
yüzüme akmasını çarpmasını ve uyandırmasını istedim
ne tartışmalı dalga
ne issiz bir deniz
ne kadar
uzun bir yatak

bırakmakta bir sürüklenmek
yalnız sürüklenmek

kaçmakta bir sürüklenmek
sana dönmekte sürüklenişim

sen ve ben neresinde kaldik bu
nehirin
akıntıda bulduk ama
akmadan duramadık
birlikte az bir süre
ayrı acılı kocaman bir sürüklrniş
suresi
adalet
yok arkadaşım adalet bozulmuş
bu suya kan pislik bulaşmış
bu suya işenmiş lan işte
ah o pipiler nasıl da allah bullak
hayatlar bıraktılar. bu nehirde
nasıl bir pislik
iğreti adalet
mal
çükün düşsün demiş argocular
benim şiirimde argodur, bursadır lan işte.

not: şair bu şiirde sosyal intihar etmiştir, bokum gibi bir şiiri paylaşmıştır.
gölgem aynı zamanda ben
ve ben hangi düzlem veya yerden geçersem gölgem o.
kimi zaman taş, kimi zaman yaprak, kimi zaman toprak,
kimi zamanda en yalın haliyle su.
bazen ben gölgemi takip ediyorum
bazende o beni takip ediyor.
güneş arkamdayken..
BAŞTAN SAVMA ÖLÜM

Uzun cümlelere susarak baktı odanın içinde Charlie Parker’s Favorite Painting
Bir bacağı kısa Aksak Kamil kapının dışında elindeki şapkasıyla boynu bükük
idamdan önce;daha mühür ıslak,imzası eksik
idamdan sonra adam,adamdan sonra son ve ra notasında nokta
Durdu o an idam sehpasındaki aksak adam.

Gam yüklü tramvay penceresinden yanıp tutuşuyor güzelim Sitanbul
idam sehpasından bir bacağı kırık baştan savma küçük tabure yere yıkılıp öldü.
Müdürün kamelyasındaki rakı masasında yas tutuyor yalnız tambur
Işıkların loşluğuna doğru uzandı gölgem ve ampül bir anda yandı ve söndü.

YAZAN:Viranşairi

(bkz: ) https://www.facebook.com/...ri/589678844382043?ref=hl
Camdan uzatıyorum başımı.

Geçmişimdeki her üzüntüye, zorluğa teşekkür ediyorum bir bir.
inanmaya çalıştıgımda gözlerime yaşlar dolduruyor varlığın,
içim öyle bir yer ki
Kelebekler bir boşluk bulsam da çıksam diyor bedenimden
Ama her yerim öyle sen ki, ne ben girebiliyorum içeri,
ne de sen çıkabiliyorsun dışarı.

Sabah soğuğu ellerimi tutarken sen,
Bir teşekkür faslı daha başlıyor içimde.
Bu kadar olamaz diyorum,
Bu kadar çok böceğin hayatını kurtarmış olamam.
Tanrı katında uzaktan bir akrabanın torpilidir bu.

Çünkü camdan uzatıyorum başımı
Kaldırımda oturmuş, beni bekliyorsun.
Koşuyorum, ağzım kulaklarımda.
Öpüyorum, öpüyorsun.
Sarılıyorum, sarılıyorsun.
Teşekkürler, teşekkürler.

Planlar yapıyorsun.
inanmaya çalışıyorum, gözlerim doluyor.
Sakız getirmişsin ve çikolata.
Adam, sen mutluluk değilsen
Ben de bir şey bilmiyorum.
Bazen gidersin uzunluğuna aldırmadan zamanın..
Mevsim sonbahar olur da yapraklar uçuşur saçlarında
Çökmüştür gece, soğuk esmeye başlar rüzgar
Kimse kalmaz sokaklarda yalnızlığına eş
Fakat bilirsin dünyanın diğer ucundadır güneş
Dönüp gelecektir sonsuz yörüngesinde
Esen rüzgarları dindirmeye, ısıtmaya nefesini
Susturup yüreğinin sesini durmaksızın
Gidersin biteceğini sanırcasına yolların...
Yiğitler çıktı meydane
Tayt giyen erkek mi olur?
Hava da ne güzel serin serin
Prensipli mayın, what?

tamam mı yaptınız mı
yaptık hadi aleykümselam
banu bikinili fotoğraf koymuş
makine mühendisi dördüncü sınıf

dadaizm akımına mensup şiirimi okudunuz; her biri birbirinin devamı niteliğindedir. Teşekkür ederim.
sevmek neymiş bir gün anlar mısın

aniden gecenin siyahı kaplarsa gözlerini
hiç bitmeyecek bir yağmur başlarsa
gökyüzünde
biri buğulu camlara karalarsa belirsiz harfleri
sevmek neymiş bir gün anlar mısın??

koyu bir yalnızlık yağsa üstüne üstüne
kapkara kar taneleri düşse ellerine
zaman ufalansa kum saatinin içine
sevmek neymiş bir gün anlar mısın??
Suskun lisanlarda yolumu bulmak hevesinden çoktan vazgeçtim
Geç çok geç dedim duvardaki saatin katil görünüşlü simasına
Efkarımın en bilinmedik yerinde hep kaçtım sen bildiğim insanlardan
Yeniden konuk oldum meyhanenin en yalnız ve yanlış masasına
Yanımda yanık biraz belki ama bir fotoğraf,bir kibrit(vasati kırk çöp) ve tek kişilik sensizlik.

Geceyi ikiye bölüp katlayıp sonra yan cebime koydum
Kayıp cümlelerimde gayp paramparça ve bölük pörçük
Küçük ayrıntılara takılmış kalmışlığım;ben kimim?
Hep aynı nakaratta takılıp kaldı o bilindik şarkı''Git ve bir daha asla dönme.''

YAZAN:Viranşairi

(bkz: ) https://www.facebook.com/...ri/589678844382043?ref=hl
dilimde bir dua var bugün
kabul olsun diye etmediğim bir dua
ne yeri ne de zamanı çünkü

kocaman duvarlar arasında
imkanın aksine
sıcak bi yerde oturuyorum
omuzlar üstünde türlü kafalar görüyorum
her kafada farklı dualar
hepsinde çok uzakta olduğumu görüyorum

soruyorum kendime
neden buradayım
-bilmiyorum.
henüz dilimin az ötesine gidebilmiş
duamı yakalıyorum
kaybolmadan gözlerden
unutturmadan kendini

ve cevap oluyor soruma duam
bakmayın onu
içimden ettiğime
gözlerime bakan anlar ne istediğimi
sen baksan
seni istiyorum sanırsın
bilmezsin sende kimi gördüğümü
aynaya baksam
kendimi istiyorum sanırım
kendimden
garip
yoksa her şeyi mi istiyorum ben

kime desem kim duysa
kime sorsam kime sussam anlamaz
anlatamam

boğazımdaki de sen
ayaklarımdaki de
sesim mütemadiyen kısık
yüzüm dahi asık bu yüzden

dudaklarım değmeli tenine
görüyorsun aciz kalıyor kelimeler
indirip kafamı
duamı öpüyorum ben de
avuçlarımdan.
vurdu beni,
namertti zalim.
sel gibi aktı kanım,
altı çocuk bir de hanım,
benden size emanet olsun.
Salata Severe ithafen

Yine oldu günlerden 25 ocak
Her akşam sokarım kaçak kaçak
Sesini duyduğumda ister canım
Her canım istediğinde girmiştir hıyarım

Hep ben soktum sen yaladın
Bir kerede sen sok ben yalayayım
Nimeti de alet ettik götümüze
Siktir et giren girsin ikimize.
görsel
Dudaklarının kıvrımında gizli kırgınlıklar
Üflesem uçacak sözlerin.
Korunaklı çitlerin gerisinde düşlerin.
Gözlerden uzak, tepelerin ardında yüreğin...
Sakındıkça, saklandıkça belirir gözlerinde rengim...
Kendin misin, ben miyim çekindiğin?
Gizleri neydi henüz tarihi yazılmış kaderinin,
Aynı bedende nefes almış mıydın daha önce biriyle
Ya da dokunmuş muydun elinle yüreğine...
Düşlerin var mıydı gerçekleşecek, söylenmemiş sözlerin,
Bitmemiş şarkıların, gidilecek yerlerin...

Yeniden yaz kaderini, bildiğin ne varsa unut kendinden öte...
Gün doğumunda çiğ tanesiyle susuzluğunu dindir
Ve bekle beni...
laşey sana erişene kadar
yüz yıllık bir yalnızlık sahibiydim
gözlerim ufka dalar
okyanus mavisi sevdaya bakınırdı

laşey sen gelene kadar
içimde bin bir türlü korkular vardı.
hani
tüm rüzgarları ardına alıp gittin ya
işte ben bıraktığın yerde bittim
bıraktığın yerde
bıraktım kendimi

hani
tüm güneşleri aldın gittin ya
işte ben o gölgelerde bittim
bıraktığın yerde
bıraktım kendimi

hani
tüm mutlulukları aldın gittin ya
işte ben hüzünlerde bittim
bir fidan misali
siyah yapraklı
siyah dallı
bir fidan gibi
hüzünlerde bittim
bıraktığın yerde
bıraktım kendimi
hüzünlerde bittim..