bugün

yalcin kucuk un tarihsel calismalarından biri. Sovyet rejiminin cokusunu kapitalist restorasyon diye adlandirir bu kitabinda. Bu arada bir sosyalist olarak, başlarda gorbacovdan cok umutlu oldugunu da itiraf eder ve hata yapmisim der üstü kapali olarak.
sovyetler birliğinde sosyalist öğretinin çözülüşünün 2 nedeni vardır; ilki bitmek tükenmek bilmeyen parti bürokrasisi, genel anlamıyla, sovyet cumhuriyetleri idarecilerindeki görülen "bürokrasi canavarı"dır. bir diğeri ise, sovyetlerin iktisadi duruşu nedeniyle, ağır sanayiden mikro sanayiye geçiş hamlelerini gerçekleştirememesidir.

bilindiği üzre, sovyetler birliği özerk sovyet ve cumhuriyetçiklerin bir araya gelmesiyle oluşmuştu. gürcistan sovyet cumhuriyeti, azerbaycan ve özbekistan sosyalist idaresi gibi. özellikle stalin'in demir yumruk olduğu ve muhaliflerin kolayca sindirilebildiği süreçte, bu parti bürokrasisi oluşmamıştı. düşünün ki, köylere, çiftçilere dek uzanabilen bir istihbarat ağına sahipti polütbüro. tek parti, tek televizyon, tek propaganda ve politikanın olduğu ülkelerde, yönetici partiler devletleşirler. bu da beraberinde, bürokrasi sorununu getirir. yükselme hırsı parti bürokrasisini yetkinleştirir. sovyetleri bitirenlerden biri budur. öyle bizim ucuz sağcı zırvalarında olduğu gibi; "efendim, sovyet halkları sokağa döküldü, rejmi yıkmak istedi" tatavası söz konusu değil. sovyet halkları sokağa döküldü evet de, 89 da döküldü amk. o sıralarda sovyetler mental açıdan zaten bölünmüştü. öncesi süreçte halkın sovyetlerden kopuş istemesi pek olası değil.
sosyalizme dair ayrılıkçı düşünceler, 70'lerin ortalarında litvanyada kendini gösterdi. ilk çıtırdamalar oradaki bürokratlarda oldu. sonra diğer devletlere sıçradı. özellikle gürcistan, azerbaycan gibi devletleri bugün yönetenlere bakın, hepsinin sovyetler birliğinde önemli derecede görevlerden sorumlu olduklarını görürsünüz. bağımsız olduktan sonra azerbaycanı yöneten aliyev ailesi, çözülüşten önce sovyet bürokratı olarak azerbaycandan sorumluydu. keza gürcistan'ı bağımsızlığı sonrasındaki ilk etapta yönetenler de aynı ayrılıkçı doğrultuyu benimsemişlerdi.
o dönem bürokratları; "sovyetler birliği ve ruslar bizim ülkemizi sömürdü. bağımsız olursak zenginleşiriz" diyerek halklarını sovyetlerden kopuşa hazırladılar. aslında bu bürokratların isteği, ayrılarak kendi çöplüğünde kral olmaktı, öyle de oldu. misal, aliyev ailesi sözümona "azerbaycan cumhuriyeti"ni babasının malı gibi kullanıp, babadan oğula geçen bir cumhurbaşkanlığı sistemi yarattı. gürcülerin türkiyeye geldiğinde daha çok hangi mesleklere yöneldikleri de malum.
roman abromoviç'in babası, kızıl orduda generaldir ve sovyetler çözülürken, ordudaki silahları senegal, çad gibi üçüncü dünya ülkelerine satarak zenginleşmiştir.
sovyetlerdeki sosyalist çözülüş, görünüşe bakılırsa herkesin; "yolumuza bulalım artık baba ya" mantığı nedeniyle gelişme göstermiş.

ikincil olarak, rekabet ve serbest piyasanın olmadığı sovyetler birliğinde, mikro sanayide haliyle olgunlaşamadı. kapitalist toplum buzdolabı üretiyorsa, 7-8 yıllık üretir. üretir ki, 7-8 sene sonra sana yenisini satabilsin. rekabet olduğundan, ürünlerin yenisini üretmek gerekir. bu nedenle de, ar-ge çalışmaları devamlıdır. bu sistemde, daha ileri teknlojiye ulaşmanız olasıdır. fakat rekabetin olmadığı sovyetlerde, üretilen bir buzdolabı 50 sene kullanılırdı. sovyet rusyada reklam denen bir kavram bile yoktu. 1940'da size verilen dolabı, 50 sene kullanırdınız. kaliteli üretildiğinden, kolay kolay arıza da çıkarmazdı. oysa sana beş yıl garantili ürün veren kapital düzenin buzdolabı, bilmelisin ki 5-10 senelik ömre sahiptir. bu gibi biçimsel nedenlerden dolayı, sovyet rusya batının gerisinde kaldı. oysaki, 70'lere kadar batı avrupayı sollayıp, amerikayla eşit duruma gelmişti. sovyetlerin ar-ge üretip, teknolojik faaliyetlerde ilerleme kaydettiği alanlar, astrofizik ve silah sanayii olmuştur. soğuk savaş nedeniyle, gelişmeler bu alanlarla sınırlı kalmıştır.