bugün

sayısız anıları barındıran bir çok yüz ile göz göze gelmektir... kalabalık caddelerde insanların yüzlerine bakıp neler düşündüklerini, nerden gelip nereye gittiklerini, acılarını, sevinçlerini anlamaya7tahmin etmeye çalışırım...

yaşlı, eşarplı teyze elinde alışverisştn geldiğini belli eden poşetler olduğu halde etrafına duyarsız bir şekilde yürüyor mesela, akşama ne yemek yapacağını mı düşünüyor yoksa ölen kocası olsa yardım edersdi ona diye hayıflanıyor mu!

elini arkadaşının omzuna atmış ve sağa sola anlamsız bakışlar atan ergen ile yanındaki arkadaşı da sanırım hiçbir şey düşünmüyorlardır, çok zavallı bir halleri var, belki de cinsel dürtüleri tavan yapmış, malzeme topluyorlar akşam için...

koşar adımla yürüyen genç sanırım sevdiceğine kavuşmak için acele ediyor, yüzündeki endişeden geç kaldığı anlaşılıyor ama kendi kuruntusu da olabilir bu... belki kız gelmedi henüz buluşma mekanına, elindeki telefon da her an çalacakmış gibi ama bilmiyor çalmayacak, buluşma yerinde o arayacak...

süslenmiş püslenmiş, ufak tefek bir kız var köşede, o kadar saf ve avanak bir yüz ifadesi varki, kendine bakıyor arada, güzel göründüğünü biliyor ama emin olamıyor gibi, aşırı makyaj yüzünden yüz ifadesi anlamsızlaşmış, eteği biraz kısa olduğu için rahatsız gibi, tam yanından geçen adam da büyük ihtimal ile; "lan bizim kıçımız donuyor minicik etek giyiyor bu karılar" diye düşünüyor, düşünmüyorsa ben de eşeğim... çünkü ben de düşündüm az önce...

daha bir sürü yüz, düşünce, ifade var... hepsine bakmak, görmek lazım, hikayeler uydurmak, önyargılar ile düşünmek, empati yapmak, hepsi oyunun bir parçası..
(bkz: herkes dost hepimiz kardeşiz)
(bkz: dost başa düşman ayağa bakar)
küçük şehirlerde pek rastlanmayan, rahatsız edici hareket. ne güzeldir, herkes işine gücüne bakıyordur.

istanbul'da millet her an bir gaspçı, kapkaççı, sapık bilmem ne beklentisi içinde olduğundan birbirinin gözünün içine sikecekmiş gibi bakıyor. bu da beni bu güzel kentten soğutuyor.
gayet insancıl bir hareketdir. bu durumun nesi insanlara batar tarafımdan anlaşılmamıştır. insanların yüzüne bakmaktan korkar hale mi gelinmiştir yoksa devir kötü kolla götü durumu mu söz konusudur bilinmez. ancak yolda giderken gözün vitrinlere, ağaçlara, etrafa takılması gibi bir şey değilmidir karşıdan gelen insanın yüzüne bakmak?
vitrinlere bakan insanlar vardır bir de yolda yürüken... ancak onlar vitrinlerin içindekine değil de camdan yansıyan kendi görüntülerine bakarlar... bu da böyle küçük bir ayrıntı işte..
yolda görsem tanımazdım sözü için kendine zemin hazırlayan insaların eylemidir.
hayatı bir bütün olarak görebildiğin günlerde etrafa rahatsızlık vermeden de yapabileceğin şey.
garıp bır huzun yaratan durumdur... soyle kı;

sahne 1: bır kadın, yasmagını baglamıs, terlemıs, elınde bır kac poset pazar harcı, yavas adımlar ıle, hafıf aksayarak ılerlıyor... bellı kı pazardan gelıyor...
gırelım beynının ıcıne bakalım neler dusunuyor: "aksama ne yapsam kı? kız gelmıstır belkı okuldan, beyın ısı sakattı ne durumda acaba, aksama kotu haber getırmez umarım, gun var ama altın alacak para yok, ıstesem beyden var mıdır acep?"

sahne 2: bır adam oturmus bır kafeye ve sıgarasından derın nefesler cekerek dalmıs ufka dogru...
gırdık beynının ıcıne: "taksıtler cok gelmeye basladı, cocugun okuluna da bır suru sey lazım, kredı kartı var allahtan ama o da bır yere kadar, pazar parası bıle bırakamadım hanıma, ıs yerındekı mudur benı ne zaman atacak, serefsız evladı gıcık bana..."

sahne 3: bır hanım kız kosturuyor bır yerlere...
beynının ıcıne gırınce de kosusturmalar devam edıyor: "okula gec kaldım, harun ne yapıyor acaba, dun merhaba demıstı bana, para da vermedıler kı zaten evdekıler, hep kendılerını dusunuyorlar, ya bugun eksem mı okulu acaba, yok yok gerıde kaldım zaten..."

bır not:
ınsanların hepsının bır sekılde dertlerı vardır, kımı kadının kocası sadece bulasık, camasır ve seks ıcın almıstır onu aılesınden, kımı kısılerın kendılerınden daha yetersız ustlerı vardır ısyerlerınde, agız kokularını cekerler, kımılerı ıse henuz kavrayamamıstır hayatı, yasamak denılen surukleyıcı ve bır o kadar da sıkıcı romanın parcası olmayı becerememıslerdır... sabah kalk okula/ıse gır, aksam gel, ay bası uc bes kurus maas al, kıraya, faturala yatır... ve tekrar devınım devam etsın..
ne bakıyon lan lavuk gibi muhabbetlerin başlamasına sebep olur. akabinde kavga kaçınılmazdır.