bugün

Erol Taş anlatıyor; "Yılmaz Güney'in ince Cumali filminde zalim ve gaddar bir köy ağasını oynuyordum. iğrenç, aşağılık bir adam. Başkasının çiftliğine sahip olmak için köydeki tüm insanları öldürüyor, şahit bırakmamak için tavukları bile kesiyor. Film bitti, doğu illerimizden birinde galası yapılacak kente gittik. Film gösterildi. Herkes sahneye çıkıp konuşma yaptı. Sıra bana geldiğinde ortalık karıştı. Sahneye şişe, taş, yağmaya başladı. Bazı seyirciler üstüme saldırıp yumrukladı. Üstüm başım kan içinde kaldı. Ben, 'Atın, atın. Bana çiçek ve ekmek atıyorsunuz' diye kahakaha atarak seyirciyi selamladım. bu kez tüm salon ayakta alkışlamaya başladı beni. Başka bir olayda da Rus generalini oynadığı bir filmden çıkan seyirciler, Erol Taş'ın kahvesini basmaya ve 'Seni gidi Rus tohumu' diye saldırıp, linç etmeye kalkışmışlardı.*