bugün

katliamın kimin davası olduğu halka arz edilmiştir.
hükümet sorumluluğu kabullenmiş görünüyor.
http://i.imgur.com/6hTFF.jpg
zalimin zulmü varsa mazlumun Allahı var. bakalım nereye kadar aşınacak zaman
--spoiler--
"Hepiniz gibi benim de içim sızladı."
--spoiler--

Avrupa Birliği Bakanı, Egemen Bağış, sivas katliamı davasına ilişkin.

not : Sayın bakan, kemik sızlamaz. içiniz kemikleşmiş, bu çirkin sisteminiz gibi.

bazı arkadaşlar sisteme ilişkin özelden gelip; ispat istiyorlar.
bu da onlara gelsin.

Sivasta 2si eylemci, biri otel görevlisi toplam 37 kişinin ölümü ardından bugün yapılan yargılamada, mahkeme heyeti zaman aşımına karar vererek davayı düşürdü.

Sivas katliamı davasının yirmi yıl önce avukatlığını yapanlar ise şu an devlet ve hükümetin önemli yerlerinde koltuklarına oturmuş durumda. Başbakan Erdoğanın avukatlığını da yapanlar sanık avukatlarının birçoğu şu an AKP milletvekili.

işte Sivas katliamı sanıklarının avukatları:

Av. Şevket Kazan - Eski RP Milletvekili ve eski Adalet Bakanı;

Av. Celal Mümtaz Akıncı - Afyon Barosu Başkanı ve AKP oylarıyla Anayasa Mahkemesi üyesi;

Av. Hayati Yazıcı AKP Devlet Bakanı;

Av. Haydar Kemal Kurt - AKP Isparta Milletvekili;

Av. Zeyid Aslan - AKP Tokat Milletvekili, Başbakan Erdoğan'ın eski avukatı;

Av. Hüsnü Tuna - AKP Konya Milletvekili;

Av. Burhanettin Çoban - Afyonkarahisar AKPli Belediye Başkanı;

Av. Faik Işık - Başbakan Erdoğanın ve Süleyman Mercümek'in avukatı;

Av. ibrahim Hakkı Aşkar - 22. Dönem AKP Afyon Milletvekili;

Av. M. Ali Bulut - AKP Maraş Milletvekili ve Anayasa Komisyonu üyesi;

Av. Bülent Tüfekçi - AKP Malatya il Başkanı;

Av. Halil Ürün - RP kayıp trilyon davası sanığı, AKP Afyon Belediye Başkan adayı;

Av. Mevlüt Uysal - AKP istanbul Başakşehir Belediye Başkanı;

Av. Nevzat Er - Eski AKP Eminönü Belediye Başkanı;

Av. Suat Altınsoy - AKP Konya il Başkanı Yardımcısı;

Av. Tayfun Karali - istanbul Büyükşehir Belediyesi Darülaceze Müdürü;

Av. Ferruh Aslan - istanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Müdürü;

Av. ibrahim Kök - AKP Elazığ Milletvekili Aday Adayı;

Av. Ali Aşlık - Eski AKP izmir il Başkanı;

Av. Bedrettin iskender - AKP Ümraniye Belediye Başkan adayı;

Av. Ekrem Bedir - Sakarya AKP Hendek Belediye Meclis Üyesi;

Av. Eyüb Karagülle - Eski Saadet Partisi ilçe Başkanı;

Av. Faruk Gökkuş - AKP Kâğıthane Belediye Başkanlığı Aday Adayı;

Av. Hasan Hüseyin Pulan - AKP istanbul il Disiplin Kurulu üyesi;

Av. Hurşit Bıyık - AKP Trabzon il Başkan Yardımcısı;

Av. Reşat Yazak - Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi.
hani o dini kullanarak oy alan parti var ya.. aslında en dinsiz imansız olan onlar...
19 yıl önce ölen insanlar tinerci değildi. yakanlar da.
Orda yananların yandığıyla kaldıdığın göstergesidir.
vay gidene dedirten hadisedir. sen unutmazsan zorla unuttururlar. o gün o acıyla yanan yürekler bugün bir kez daha alev almıştır.
orda yananların anaları çoluk çocukları anlamaz zaman aşımından hayırlı olsundan.
orda olanlardan ötürü içi yananlar buraların ne kadar boktan yerler olduğunun farkındalar.
yazıklar olsun!
Olayda ölen Hasret Gültekin adlı şairin annesinden mektup;

Sevgili Oğul !

Gazeteciler randevu isteyince önce korktum ;
ola ki senden ‘rahmetli’ diye söz ederler.

Meğer bugün Anneler Günü’ymüş. Hani , hep ünlü bir işadamının, ya da milletin anasını ağlatan bir politikacının annesini seçerler ya , bu kez yarışın kulvarını değiştirmişler. Bu yıl Sivas’ta yobazların yaktığı tüm çocukların analarını seçmişler “Yılın Annesi” .

Hasret’im biliyor musun? Sana sormadan bunları anlattım diye bana kızmadın ya?
Devami oku...



En sevdiğin arkadaşlarından Kadir’le Ali Rıza çok ısrar ettiler. Dayanamadım konuştum.

Bak Oğul! Sana sormadan bir iş daha yaptım. 2 Temmuz’dan bu yana açamadığım odana da girmelerine izin verdim. Ben bakamadım sırtımı döndüm , kardeşin Güler’le Kadir gezdirdiler odanı. Biliyorum sen odana el sürülmesine hatta toplanmasına bile kızardın. Ben görmedim, ama el sürmediler hiçbir şeyine. Kitaplarına ve resimlerine bakmışlar sadece, rahat ol. Fotoğrafta çektiler Hasret’im. Sen gittin gideli üzerimden çıkarmadığım siyah elbiselerimle ‘iyi çıkmam’ dediysem de dinlemediler. Bana kır çiçekleri getirmişler Anneler Günü diye. Sivas’ta senin yanında olan, hani mızıka çalıp eğlendirdiğin çocuklar var ya, onların anaları adına da kabul ettim. Serkan Doğan’ın, Huriye’nin ,Yeşim’in, Muammer’in, ınci’nin, şu ufak oğlanın adı neydi? 11 yaşındaydı hani. Hah hatırladım Koray işte. Onun da anasıyım ben bugün. Hepsinin anasıyım. Madımak Otel’inde kim varsa Asaf’ın , Nesim’inin, Muhlis’le Leyla’nın , adını hatırlayamadığım diğerlerinin. Sen kızmazsın biliyorum oğul. Paylaşmayı seversin. Ana Sevgisinide paylaşırsın.

Hasret yavrum , Anneler Günü’nü kutlamazdık değil mi biz? Yanlış hatırlamıyorum, kutlamazdık. Geçen yıl hariç, oda yine senin muzurluğundan. A oğul, a çocuk, bana çamaşır makinesı alacaksın diye, çok kızdığın Parti’nin gecesine çıkmaya değer miydi? Baban ayın başında nasılsa alacaktı. Eskisini de tamir ettirirdik ne olacak. Bir süre daha idare ederdik. Kim bilir sana nasıl zul gelmiştir o gece çalıp söylemek. Anneler Günü’nü bahane edip o parayla çamaşır makinesi almanız için Güler’e gizlice vermişsin parayı.

Canım oğlum,

Senin gibi şelpeyle güzel bağlama çalan biri hala çıkmadı. Sen ‘Rüzgarın Kanatları’na’ binip gittikten sonra türkülerin dilden dile dolaştı. Bütün sanatçılar senin türkülerini okuyor. Ama çok bozuluyorum biliyor musun? Birçoğu bu türkülerin sana ait olduğunu söylemiyor. Bazı büyük bağlama ustaları da senin müziklerini alıp kendileri bulmuş gibi çalıyorlar. Deli Derviş’i senin gibi çalan yok hala. Sivas’a gitmeden önce ‘Enel Hak’ adında yeni çalışmalar yapıyordun. Yarım kaldı diye üzülme. Arkadaşların o kaseti bıraktığın kadarıyla seni sevenlere ulaştıracaklar. Senin şair yönünü bilmeyenler de yakından tanıyacaklar. Çünkü arkadaşların senin adını sonsuza dek taşıyacak bir kültür merkezi kuruyor. Sinema , Tiyatro, Müzik, Edebiyat ve Folklor alanında araştırmalar ve çalışmalar yapacaklar. şiirlerini de bir kitapta topluyorlar.

Haberin var mı bilmem ? Ankara DGM de görülen Sivas Davası’nı basına kapattılar. ıyice unutturmak istiyorlar herhalde. Başkalarının hafızasından silebilirler Madımak Oteli’nde olanları. Peki ya benim yüreğimden, ya diğer çocukların analarının yüreğinden nasıl söküp atacaklar? Gazeteye niye konuştum biliyor musun? Mahkeme o kara yobazlara ne ceza verir bilmem, halkın vicdanında bir kez daha mahkum olsunlar istedim. şimdilik Hoşça kal yavrum.

Annen Hace Gültekin.

Miyase ilknur tarafından, 8 Mayıs 1994'te yazılan Cumhuriyet gazetesi haberidir.
(bkz: died on 2nd of july/#3941851)

http://www.youtube.com/watch?v=zeDJtGlThto
insan olanlara utanç veren bir zaman aşımıdır. ileri demokrasinin bir başka örneğidir. bu karara imza atanlar ile akp yönetimine koşulsuz tapıp ses çıkarmayanlar da bu utancın ve alçaklığın ortağıdır.
türk adaletine duyduğum güveni atom ve moleküllerine ayırmıştır bu olay.
Bulunamayan 5 kişiye zamanaşımı kararı uygulanan davadır. 33 idam olmak üzere toplam 124 kişi mahkum olmuştur bu dava da .

--spoiler--
TEK DAVADA EN ÇOK iDAM CEZASININ VERiLDiĞi ÖRNEK
Aslında başlangıcından bugüne bakıldığında Sivas Davası, istiklâl Mahkemeleri sonrasında, tek bir davada, bu kadar çok sayıda idam cezasının verildiği ilk davaydı.
Sivas olayları sonrasında gözaltına alınan 190 kişiden 124'ü hakkında "laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma" suçlamasıyla dava açılmış, geri kalanlar serbest bırakılmıştı. Sivas Davası'nın ilk duruşması, Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde 21 Ekim 1993 günü yapıldı. 26 Aralık 1994'te karara bağlanan dava sonucunda, 22 sanık hakkında 15'er yıl, 3 sanık hakkında 10'ar yıl, 54 sanık hakkında 3'er yıl, 6 sanık hakkında 2'şer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verildi.
Müdahil avukatlar, DGM'nin kararını "taraflı, hukuka ve adalete aykırı" olarak niteleyerek, ayrıntılı bir savunmayla temyize gittiler. Yargıtay 9. Ceza Dairesi katliamın "Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik olduğunu" belirterek Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin kararını esastan bozdu. Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, Yargıtay'ın bozma kararına uyarak yargılamayı yeniden başlattı.
28 Kasım 1997'de açıklanan kararda, 33 sanık Türk Ceza Yasası'nın 146/1 maddesine göre idama ve 14 sanık 15 yıla kadar değişen hapis cezasına mahkûm edildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 24 Aralık 1998'de hapis cezalarını onadı, 33 idam cezasını ise usul noksanlıkları nedeniyle bozdu. Şubat 1999 tarihinde usul eksikliklerinin giderilmesi için başlayan yargılama sonucunda 16 Haziran 2000'de 33 sanık Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce yeniden idam cezasına çarptırıldı. 2002 yılında idam cezasının yürürlükten kaldırılmasıyla idam cezası hükümlülerinin cezaları müebbet ağır hapis cezasına çevrildi.

http://www.haberturk.com/...avasi-zamanasimina-ugradi

--spoiler--
33 aydının kemiklerini sızlatan canice karar..

görsel
konuyla ilgili olarak...

Arınç şunları söyledi:

Eğer mahkemenin verdiği karar mevcut sanıkların kamu görevlisi olmadığıyla ilgiliyse yapılacak bir işlem daha var.
Eski Sivas Milletvekili Ziya Halis, olaylar sırasında başta vali olmak üzere, dönemin içişleri Bakanı’nın, Başbakanı'nın olayda ihmali olduğu kanaatinde. Ankara’daki bürokratların olaya kayıtsız kaldıkları, olaya basit bir olay gözüyle baktıkları ve göz göre göre insanların yakılmasına sebep olduklarına dair iddiası var.
'Kamu görevlisi olsaydı yargılamaya devam ederdik' diyor. Olayın bu boyutunun yeni bir sayfa açılması mümkün. Kusuru bulunan ya da düşünülen kamu görevlileri hakkında bir soruşturma başlatılabilir.
Dönemin valisinden, içişleri Bakanı’ndan, olaya kayıtsız kalanlardan kimlerse o kişiler bir soruşturma yapılarak, asli fail olmasalar bile olaya dolaylı olarak sebebiyet veren kişilerin yargılanması gerekir. Ben şahsen fayda görüyorum. O olayda hayatlarını kaybeden tüm yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.

kaynak;
http://www.turkiyesesver....-hakkinda-sorusturma.html
türk: sizde deniz yok niye denizcilik bakanligi kurmussunuz.
isvicreli: sizde de adalet yok, niye adalet bakanligi kurmussunuz.

sasirilmamasi gereken olay. tüm zamanlarini 28 subatin faillerini aramaya adadiklarından, faili belli davalar zamana yenik düsmektedirler.

-16 mart davasi zaman asimina ugramistir.
-Pamukova davasi zaman asimi nedeniyle düsmüstür.
-iskence davalari düsmüstür.
daha neler neler ..........
son derece yüzsüzce ve pişkince hayırlı olsun açıklamasını yapanlar umarım cehennemde aynı şekilde yanarlar.
Firavunlar Mısır'da tabletleri kırdı. Hitler orduları Avrupa'da kütüphaneleri yaktı.
Dünya tarihinde ilk kez Türkiye'de aydınları bir binaya koyup yaktılar. (Rıfat Ilgaz)

ve bu dava da zaman aşımından düştü.
" Alevi yakarsanız zamanaşımından; Ermeni öldürürseniz delil yetersizliğinden; Kürt öldürürseniz kahramanlıktan cezasız kurtulursunuz bu ülkede."

bu söz maalesef her şeyi açıklıyor.
memlekette adalet sisteminin köhnemişliği yeni bir durum mudur? yüzeysel ve sığ bakan gözler için şaşırılası ve altında özel bir neden aranılası vakıa gibi görünse de, ne yazık ki, adaletin çivisi zaten çıkmıştır. hem de çok uzun yıllardır varolan bu vaziyet iyiye değil hep kötüye gitmektedir. memlekette nice caniler, hırsızlar, hortumcular, sahtekarlar, teröristler zamanaşımından yararlandı. yeni değil bu ama memlekette kötü gidişatı hep böyle öğrenmiyor muyuz. ergenekon, balyoz olmasa tutukluluk süresi kimin umurundaydı. şike davası olmasa, ceza süreleri kimin umurundaydı. n.ç davası olmasa sivas davası olmasa zamanaşımı kimin umurundaydı.
insanlığın unutulduğu, vatanımıza ve milletimize hayırlı olsun denebilecek kadar alçaklaşılan durumdur.
bu ülkede yaşamanın nasıl bir şey olduğunu henüz şu körpe yaşımda bana tekrar anlatan bir olay ve bu ülkeyi günün birinde terk-i diyar etmeme sebep olacak manidar vicdan aşımı...
"insanlık suçu" kararı verilmiş, ancak bunun sadece asli fail devlet görevlisi için işlerliği olduğu yorumuyla top taca atılmıştır. çünkü yargılananlardan sadece biri bu tanıma uymakta olup, o da dün itibariyle zaten ölmüş olduğundan hakkındaki dava zaman aşımı işlemeyecek olsa bile haliyle ortadan kalkmış olmuştur. sağ olan ve tutuklu olan 5 sanık ise sivil olduğu ve asli fail değil yan fail olduğundan onlar hakkında "zaman aşımı" kararı verilmesine hükmedilmiştir. velhasıl, mahkemenin "insanlık suçu" yorumu yapması tarihe kayıt düşmek açısından anlamlı olsa da, tevil yoluyla yaptığı nihai yorum ve fiilen ortaya çıkan karar havanda su dövmeye tekabül etmiştir.
insanlık ayıbıdır. Türkiye de adaletin olmadığının kanıtıdır.
Hayvan olmak istiyorsan olabilirsin elbette. Bunun için insanlığın acılarına sırt çevirmen ve yalnızca kendi postuna özen göstermen yeterlidir.*