bugün

boktan bir durumdur. sevgilisinizdir, çok seversiniz, onun da sizi sevdiğini bilirsiniz ama ona bir türlü güvenemezsiniz. çünkü güveni sarsacak bir şey yapmıştır. her telefonu kapalı olduğunda aklınıza düşünmek dahi istemeyeceğiniz şeyler gelir. belki paranoyaklık yapıyorsunuzdur, belki de düşünmek istemediğiniz ama beyninize beyninize işleyen o iğrenç düşünceler gerçekleşiyordur, bilemezsiniz. hangisi doğru? ''benimkisi sadece kuruntu, paranoyaklık'' düşüncesi mi; yoksa diğer düşünce mi, işin içinden çıkamazsınız.
sevilecek sevgili bulmuş kılsızını arıyor denilesi durum.

böyle insanlar piyasada çok fazla. parti kursalar tek başına iktdar olurlar.

ayrıca ; (bkz: sevilenin sevildiğini anlamaması)

(bkz: seni seveni sen de sev) (bkz: orhan gencebay)
seviyorsundur ama güvenmiyorsundur. çünkü birşeyini yakalamışsındır artık yaptığı her hareketten işkillenirsin. güvenmiyorsan bırak demesi kolay, ama kalbe söz anlatamıyorsun işte, çünkü seviyorsundur.
(bkz: genesis)

yapacak bir şey yok. doğamızda var.
güven yoksa gerisinin önemi yoktur. önce güven...
Sokayım öyle sevgiye durumudur. Evet.
canımdan çok seviyorum ama güvenip de konuşamıyorum. kendime değil, ona güvenemiyorum. *
oslo sendromudur.
yeteri kadar sevememişinizdir birbirinizi.
sevgiliyi çok sevmek ama güvenememek ben çok cevizler kırdım, acaba o da aynısını yaparmı diye içinin içini yemesidir.
kafayı yedirten bir durumdur, sonu ayrılıktır.
yürümeyecek ilişkidir. güven olmadıktan sonra gerisi boştur.
kesinlikle mantık hatası içeren ikilemdir. zaten kişi güvenmediği insanı çok sevecek bir ortam bulamaz. güvenmediğin insanla olmaz o işler.