bugün

(bkz: ben kimim buras neresi)
özgürlük hissi veren gündür bazen.
deli gibi içip dans ettikten sonra bulunduğunuz barın tenhalaştığını fark edersiniz önemli bir andır. çünkü tenhalaşan bar değildir aslında sizsinizdir. ve bunca zaman aslında yavaş yavaş tenhalaşmıştır hayatınız siz fark etmemişsinizdir. ağir ağir ve acılı gelişen bir sürecin sonucudur ayrılık dediğiniz şey. bir kanser hastasında kendinizi görürsünüz hayati bir fark dışında aynıdır yaşadıklarınız, kanser hastası hayatını kurtarmak için kemoterapiye gidiyorsa siz de en az bir kere ilişkinizi kurtarmak için belki bir bardak çayla terketmişsinizdir onura ve gurura dair bir kaç seyi... ucundan tutunmuşsunuzdur hep bir umut diyerek..dşnürsünüz erken teşhis ilişki kurtarmaz belki ama ötenazi için zaman yaratır mıydı diye ?
öyle dostlarla paylaşmanın acısı hafifletmez yükünüzü bilirsiniz hep karşılıklıdır bu işler.. karsınızdaki yüzündeki sahte üzüntünün altında zemin hazırlar size anlatabileceği yeni acılarına.. yoktur öyle kız kıza sohbetlerin faydası.. eliniz telefona gitmez bilirsiniz arayacağiniz kişi operatör hizmeti dışında bilinçli seçmiştir kapsama alanı dışına çıkmayı. biraz bira biraz votka yaşanacak bir kaç alkol ikindisi.. gelecekte sorunlu bir kaç ilişki budur ayrılığınızın size getirisi.
bugün ilk gün sizin bir yanınız kaybolup gitti onunsa hayatından sadece bir insan eksildi.

şair yanıldı sözlük...

ayrılık sevdaya dahil değildi ayrılığa dahil olan sevgiydi...
olayı daha tam farkedemediğiniz için en iyi geçen günlerden biri olabilir.
her çalan kapıya, her çalan telefona, her gelen mesaja o diye koşulan gündür.
ilk gün çoğu insana pekte bir etki yapmayan gündür. çünkü özgürlüğün tadına varılır. sevgili varken yapılamayan her şey yapılmaya çalışılır. ama bir kaç gün sonra insan yavaş yavaş yamulmaya başlar.
ayrılmak ayrı bir dert zaten hadi onu geçtim birde inadına inadına gözünün önünden geçer ya o mutlu çiftler yapış gırtkaklarına birde mutlu mutlu gülüyorlarsa varya! dün ayrıldık bugün başıma gelene bak: dersanede herkes manitasıyla zaten içime öküz oturuyor sabahın 8'inde gitmişim derse gözler şiş bukadarda yapılmaz ama sonunda bitti dersler, dersaneden çıktım herkes el ele! azcık yürüdüm yemek yiyip eve gideceğim ( onun ) babası karşıdan geliyor adam geldi tatlı tatlı konuşuyor çok yakışıyorsunuz, seni nekadar taktir ettiğimi biliyorsun falan diye. gelde söyle ayrıldık diye. hay dedim. neyse metroya bindim karşımda bir çift el ele kız yaslamış kafasını sevgilisinin omuzuna çocukta sanki nispet yapar gibi romantik romantik iltifatlar ediyor nasıl istersen aşkım falan kız ne dese tamam diyor.kızda çocuga aynı şekilde al boğazla orda. benim elim ayağım titriyor sağ elim telefonda tuş kilidini bir açıp kapatıyorum. bir mesaj sesiyle irkildim birden mesajı atana bak "avea". fırlatcam teli az kaldı. neyse indim duraga gidiyorum(herşeye rağmen yürüyebilmek güzel). otobüse bindim yanıma nişanlı bir çift oturdu (parmaklarında yüzük vardı). evlerini hazırlıyorlarmış 1 ay sonra evleneceklermiş falan filan. duydukça akıyor yaşlar çaktırmadan siliyorum bir döndüm ellerindeki poşetlerden birinde 2 tane yastık... artık son nokta buydu dedim içimden saldım gitti yaşları. sevdiğinden ayrıldığın ilk gün (ve sonrası tabi) işte bukadar iğrençtir.
henüz keşfetmediğim ama elinde sonunda herkesin en az bir kez yaşayacağı gündür.
mutlu günlerin son günüdür aynı zamanda.
durmadan ayrılıp barışan sevgililer için, bitmek bilmeyen ilk gündür. her ayrılışta da bu sefer gerçekten bitti denir. ama yerine başkası sevilmeden de bitmez. acı vericidir. her insanın yaşadığı duygudur gibi bir genelleme de yapılamaz. sevdiği ilk kişiyle, çok mutlu evlilikyapan şanslı kişiler de vardır.
sevdiğinden ayrıldıysan ölmekten beterdir. iyice yıprandığın bir evlilikten kurtulduysan yeni hayatının ilk günüdür. ölüm allah ın emri, şu ayrılık olmasa...
uyuşuk bir beyin, donuk bir benlik.
sadece ilk gün için değil, sonraki birkaç gün için de dahil olmak üzere eve yalnızca uyumak için girmesini ve vaktinin çoğunu arkadaşlarıyla dışarda geçirmesini şiddetle tavsiye ediyorum ayrılığın ilk günlerinde olanlara.
(bkz: montla sıç)
hiç unutamayacak gibi olsan da korkma unutuluyor zamanla.
ayrılığın ilk sabahı var bir de.
o ilk ayrılığı bir an olsun unutup uyuyabildiğin zamanın sonrası...

akşamsa ayrılık zamanı ya da gündüz olsun farketmez. tüm gün ya da gece nasıl olacak düşüncesiyle, acıyla, şokla aklından binbir tane şey geçer ama sen hiç bir şey düşünmüyor gibisindir. sonra uykuya dalarsın zar zor. uyanırsın;

ilk saniye hiçbir şeyin farkında olmadan, sanki o ayrılık dün hiç yaşanmamış gibi uyanıyorsun. bir kaç salise içinde aklının ortasına şimşek gibi bir düşünce iniyor ki; siz ayrıldınız. aynı anda kalbine bir acı çöküyor. sonrası önemli değil bence. uyandıktan sonraki o ikinci "uyanmayı" atlatırsan sorun yok. geçiyor. ilk gün de, ikincisi de, 273473. sü de...
sanki ondan önce hiç varolmamışsınız gibi ne yapacağınızı şaşırırsınız. insanların yüzlerine bakarsınız siz de ki değişikliği farkedeceklermiş gibi. korkarsınız , özlersiniz . acaba o ne düşünürdü tam da siz onu düşündüğünüz anda . eliniz telefona gider ama aynı gün yüzlerce kez çaldığını zannettiğiniz telefon bir kere olsun çalmamıştır. arkadaşlarınızı yada şanslıysanız dostunuzu ararsınız. tam da içilip dertleşilecek gündür. sızana kadar anlatırsınız , bir gece içinde defalarca aynı şeyleri anlatmış olsanız bile. ve doğan güneş her seferinde biraz daha az can acıtır. ama hiç bir zaman tam olarak bitmez. o anı hatırladıkça ince bir sızı gelip oturur.
Önce travma halinde uyanılır, hiç bişey yenmez içilmez. Öğle saatlerine doğru kalp çarpıntısı hafif bir ağlama isteğiyle başlar bu noktada anksiyete ortaya çıkmıştır. Akşama doğru sevgiliye her türlü suç atılıp nefret edilir. Geceyse sevgili affedilir,kendinden nefret edilir. Sabaha karşıysa bağımlı kişilik bozukluğu belirtileri görülmekle beraber sabah travma halinde tekrar uyanılır,hiç birşey yenmez içilmez.
kalbinizde sevgi, mutluluk, umut gibi yaşama sevinci veren herşeyin onunla beraber kopup gitmesinden dolayı canlı ceset gibi dolaştığınız gündür.
gecesi barlara gidilip hatun tavlamaya çalışmakla geçen gündür. büyük bir hayal kırıklığı içerisinde eve dönülür çünkü sevgili varken istediği zaman sevişen insan bu işin ne kadar zor olabileceğinin farkında değildir. işler zorlaştıkça eski sevgili daha çok özlenir.
Rahat gündür. eğer değer verilmişse sevgiliye, eksikliği sonradan hissedilir.*
arabesk dinlenmesi, aşk filmi izlenmesi muhtemel gündür. bunlar insanı daha çok bunalıma sokacağından arkadaşlarla vakit geçirmek, komedi filmleri izlemek daha iyi olur.
çikolata , cipsi gibi abur cuburlardan seçim yapmakta zorlanıp hepsini birden yersin . Sonra o yetmez bi de kafayı çekersin . Orhan babadan falan şarkı dinlersin sonra ortalıkta depresyondayım diye gezersin.
şok etkisi geçmemiştir. ağlamak mümkün değidlir. bu dönemde bi süre kazık yutmuş gibi gezilecektir. ardından "çok mutluyum hayat benim" devresi başlar. bu da bi süre götürür sizi.ve eninde sonunda kaçınılmaz son gelir: ağlamak.
http://www.youtube.com/watch?v=LsUtlByZeyU&feature=share