bugün

geleneksel köy romanı tarzını yıkmış korku folklorü sorunsalını kovuşturmuş olan eser.latife tekin eseri ''büyülü gerçeklik-olağanüstü masal-kutsal kitap'' ekseni çerçevesinde kurgulamıştır.
olayları uzun uzun anlatmak yerine, kısa kısa cümlelerle veren ancak kafa karıştırıcı olmayan eğlenceli roman. içeriğinde pek çok fantastik öge bulunur. *

--spoiler--
"O zamana kadar Alacüvekliler, bir yerden bir yere eşek sırtında gitmeye bile alışık değillerdi. Gidip geldikleri yerler kasaba dışında iki adımlık yoldu. Kasabaya da öyle sık gidip geldikleri yoktu zaten. Üstelik bu uzun yolu kısaltmak için iyi de bir kolaylık bulmuşlardı. Köyden çıkar çıkmaz arkalarından azgın bir boğa geliyormuş gibi seğirtiyorlardı. Bitkin düşünce, kocaman bir kayayı sırtlayıp bir zaman tıslaya tıslaya yürüyorlardı. Kayayı bir yana atar atmaz kendilerini kuş gibi hafiflemiş hissediyor, yeniden seğirtiyorlardı. Bu yüzden otobüse karşı korkularını çabucak atamadılar. Ama otobüsle yolculuk etmenin zevkine varınca da yürümenin ne kadar yararsız ve yorucu bir iş olduğunu çok çabuk anladılar. Tarlaya, bağa, hatta ağıla bile otobüsle gidip gelmeye başladılar."
--spoiler--
-Kız Dirmit,dişinin kovuğuna kim sıçtı?
-Ebelerin iti.
-Vay keçi vay.
-Keçi senin oğlun
-Oğluma varır mısın?
-Varmam
-Niye?
-Senin oğlun piç.

ahhh latife tekin sen hep yaz.
Tarz olarak kesinlikle buna benzer bir kitap okumadım. Kitapta nerdeyse hayatımda kullanmadığım kadar "-dı" lı geçmiş zaman kullanılmış. Okurken yoruldum resmen. Kitaptaki bütünlüğü yakalamakta çok zorlandım. Bi Atiye'ye bişey oluyo bi huvat'a bi dirmit'e. En sonunda "hay aq bi sabit durun ya" dedim. Kitabın sonunda da ekstra hiç bir şey olmadı. Okuyanlar çoğunlukla çok beğenmiş ama beni okurken bu kadar yoran , yoğunlaştığı bir ana konu olmayan bir kitabı pek sevemiyorum ben. O yüzden sevmedim. Ama diyorsanız ki şöyle farklı bir yazış tarzı görmek istiyorum , o zaman okuyun bunu.
okurken insana gabriel garcia marquez in yüzyıllık yalnızlık romanını hatırlatan kitap. Her ne kadar yüzyıllık yalnızlık kadar kurgusal derinliği olmasada kitabın ilk bölümü insanı büyülü gerçekçiliğin içine alıyor.
Marquez'in türkçe versiyonu. Hep hatırlanacak kadar insancıl, sevimli bir dili vardır. Konu zaten çok güzel. Okuyun, okutun. ilginç bir şekilde yazarın bu romanının yanına yaklaşabilecek bir başka romanı yoktur.
bu kitabı okuduğumda özal henüz başbakandı; konusunu falan unutmuşum. neyse, kitaplığımda duruyor; yeniden okuyayım bari.
latife tekin'in huvat atiye ve çocukları halit, sayit, nuğber, dirmit ve mahmutun trajikomik hikayelerini anlattığı romanı. hem hüzünlü hem komik hem gerçek hem masal.
Türk Edebiyatının en önemli yazarlarından Latife Tekin’in ilk romanı Sevgili Arsız Ölüm 1983 yılında yayımlandı. Eserleri birçok dile çevrilen yazar bu ilk romanıyla Marquez ile aynı çizgide görülmüş ve Büyülü Gerçekçilik akımının iyi bir örneği olarak değerlendirilmiştir. Yazarın kendi yaşamından da izler taşıyan, Türk klasikleri arasında yer alan Sevgili Arsız Ölüm, köyden kente göçen bir ailenin inanç, düşünce ve yaşayış gibi farklı pencerelerden hikâyesini anlatmaktadır.