bugün

Sol habere göre, ''sağlıkta yaklaşan kasırga, bir yandan yoksullaşmayla emekçiler (özellikle asgari ücretliler) arasında hastalıkların artması, diğer yandan emekçilerin yararlandığı kamusal sağlık hizmetlerinin yeni kesintilerle bu artışa yanıt veremeyecek duruma gelmesiyle patlayacak.'' denilmiş.
Geçen hafta izmir’de bazı “kamu hastanelerinin” bahçe ve koridorlarında Said Nursi imzalı, "Hastalık bir definedir" adlı bir broşür dağıtıldı. Kapağında "hastalığın manası, güzel bir şey olmasa idi, Hâlık-ı Rahim en sevdiği ibadına hastalıkları vermezdi" yazan broşürde, ölen bebek ve çocukların "ferahlı, saadetli bir saraya gidecekleri" iddia ediliyor ve "ölen çocukların arkasından üzülmeyin, feryat etmeyin" tavsiyesinde bulunuluyor.

Kapağında "bu broşür içerisindeki parçalar Risale-i Nur külliyatından farklı kitaplardan bir araya getirilmiştir, gayesi imanları kurtulmasına vesile olmaktır" yazılı olan broşürde, "bu hastalık senin başında veya elinde veya midende olmasaydı, sen başın, elin, midenin sıhhatindeki lezzeti, zevkli nimet-i ilahiyeyi hissedip şükreder miydin?" sorusu soruluyor.

"Hastalık sabun gibi, günahların kirlerini yıkar, temizler" ifadesinin de yer aldığı 32 sayfalık broşür, bebek ölümlerine ilişkin öğütler veriyor: "Madem dünya bir misafirhanedir, vefat eden çocuk nereye gitmişse, siz de biz de oraya gideceğiz. ileride hem berzahta, hem cennette görüşülecektir. El hükmülillah demeli. O verdi, o aldı. Sabır ile şükretmeli."

Tam da emekçilerin sağlığının kötüleşmek üzere olduğu bir dönemde kamu hastanelerinde bu broşürün dağıtılması tesadüf olabilir mi?
Yazının detayı, http://haber.sol.org.tr/b...irgaya-hazir-miyiz-178188