Ne özürü asıl onlar özür dilemeli bizim hava sahamızı ihlal ettikleri için. Bence özür dilenirse Rusya ile tekrar papaz oluruz, buna da hiç gerek yok, Rusya vazgeçilmez olduğunu zannediyor.
solcuları anlamak gerçekten imkansız. rusyanın uçağı düştüğünde türkiye adına özür dileyenler, türkiye haksız diyenler şimdi kalkmış, türkiye özür diledi veya üzüntü beyanında bulunduğu için eleştirmeye başlıyor. hayır sayın arkadaşlar yanlış anlamayın umrumuzda değilsiniz de, eleştirdiğiniz kesim gibi moronsunuz bilin bunu.

edit: aklı başında solcuları tenzih ederim.
yahu bu adamlar USTA değil miydi? usta geldi, usta görün demiyorlarmıydı meydanlarda? önce haklıydık, ihlal ettiler bizde gereğini yaptık dediler sonra tıpış tıpış yola geldiler. yahu madem haklıysan neden özür diliyorsun? rusların politkasına bak arkadaş. hem suçlular hem güçlüler. haklıyken haksız duruma düşürdüler. bir de gerekirse tazminat vericekmişiz. bu mu usta politikacılık?
türk yetkililerden yalanlama gelmiş, gerçek dışı olay.

diplomatik anlamda bir özür yoktur.
(bkz: Atatürk vs Erdoğan)

--spoiler--
Stalin’in Sovyetler Birliği’nin başında olduğu
döneminde Sovyetlerin Ankara Büyükelçisi ünlü diplomat Karahan’dı. Sovyet Devrimi’nin yıl dönümlerinden birinin sabahında Stalin, son derece sivri, anlamsız ve onur kırıcı bir demeç veriyor. Bu demecinde aynen şunları söylüyordu:
-“Herkes bilsin ki, Rus milleti; Boğazlarla, Ardahan’ı ele geçirmekten asla vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda bu davalarımızı halletmiş olacağımızı şimdiden müjdeliyorum...”

Aynı gece Ankara’da Sovyet Büyükelçiliği’nde de ihtilalin yıl dönümü kutlamaları yapılıyor.Mustafa Kemal, gece yarısına doğru Stalin’in bu densiz demecinden haberdar oluyor ve emrediyor:
-“Arabaları hazırlayın gidiyorum.”
-“Paşamız bu saatte nereye gidecekler?”
-“Sovyet Elçiliği’ne.”
Ekibin etekleri tutuşur. Çünkü olayı kavrarlar, içlerinden birisi Gazi’ye:
-“Paşa Hazretleri nasıl olur? Protokolsüz mü? Siz devlet başkanısınız, protokolsüz nasıl gidersiniz?”
-“Ben protokol falan dinlemiyorum çocuk. Stalin vatanımın topraklarına göz dikmiş, sen bana protokolden söz ediyorsun. Hazırlayın arabaları” diye cevap verir. Büyük önderimiz ve arabalar hazırlanır. Gazi ve ekibi, Sovyet Elçiliğinin kapısına dayanır. Ulu önderimiz yüzü asık bir şekilde yukarı çıkar ve o sırada elçilikte büyük bir balo vardır. Gazi kendisini karşılayan Büyükelçi Karahan’ı görünce:
-“Merhaba Karahan” der ve aynı sert ifadeyle
devam eder:
-“Rahatsız ettik ama sen benim şahsi dostumsun, kusurumuza bakmazsın. Bir hususu esasından anlamaya geldim.”
-“Emredin Sayın Başkan”
-“Ajanstan öğrendiğime göre, Başbakanınız Stalin, Ardahan ile Boğazlar’ı istemiş, kararı katıymış... Pek yakın bir gelecekte bu kararını uygulayacakmış. Tam böyle söyleyip söylemediğini bilemem ama buna benzer şeyler söylemiş. Tabii ki bu konuşmanın bir kopyası sende vardır. Getir bakalım şunu da işin aslını faslını iyi anlayalım.”
Stalin’in konuşması getirilir. Gazi metnin o kısmını yanındakilere kelime kelime tercüme ettirir. Konuşma ajanstan geçen metin ile aynıdır. Gazi sorar:
-“Karahan, elçiliğin telsizinden derhal Stalin’i
bulduracaksın. Bu beyanatından vazgeçip
geçmediğini sorduracaksın. Başbakanın tükürdüğünü yalayacak, yalamazsa ben
yapacağımı bilirim. Bu cevap bu gece gelecek çünkü benim senin başbakanından daha önemli kararım var. istediğim cevabı almadan elçiliğinizden dışarı adım atmam. Eğer cevap istemediğim şekilde gelirse bil ki buradan çıkıp doğru Rus sınırına gideceğim...”
Karahan çaresizlik içinde telsizin başına koşar ve Gazi’nin söylediklerini aynen nakleder. Stalin’den gelen cevap büyük önderimizi tatmin eder çünkü
cevapta aynen şöyle söylenmektedir:
-“Stalin sürçü lisan eylemiştir. Boğazlar ile Ardahan’ı almak gibi bir arzusu kesinlikle yoktur...”
Gazi cevabı okuduktan sonra Rus Büyükelçisi Karahan’a hitaben:
-“Karahan seni geri çağırırlar ve yaşatmazlar. Uzun süredir tanışıyoruz, istersen bize iltica et.” Karahan bu teklife olumsuz cevap verir ve cevabı telgraftan hemen sonra bir telgrafla geri çağrıldığını açıklayarak:
-“Teşekkür ederim. Sizi tanımış olmam bile
yeterlidir. Ancak memleketinizdeki görevim sona ermiştir. Yarın hareket edeceğim.
Gazi fazla ısrar etmez ve Çankaya’ya döner. On gün sonra şöyle bir haber gelir. Sovyetler Birliği’nin eski Ankara Büyükelçisi Karahan fırında yakılmak suretiyle idam edilmiştir.

* ARIBURNU, Kemal, Atatürk’ten Anılar, Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1976, s. 205-208.
--spoiler--
uzun qanqa ile topaçlık qeyfi tadına dönen özürler ve antlaşmalar silsilesinden bir tanesidir. katil israil = müttefik israil ve bugün anlaşma imzalandı.. katil rusya vahşi putin = mektup arkadaşı putin ve normalleşmeye girilen dost rusya.

ak yalaka olmak da zor lan namusunu şerefini gözün kapalı ardında bırakıyorsun. adamlar sıçıyor sıvaması sana düşüyor..
Akpartililerin "Koskoca israil bizden özür diledi, biz dilemişiz çok mu?" Yada "büyüklük bizde kalsın dedik" şeklinde savunmaya geçmesine sebep olacak eylem.

Olması gerekendi. Yapabilmişlerse bravo. Rusya her zaman dost olarak kalınması gereken bir ülkedir, buna korkmak denmez, ülke menfaatleri de zaten bunu gerektirir.
aniden re yapma durumudur re yaparkende milleti uyandırmama vaziyetidir.
özür dilenmemişmiş. üzgünüz denmişmiş. ortada bir özür yokmuşmuş.

harbiden artık kızmıyorum.

acıyorum.
Kusura bakmayin ülke onurunu yerler altına almaktır nerdeyse. Suclu olsak tamam özür dilersin ama rusya gibi bi devlet ki son dónemde saga solla saldıran bi devlet bir cevap haketmişti belki ölümlü olması kötüydü ama rusyada öldürmekten geri kalmayan devlet.
A haberin #dostlarımızıçoğaltıyoruz hastagi ile başlattığı kampanya.
(bkz: https://mobile.twitter.co...47762733194579969/photo/1)
(bkz: )galeri.uludagsozluk.com/r/ruslar-türkleri-evire-çevire-silkeler-857786/