bugün

(bkz: ruh yoktur)
Tüm vücuda, hücrelere enjekte edilmiştir. Ölüm anında ayak parmak uçlarından başlar ağızdan çıkar.
aşk neresinde ise o da orasındadır.
Bu soruya net ve kesin cevap bulmanın iki yolu vardır.
ölmüş biriyle konuşmak yahut ölmek.
Hiçbir yerindedir. Ruhu insan kendisi koymuştur bedenine. Dünyanı gören gözleri , işiten kulakları vardır insanın. Gözler gördüğünü düşünür, kulaklar duyduğunu sorgular. Haliyle insan yaşama karşı olan duygulanımlarını farkedince bunu başka bir unsura aktarmıştır. Oysa ruh çok eski çağlarda "nefes " anlamındaydı. Bugün ise insan bedenini saran hayalet gibi bir şey olduğu sanılıyor. Insan beyninin şizofrenik yapısı da buna inanmaya genel altyapıyı sağlıyor zaten.
ruhun olmadığına dair çok somut çalışmalar var artık. mesela ruhun en çok eşleştirildiği özellikler karakter ve davranış özellikleridir. ruhun varlığına en çok bunlarla özdeşleştirilerek ulaşır teistler. oysaki özellikle beyin travması veya beyin hasarı sonrasında insanlarda meydana gelen değişimler izlenildiğinde tüm kişiliklerin ve davranışların radikal değişikliklere uğradığı defalarca ortaya çıkmış bir durum. Travma veya beyin hasarı sonrasında kişiler önceki özelliklerinin tam tersine bürünebiliyorlar. Mesela sakin biri çok agresif bir kişiliğe veya titiz dikkatli biri çok dağınık birine dönüşebiliyor. Bunların tam tersi de olabiliyor.

Özetle kişilerin karakteri, davranışları veya hislerini belirleyen şey ruh değil beyindir. ilgili makaleler internet tonla var basit bir örnek istenirse ;

http://www.nasponline.org...aumatic-brain-injury.aspx