bugün

tarihin en kanlı olaylarından birisi, üstelik bu olay öyle çok eskilerde yaşanmış falan bir olay da değil 1994te yani bundan 19 yıl öncesinde yaşanmıştır. daha geçtiğimiz sene kaddafi halkını eziyor diye dört başı mamur operasyonlar düzenleyen, adamı sorgulamadan katleden ve utanmadan katledilme görüntülerini internete yayan birleşmiş milletler sadece izlemekle yetinmiş, hiçbir şekilde müdahale etmemiştir bu iğrenç katliama. olayların iğrençliği bir yana esas kan donduran noktalardan birisi de tutsi ve hutu ayrımının uydurma bir ayrım olması.
Hutular ve tutsiler arasında meydana gelmiş , insan kırımı.
yüz gün romanında çarpıcı ve öğretici bir şekilde ele alınan soykırım. 20. yüzyılın son demlerinde böyle bir olayın yaşanmış olması üzücü ve utanç vericidir.
palayla ölmek istemezsin..
soykırımın temel nedeninde fransa'nın aksine belçika'nın pislik yönetimi vardır.azınlıklara yönetimi vererek hutu ve tutsileri birbirine kırdırmış ve yeraltı kaynaklarını keyifle sömürmüştür.
düşünün,

bir akşam önce yan kapı komşunuzla akşam üzeri çay içip sohbet ederken,ertesi sabah yan komşunuz sizin evinize elinde palayla dalıp karınızı kızını kesiyor, ilerleyen günlerde vahşetin ve dehşetin boyutları ilerliyor, tecavüzler yağmalar sorgusuz sualsiz sadece bizden değil denilerek katledilen binlerce insan,

çok uzak gelmesin sizlere, aynı çatışma için alevlenmeyi bekleyen bir fitil düşünün, fitilin yarısı türk yarısı kürt, veya yarısı sunni yarısı alevi, komşu komşuya elinde satırla saldırıp sorgusuz sualsiz kan akıtıyor, gerçi biz ileri düzeyde medeniyet sahibi bir toplumuz, sosyal devlet anlayışımız demokrasimiz var, biz ruanda mıyız aq değil mi ?
bir milyona yakın tutsinin ve ilginçtir ki ılımlı hutunun katledildiği soykırım...

özet geçiyorum...

günümüzde açlıkla boğuşmaktadırlar. geçim kaynakları tarım fakat topraklar verimsiz.başkent kigala

ruanda'da sayıca baskın olan 2 etnik unsur var. hutu ırkı ve tutsi ırkı... Tutsi ırkı daha hırslı. kendilerini geliştirmişler ve yönetim kadroları yüzde 90 oranında tutsilerden oluşmakta. eğitime önem vermişler... ve fakat hutular bu anlamda geri kalmış ve biraz da tutsilerin yönetimiyle feodal bir yapı içerisine girmişlerdir.

1985'de alman egemenliğine girdiler.

1. dünya savaşında belçika mandasına...

baya el değiştirdiler yani...

gelelim soykırım sürecine.

öncelikle şunu söylemek isterim. hiçbir katliam hiçbir soykırım hiçbir vahşet yoktur ki içinde emperyalist güçlerin etkileri olmasın.yerel ulusal bütün vahşetlerde ülkenin burjuva kesiminin ve emperyalist unsurların parmağı vardır. bunu detaylarıyla başka zaman anlatırım.

2. dünya savaşı bitiyor. her bir bokta parmağı olan birleşmiş milletler yine haritaya bakıyor ve diyor ki ' hadi beyler ruanda'nın amına koyak'.

akabinde ruandanın yönetimi birleşmiş milletlerin emrine veriliyor.hayır kim veriyor orası da ayrı bir muamma.

beklendiği gibi aşırı ırkçı hutu milliyetçisi parmehutu haraketi başa getiriliyor. neden? çünkü kendini geliştirmiş okumuş ekonomi bilen tutsilerin ne işi var başta dimi? kullanabilecekleri kuklaları başa geçirmek hedef. tanıdık geldi mi?

bu parmehutu hareketi bismillah demeden (dinleri gereği olabilir) tutsilerin üzerine oynuyorlar. kadorlar boşaltılıyor ve eğitimli tutsiler deh dehleniyor. tabi sadece kovulmakla kalmıyorlar...soykırım yavaş yavaş başlıyor.

1973 yılına kadar yaklaşık 100.000 civarı tutsi öldürülüyor 150.000 kadarı da çevre ülkelere ( uganda , tanzanya ) sığınıyor. tabi devlet destekli bir olay olduğu için katil hutular hep haklı. bir iki göstermelik olay dışında hiçbir yaptırım yok.

1973 yılında habyarimana darbeyle başa geçiyor. ne değişiyor? hiçbirşey. çünkü bu şahıs da hutu milliyetçisi ve tutusiler adına hiçbirşey değişmedi.

1980 yılına kadar sığınmacı tutsilerin sayısı 500.000 e ulaştı. eğitimli insanlar oldukları için tabiri caizse taşaklı yerlere geldiler sığındıkları ülkelerde. ve ruanda hükümeti üzerinde baskı oluşturmaya çalıştılar.ve fakat hiçbir politik sonuç alınamadı.

yıl geldi 1990 a...hutu zulmü devam etmekte... sığınmacı tutsiler ruandaya geri dönerek silahlı çatışmaya başladılar hükümetle.2 yıl kadar sürdü bu savaş ve sonunda ruanda hükümetiyle ateşkes yapıldı...

ne ateşkes ama... sokak gücü olan hutular hükümetin de bilgisi dahilinde olarak silahlanmaya başladılar... silah? para yok tabi...çinden pala ve satır siparişleri verdiler...yüzbinlerce...hedef kendi tabirleriyle 'böcek avı'.

çin silahlarla destekledi...avrupa sessiz...fransa etken destekte...böyle dünyanın ben amına koyim afedersiniz.

butun tutsi ve ılımlı hutular fişlendi...kıyım başladı...bir sabah radyodan yapılan anonsla böcek avının başladığı bildirildi... insan öldürmek için anons yapıldı...katliam için...

abd birleşmiş milletler barış gücünü çekti ruanda dan... barış gücü? rüşvetçi bir kaç karaktersiz asker barış gücü dedikleri de.

katliamın şiddeti arttı... bıçak satır pala taş çakı...herşey cinayet aletiydi artık. ve herkes sessiz. öldürmekten yorulan hutular oyunlara başlamışlardı kendi aralarında. aşil tendonu kesip kaçmalarını engelliyorlardı tutsilerin. e insanlardı yani dinlenmeleri lazımdı dimi? parası olan tutsiler biraz daha şanslıydı. kurşun parası vererek acısız ölüm satın alıyorlardı.

fransa ve abd... canlarım benim. iyi ki varsınız ya... hemen BM'de soykırım sözcüğü içeren bütün maddeleri değiştirmek için götlerini yırttılar. evet arkadaşlar Birleşmiş milletler bu işte... emperyalizm bu...

katliamın haberini alan sığınmacı tutsiler yani RYB üyeleri ülkenin doğusundan girerek başkente kadar ülkeyi ele geçirdiler hutularla savaşarak.

bilin bakalım ne oldu? bölgeye müdahale etmeyen orospu çocuğu fransızlar hutu hükümetine askeri yardımda bulundu.ve RYB nin ülkenin geri kalanındaki soykırıma müdahalesini engelledi... o ana kadar öldürülmüş 600.000 tutsi ve ılımlı hutu ya ek olarak 200.000 insan da bu bölgede fransızların kontrolünde öldürülmüştür.

üç buçuk ay...800.000 ölü...günde 8000 insan öldürülmüş...dünya izlemiş dünya... bu dünyanın toprakları kanla sulanmıştır.vahşidir insanlar. öldüren cahildir canidir öldürten vahşi.

dönemin fransız cumhurbaşkanı François Mitterrand ''O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil'' sözü olayın bittiği noktadır. burada insanlık susar.

şu anki devlet başkanı kegame yapılan soykırıma fransanın ortak olduğunu ve hutulu katilleri fransızların eğittiğini söyler.
http://www.milliyet.com.t.../12/17/dunya/axdun01.html

http://news.bbc.co.uk/2/hi/africa/6079428.stm
emperyalizmin vahşi yüzünü gösterdiği , aslinda ne dil ne din farki olan sadece ten renkleri daha farkli olmasi sebebiyle halki tutsi ve hutu diyerek ayirdiği , olaylarin büyümesine ön ayak olup , taraflara silah sağladiği , sonunda da amacina ulaşarak kardeşi kardeşe kirdirtip , "aaaaa burada katliam var hemen bariş gücü yollayip düzeni sağlamaliyim " diyip birde ülkeye çöreklendiği bir coğrafyadir ruanda . malesef emperyalizmin " böl ve yönet " politikasi işe yaramiş batililar menfaatleri için bir halki birbirine düşürmüştür . Bu konuda bilgilenmek isteyip kitap okumaya zamani olmayanlara (bkz: hotel rwanda) filmini tavsiye ederim .
yeryüzünün en aşağılık ve korkak milleti fransızların yediği boklardan biridir. Piçi belçika da olayın baş faillerindendir. Atatürk'e bok atanlar, Atatürk bu ahlak yoksunu şerefsiz köpeklere yol verseydi aynı şeyin bizim başımıza da geleceğini göremiyorlar mı?
batının vahşi yüzünü bizlere göstermiştir.
Birbirleriyle kardeş iki kabilenin, ırkın, sen biraz daha beyazsın o daha siyah savaşmalısınız deyip 800.000 insanın ölümüne sebep olan insanlık ayıbıdır. Tabi ki de baş rol batıdır. Vahşettir. Ülkemizde farklı yönlerden benzeri uygulanmaya çalışılmaktadır diye düşünüyorum*
Bizdeki şapşallara örnek olması gereken insanlık dramı.
Aklıni başına almak için illa ki yaşamak mı gerekir aynı acıyı?
bugün bir yahudi soykırımı dendiğinde herkesin kurabileceği en az 2-3 cümlesi vardır. gerek basılan kitaplar, gerek çekilen filmler herkesin o konu hakkında az buçuk fikir sahibi olmasını sağlamıştır. fakat daha yakın tarihli olmasına rağmen pek çok insan bu soykırımı bilmez. hatta çoğu kişi ruanda'nın haritadaki yerini dahi bilmez. bu nedenledir ki, hakkında daha çok film çekilmesi, daha çok kitap yazılması gereken bir soykırımdır bu. batı medeniyetinin alnına sürülmüş kara bir lekedir.
fransız yazar jean-christophe grangé'nin şeytan yemini adlı kitabının başlarında bahsetmiş olduğu, dünyanın en acı katliamlarından biri. fransa suçlu olmasına rağmen yazar olayı anlatırken pek buna değinmemiş. okuyan bilir.
bundan uzun yillar once aslinda ruanda, tutsiler tarafindan yurutulurken, halkin cogunluguyla da basa gelen hutulari, daha dogrusu hutu devlet baskanini isyanci tutsilerin oldurulmesiyle patlak veren bir soykirim. zamaninda azinlik olmasina ragmen basta olan tutsiler(ki burada pekistirilmek icin irak'in cogunlugunun sii olmasi ama saddam huseyin'in sunni olmasi ornek verilir.) ruanda halkinda yuzde altmis oraninda mevcut gelen hutular basa gelince hircinlasirlar. evet, hutu ve tutsiler bu olaydan once bir arada yasamaktaydi. yani aradaki acik gerilim bundan once de var olmasi bile isi baslatmaya yetti; hutulu baskanin ucaginin dusurulmesi, orduya sahip olan hutularin kafasini bozdu ve yaptigindan neredeyse emin olduklari tutsilere karsi soykirima baslarlar.

eger suclanacak birilerini ariyorsak, hani ille parmakla gostermek gerekiyorsak, fransa veya birlesik milletlerden once, koloni zamaninda bolunmez ruanda'nin olmez halkini iki sinifa ayirip hutu ve tutsi siniflarini yaratan belcika'yi isaret etmek daha mantikli olacaktir. tabii bundan sonrasinda, sadece baris kuvvetlerini oraya gonderen birlesik milletler'in olaydan en az risk alarak(dogallikla) pacayi kurtarmak istemesinden dolayi askerlere birilerini vurma emrini vermemesi, fakat ne yazik ki olaylarin daha da buyumesi ve birlesik milletler'in dunya nazarinda suclu durumuna dusmesi de yapilmis hatalardan. hata olmasa bile gayet sikko bir strateji.

yazilmis ama tekrar edip vurgu attirayim, hotel rwanda bu konuda 10 yil sonra yapilmis en sahane filmdir.

katliam sonrasında kurulan "gacaca" adı verilen halk mahkemelerinde, sadece 3'ten fazla insan öldürenler yargılanmıştır.
Palalarla insanların öldürüldüğü, öldürmekten sıkılıp tendonlarının kesildiği, köpeklerin insan etine doyduğu katliam. belçika ve fransa başta olmak üzere birçok devlet de sessiz kalarak yüz günde sekiz yüz bin insanın ölmesine sebep olmuştur. Yüz gün diye bir kitap da yazıldı katliamla ilgili.
Fransa'nın yol açtığı bir soykırımdır. bir milyon tutsi öldürülmüştür. daha dün olmuştur, 1994 yılında, iletişim çağında. fransa ellerinden kanlar akarken hiç bir sorumluluk yüklenmemektedir. o fransa Türkiye'yi olmamış bir soykırımın faili olarak dünya nezdinde mahkum ettirmek için kıçını yırtmaktadır. Ruanda'ya ses çıkarmayan içine sıçtığım Avrupa parlamentosu da ha keza.
iki yüzlülüğünüze tüküreyim, vicdanınıza sıçayım. aklıma gelen en aklı başında laflar bunlar.
Herkesin fransa, belÇikayı, bm yi falan filan suÇladığı soykırımdır. Arkadaş hırsızın hiÇ mi suÇu yok? Hutular falan filan sevgi kelebeği mi? Özetle hutu denen insan etine aÇ yamyamların yaptığı bir soykırımdır. Net!
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
Dünyanın sessiz kaldığı, görmemezlikten geldiği, suç ortağı olduğu Fransız patentli ırkçı faşist işbirlikçi soy kırımı.
Allah CC belanızı versin!
dünya 2000 yılını idrak etmek üzereyken yaşanmış bir insanlık ayıbı dahadır. bir daha benzerlerinin asla yaşanmamasını diliyorum.
bir milyon kusur kişinin ölümüne neden olan, ''sen şusun ben buyum'' ayrımcılığının sonucu.
Belcika'nin organize ettigi ic savastir. Pisi pisine milyona yakin insan olmustur.
görsel
her 10 kişiden birinin öldürüldüğü korkunç olay.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar