bugün

rafet el roman' ın mükemmel ses tonu sayesinde adamın içine doğan davranış biçimi.

gerçekten de rafet el roman denilen şahsın, kliplerdeki tavırları falan insanı bunu yapmaya zorlar. yanınıza çağırıp bir miktar para vermek, onu sevindirmek her insanın görevidir. sahte duygularla şarkılar yapıp, ekmeğini çıkarmak için çaba sarfediyor lan. siz zannediyor musunuz ki, ciddi ciddi aşk acısı çekiyor, romantizmin doruk noktalarına ulaşarak o besteler çıkıyor? adam resmen özlediği yemeklere, davet edilmediği partilere özlemini aktarıyor.

yemin ediyorum içim cız ediyor bu adamı böyle görünce. gidip yanına " boşver be hemşo, ko göte. kimse için değmez" diyesim geliyor. sonra cebine para koyup " al lan al, kendine sigara falan alırsın" şeklinde hayallerimi süsleyen eylemi yapma isteği içine düşüyorum. peki neden? neden rafet? neden ağlıyorsun?

hepsini bi kenara bırakırsak adamın tavırları bile, "abi borç paran var mı, haftaya valla veririm" dermişçesine iyice. sanki adam kredi kartı borcunu ödeyememiş, evine haciz gelmiş, sevgilisi terketmiş... tüm bu acılarını paylaşıyorum rafet. yeter ki sus, acıya sürükleme bizi. ağlama rafet.

rafetler ağlamasın, şeker de yiyebilsinler.
kliplerinde, hep karda, kışta, yağmurda sevdiceğine doğru yürüdüğünü görünce, taksiye binip gitsin bari düşüncesiyle içimizden geçendir. her klibinde, sırılsıklamdır, üşür, titrer. yürek bu, dayanmıyor.
(bkz: ajdar şarkı söyleyince acıyıp para vermek) *
- sapasağlam adamsın, dileneceğine çalışsana!
- ne dilenmesi bilader, klip çekiyoruz biz burda...
- e bi şeyler mırıldanıyodun demin acındıra acındıra...
- lan sittir git, indiricem şimdi gitarı kafana!
- ne göstermiyon oğlum çocukları analarına, ne göstermiyon!
rafet el roman'daki gizli arabeskçi potansiyelinden kaynaklanan hatadır.