bugün

genelde, "dunyanin polisi misiniz kardesim", "emperyalik amariga" seklinde olur. olur da kimse bu niye boyle olmus, bu adamlarin genlerinde bir bozukluk mu var da boyleler, butun derin devlet kadrosu psikopat mi diye dusunmez. bok atilir, suclu belli olur, gonul rahatlatilir. halbuki guzel kardeslerim, dunyanin en onemli sorulari nicin ve nasildir, kim ve ne degil.

amerikan politikasini tasvip etmemekle beraber, bilincsiz ovgu ve elestiriler akil sagligimi bozdugundan ve bu olay neredeyse "cool rockcu olmak icin metallicaya bok atmak" sendromuna donmus oldugundan, bu dunyayi ele gecirme planina kisaca bakalim.

simdi humanist,romantik,hippi arkadaslar, alinmayin ama.... allah belanizi versin. bir kere, devletler kotu veya iyi degildirler. kalles,sozunun eri,helal sut emmis de degildirler. bu tip sifatlar ve ilgili ahlaki normlar bireysel duzeyde mevcuttur. devletler duzeyindeki organizasyonlar ise daha mekanik islerler ve ahlaki normlari daha ziyade doga kurallarina yakindir. yani oncelik hayatta kalmadir, daha sonra da guc istemidir, "hepimiz kardesiz, bu kavga ne diye, ooy oy" bilinci ise en son gelir.

buyuk organizasyonlarin karakterlerinin onu olusturan ogelerinkinden nasil bu kadar farkli olabilecegi, emergence teorileriyle aciklanabilir. su anda anlamamiz gereken, uluslararasi politikanin ve guc dengesinin bir oyun oldugu, oyuncularin ise ayni calisma presiplerine sahip agent lar oldugu, birkac el sonunda cevresel kosullar ve random olaylar sonucunda, oyuncularin degisik organizasyonlar olusturup, bunlarin arasindaki iliskilerin inanilmaz bir karmasikliga varabildigidir.

simdi bu oyunda en buyuk degisikliklere neden olan ulke amerika cunku en guclu oyuncu o. diger oyunculardan daha kotu, daha seytani degil. eger tamamen pasifist olurlarsa bu boslugu baskasi dolduracak, belki ruslar baris adina afganistanda olacaklardi, belki cin, arap-israil sorununa el atacak. kim bilir, eger viyanayi alip sonrasinda dogru adimlar atabilseydik, bugun venezulladaki siyasal istikrari ve insan haklarini korumak icin, yani petrol rezervlerine sahip olmak icin, mudahalede bulunuyor olabilirdik. sonucta amerikanin boslugunu birileri doldurur, barisseverlerin yeni dusmani da onlar olur. amerikanin elestirilecek noktasi, belki de kendi guc istemi ve hayatta kalma hakkini, 20yy a hakim insani degerlerle dengeleyememis olmasi olabilir.

daha acik konusmak gerekirse, spectrumun bir ucu, dunya barisidir, obur ucu da odun vermeyen bir militarist agresifliktir. oyunun kurallari geregi, devletler eskiden spectrumun ikinci ucuna cok yakindi. bununla birlikte, sosyal evrimimizin bu evresinde, esitlik, insan haklari gibi kavramlarin yayginlasmasiyla, sprectumda bir dengeye varma zamanimiz gelmistir. yani artik bir ulke egemenligini yayarken, bunun baska halklara getirdigi negatif sonuclardan, eskiye oranla daha fazla sorumludur! oyunun kurali bu sekilde degismistir!

dolayisiyla amerikayi elestireceksek, bu onlarin "dunya barisi"ni engelledikleri seklinde olmamalidir, dunyaca bu anlayistan hala uzagiz zaten. ama eger amerikanin egemenligini ufak bir yayma girisiminin diger oyunculara maliyeti cok buyukse, bundan dolayi elestirilebilir. mesela kuzey koreyi, bugunku haliyle, kendine tehdit olarak gorurse ve uluslararasi organizasyonlari hice sayip, mudahalesi sonucu cinle karsi karsiya gelir, bir suru insanin olumune neden olursa, amerika "yanlis" yapmistir. cunku, mahvettigi hayatlar ve israf olan kaynaklar, devletin hayatta kalma ve yayilma hakkinin elverdiginden cok otede gerceklesmistir. ama ayni kuzey kore, nukleer fuze uretiminin bokunu cikarip guc dengesini hizla kendi lehine dogru degistiriyorsa, oyunun kurallari geregi amerika mudahale etmesi "yanlis" olmayabilir.

bu noktada bu kadar seyi okuduktan sonra "ama amerikada o fuzelerden bir suru var" diyen biri varsa, hic vakit kaybetmeden nefesini tutarak olmeye calissin. basaramiyorsa, devletler dogasini ve oyunun kuralini daha bastan anlamadigi icin bu entriyi 20 kere daha okumakla cezalandirilsin.