bugün
- sözlüğün en iyi iki erkek yazarı13
- türk kadınlarındaki en büyük sorun9
- gizli samyel15
- nude isteyen kız11
- icardi190516
- havalar ısınınca orospu gibi giyinen kadınlar8
- sözlüğün bağımlılık yapması10
- kemalistlerin insanları atatürk ten soğutması20
- şanlıurfa da damattan istenilenler listesi14
- magicovento13
- sözlüğün en iyi iki kadın yazarı34
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur24
- jose mourinho35
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü12
- liselilerin arkadaşına yaptığı doğum günü şakası9
- türk polisinin güzel kızlara karşı olan nezaketi14
- anın görüntüsü9
- yazarlar neden bu nickleri kullanıyor10
- sözlüğün en yaşlı yazarları8
- küçük memeli kadınlar9
- arkadaşlar bik bik geldi12
- heykel sanatını putla bağdaştıran yobaz14
- biz bu hayata çalışmaya mı geldik8
- uludağ sözlük'ün en çekici erkeği kim12
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi14
- eşcinsellere hasta diyen hastalıklı insanlar21
- yazarların sevdiği şehirlerarası yollar8
- istan ekini türkçeden kaldırmak8
- albay kemal15
- 3 haziran 2024 hakkari'ye kayyum atanması16
- sözlükçü kemalistlerin mide bulandırması9
- hadise'nin parasız erkeklere tepkisi40
- yazdan nefret etmek10
- sokak ortasında ilişkiye giren muhafazakar çift14
- a haber için 3 kelime yakıştır9
- güçlü kadınların ortak özellikleri14
- türklere peygamber gönderilmemiş olması9
- sözlükte artık yazılamayacağı gerçeği8
- erkeklerin meme tercihi11
- osman gökçek8
- zalbert ramstein16
- üstteki yazarın sevdiği iki şey8
- mfö'nün en güzel şarkısı14
- kadınları öldüren bir virüs yaratıp dünyaya salmak20
- hazır olun yeni pandemi geliyor13
- 8 bin lira maaş teklif edilen öğretmen13
- evliliklerin çoğunun para yüzünden bitmesi10
- kadıköy de pidecide yediğimiz efsane kazik17
- kaç tane gerçek istanbullu tanıdınız14
- diyanetin bütçesi emekliye dağıtılsın13
Aldığınız karar sonrası pişmanlık duyduğunuz anlardır.
Bazen bu karar size bırakılmaz fakat daha sonra o kararı veremediğiniz için bile pişman olursunuz.
Pişman olmak çokta iyi bir şey sayılmaz fakat kısa süre zarfında bu yoldan cayılabilirse hissiniz biraz daha azalmış olur.
Kimsenin yaptığı işten pişman olmamasını diliyorum bazen son pişmanlık cidden fayda etmiyor.
Bazen bu karar size bırakılmaz fakat daha sonra o kararı veremediğiniz için bile pişman olursunuz.
Pişman olmak çokta iyi bir şey sayılmaz fakat kısa süre zarfında bu yoldan cayılabilirse hissiniz biraz daha azalmış olur.
Kimsenin yaptığı işten pişman olmamasını diliyorum bazen son pişmanlık cidden fayda etmiyor.
Yanlis kişiyi o sanmak; bir yığın emek ve hüzünle karışık yağmur israfı..
Degmeyecek adama asik olmak-ti.
Her gün pişman oluyorum..
insan onunla iken birdaha böylesine mutlu olamayacağını bilmiyor .
Hep sonradan hep sonradan ..
Hep sonradan hep sonradan ..
verilen değerin boşa çıkması halidir.
Elimde tepsi olduğundan, kapıyı dirseğim ile açmaya çalıştığım an.
Çaylak olmama neden olan başlığı açıp entry girmem.
cok pisman olurum, dogal tabi ama her pisman oldugumda da bunu kendime yediremiyorum. yapmasaydin/dusunmeseydin/boyle olmasaydin diyorum. ama is isten gecmis oluyor, sonuc husran.
Birisine fazla veya gereksiz yere yüklendiğim zaman.
Mastürbasyonun hemen sonrası.
steam yaz indirimlerinde cüzdanı kaybetmek ve o önemsemediğin 20 lirayı arar olmak ...
Para harcanan her an. Seks sonrası var birde.
annemle konuşurken daha dikkatli olmalıyım. öyle kolay olmamalı onu kırmak.
bir mevzu var bende karışık. pişman edip etmediğinden bile emin olmadığım... çelişkilere meydan vermiş, gerçeklerin üzerine soru işareti koymuş gibi... yarım mı kalmış? yoksa hiç mi var olmamış bir aşkın esiri oldum ben de çözemedim. bildiğim tek şey sevip, üzüldüğümdü o kadar
çok istenen bir şeyi üşrnip yapmamak.
Hemen hemen, nefes aldığım her an vuku bulan durum..
Neyse ki pişmanlıklar, nadiren de olsa güzel..
Neyse ki pişmanlıklar, nadiren de olsa güzel..
Son kez olduğunu bilmeden sarılamadığınız o anlar.
Diyete başlayıp bozduğum o an. Kahroluyorum ama engel de olamıyorum. Bıktım bu durumdan.
Zulüm doğduğum gün başladı arkadaşlar.
keşke yapsaydım pişmanlığı, keşke yapmasaydım pişmanlığından daha ağırdır..
trajedi severler ekran başına!
sene 2003. babamın bizi götürdüğü, adını hatırlamadığım bir tesisin didim'deki dinlenme tesislerinde, yakın yaşlarda olmak ve boyu 1.40'ın üstünde olmamak gibi koşulları sağlayan ufak hergeleler olarak oluşturduğumuz ekibin, farklı şehirlerden gelen anne babaların yıllık izinlerinin benzer günlere denk gelişi sebebiyle dağılmadan önceki son gecesi idi.
cem adında, grubun diğer üyelerine kıyasla daha samimi olduğum bir çocukla konuşuyordum. kendisinin bizden bile küçük bir kız kardeşi vardı, o da yanımızdaydı. kendi aramızda yaptığımız oylamada, ailelerimizin oturup sohbet ettiği çay bahçesi kısmına gidecek ve hepimize dondurma alıp gelecek kişi seçildim. gittiğimde benim annem, babam ve cem'in annesi sohbet ediyordu ama babası ortalıkta yoktu. bu detay sebepsizce aklıma takıldı ve dönünce hayatımın en anlamsız, sebepsiz ve aptalca şakasını yaparak "babanız hastalanmış sanırım, gittiğimde orada değildi" dedim. bir yetişkine söylendiğinde doğal olarak panikletecek bu cümlenin 8 ve 5 yaşındaki iki çocuğun üstündeki etkisi sandığımdan çok daha çarpıcıydı. kız birden ağlamaya başladı, cem onu sakinleştirmeye çalışıyordu ama kendisinin de eli ayağı boşalmıştı bir an. dondurmaları çime atıp hemen koşarak annelerinin yanına gittiler. ben de salak salak az önce neye sebep olduğumu bilmeden kendi dondurmamla kalakaldım. o akşam bir daha o aileden kimseyi görmedim.
ertesi gün annemin "tatlı" bir dille bana anlattığına göre cem'in babasının gerçekten de bir rahatsızlığı varmış ama önceki akşam ben onu göremediğimde sadece tuvalete gitmiş. çocuklar küçük yaşlarına rağmen evde sık sık babalarının rahatsızlığını gördükleri için doğal olarak çok korkmuşlar. anneleri allahtan benim çocukluğuma vermiş ki konuyu geçiştirmiş orada. öğrendikten sonra o zamana kadarki hayatımın en büyük, bunu yazdığım dakikalara kadarki de en büyük birkaç pişmanlığından birini yaşamıştım.
hala o pişmanlığı kalbimde taşıyor olsam da, ister istemez babalarının durumunu o an içime doğmuş gibi nasıl bildiğimi ve daha da önemlisi neden orada cem ve kardeşine bunu söyleme gereği duyduğumu merak ediyorum. "babanızı uzaylılar kaçırmış" demek bile daha makul bir şeydi o yaşlarda. neden hastalıkla ilgili bir şey söyleme gereği duydum, bilmiyorum.
sene 2003. babamın bizi götürdüğü, adını hatırlamadığım bir tesisin didim'deki dinlenme tesislerinde, yakın yaşlarda olmak ve boyu 1.40'ın üstünde olmamak gibi koşulları sağlayan ufak hergeleler olarak oluşturduğumuz ekibin, farklı şehirlerden gelen anne babaların yıllık izinlerinin benzer günlere denk gelişi sebebiyle dağılmadan önceki son gecesi idi.
cem adında, grubun diğer üyelerine kıyasla daha samimi olduğum bir çocukla konuşuyordum. kendisinin bizden bile küçük bir kız kardeşi vardı, o da yanımızdaydı. kendi aramızda yaptığımız oylamada, ailelerimizin oturup sohbet ettiği çay bahçesi kısmına gidecek ve hepimize dondurma alıp gelecek kişi seçildim. gittiğimde benim annem, babam ve cem'in annesi sohbet ediyordu ama babası ortalıkta yoktu. bu detay sebepsizce aklıma takıldı ve dönünce hayatımın en anlamsız, sebepsiz ve aptalca şakasını yaparak "babanız hastalanmış sanırım, gittiğimde orada değildi" dedim. bir yetişkine söylendiğinde doğal olarak panikletecek bu cümlenin 8 ve 5 yaşındaki iki çocuğun üstündeki etkisi sandığımdan çok daha çarpıcıydı. kız birden ağlamaya başladı, cem onu sakinleştirmeye çalışıyordu ama kendisinin de eli ayağı boşalmıştı bir an. dondurmaları çime atıp hemen koşarak annelerinin yanına gittiler. ben de salak salak az önce neye sebep olduğumu bilmeden kendi dondurmamla kalakaldım. o akşam bir daha o aileden kimseyi görmedim.
ertesi gün annemin "tatlı" bir dille bana anlattığına göre cem'in babasının gerçekten de bir rahatsızlığı varmış ama önceki akşam ben onu göremediğimde sadece tuvalete gitmiş. çocuklar küçük yaşlarına rağmen evde sık sık babalarının rahatsızlığını gördükleri için doğal olarak çok korkmuşlar. anneleri allahtan benim çocukluğuma vermiş ki konuyu geçiştirmiş orada. öğrendikten sonra o zamana kadarki hayatımın en büyük, bunu yazdığım dakikalara kadarki de en büyük birkaç pişmanlığından birini yaşamıştım.
hala o pişmanlığı kalbimde taşıyor olsam da, ister istemez babalarının durumunu o an içime doğmuş gibi nasıl bildiğimi ve daha da önemlisi neden orada cem ve kardeşine bunu söyleme gereği duyduğumu merak ediyorum. "babanızı uzaylılar kaçırmış" demek bile daha makul bir şeydi o yaşlarda. neden hastalıkla ilgili bir şey söyleme gereği duydum, bilmiyorum.
güncel Önemli Başlıklar