bugün
- fatih terim'in yuhalanması9
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip8
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge8
- vatandaşlık farkı alan otel25
- icardi190529
- güne bir şarkı bırak10
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız23
- nazar değdi sözlük8
- crop giyen erkek9
- uludağ sözlüğün bitmiş olması8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- icardi1905 silik olsun kampanyası20
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- hamas bir terör örgütüdür20
- erkeğe ne hediye alınır34
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- futbolcu ismiyle nick almak11
- anın görüntüsü12
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım9
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
Buğdaygillerden, kökleri bol su içinde yetişen bir bitki.
uzak dogulularin ekmegi.
bunu bi de yagsiz tuzsuz pisirmiyorlar mi? sutun icinde haslayip suyunu corba olarak icenler bile varmis.. o nisbeten guzel oluyor ama galiba.
bunu bi de yagsiz tuzsuz pisirmiyorlar mi? sutun icinde haslayip suyunu corba olarak icenler bile varmis.. o nisbeten guzel oluyor ama galiba.
bir orgu modeli. bir ters, bir duz seklinde orulur ve arkaya gecildikten sonra ise bu sefer ters orulen duz, duz orulen ters orulur. bu sekilde devam eder gider..
mısırdan sonra, patlatılarak yenebildiği keşfedilen tahıl ürünü. *
ingilizcesi brass.
Bakıra çinko katılarak elde edilen sarı renkli bir alaşım.
kabuklarından ayrılmadıysa (bkz: çeltik) denir.
diğer mutfaklarda olduğu gibi türklerin mutfağında da hatırı sayılır yeri olan tahıl çeşidi,dolmada enfestir,pilavı vazgeçilmezdir,sütlaçta ayrı bir hoştur,kısacası pirinç tanrı'nın insanlığa bir hediyesidir...
Ben nereden bileyim pirincin ne olduğunu?
Bilen kimdir , ben nereden bileyim?
Hiç bilmiyorum pirincin ne olduğunu.
pirinç kaça satılır, bir onu biliyorum.
(bkz: bertold brecht)
Bilen kimdir , ben nereden bileyim?
Hiç bilmiyorum pirincin ne olduğunu.
pirinç kaça satılır, bir onu biliyorum.
(bkz: bertold brecht)
pirinç ülkesi
pervazlarda beliren ilk
bir erik yeşili gibi dağılan tepelere
güneş nasıl kayarsa
gölge-tarlaların üzerinden
kalem öylesine kayıyor pirinç kelimelerle
bu sabah yatağımın kenarında
bütün günahlarımın silindiğini gösteren
bir işaret buldum:
kayık şeklinde bir leğenin içinde
yüzen bahar dalları...
ah evet, uzak okuyucu,
günahların hatırlanmadığı bir yer olmalıydı
bizim için...
hiç kimsenin göndermediği
artık gönderseler de fark etmez çünkü yazdım
bundan sonra da göndermeyeceği
cam bir kutuda yüzen bir krizantem olmalıydı
evimizin önünden geçen beyaz boneli
Hollandalı bir kız olmalıydı
ki elindeki kumral köy ekmeği bana daima
güzel şeyler hatırlatır
veya ne bileyim ben sarışın spiral
bulut halinde saçlarıyla Rapuntzel
ya da her an bir çam ağacına dönüşüverecekmiş
duygusunu veren çünkü bordo flütünden daima
koyu yeşil ezgiler dökülür dökülürdü
bir Pan olmalıydı...
bizim için...
herkesin küçük bir bahçesi olmalıydı
üzerinde fikir teatisinde bulunabileceği saatlerce
mesela aramızdan biri bahçesinde gece yarısından sonra
enteresan bir durum gözlemişse hemen hiç çekinmeden
arkadaşlarını arayabilmeliydi
hareket eden cisimler üzerinde pembe mumlar
kendini gizlemeliydi
tam gece yarısı olduğunda birdenbire
Mona Lisa çalmalıydı...
gümüş kapların içinde bir tadımlık
yiyecekler olmalıydı...
ne kötü şimdi şu an dışarı baktığımda
sana bu derece yabancılaşmam...
o kadar yakındık ki...
ama işte şimdi elimi dışarı uzattığımda
yağmurun yağıp yağmayacağını kavramak dışında
sana dair hiçbir şey bulamıyor olmam
sana tutunamamam ki katiller bile geride
el izi bırakır, ne acı...
şu an üstümde sarı simlerle işlenmiş
lacivert kadife eşofman olmasından son derece
memnun olmama karşılık bütün bunları
ve başka birçok şeyi bırakıp
çiçekli ince elbiselerle
kafamda hasır üçgen bir şapkayla
sulak pirinç tarlalarında
seninle yan yana dolaşamayacağımızı
bilmek ne kötü...
ah senden bir işaret
en ufak bir işaret gelse...
ama belki de o zaman sen Napoli'ye, Sicilya'ya
hatta Korsika'ya gitmek isterdin de yine bu
pirinç tarlaları ideası suya düşerdi...
hatta hiç unutmam bir seferinde ikimiz
Mısır'a gitmek istemiştik de
ben kendimi Salzburg'da sense evde bulmuştun...
senin benimle hiç konuşmadığın günlerdi
sanki aramızda bir çatlak açılmıştı
Salzburg'da seni unuttuğum söylenemezdi
unutmadığım da...
hiçbir şey çözümlenemiyordu öncesinde de
sonrasında da geriye dönülmez haerketlerin...
ben şimdi Paris'te bir Çin lokantasında oyalanıyor
olsam da bu ancak gülünç bir tedavi, soytarılık
çünkü biliyorum hatta hepimiz biliyoruz ki
pirinç tarlaları projesi asla gerçekleşmeyecek
ve artık hiçbir şey eskisi gibi değil
olamaz da
seninle ayrıldığımız günden beri
bunun için yatak odalarımızda
başuçlarımızda su dolu bardakların yanında
mumların yanması gerekmiyor
artık sözcüklerle sonsuza dek
oynamak istemiyorum
bazan gri-mavi bulutların içinden
sessizliği yararak bir jet uçağı geçiyor
bu basit gibi görünen gerçeklik imajı birçok şeyi
bütün sözcüklerin ötesinde
birden açıklıyor sanki
bunu bilmek bana yetiyor..
(bkz: lale müldür)
pervazlarda beliren ilk
bir erik yeşili gibi dağılan tepelere
güneş nasıl kayarsa
gölge-tarlaların üzerinden
kalem öylesine kayıyor pirinç kelimelerle
bu sabah yatağımın kenarında
bütün günahlarımın silindiğini gösteren
bir işaret buldum:
kayık şeklinde bir leğenin içinde
yüzen bahar dalları...
ah evet, uzak okuyucu,
günahların hatırlanmadığı bir yer olmalıydı
bizim için...
hiç kimsenin göndermediği
artık gönderseler de fark etmez çünkü yazdım
bundan sonra da göndermeyeceği
cam bir kutuda yüzen bir krizantem olmalıydı
evimizin önünden geçen beyaz boneli
Hollandalı bir kız olmalıydı
ki elindeki kumral köy ekmeği bana daima
güzel şeyler hatırlatır
veya ne bileyim ben sarışın spiral
bulut halinde saçlarıyla Rapuntzel
ya da her an bir çam ağacına dönüşüverecekmiş
duygusunu veren çünkü bordo flütünden daima
koyu yeşil ezgiler dökülür dökülürdü
bir Pan olmalıydı...
bizim için...
herkesin küçük bir bahçesi olmalıydı
üzerinde fikir teatisinde bulunabileceği saatlerce
mesela aramızdan biri bahçesinde gece yarısından sonra
enteresan bir durum gözlemişse hemen hiç çekinmeden
arkadaşlarını arayabilmeliydi
hareket eden cisimler üzerinde pembe mumlar
kendini gizlemeliydi
tam gece yarısı olduğunda birdenbire
Mona Lisa çalmalıydı...
gümüş kapların içinde bir tadımlık
yiyecekler olmalıydı...
ne kötü şimdi şu an dışarı baktığımda
sana bu derece yabancılaşmam...
o kadar yakındık ki...
ama işte şimdi elimi dışarı uzattığımda
yağmurun yağıp yağmayacağını kavramak dışında
sana dair hiçbir şey bulamıyor olmam
sana tutunamamam ki katiller bile geride
el izi bırakır, ne acı...
şu an üstümde sarı simlerle işlenmiş
lacivert kadife eşofman olmasından son derece
memnun olmama karşılık bütün bunları
ve başka birçok şeyi bırakıp
çiçekli ince elbiselerle
kafamda hasır üçgen bir şapkayla
sulak pirinç tarlalarında
seninle yan yana dolaşamayacağımızı
bilmek ne kötü...
ah senden bir işaret
en ufak bir işaret gelse...
ama belki de o zaman sen Napoli'ye, Sicilya'ya
hatta Korsika'ya gitmek isterdin de yine bu
pirinç tarlaları ideası suya düşerdi...
hatta hiç unutmam bir seferinde ikimiz
Mısır'a gitmek istemiştik de
ben kendimi Salzburg'da sense evde bulmuştun...
senin benimle hiç konuşmadığın günlerdi
sanki aramızda bir çatlak açılmıştı
Salzburg'da seni unuttuğum söylenemezdi
unutmadığım da...
hiçbir şey çözümlenemiyordu öncesinde de
sonrasında da geriye dönülmez haerketlerin...
ben şimdi Paris'te bir Çin lokantasında oyalanıyor
olsam da bu ancak gülünç bir tedavi, soytarılık
çünkü biliyorum hatta hepimiz biliyoruz ki
pirinç tarlaları projesi asla gerçekleşmeyecek
ve artık hiçbir şey eskisi gibi değil
olamaz da
seninle ayrıldığımız günden beri
bunun için yatak odalarımızda
başuçlarımızda su dolu bardakların yanında
mumların yanması gerekmiyor
artık sözcüklerle sonsuza dek
oynamak istemiyorum
bazan gri-mavi bulutların içinden
sessizliği yararak bir jet uçağı geçiyor
bu basit gibi görünen gerçeklik imajı birçok şeyi
bütün sözcüklerin ötesinde
birden açıklıyor sanki
bunu bilmek bana yetiyor..
(bkz: lale müldür)
efendim bilmeyenlere söyleyeyim nişastası olduğu gibi sütlaç denen tatlının ana maddesidir.
trakya ,çukurova ,samsun ve çevresinde yetiştirilir .sıcaklık ve nem ister .ayrıca sıtma hastalığı tehlikesiyle karşı karşıya olduğu için devlet kontrolündedir .
kendindan ayrıca çorba da yapılır.
(bkz: pirinç çorbası)
yapılışı:
http://www.evyemegi.com/Corbalar/pirinccorba.htm
(bkz: pirinç çorbası)
yapılışı:
http://www.evyemegi.com/Corbalar/pirinccorba.htm
yüzde yüz fiyat artışı ile mutfağa girişi zorlaşan gıda... ve bazı şerefsiz iş adamlarının birkaç günde ceplerini suni zamla doldurdukları spekülasyon gıdası... sofraların vazgeçilmezi iken bugünlerde vatandaş kilosunu 5-6 ytl almak zorunda kalıyor...
tarım bakanının mükemmel çözümüyle fiyatındaki artmanın hiç zorluk çıkarmayacağı yiyecek.1-2 hafta pirinç almayın diyor kendileri.süper fikir lan almayalım.bizde artık 1-2 haftalığına pirzola,biftek vb et ürünleriyle idare edicez.o değil de şampanyanın yanına da en iyi pirinç gidiyordu o kötü oldu.
şu an elinde 200 bin ton pirinç bulunan bir spekülatör 150 milyon dolar kar elde etmiş.
pirinç fiyatları bundan sonra hiç düşmeyecekmiş. aksine sürekli bir artış olacakmış. bu tabi bir öngörü. tmo elindeki stokları piyasaya sürüyor ve satıyor. sonuçta ne oluyor? piyasa çapulculara kalıyor. yetkililere soruyorlar, neden sürekli artıyor pirinç fiyatı? diye. cevap: "dünya piyasalarındaki pirinç arzı yüzünden. bizden kaynaklanmıyor." deniliyor. iyi de kardeşim sen elindeki pirincin tamamına yakınını neden piyasaya sürüyorsun? sonra bahçeli'nin dediği gibi "partiye yakın birilerine önayak mı olunuyor?" sorusu sorulmaz mı?
pirinç fiyatları bundan sonra hiç düşmeyecekmiş. aksine sürekli bir artış olacakmış. bu tabi bir öngörü. tmo elindeki stokları piyasaya sürüyor ve satıyor. sonuçta ne oluyor? piyasa çapulculara kalıyor. yetkililere soruyorlar, neden sürekli artıyor pirinç fiyatı? diye. cevap: "dünya piyasalarındaki pirinç arzı yüzünden. bizden kaynaklanmıyor." deniliyor. iyi de kardeşim sen elindeki pirincin tamamına yakınını neden piyasaya sürüyorsun? sonra bahçeli'nin dediği gibi "partiye yakın birilerine önayak mı olunuyor?" sorusu sorulmaz mı?
son zamanların en popüler gıda maddelerinden birisi. geçmişte bu ülkede ne kuyruklar görmüştük* ama böylesi bir kuyruk daha önce hiç görülmedi. yıl 2008 ve ülkemizde insanlar 5 kg pirinç için kuyruğa giriyor. çok acı!..
su an turkiye ve bazi ulkelerde kitligi yasanan; cokta degerli bir besin kaynagi oldugunu dusunmedigim tahil urunu.
fakir afrika ülkelerinde sefalet ve açlık içinde yaşayan insanların bulabildikleri tek besin maddesi.
%150 gibi astornomik bir zam alan akabinde eski günlerdeki gibi kuyruk oluşturan allahın hikmeti.dünya fezaya çıktı çıkacak biz hala gıda kuyruklarından, terör olaylarından, laik mi değil mi gibisinden tartışmalardan kurtulamadık, kurtulamadık...
bundan sonra ''papaz her gün pilav yemez'' deyimi, ''papaz her gün pilav yiyemez'' olarak değişecek gibi görünüyor..
bundan sonra ''papaz her gün pilav yemez'' deyimi, ''papaz her gün pilav yiyemez'' olarak değişecek gibi görünüyor..
muhteşem bir besin...
sütle pişirildiğinde* daha da muhteşem oluyor...
sütle pişirildiğinde* daha da muhteşem oluyor...
misir dan sonra dünyada en cok üretilen tahil. ücüncü sirada bugday geliyor.
orta karar glisemik indeksiyle sindirim boyunca kontrollü bir şekilde insülin salgılanmasına neden olan, bu yönüyle vücut geliştirmeyle uğraşanlar için mükemmel bir karbonhidrat kaynağı olan besin maddesi.
güncel Önemli Başlıklar